Gündem

Enver Aysever'den CHP'ye: Sağın dilini konuşursanız sonuç ne mi olur; söyleyeyim...

"Yani? Diyorlar ki; devletin bilinçli olarak dayattığı ‘aydın düşmanlığı'nı biz daha iyi yapalım"

04 Ekim 2018 13:15

Cumhuriyet yazarı Enver Aysever, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) Abant çalışması sonrası alınan 'Entelektüel, akademik ve elitist bariyerleri aşıp sağ partilere oy veren büyük kesimin diliyle konuşmak' kararını değerlendirdi. Yazar, "Yani? Diyorlar ki; devletin bilinçli olarak geliştirdiği, dayattığı ‘aydın/ aydınlanma düşmanlığı’nı biz daha iyi yapalım. Yapamazsınız!" diyerek Sağ güruhtan gelenleri örneklendirerek, sağın halka 'Cehalette buluşalım!' dediğini savundu. 

"Tek engel bu ‘liberal bariyer’dir!" 

CHP'nin söz konusu kararı  aydınlarının halktan kopuk olduğu gerekçesiyle aldığına işaret eden Aysever, CHP'nin liberal tezlerle savrulduğunu öne sürdü. Yazar Aysever, Sağın dilini konuşursanız sonuç ne mi olur, merak ediyorsanız söyleyeyim" diyerek şu noktaların altını çizdi: "Eğer halktan kopuk dil arıyorsanız Fethullah’ın vaazlarına bakın, daha düne dek AKP’nin ortağı olan hani! Şimdilerde benzerleri her yanda! Mesele açıktır, CHP liberal tezlerle savrulup durmaktadır, ülkenin aydınlığa çıkmasının önünde tek engel bu ‘liberal bariyer’dir! 

Sağın dilini konuşursanız sonuç ne mi olur, merak ediyorsanız söyleyeyim; Sendikasız işçiler iyice yalnızlaşır, güvencesiz çalışma dayatılır; tarikatlar, cemaatler zaten almış yürümüş durumda, iyice pervasız davranırlar, gizli kapaklı yurtlarda çocuklarımıza tecavüzler artar; artık soluk almanın imkânsız olduğu şehirlerimizde, kalan bir avuç alana da betondan AVM’ler dikilir; hırsızlık, yolsuzluk, talan, yalan, alır başını gider… Vakit varken herkes kendine gelmeli!"

Enver Aysever'in "Liberal bariyer!" başlığıyla (04 Ekim 2018) yayımlanan yazısı şöyle: 

"Genlere işlenmiş bir sorundur memleketimde ‘aydın düşmanlığı’. Güruh/yığın; düşünen, soran, tartışan, bilgiyi arayan kişilere düşmandır coğrafyamızda. Dönüp kendine bakmaz; ‘ben niye okumuyorum, dünyayı anlamak için neden çaba sarf etmiyorum’ demez. Güç gelir okumak! Düşünmek, araştırmak emek ister. Aydın kişiyi yabancı sayar kalabalıklar, dışlar! Türlü sıfatlar takar! ‘Entel’ der. Bizde halkçılık cehaletin kutsanmasıdır. Lümpenlik moda, geçerli bir davranış biçimidir! 

CHP’nin Abant çalışması sonrası yaptığı açıklamayı okuyunca acı acı gülümsedim. “Entelektüel, akademik ve elitist bariyerleri aşıp sağ partilere oy veren büyük kesimin diliyle konuşmak” konusunda uzlaşı sağlanmış meğer! Yani? Diyorlar ki; devletin bilinçli olarak geliştirdiği, dayattığı ‘aydın/aydınlanma düşmanlığı’nı biz daha iyi yapalım. Yapamazsınız! Belki dünya tarihinin bu konuda en başarılı, yetkin örneği AKP karşımızda durmakta! Ona benzeyerek, ondan rol çalmaya çalışarak olmayacağını defalarca gördük. Daha Ekmeleddin olayı bellekte. Ya İhsan Özkes’e ne diyeceğiz? Gül meselesine hiç girmiyorum… 
Berlin Duvarı yıkıldı, ardından liberal tezler dünyada kolayca cirit atmaya başladı. Şimdi görüyoruz ki, iki kutuplu dünya küresel bir dengeymiş. Pazarlanan “ideolojiler bitti” söylemi, en hızlı sonucu bizim ülkede aldı. 12 Eylül 1980 ile birlikte örgütlü işçi sınıfı ve onun tarihsel dostu, yoldaşı aydınlar katledildi. İşte bunun sonucudur bugün yaşanan milliyetçi, dinci, mezhepçi söylemin iktidar olması. Bir anlamda kökü Özal’dır bu işlerin, nihai sonucu da RTE’dir. Bayağılık, vasatlık, cehalet, hamaset iş görür oldu. Sıfatı akademisyen olan kimi tipler “Cahillerin ferasetine güveniyorum” diyebildi mesela. ‘Ğ’ harfinin neresine çizik atacağını bilemeyen başbakanasahip oldu ülke. Örnek çok. Sağ tüm bunları yarattı ve halka dedi ki: ‘İşte senin gibi insanlar yönetiyor ülkeyi!’ Yani? Cehalette buluşalım! 
Azra Erhat’ın “Osmanlı Münevverinden Türk Aydınına” kitabı Cumhuriyet Devrimi nasıl yeni insan yaratmak ister, onu anlatır. Osmanlı münevveri ile Cumhuriyet aydını arasında köklü fark vardır. Biri (Osmanlı) münevveri saraydan ve çevresinden beslenir. Düşünsel gelişimi her nasıl olursa olsun, o egemen güce yaslar sırtını. Devrimci kimliği yoktur, arayışı belli ölçülerde değişimi içerir. Bu yüzden halktan uzaktır. Oysa Cumhuriyet aydını doğrudan halkın içinden çıkmış, mücadelesini onunla kol kola vermiştir. Somut örnek Köy Enstitüleridir. Yurdunu tanıyan, toprağını bilen, okuyan, sanatla, bilimle iç içe, cesaretli insan yaratmaktır amaç. Elbet bu insan aydınlanmış olacaktır ve kaçınılmaz biçimde de solcudur! Cumhuriyet kendi yarattığı bu insan tipinden korkmuş, ricat etmiştir. Asıl mesele budur, bu amaca, iddiaya geri dönmek gerekir. 
CHP raporunda ne diyor? “Ben sağcı olacağım”! Neden? Aydınlar halktan kopuk çünkü! CHP’ye solcu demedi kimse ama kurucusunu da mı işitmez bir parti. Mustafa Kemal ‘Konya Söylevi’nde doğrudan Osmanlı münevverini eleştirir, yukarıda saydığım gerekçelerle. Oysa Cumhuriyet aydını neye sahip olduğunu bilmekte, halkın yanında durmaktadır. Seçkin bir dil kullandığı iddiası külliyen yalandır. Nâzım mı halktan kopuk, Orhan Kemal mi, Ruhi Su mu, Uğur Mumcu mu, Server Tanilli mi, Niyazi Berkes mi, Hasan Hüseyin mi? Kim? 
Eğer halktan kopuk dil arıyorsanız Fethullah’ın vaazlarına bakın, daha düne dek AKP’nin ortağı olan hani! Şimdilerde benzerleri her yanda! Mesele açıktır, CHP liberal tezlerle savrulup durmaktadır, ülkenin aydınlığa çıkmasının önünde tek engel bu ‘liberal bariyer’dir! Cumhuriyet aydını saray sofrasına oturmaz, mahpus yatar sözünden dönmez! Bu hep böyle olmuştur, ötesi ucuz ezberdir! AKP ülkeyi düşkünler, muhtaçlar toplumu haline getirdi. Buna ancak aydınlar, aydınlanmacılar, sosyalistler karşı durabilir. AKP’ye benzeyerek onun imamlarından biri olur, Cumhuriyet’in cenaze namazını kıldırırsınız! 
Sağın dilini konuşursanız sonuç ne mi olur, merak ediyorsanız söyleyeyim; 
Sendikasız işçiler iyice yalnızlaşır, güvencesiz çalışma dayatılır; tarikatlar, cemaatler zaten almış yürümüş durumda, iyice pervasız davranırlar, gizli kapaklı yurtlarda çocuklarımıza tecavüzler artar; artık soluk almanın imkânsız olduğu şehirlerimizde, kalan bir avuç alana da betondan AVM’ler dikilir; hırsızlık, yolsuzluk, talan, yalan, alır başını gider… 
Daha ikinci yazıda CHP’yi eleştirmek istemezdim, vakit varken herkes kendine gelmeli!"