26 Eylül 2017 15:09
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 10 üniversitenin araştırma üniversitesi olarak belirlendiğini açıkladı. Araştırma üniversitesi olarak belirlenen 10 üniversitenin özel olarak destekleneceğini söyleyen Erdoğan, bu sayede uluslararası alanda daha üst düzey bir konuma gelmeyi hedeflediklerini ifade etti.
Beştepe’de düzenlenen 2017-2018 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni'nde konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Yeni akademik yılda başarılı bir eğitim-öğretim dönemi temenni ediyorum. YÖK Başkanı ve üyelerini böyle güzel bir açılış tertip ettikleri için gönülden tebrik ediyorum. Bu etkinliğin artık her yıl tekrarlanarak devam edeceğine inanıyorum.
Geçtiğimiz yıl yüksek öğretim sisteminde kaliteyi yükseltmenin yollarından birinin misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma olduğunu ifade etmiştim. Bu çerçevede YÖK'ün koordinasyonunda gerçekleşen projede yer alan 5 pilot üniversitenin ismini de açıklamıştım. Araştırma üniversitelerinin tespit edilerek özel olarak desteklenmesi ve uluslararasında çok daha farklı bir konuma gelmemiz gerektiğini ifade etmiştim. Yüksek öğretim kalite kurumuna olan ihtiyacı ifade etmiştim. Bu konularda mesafe kat edildiğini görüyorum.
Araştırma üniversitesi olarak belirlediğimiz 10 üniversiteyi açıklıyorum:
Ankara Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Erciyes Üniverstiesi, Gazi Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İTÜ, İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi ve ODTÜ.
Her dönemde sözü edilmesine rağmen bir türlü arzu ettiğimiz seviyeye ulaşmayan üniversite - özel sektör işbirliği için de önemli adımlar atılıyor.
YÖK'e iki yeni hedef açıklamak istiyorum. Öğretmen yetiştiren programlarının geliştirilmesi bunlardan ilki. Öğretmen kalitesi mesleenin önemli boyutlarından biri. Müfredattan ders kitaplarına, yüksek öğretime geçişe kadar eğitim ve öğretimde çözmemiz gereken pek çok sorun bulunuyor. Türkiye'de her alanda çok büyük reformalara imza attık. İki alnda arzu ettiğimiz gelişmeyi sağlayamadık. Bunlar eğitim ve öğretimdir. Kültürdür.
Böylesine önemli bir konuda en küçük bir ihmale tahamülümüz olamaz. Ders kitapları konusunda daha fazla şikayet gelmeye başladı. İlgili arkadaşlara, başta Hükümetimiz olmak üzere zaman zaman YÖK Başkanımla bunları paylaşıyorum. Demek ki bunda bir sıkıntı var. Bakanımızla bu meseleyi konuştuk. Gerekli tedbirler alınacak. Bu da ayrı bir eleştiri konusu. Hala öğretmenlerimizi de öğrencilerimizi de velilerimizi de memnun eden bir sistem kuramadık. Bir toplumun inşası burada söz konusu. Son düzenlemeye rağmen, müfredat ve ders kitapları konusunda da istediğimiz neticeyi elde edemediğimiz anlaşılıyor.
Üzerine durmamız gereken diğer önemli konuda öğretmenlerin niteliği meselesidir. Öğretmen kalitemizin yükseltilmesine yönelik çalışmalara da ihtiyacımız olduğu açıktır. Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği içinde bu hususun masaya yatırılması şarttır.
TEOG ile ilgili görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmıştım. Özel nitelikli okullar dışında lise eğitiminde ortalama standardı tutturduğumuzda hiçbir öğrencimizin böyle bir arayışı kalmayacaktır. Yavrularımızı sınav noktasındaki sıkıntılardan arındırmamız ve kendilerini derslerine yönlendirmemiz gerek. En iyi okul aslında evladımızın evine en yakın okuldur.
Benim şu anda en çok mutlu olduğum, geçmiş dönemlerde olduğu gibi terörün ciddi manada azaldığıdır. Terör eylemleri çok çok düşmüş vaziyette, neredeyse sıfırlanma noktasına doğru geliyor. Bunu daha ileriye taşımamız lazım. Öğretmen adayı olan tüm evlatlarımıza sesleniyorum. Kurada Güneydoğu, Doğu Anadolu'dan bir il çıktı, gitmemek diye bir şey yok. 780 bin kilometrelik vatan toprağının her yerinde görev yapmaya hazır olan öğretmen idealist bir öğretmendir.
YÖK Başkanımız az önce bazı müjdeler verdi, bunları daha da kolaylaştırırız, böylece öğrencilerimiz bu kolaylıkla, sağdan, soldan dışarıdan, müfredatı bırakıyor, milli eğitim müfredatının dışında sorular çıkıyor. FETÖ denen ahlaksızlar bunları da yaptılar. Kendilerinin dershanelerinin verdiği sorularla üniversite imtihanlarını da yaptılar. Artık bunlardan kurtulmaya başladık. Onun için milli eğitimin müfredatı konusunda Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK işbirliği büyük önem arzediyor.
Yüksek öğretime geçiş sınavında da öğrencilerimizin işlerini kolaylaştıracak formüller geliştirmekte fayda var. Az önce YÖK Başkanımız bazı müjdeler verdi. İnşallah bunları daha da kolaylaştırırız. Böylece öğrencilerimiz üniversiteye geçişte de bu kolaylıkla birlikte, öyle eskiden olduğu gibi sağdan soldan dışardan müfredatı bırakıyor, milli eğitim müfredatının dışında sorular çıkıyor. Ya böyle şey olur mu? O FETÖ terör örgütü denen ahlaksızlar bunu da yaptılar. Bu ülkede kalktılar kendilerinin dershanelerinin verdiği sorularla üniversite imtihanını da yaptılar. Ve o kitaplarla maalesef çocuklarımız belli istikametlere yönlendirildi. Artık bunlardan kurtulmaya başladık. Fakat tamamıyla kurtulmamızın gereğine inanıyorum. Onun için müfredat konusunda MEB ile YÖK’ün işbirliği burada büyük önem arz ediyor. Ve daha sade, daha kolay ulaşılabilir, evlatlarımızın üzerinde daha az baskıya yol açan bir sistemi hep birlikte geliştirmeli ve hayata geçirmeliyiz.
YÖK’ten benim bir başka talebim var. Sanayimizin ihtiyaç duyduğu kalitede beceriye sahip elemanların yetişmesini sağlayacak adımların atılmasıdır. MYO’ların müfredatından yeterliliklerine kadar baştan sona gözden geçirilerek yeniden yapılandırılması dahil gereken her çalışma yürütülmelidir.
Kültür konusundaki kuraklığımızı her alanda görüyoruz. Teknolojiyi, interneti, sosyal medyayı kültürel kuraklığımızın sebepleri olmaktan çıkartarak kültürel yükselişimizin alt yapısı haline dönüştürmeliyiz. Ecdadımızın en zor şartlarda başardığı bir işten, biz elimizdeki bu imkanlarla gelemezsek dönüp kendimizi sorgulamalıyız. Bilim bu iki konu benim için böylesine önemlidir. İlgili tüm kurumlarımızdan bu doğrultuda içi dolu, tutarlı, uygulanabilir ve netice almaya yönelik çalışmaları özellikle bekliyorum.
Türkiye’nin en büyük zenginliği insan kaynağıdır deriz. Ama bu eksik bir tespit. Bu ancak kaliteli bir eğitim öğretimle mümkündür. Eğitim öğretim meselesi o kadar önemlidir ki, Türkiye’yi dershaneler ve kolejlerden yetişenlerin örgütlerin saldırılarına bu ülkede maruz kaldık. 15 Temmuz, daha önce 17-25 Aralık böyle bir organizasyonunun ürünüdür. Türkiye’nin en parlak beyinlerini devşirip, zihinlerini kendi milletine karşı kullanacak şekilde iğdiş edenlere karşı en büyük mücadeleyi vereceğimiz yer yine aynı alandır.
Bunun için diyoruz ki insanımızı sadece kuru bilgiyle donatmak, öğretmek yetmez. Onu aynı zamanda dürüst, vicdanlı, ahlaklı, ülkesini seven bir şekilde eğitmek zorundayız. Eğer biz tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet idealimizi evlatlarımızın gönüllerine nakşedemezsek birileri gelip kendi bölücü fikirlerini, sapkın inançlarını oraya zerk eder. Bu mesele doğrudan doğruya kendinizi nereye, hangi toprağa, geleceğe ait hissettiğinizle ilgilidir. Biz yerli ve milli dedikçe rahatsız olanlar kendilerinin örnek aldığı kişilerin gerisine baktıklarında hepsinin de benzer bir anlayışla çalıştıklarını göreceklerdir.
80 milyon bu ülkede tek millet olmadıkça bu sıkıntıyı aşamayız. Bayrağımızın etrafında uzağında şurasında burasında çeşitli paçavralarla ona emsal çıkarmaya çalışanlar bu ülkede rağbet görüyorsa bunda bir sıkıntı var demektir. Biz bayrağımızı tartışılmaz değerler arasında görüyoruz. Bu milletin bayrağı malum rengi şehidimizin kanından alınmıştır, hilal bağımsızlığımızın ifadesidir, yıldız şehitlerimizin ta kendisidir.
Ülkemizde birileri terör örgütüyle ilişkisi olan ve kamudan ihraç edilen öğretmenler için dünyayı ayağa kaldırıyor. Ama öğretmenlerin terör örgütü tarafından alçakça katledilmesi karşısında sus pus olduklarını görüyoruz. Aybüke evladımızı, Necmettin evladımızı nereye koyacağız. Bunlar bu ülkede öğretmenlik için güneydoğuya gittiler, ama şehit ettiler. Fakat bir söz çıkmadı onlardan. Bu iddialı çıkışımız Aybükeler içindir, Necmettinler içindir. Ve bunların sayısının artması lazım. Ama onların varlıkları için de biz mücadelemizi sürdürmemiz lazım. Fakat o sessiz kalanların derdi bir birey veya meslek mensubu olarak öğretmen değildir. O tutuklu şahıslar da onların umurunda değildir.
Ben burada da ifade ediyorum. “Doğu – Batı Almanya ayrıldığında 600 bine yakın memur görevden alındı, sizinki ne” diyen yok. Biz darbeye maruz kalmışız. Bunları kimse dile getirmiyor.
İşte Almanya’da bir seçim oldu. Bizde de bir referandum oldu. Türkiye’ye nasıl saldırdıklarını gördünüz. Şimdi kendi seçimlerinde bize saldırıyorlar. Yahu seçimin bizimle ne alakası var? Almanya’da seçim yapıyorsunuz, bizi niye kullanıyorsunuz? Şimdi hükümet kuramayacaklar göreceksiniz, bu da birkaç aylarını alır. En az birkaç aylarını alır. Hollanda saldırdı saldırdı, hala hükümet kuramıyor. Niye? Dürüst siyaset, dürüst politika çok önemli. Zannediyorlar ki biz Türkiye’ye vurursak çok puan alırız, işte alamıyorsunuz. Ve alamayacaksınız da ve kaybedeceksiniz. Ama biz dürüst siyaset yapmaya devam edeceğiz.
Bir süredir yeni bir krizle daha karşı karşıyayız. Kuzey Irak bölgesel yönetimi, referandumu yapmakta ısrarcı davrandı. İsrail dışında girişimi destekleyen ülke ve uluslararası kuruluş da yok. Yeni çatışmaların habercisi olmaktan başka anlam taşımıyor. Yüzde 90-91 ile onaylanmış, bunun kıymeti harbiyesi var mı? Kim tanıyacak? Dünya İsrail'den ibaret değil. Kosova'yı 114 ülke kabul etti ama hala sıkıntı içinde. Sen bir İsrail ile neyi elde edeceksin?
Biz yaptık, oldu ile olacağını zannediyorlar, olmayacak ya, olamayacak zaten. Yaptırımları uygulamaya başladığımızda ortada kalacaksın. Vanayı kapadığımızda iş bitti. Tırlar Kuzey Irak'a çalışmadığı anda bunlar yiyecek bulamayacaklar. Mecburuz, yaptırım. Bunlara İsrail neyi, nereden, nasıl gönderecek? Bunu gözden geçirmedikçe atacağımız birçok adımı da bundan sonra İsrail ile de atamayız.
Biz son ana kadar Barzani'nin böyle bir yanlışa düşeceğine ihtimal vermiyorduk, demek yanılmışız. Alınan bu karar açıkçası ülkemize de ihanettir. Bu mesele Barzani'nin iddia ettiği gibi "Kürtlerin hakkı" meselesi değildir. Eyalet olarak varlığını sürdür ne gerek var bu yollara girmene? Türkmenler, Araplar sandığa gitmedi. Referandumu Kuzey Irak yönetimi gerçekleştiriyor. Kutlamayı PKK'lılar yapıyorsa orada masumiyet de meşruiyet de yoktur. Katılım oranı da çıkan sonuçlar da şaibelidir. Bugün sizi kışkırtanlar yarın çekip gidecekler unutmayın. Şu anda bunların durumu aynen deve kuşunun haline döndü. Tarihte elimizde belgeler var bunlarla ilgili şimdi onlar meydana çıktı. Bu belgeler çok açık net artık müzakere edilmeye, gündeme gelmeye başlayacak.
Ekonomik yaptırımlardan askeri seçeneklere kadar tüm yaptırımlar masadadır. Bunların hiçbirine gerek kalmadan Kuzey Irak yönetimi ümit ediyorum aklını başına alır.
© Tüm hakları saklıdır.