"Kılıçdaroğlu'na 5 tane koyun, 5 tane keçi verin, kaybeder gelir"
07 Mart 2017 21:48
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Best FM canlı yayınında anayasa değişikliği ile ilgili yaptığı "Cumhurbaşkanı ve başbakanın iki ayrı partiden çıkması durumunda güçler ayrılığının yaşanacağına ve kavga çıkacağı" yönündeki gafını sert sözlerle eleştirdi. "Bakın bu zat, ana muhalefet partisinin genel başkanı. Dersini hiç çalışmamış ya Cumhurbaşkanı partili olmasa da başka bir zihniyetten, başbakan başka bir zihniyetten olduğunda kıyamet kopuyordu. Böyle bir sıkıntı yaşanmasın diye birleştiriyoruz. Anladın mı sayın Kılıçdaroğlu?" ifadelerini kullanan Erdoğan, "Bu zata 5 tane koyun verin, keçi verin kaybeder gelir. Ya insan 18 maddeyi okumaz mı?" diye konuştu.
Ankara'da Türkiye Gençlik Federasyonu'nun düzenlediği, "Türkiye Evet Diyor" etkinliğinde konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Gençler, 16 Nisan özellikle sizin gününüzdür. Halk oylamasında hem ülkemizin yeni yönetim sistemizi, hem de geleceğimizi gençlerimize emanet etmeyi oyluyoruz. Bir madde de milyonlarca gencimize seçilme hakkı tanınmasıdır.
Birileri diyor ki Meclis’i ve Bakanlar Kurulu’nu çoluk çocukla mı dolduracaksınız? Zaten seçme hakları var. Gençlerimiz 18 yaşından itibaren reşit kabul ediliyor, evlenebilir, yurt dışına gidebilir, iş kurabilir ama seçimde aday olamaz. Böyle çarpık bir mantık olabilir mi? Biz diyoruz ki 18-19-20-21-22-23-24 bu yaşlardaki gençlerimize madem bu sorumlulukları veriyoruz öyleyse seçilme hakkını da vereceğiz. Açık konuşuyorum, gençlere güvenmeyenlerin itibarsızlığı gençlerimize değil, kendilerinedir. Fatih’in torunları yeni bir çağın açılmasına hazırlanıyorlar.
2023 hedeflerimize ulaşmak için 2053 ve 2071 vizyonlarımızı şekillendirmek için gençlerimize çalışmak durumundayız. 15 Temmuz’da darbecilerle aslanlar gibi çarpışan, ülkesinin istiklalini koruyan gençlerimize güvenmeyeceğiz de kime güveneceğiz? Gösterdikleri kahramanlıklarla asker, korucu, polis gençlerimize güvenmeyeceğiz de kime güveneceğiz? Ankara Arena’yı dolduran şu gençlerimize güvenmeyeceğiz de kime güveneceğiz?
“Kimse diz çöktüremez”
Sizlerin nezdinde tüm gençlerimize soruyorum: 16 Nisan’da istikbalimize sahip çıkmaya var mısınız? 16 Nisan’da sizlere dudak bükenleri mahcup etmeye var mısınız? 16 Nisan’da kendiniz ve ülkeniz için sorumluluk üstlenmeye var mısınız? Gençlerimiz bu heyecanla, bu coşkuyla, enerjiyle sahip çıktıkları sürece Allah’ın izniyle kimse bu ülkeye diz çöktüremez. Sizin gibi gençlere sahip olduğumuz için böyle bir milletin mensubu olduğumuz için Allah’a ne kadar hamd etsek azdır.
“12 Eylül süreci nasıl başladı?”
Türkiye, 16 Nisan’da yönetim sistemi konusundaki tercihini belirleyecek. Yeni sistemle yürütme, yasama ve yargı organları arasındaki ilişkileri yeniden oluşturuyoruz. Son iki yüz yılımız çoğunlukla çalkantılarla, çekişmelerle kavgalarla geçti. Sadece çok partili siyasi hayata geçtiğimiz 1950’den beri yaşadığımız sıkıntılar yönetim sistemini değiştirmemiz için yeterlidir. Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir diyoruz. Pek çok dönemde bu hakimiyetin ortağı olmuştur. Tek parti CHP’si döneminde Türkiye’yi millet ve onun temsilcilerinin yönetmediği ortadadır. Cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasındaki çekişmeler, darbelere kadar varan sonuçlara yol açmıştır. Kenan Evren’e ve 12 Eylül yönetimine mahkûm eden süreç nasıl başlamıştır? Burada sizlere anlatayım. Fahri Korutürk ile Demirel, Kara Kuvvetleri Komutanı’nın ataması konusunda görüş ayrılığına düşüyorlar. Bu tartışma öylesine büyür ki iş karşılıklı istifa restleşmelerine kadar gider. 30 Ağustos tarihi gelince bu iki isimden biri atanamayınca Kenan Evren göreve gelir. 12 Eylül’ün taşları döşenmeye başlar.
Ahmet Necdet Sezer döneminde de çift başlı yapının ağır maliyetlerine şahit olduk. İktidar ortak kabul etmez. Yetkisi olan ama millete karşı sorumluluğu olmayan güçleri Meclis'e ortak ettiğinizde krizler kaçınılmazdır. Milletin karşısına tek bir muhattap çıkartıyoruz. Bu ülkede artık Cumhurbaşkanı ile Başbakan kavga etti diye millet bedel ödemek zorunda kalmasın istiyoruz. Neyi yapamadınız da sistemi değiştiriyorsunuz diyorlar. Bizim başarılarımızın arkasına milletimizden aldığımız güç var. Hiç endişeniz olmasın, dimdik ayaktayız. Sadece Allah'ın huzurunda rükuda ve secdede eğildik"
“Kavga edildi diye bedel ödensin istemiyoruz”
Millet sorumluluğu kime vermişse hesabı da ona sorar. Bu anlayışla Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığı görevlerini birleştiriyor, milletin karşısına tek bir görev çıkarıyoruz. Artık millet kavga edildi diye bedel ödemesin istiyoruz. Bu ülke atanmışların değil, sadece doğrudan milletin yetki verdiği makamın sözü geçsin istiyoruz.
“Ülkemize yaptırılamayanlar için sistemi değiştiriyoruz”
Birileri diyor ki “Bugüne kadar neyi yapamadınız da değiştiriyorsunuz?” Bizim bugüne kadar elde ettiğimiz her başarının arkasında milletimizden aldığımız güç var. Hiçbir beşeri gücün önünde eğilmedik, sadece Allah’ın huzurunda rükûda ve secdede eğildik. Önümüze çıkarılan engelleri unutmadık. Cumhurbaşkanı seçtirmemek için ne tezgahlar çevrildiğini unutmadık. Bu oyunlar başarılı olamayınca partimizi kapatma davasıyla nasıl üzerimize geldiklerini unutmadık. Olmayınca Gezi, 17-25 Aralık’a, çukur eylemlerinden 15 Temmuz’a olanları unutmadık. Türkiye, bir daha böyle sıkıntılar yaşamasın, böyle kayıplara maruz kalmasın diye yönetim sistemini değiştiriyoruz. Biz bugüne kadar kendi yapamadıklarımız için değil, ülkemize yaptırılamayanlar için sistemi değiştiriyoruz.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları dinletildi
Ana muhalefetin başındaki zatı dinleyelim.
Bakın bu zat, ana muhalefet partisinin genel başkanı. Dersini hiç çalışmamış ya. Hayatı bunun hep böyle geçmiş. İşte siz kendi kulaklarınızla duydunuz, hayırın gerekçesini anlatırken ne diyor? Cumhurbaşkanı başka bir partinin, başbakan başka bir partinin başkanı olunca diyor. Burada artık başbakan olmayacak ki, sadece cumhurbaşkanı olacak. O iş kapanıyor artık. Bunu dahi öğrenememiş. Bu zata 5 tane koyun verin, keçi verin kaybeder gelir. Ya insan 18 maddeyi okumaz mı?
Karşı çıktığı sistemin ne getirdiğini dahi bilmiyor. Cumhurbaşkanı partili olmasa da başka bir zihniyetten, başbakan başka bir zihniyetten olduğunda kıyamet kopuyordu. Böyle bir sıkıntı yaşanmasın diye birleştiriyoruz. Anladın mı sayın Kılıçdaroğlu? Sen bu sıkıntıları yaşamayacaksın. Şayet, Cumhurbaşkanı ile Meclis arasında anlayış farkı çıkarsa memleketin önü tıkanmasın diye her iki seçimi birlikte ve 5 yılda bir yapıyoruz. Ne diyor? Cumhurbaşkanı seçim kararı alırsa ne olacak? Cumhurbaşkanı seçim kararı alırsa parlamento ile beraber aynı gün seçime gidecekler. Kendisi bir kenarda kalamaz. Aynı kararı parlamento alır mı? Alır. Daha da ileri gidiyorum. Halka da bir yetki veriyorum. 100 bin imza ile Cumhurbaşkanı seçimi de parlamento seçimi de yapılır. Meclis’in hiçbir görevinin kalmadığını öne sürüyor. Meclis’in yapacağı pek çok denetim görevi veriliyor yeni sistemde. Eskiden yaptığı, şimdi yapamayacağı güvenoyu ve gensoru var sadece.
Meclis’in anayasa değişikliklerinin yanında uluslararası anlaşmaların onaylanması, soru önergeleri, soruşturma, araştırma komisyonları aynen sürüyor. Bunun söylediklerinin tamamı yalan. Tabii Meclis’i çalıştırmamayı iş yapmak olan gören bu zihniyete bunları anlatmak çok zor. Anlamayınca da böyle saçmalıyor. Yönetimi bir kişiye teslim ederse, güç çıkar onu kandırırsa devleti ele geçirir diyen kişi halktan yetki almadan devleti yönetmeye çalışanları dile getiriyor demektir. Böyle bir kafayı darbeleri, bürokrasinin devlete neler çektirdiğini anlatmak mümkün olmuyor. Döviz kuru dalgalanmış, ihracat düşmüş artmış umrunda olmayan bir siyaset anlayışının kurtulması için bu sistemi getiriyoruz.
Milletimiz bunlara bırakın bu ülkeyi teslim etmeyi, 16 Nisan’da yeni bir sürecin başlamasına hazır mıyız? Bunlar biliyorsunuz sandığı bulup oy kullanmasını bile beceremezler. Kağıthane’ye gideceği yerde Kağıttepe’yi aradı. 80 milyonun yarısından fazlasının desteğini alabilmesi elbette hayaldır. Bunlar milletten korkuyor. Bu konuda milletimizin vereceği kararın başımızın üstünde yeri vardır. 16 Nisan’da söz de karar da mühür de milletimizdedir. İnanıyorum ki milletimiz tarihi bir oranla evet diyerek sistemi sahiplenecektir. Şu kalan sürece 39 günde kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Gençler, hem sizlerin hem de milletimizin 16 Nisan’da niçin evet dediğini bilmesi mühimdir. Varsın hayırı savunanlar saçmalayıp dursun, kafalardaki tüm soruları berrak cevaplar vermeliyiz. Yeni sistem terörü mü çözecek diyenlere cevaben evet yeni sistem terör örgütlerinin kâbusu olacaktır diyeceğiz. Yeni sistem işsizliğimi azaltacak diyenlere evet diyeceğiz. "