Gündem

Emine Erdoğan: Aile bağlarımızın modern dünyanın sert rüzgarlarına karşı hala ayakta olması, en önemli dayanak noktamızdır

"Kırılgan grupların dışlanmadığı, bilakis öncelik haline getirildiği bu insani yaklaşımın, kriz yönetiminde tüm dünya için bir ders niteliğinde olduğuna inanıyorum"

06 Ekim 2021 17:14

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, bugün dünyada, gittikçe yalnızlaşan ve adeta tecrit halinde yaşayan yaşlı bir nüfus olduğuna dikkati çekerek, "Yaşlılık bizde tedavülden kalkmak değil, hürmet makamına oturmak demektir." değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, "Aile bağlarımızın modern dünyanın sert rüzgarlarına karşı hala ayakta olması, en önemli dayanak noktamızdır" görüşünü savundu. 

Emine Erdoğan, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezince (YAŞAM) Rektörlük Senato Salonu'nda gerçekleştirilen, "Küresel Krizler: Pandemi, Yaşlılar ve Dayanışma Konferansı'nda yaşlılarla bir araya geldi.

Covid-19 salgınının bu yüzyıla damgasını vuran insanlık tarihinin en büyük felaketlerinden biri olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, Dünya Sağlık Örgütünün 1 Ekim itibarıyla, salgından etkilenen insan sayısının 233 milyona ulaştığını bildirdiğini anımsattı.

Salgından her ülke, toplum ve bireyin farklı şekillerde etkilendiğine işaret eden Erdoğan, "Ancak yaşlılar, kendilerine özgü çok boyutlu sorunlar nedeniyle salgından sarsıcı biçimde etkilendiler. Yaşlılık dönemindeki insanların bedensel, psikolojik, iç içe geçen pek çok sorunla karşılaştığını biliyoruz. En başta kronik hastalıklara yatkın olmalarıyla yüksek risk altındalar. Dünyanın hemen her yerinde yaşlıların bir arada yaşadığı toplu yaşam alanları, büyük kayıpların yaşandığı yerler oldu." diye konuştu.

"Huzurevlerinde Covid-19'dan kaynaklı ölüm oranı yüzde 4'ün altında"

Avrupa ülkeleri başta olmak üzere salgından etkilenen ülkelerde, Covid-19 nedeniyle huzurevinde hayatını kaybedenlerin toplam ölümlerin yüzde 34 ila 81'ini oluşturduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, şöyle konuştu:

"Ülkemizde ise son derece farklı bir tablo var. Huzurevlerinde Covid-19'dan kaynaklı ölüm oranı yüzde 4'ün altında kaldı. Aile Bakanlığımız, ülkemizde Covid-19 vakası görülmeden önce, salgın dünya gündemine düşer düşmez çalışmalara başladı. Hem koruyucu hem de önleyici tedbirler yürürlüğe koydu. Ekipman temininden, eğitimlere, sürekli sağlık taramasından hijyen tedbirlerine kadar, titiz bir çalışma yürütüldü. Aşı uygulaması başlar başlamaz, Sağlık Bakanlığımız, huzurevi sakinlerini en öncelikli grup olarak tanımladı. Dünyanın başka yerlerinde ise maalesef yaşlıların kaderine terk edildiğini gördük. Ülkemizde hiçbir ayrım gözetmeden tüm nüfus gruplarına yönelik geliştirilen politikalarla büyük başarı sağlandı. Aile Bakanlığımıza, Sağlık Bakanlığımıza ve emeği geçen tüm kurumlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Kırılgan grupların dışlanmadığı, bilakis öncelik haline getirildiği bu insani yaklaşımın, kriz yönetiminde tüm dünya için bir ders niteliğinde olduğuna inanıyorum."

Emine Erdoğan, yaşananların, tüm olumsuzluklara rağmen yaşlılık döneminin yeniden ele alınması ve ihtiyaçların belirlenmesi için büyük bir fırsat sunduğunu belirtti.

Birleşmiş Milletlerin 2050'de dünya genelinde, her 6 kişiden 1'inin yaşlı olacağını öngördüğünü anlatan Emine Erdoğan, "Yaşlı nüfusun artması ülkemizin de gerçeği. TÜİK verilerine göre, 2015'te yüzde 8,2 olan yaşlı nüfusumuz, 2020 yılında yüzde 9,5 oldu. Dolayısıyla, yaşlı nüfusa yönelik doğru politikaların belirlenmesi ve hizmet çeşitliliğinin artırılması, önceliğimiz olmalıdır." dedi.

Hükümetin yaşlı haklarına ve aktif yaşlanmaya büyük bir vurgu yaptığını aktaran Emine Erdoğan, "Bildiğiniz gibi yaşlılarımızın desteklenmesi, kurumlarda ve evlerinde bakılmaları için bakanlığımızın birçok modeli mevcut. Huzurevlerimizin sağladığı hizmetler dünya standartlarının çok üzerinde. Elimizde, maddi destek modellerinden, psikolojik desteğe uzanan geniş bir yelpaze var. Fakat takdir edersiniz ki yaşlı nüfus yalnızca desteklerle ayakta tutulan bir kesim olmamalıdır. Bilakis, potansiyellerini yaşayabilecekleri, üretkenliklerini kaybetmeyecekleri imkanların sağlanması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Salgının getirilerinden birinin de hayatın hızla dijitalleşmesi olduğunu, iletişimden eğitime, alışverişten çalışma hayatına kadar birçok şeyin ağırlıklı olarak internete taşındığını dile getiren Emine Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu noktada, yaşlılara yönelik dijital okuryazarlık eğitimi, onların hayatına büyük bir katkı sağlayacak. Aile Bakanlığımızın, teknoloji becerileri kazandırmak için eğitim programları hazırladığını biliyorum. Sonuçlarının herkesin hayatında büyük fark oluşturacağına inanıyorum. Herkesin ihtiyaçlarının düşünüldüğü erişilebilir binalar, açık alanlar ve toplu taşıma, yaşlıların olduğu kadar tüm toplumumuz için vazgeçilmezdir. Yani değişen dünyaya uyum sağlarken, bizi ileriye taşıyacak formül, kimseyi geride bırakmayan, herkese dost şehirler imar etmektir."

 "Geniş ailelerin devamlılığı hem yaşlıların mutluluğu hem de toplumun sağlığı için elzemdir"

Emine Erdoğan, yaşlılığı salgın çerçevesinden ele almanın, yeni yaklaşım ve modellere olan ihtiyacı ortaya koyduğunu belirterek, en başta yaşlılığın nasıl tanımlandığının, cevaplanması gereken çok önemli bir soru olduğunun altını çizdi.

Bu cevabın kültürden kültüre değiştiğini anlatan Emine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bizim cevabımız, ülkemizde sağlanan örnek başarıda kendini aşikar ediyor. Bu dar zamanlarda, büyüklerimize sarılmamızda, inancımızın, kültürümüzün ve medeniyet değerlerimizin derin kökleri vardır. Bugün dünyada gittikçe yalnızlaşan ve adeta tecrit halinde yaşayan yaşlı bir nüfus var. Yaşlılık bizde tedavülden kalkmak değil, hürmet makamına oturmak demektir. Aile bağlarımızın modern dünyanın sert rüzgarlarına karşı hala ayakta olması, en önemli dayanak noktamızdır. Bu bağı her zamankinden daha da güçlü kılmamız gerekiyor. Birkaç kuşağın bir arada olduğu geniş ailelerin devamlılığı hem yaşlıların mutluluğu hem de toplumun sağlığı için elzemdir. Bu durum bize, kuşaklar arası iletişimin güçlendirilmesinin krizlerin yönetiminde son derece mühim bir faktör olduğunu anlatıyor. Bu iletişim ne kadar yüksek frekansta olursa, toplumsal dayanışmamız da o kadar kuvvetli olur. Toplumumuzun en güçlü yönlerinden biri olan ailenin, bizi türlü krizlerden bir kalkan gibi koruduğunu asla unutmayalım. Yaşlılık, yaşam boyu edinilmiş tecrübenin damıtılarak bilgeliğe dönüştüğü bir dönemdir. Büyüklerin duası, rızası yolumuzu aydınlatan ışıktır. Büyüklerin yeri başımızın üzeri, evimizin başköşesidir. Allah onları başımızdan eksik etmesin."