Cezaevindeki tek milletvekili olan Engin Alan, “Onurlu, yiğit silah arkadaşlarıma” diye başladığı mektubunda, “Alnımız açık, başımız diktir. Gerçek hüküm paralel yargının verdiği değil, tarihin verdiği hüküm olacaktır” dedi.
Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk, cezaevinde Engin Alan’la görüştü. Öztürk’ün Alan’ın mektubunu da yayımladığı yazısı şöyle:
Hakkımızda hükmü paralel yargı değil, tarih verecek!
Korgeneral Engin Alan, Özel Kuvvetler Komutanlığı yaptı. Ömrü, Kuzey Irak’ta, Güneydoğu dağlarında geçti. “Balyoz” olarak bilinen dava kapsamında tutuklandı. Cezaevindeyken MHP İstanbul Milletvekili seçildi. ‘Kumpas’ olduğu itiraf edilen Balyoz’dan 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Aynı durumda olan milletvekilleri TBMM’de bulunurken, Alan serbest bırakılmadı.
Teröristlerle aynı yerde!
Engin Alan Paşa, terör ve organize suç örgütü mensuplarının konulduğu Ankara’daki Sincan F Tipi Cezaevi’nde kalıyor. Cezaevinde olmaktan çok, silah arkadaşlarının tutumuna, ülkede olup bitenlere isyan ediyor. O isyanını da; zindandan, zindandaki silah arkadaşlarına yazdığı mektupta dile getiriyor.
‘Çok yanlış işler yaptık’
Engin Alan, mektuba “Onurlu, yiğit silah arkadaşlarıma” diye başlıyor. Hemen altında ise “Biz çok yanlış işler yaptık! Bizlere, ailelerimize, sevdiklerimize ve sadakatle hizmet ettiğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yapılan bu alçaklıkları fazlasıyla hak ettik. Biliyorum. Mektubumun giriş bölümü sizleri çok şaşırttı” sözleriyle başlıyor. Gerçekten bu cümleler şaşırtıyor. O da bunun farkında. “Okuduktan sonra bana hak vereceksiniz” diye boşuna demiyor. İşte, Alan Paşa’nın SÖZCÜ ile paylaştığı o mektup:
Dağlarda teröristle vuruştuk
Dağlarda ülkeyi bölmek isteyen teröristlerle vuruşmak, fırtınalı denizlerde Türk sancağını dolaştırmak, göz gözü görmez havalarda yurdumuzun semalarını korumak için uçmak sizin neyinizeydi?
Bunların yerine; kendinize tokatlayacak polis müdürü bulsaydınız. Dağlarda bölücü teröristlerle vuruşmak yerine, onlarla sarılıp, öpüşüp, koklaşsaydınız.
Kendi gemimi, kendi uçak-helikopterimi, tankımı yapacağım diye yırtınacağınıza, dışarıdan hangi ihalelerle bunları alabileceğinizin peşine düşseydiniz.
‘Tek devlet’ vurgusu yaptı
‘Tek millet’, ‘tek vatan’, ‘tek devlet’, ‘tek bayrak’ demeseydiniz. Bir psikopatın dediği gibi, bunların ‘zırva’ olduğunu söyleseydiniz. Kendinize bir kürsü bulup, her gün devlete küfür edip, vatanın bir parçasına ‘Kürdistan’ deyip ‘özerklik’ isteseydiniz,
Nihayet, düzmece, çakma, sahte darbe iddiaları yerine; ne kadar paralel alçak varsa, içinizde, poliste, yargıda, medyada… Bu hainlerle işbirliği yapıp, bu iktidara karşı gerçekten şerefsiz bir hareketin içinde olsaydınız, bu başımıza gelenlerin hiçbiri olmazdı.
Peki! O zaman ne olurdu? Ne bizler, ne ailelerimiz, ne de sevdiklerimiz bu acıları çekmezlerdi.
Anne- babalar evlatlarına, evlatlar anne babalarına hasret gitmezlerdi. Kızlar babasız gelin olmazlardı. Muvazzaflar omuzlarına yeni ‘yıldızlar’ koyar, ‘yurt dışı görevlere’ atanır, emekliler huzur içinde hayatlarına devam ederdi.
Ali Tatar, Berk Erden, Abdülkerim Kırca kafalarına sıkmazlardı.
Güzel evlat Murat Özenalp ailesini, bizleri, yurdumuzu denizlerimi öksüz bırakmaz, kahrından pisi pisine ölmezdi.
‘Futbol maçı gibi izleniyor’
Çocukluk -mahalle- devre arkadaşım Doğan, dağlarda beraber vuruştuğumuz Rıfkı, Türk Donanması’nın en seçkin Amirallerinden Cem, Kıbrıs Harekâtı’nın kahramanı Teğmen Muzaffer üzüntüden kanser olmazlardı.
Bu paralel alçaklar bizlere terörist, darbeci, fuhuşçu, casus diyerek onurlarımızla oynayamaz, necip Türk Milleti de kendi ordusuna yapılan bu alçaklığı, bu namussuzluğu bir futbol maçı izler gibi izlemezdi.
Yiğit silah arkadaşlarım. Alnımız açık, başımız diktir. Gerçek hüküm paralel yargının verdiği değil, tarihin verdiği hüküm olacaktır.
‘İnsan içine çıkamazlar’
Şehitlerimize rahmet, hasta arkadaşlarımıza şifa diliyorum. Sizlerle gurur duyuyorum. Başından beri cümle aleme “adam”lığın rütbe, mevki ve makamlarla ilgisi olmadığını gösterdiniz.
Gerisini yarın o rütbe, mevki ve makamlar bittikten sonra insan içine çıkamayacaklar düşünsün.”
Engin Alan’ın yazdığı mektup önemli mesajlar içeren bu cümleyle bitiyor. Emekli Engin Alan’ın mektubu cezaevlerinde bulunan bütün komutanlara ulaştırılacak.
6 orgeneral hapiste
Cezaevlerİnde, 237 asker bulunuyor. Tutsak askerlerin rütbelere göre dağılımı şöyle:
Orgeneral-Oramiral: 6
Korgeneral-Koramiral: 19
Tümgeneral-Tümamiral: 32
Tuğgeneral-Tuğamiral: 25
Albay: 129 Yarbay: 15 Binbaşı: 6 Yüzbaşı: 3 Üsteğmen: 1
Astsubay: 1
İşte Meclis antetli kağıttaki mektup: