Gündem

Elmalı davası sanıkları anne ve üvey baba konuştu, istismar suçlamalarını reddetti

01 Temmuz 2021 07:27

Antalya'nın Elmalı ilçesinde öz anne ve üvey babasıyla birlikte yaşayan 6 ve 9 yaşlarındaki iki kardeşin 2019'da cinsel istismara maruz bırakıldığı adli tıp muayenelerinde tespit edildi. Davada tutuklu yargılanan ve 5 Ocak 2021'deki üçüncü duruşmada mahkeme tarafından serbest bırakılan sanıklar anne Merve A. ve üvey baba Rahmi A., konuştu. "istismar olmadığını, çocukların babaanneleri tarafından kandırıldığını" iddia eden Merve A. ve Rahmi A., suçsuz olduklarını, mahkemenin kendilerini doktor, psikolog raporlarına göre tahliye ettiğini ileri sürdü.

Raporda kızının psikologla görüşürken kendisine mektup yazmak istediğini söylediği, fakat babaannesi kızar diye psikologdan bu raporu saklamasını istediğinin yazdığını iddia eden M.A , "Şimdi sizlere soruyorum, ben öz kızımı istismar etsem sözde babaannenin alıkoyduğu kızım bana mektup yazmak ister mi? Psikoloğa beni özlediğini söyler mi?" diye sordu. "Raporda internette dolaşan resimlerin nasıl çizildiğini okudunuz mu? Resim çizme pratiği olmayan oğlumun psikologla görüşmeye geldiğinde doğrudan kendi isteği ile resim çizmek istediğini ve şaşırtıcı şekilde kızımın da de kendi isteği ile resim çizmek istediğini söylediklerini okudunuz mu?" diyen M.A., "Psikoloğun da bu durumdan şüphe ederek rapora 'Her iki çocuğun da ne söylemeleri, ne çizmeleri gerektiği konusunda yönlendirildikleri şüphesi uyanmıştır' şeklinde yazdığını da okudunuz mu?" dedi.

Antalya'da kız çocuğu G.E.G. (7) ile ağabeyi İ.E.G.'nin (10), cinsel istismara uğramasına ilişkin yürütülen davada tutuklu anne M. A. ile üvey baba R.A.'nın 6 ay önce tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasının yankıları sürüyor. 'Elmalı Davası' olarak hafta içinde tekrar gündeme gelen olayla ilgili Demirören Haber Ajansı'na (DHA) konuşan anne M.A., iki gündür yaşananlara isyan ettiğini söyledi. R A.ile 8 Kasım 2018 tarihinde evlendiğini anlatan M. A., "Evlenmeden önce bir olaya karıştım. Bu nedenle tutuklandım. 3 yıl 8 ay ceza aldım. Afyon Açık Cezaevi'nde bir yıl tutuklu kaldım. Sonra çıkan af yasası ile tahliye edildim. 2019 yılının kasım ayında çocuklarımın babaannesi G.S., Afyon Açık Cezaevi'nde ziyaretime geldi. Çocukları 1 aylığına Edremit'e tatile götüreceğini, kendisinin babaanne olduğunu, onlarla bir süre birlikte olmak isteğini söyledi. Ben de izin verdim. Kızım G.E.G. ve oğlum İ.E.G.'yi alarak götürdü" dedi.

"Çocuklarımı babaanneleri uydurma yalanlarla kandırmaya çalışıyor"

Açık cezaevinde olduğu için çocuklarını bu sürede her gün aradığını aktaran M. A., "Bir süre sonra çocuklarım 'Anne biz burada kalmak istemiyoruz. Gel bizi al, ne zaman geleceksin' demeye başladı. Ben de çocuklarıma cezaevinde olduğumu söylememiştim. Bir otelde çalıştığımı, üç ayda bir hafta iznim olduğunu söylemiştim. Çünkü açık cezaevinde üç ayda bir hafta evci iznimiz vardı. Bu sürede çocuklarımı ve eşimi görmeye geliyordum. Önce eşimle bir iki gün otelde kalıp, annemin yanındaki çocuklarıma öyle gidiyordum. Bir süre sonra çocuklarımı babaannesi, 'Çocuklar seninle görüşmek istemiyor' diyerek görüştürmemeye başladı. 'Çocuklarınla görüşmek istiyorsan yeni kocandan boşan, oğluma dön' dedi. Ben de bunu reddettim. Kendisine, 'Benim mutlu bir evliğim var. Kocam çocuklarıma iyi bakıyor. Senin oğlun bana sürekli işkence yaptı. İşkence gördüm. Şimdi mutlu bir evliliğim var. Senin oğluna asla dönmem. Bana çile çektirdi' dedim. 'Bundan sonra olacaklardan kork. Sen ve eşin çocuklara işkence yapmışsın, cinsel istismar yapmışsın' diye beni tehdit etti. 2020 yılının Ramazan Bayramı'nın arife gününde yaşadığımız yere gelen jandarma ekipleri, ani bir operasyonla bizi gözaltına aldı. Telefonlarımız elimizden alındı. Ancak Cumhuriyet Savcılığı emriyle serbest bırakıldık. Telefonlarımız incelendi. Ancak 2020 yılının kasım ayında tekrar gözaltına alındık. 14 Kasım 2020 tarihinde 14 saat süren bir duruşma sonunda tutuklandık. 5 Ocak 2021 tarihinde delil yetersizliğinden serbest bırakıldık. Dün de bu olay ortaya çıktı. Psikolog raporlarında her şey ortada. Çocuklarımı babaanneleri uydurma yalanlarla kandırmaya çalışıyor" diye konuştu.

"Oğlum fabrikada teyzesinin telefonuna kendisi bir video çekiyor. Herkesi arıyor. 'Annem beni okula göndermiyor' diyor"

Kızının velayetinin hâlâ kendisinde olduğunu kaydeden M. A., şöyle devam etti:

"Eski eşim benden sonra 4 kez evlendi. Bana 'oğlumu eşim istemiyor' diyerek kendisi gönderdi. Babama oğlumun noterde velayetini vererek teslim etti. Gelince kucağıma atladı, ağladı. 'Anne beni bir daha babama gönderme' dedi. Ben oğlumu Finike'de okula yazdırdım. 'Ben otelde çalışıyorum bir süre gelmeyeceğim' diyerek, çocuklarıma yalan söyledim. Sırf onların psikolojisi bozulmasın istedim. Bu süreçte kızım bir sağlık sorunu yaşadı. Hastanede yattı. Kızımın başında eşim kaldı. Babam kaza geçirdi. Oğlumu bu süreçte Finike'de bir paketleme tesisinde çalışan kız kardeşlerim fabrikada baktı. Oğlum fabrikada teyzesinin telefonuna kendisi bir video çekiyor. Herkesi arıyor. 'Annem beni okula göndermiyor' diyor. Benim tek suçum kötü ve yanlış bir adamla evlilik yapmak."

"Biz çocukları istismar etmedik kesinlikle. Doktor raporlarımız, adli tıp raporlarımız var"

R.A. ise "Biz iki gündür eşimle Türkiye'nin baskısı altındayız. Sosyal medyadan bize ağır küfürler geliyor. Annemi, babamı, kardeşimi, eşimi, dostumu, arkadaşlarımı ağır şekilde tehdit ediyorlar. Bizim can güvenliğimiz yok. Biz çocukları istismar etmedik kesinlikle. Doktor raporlarımız, adli tıp raporlarımız vardır. Kesinlikle adli tıp raporlarında istismara dayanak hiçbir şey yoktur. Ben o çocuklara babasının yapmadığı babalığı yaptım, babasının vermediği sevgiyi verdim, babasının yapmadığı güzellikleri yaptım. Ben o çocuklara annesiyle beraber sahip çıktım. Benim sahip çıkmam suçsa siz yargıda karar verin" dedi.

"İfadeler çocuklara ezberletildi"

M.A ayrıca, sosyal medya hesabından da açıklama yaptı. Psikolog raporuna göre ifadelerin çocuklara ezberletildiğini, özellikle resimler çizdirildiğini öne sürerek şöyle dedi:

"Çocuklarım davanın başından beri Balıkesir Ayvalık Sosyal Hizmet Merkezi'nde psikologla görüşmektedir. Balıkesir Valiliği tarafından dosyaya gönderilen 30 Nisan 2021 tarihli evrakta, her ne kadar 23 Ekim 2020 tarihinde mahkemeye görüş bildirilse de yapılan mesleki çalışma sonucu 'Çocuklar hakkındaki kanaatlerinin değiştiği' bildirilmiş, bu yazının ekinde de çocuklarımla görüşen uzman psikoloğun 6 sayfalık raporu gönderilmiştir. Rapordan takip edebileceğiniz üzere psikologda şüphe uyanmasına neden olan somut olaylara tek tek yer verilerek, 'Babaanne G. S.'nin istismar davası, velayet davası ve çocukların sağlık kontrolleri hakkında tutarsız ve yalan beyanlarda bulunduğunun gözlemlendiği' belirtilmiştir. Raporun sonuç kısmında çocukların babaanne yanından alınarak, onunla görüşmesinin engellenmesinin, çocukların maruz kaldıkları manipülasyon ve duygusal şiddetten uzaklaştırılarak olayları net biçimde anlatabilmeleri için babaanne ile görüşmelerinin engellenmesinin uygun olacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir."

"Ben öz kızımı istismar etsem sözde babaannenin alıkoyduğu kızım bana mektup yazmak ister mi?"

Raporda kızının psikologla görüşürken kendisine mektup yazmak istediğini söylediği, fakat babaannesi kızar diye psikologdan bu raporu saklamasını istediğinin yazdığını iddia eden M.A , "Şimdi sizlere soruyorum, ben öz kızımı istismar etsem sözde babaannenin alıkoyduğu kızım bana mektup yazmak ister mi? Psikoloğa beni özlediğini söyler mi? Kızım neden 'Bu mektubu babaannem görürse bana kızar' demektedir? İyice baskı altına alındığından olabilir mi? Raporda internette dolaşan resimlerin nasıl çizildiğini okudunuz mu? Resim çizme pratiği olmayan oğlumun psikologla görüşmeye geldiğinde doğrudan kendi isteği ile resim çizmek istediğini ve şaşırtıcı şekilde kızımın da de kendi isteği ile resim çizmek istediğini söylediklerini okudunuz mu? Psikoloğun da bu durumdan şüphe ederek rapora 'Her iki çocuğun da ne söylemeleri, ne çizmeleri gerektiği konusunda yönlendirildikleri şüphesi uyanmıştır' şeklinde yazdığını da okudunuz mu?" dedi.

"Psikolog desteği alıyoruz"

Babaanne G.S. ise iddiaların asılsız olduğunu, torunlarının hala travmadan kurtulamadığını söyledi. Bu konunun medyada yer almasını istemediğini, torunlarının etkilendiğini ifade eden G.S., sürecin avukatlar üzerinden sürdürülmesini istedi. Torunlarının psikolog destek aldığını anlatan babaanne, yaşanan süreci şöyle özetledi:

“Çocuklar, 2019 yılında bana geldiler. Şu anda psikolog desteği alıyoruz. Eğitimleri aynı zamanda devam ediyor. Bayağı bir yol kat ettik ama hala sayıklamaları mevcut. Korkuları mevcut. Çocukların sürece katılmasını istemiyorum. Çünkü çocuklar, korku içindeler. Orada gördükleri işkence, tehdit, istismar çocuklar da büyük travma uyandırmış. Bir kişi yan da baksa irkiliyorlar. Gece trafikten ses de gelse, irkiliyorlar.

Hala daha kendilerini korkuda hissediyorlar. Torunlarım ve ben medyada olmak istemiyoruz. Gündemde olmak istemiyoruz görsel olarak. Çocuklarım bir geleceği var. Yaşadıklarını unutturmaya çalışıyoruz. Onun için de gündemde çocuklarım olmasın. Avukatlarımız ile irtibata geçilsin. Bunu istirham ediyoruz.”

"Davadan iki gün önce çocuklar kaçırılmaya çalışıldı"

G.S.’nin avukatı Yusuf Önder süreci başından itibaren adli süreç ve yaşananlar hakkında bilgi verdi. Çocukların kontrol edildiği sağlık kuruluşundan alınan fiziksel şiddet raporu üzerine adli işlem başlattıklarını belirten Önder, 2020 yılında dava açıldığını söyledi.

Duruşma gününden iki gün önce anne M.A. ve R.A. tarafından çocukların kaçırılmaya çalışıldığını belirten Önder, “İlk celseden iki gün önce Antalya’dan buraya geliyorlar ve velayeti kendisinde olmayan G.E.G.’yi kaçırma teşebbüsünde bulunuyorlar. Çocuk bu sırada bağırıyor, vatandaşlar devreye girerek, çocuğu üvey baba ve annenin elinden alıp, babaanneye teslim ediyor. Duruşmadan iki gün önce bunların yapılması şüphe uyandırır” dedi.

İfşa edilmeleri hukuk ihlali

Avukat Yusuf Önder sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Gelen haberler üzerine öğreniyoruz ki, çocukların annesi mahkemeye dair evrakları paylaşmış. Bu çocukların örselenmesidir. Çocukların haklarının zedelenmesidir. Çocukların adının açık bir şekilde görünür ve okunur bir şekilde yayınlanması, ifşa edilmesi tamamen bir hukuk ihlalidir. Bu ihlali kabul etmemiz mümkün değil. Bir takım haber kanallarından çocukların fotoğrafları paylaşılmaya ve erişilmeye çalışılıyor. Biz bunu kabul edemeyiz. Biz bu paylaşımlarla ilgili şikayetçi olacağız. Unutulma hakkı ve çocukların geleceği resmen şu anda çok büyük tehlikeye girmekte. Bu çocukları büyüyecekler. Bu çocuklar Türkiye’nin geleceği.”