16 Temmuz 2010 03:00
T24- Başbakan Erdoğan, kendisine gönderdiği mektup ve CD'de, öldürülen PKK'lılar için "insanlık suçu" ifadesini kullandığı için BDP ile görüşmediğini açıkladı. Erdoğan BDP'yi "terör avukatlığı"yla suçladı ve "Elini yumruk yapanla tokalaşılmaz" diye konuştu. Başbakan Erdoğan, terörle mücadelede güvenlik önlemleri kapsamında oluşturulacak 'profesyonel ordu' konusunda da bilgi verdi. Erdoğan, "Özel ordu değil, özel hudut birlikleri kurulacak. Kritik bölgelerde belli süreyle, özel donanımla profesyonel biçimde mücadele edecekler. Bu yıl inşallah uygulamaya geçireceğiz" dedi.
Başbakan Erdoğan il başkanları toplantısında terörle mücadele konusunda siyasi parti liderleriyle görüşmeleriyle ilgili görüşlerini şöyle aktardı.
TERÖR KONUSUNDA AZAMİ HASSASİYET GÖSTERDİK
Daha partimizi kurma çalışmalarını başlattığımız andan itibaren gündemimizi çok çok meşgul eden, gündemdeki yerini koruyan terör konusunda mücadele konusunda sağlıklı teşhisler ortaya koymaya azami hassasiyet gösterdik.
Şunu özellikle ifade ediyorum. Türkiye’de terörün bu hale gelmesinin nedeni teşhisin doğru konulmamış olmasından kaynaklanmaktadır. Biz hem terör örgütü ve teröristle hem de terörizmle çok boyutlu mücadele ortaya koyuyoruz. Terörü doğuran şartlarında ortadan kaldırılmasını gerektiğini en başından itibaren vurguladık.
KRİZ İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPANLAR VAR
Salt hükümetin sadece iktidar partilerinin belli kurum ve kuruluşların gayretiyle de neticeye ulaşamaz. İktidar terörü ve terörü doğuran nedenlerle mücadele ederken, muhalefetin sırf oy kaygısıyla, sadece şahsi hırslar uğruna süreci bağlaması, Türkiye’ye zarar veriyor.
Ak Parti başarılı olmasın diye kriz için elinden geleni yapanlar var. Sırf Ak Parti başarılı olmasın diye terörle mücadeleyi kardeşlik projesine destek vermeyenler var.
Terörle mücadele konusu sırf güvenlik güçleriyle olmaz dedik. Bu işin psikolojik sosyo ekonomik diplomatik boyutları var. Adımları birlikte atacağız, kiminle iktidarıyla muhalefetiyle STK’sıyla, hizmet verecek her kesimin katkısının olması gerekir. İktidar başarılı olmasın diye her gün kalkar ileri geri beyanlarda bulunulursa bu terör örgütünü güçlendirir.
~
LİDERLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM
Görüşme turumuzu dün tamamladık. Sizlerinde yakından takip ettiği gibi, Salı günü DSP’yi, Çarşamba günü SP ve BBP’yi dün de CHP’yi ziyaret ettik. Öncelikle davetimize olumlu cevap verdikleri için bir kez daha teşekkür ediyorum.
Terörle mücadele gibi milli bir meseleyi görüşmek için bir araya gelmemiz, ülkemiz ve milletimiz adına son derece yararlı olmuştur. Benzeri görüşmeleri biz her milli meselede ülkemizin her kronik meselesinde görmek istiyoruz.
PARTİLER KAPILARINI KAPATMAMALI
Partilerin birbirlerine kapılarını kapatmaları demokratik olgunluğun oluşmadığını gösteriyor. Bu hafta gerçekleşen görüşmeler demokrasimiz açısından çok çok memnuniyet vericidir. Milletimiz de bu gelişmelerden büyük bir memnuniyet duymuştur. Umarım bu tecrübe demokrasimiz için büyük bir başlangıç olur. 7.5 yıllık süreçte biz istişareden diyalogdan uzlaşmadan, eleştiriden hiçbir zaman kaçmadık, milletimizin yararına olacaksa oturur konuşuruz dedik.
Şunu bilmenizi istiyorum. Zaman zaman dedikoduları dinliyorum. Yani acaba siz sadece bu çalışmaları bu mevcut arkadaşlarınızla mı yapıyorsunuz? Yani üniversitelerle, STK’larla, medya mensuplarıyla gerek şahsımın ve bakan arkadaşlarımın yaptıkları çalışmalardan bihaberler. Bütün bu atılan adımlar bunların neticesinde atılan adımlar.
Biz hiçbir zaman kapıları kapatanlardan olmadık. İşte başbakan sanatçılarla, futbolcularla, yazarla şairlerle toplanmış diye bu demokratik açılım sürecini ne yazık ki eleştirenler oldu. Biz hiçbir zaman küsmedik. Diyalog kanallarını ortadan kaldırmadık. Görüşme çağrılarımız karşılık bulmadı, kimi zaman elimiz havada kaldı, davetlerimiz reddedildi. Şu hususa dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bunu söylemek zorundayım.
"MHP'NİN MUHALEFETİ YIKICI"
MHP lideri ve yönetimi bir çok konuda olduğu gibi milli birlik ve kardeşlik süreci terörle mücadele konusunda yapıcı bir muhalefet sergilemek yerine yıkıcı bir muhalefeti tercih etmiştir. Gerek şahsıma arkadaşlarıma partime yönelik, hatta ailelerimize yönelik siyasi tarihimizde örneği olmayan bir üslup ve nezaketsizlikle saldırılar yapılmıştır.
Türkiye’ye faydadan çok zarar getiren bu üslup milli birliğimize katkı sağlamadığı gibi kitleleri tahrik ederek zarar vermektedir. Bu üslup ülkenin meselelerine ışık tutmaktan, ülkenin ve milletin hak ve hukukun savunmaktan uzaktır. Bu görüntü alanen terörün, terör ortamının, istismarıdır. Bu üslup başta şehitlerimiz olmak üzere, milletimizin hissiyatının istismarıdır.
Buna rağmen bu istismar politikalarına, şehitlerimiz üzerinden nemalanmalarına rağmen biz MHP’ye kapımızı açık tutmakla kalmadık, kendileriyle görüşmekten kaçınmayacağımızı ilan ettik. Her seferinde uzattığımız el havada kaldı. Nezaketsiz ifadelerle kapılar kapatıldı. Ben bunu aziz milletimizin takdirine havale ediyorum.
~
BDP VE MHP İLE NEDEN GÖRÜŞMEDİ?
MHP lideri ve yönetimi milli birlik ve kardeşlik süreci konusunda yapıcı bir muhalefet sergilemek yerine süreç boyunca son derece yıkıcı bir muhalefet sergilemiştir. Şahsıma, partime, hükümetime, ailelerimize yönelik bir üslup ve nezaketsizlikle sözlü saldırılar yapılmıştır. Faydadan çok zarar getiren bu üslup hiçbir olumlu katkı sağlamadığı gibi kitleleri tahrik ederek zarar vermektedir. Bu üslup ışık tutmaktan çok uzaktır. Bu üslup, alenen terörün, terörün ortamının tahrip edici yönünün istismarıdır. Aziz şehitlerimiz, terör mağdurlarının istismarıdır. Buna rağmen, şehitlerimiz üzerinden nemalanma hırsına rağmen MHP'ye kapımızı açık tutmaktan geri kalmadık. Üç kez görüşme talep ettik, üçünde de olumsuz karşılık gördük. Bu kadar ciddi, hayati bir meselede MHP'nin diyalogdan kaçmış olmasını ben aziz milletimizin takdirine havale ediyorum. Afedersiniz, Güney Afrika'daki Dünya Kupası'nda kullanılan vuvuzelayla basın toplantısı yapacak kadar kendilerini düşürüyorlar. Bunu da TBMM çatısı altında yapıyorlar. MHP'nin tabanı gayet sulu bir düşünce alt yapısı olmayan bu anlayışı 12 Eylül'de tersleyecek, gereken cevabı vereceğiz.
BDP ile görüşmememiz olmamız eleştirildi. Bu eleştirilere yanıt vermedim. Parlamento çatısında arkadaşlarım ve ben kendileriyle görüştüm. Bu olayda da görüşmek istiyorum. Biz terörle mücadeleyi görüşmek için randevu istedik. Ama terörle arasına mesafe koyup, demokrasi tarafında duramayan bir partiyle terörle mücadeleyi görüşmenin anlamsız olacağını bana gönderilmiş bir mektupla belgeli gördük. BDP Millet Meclisi'nin kendi rozeti ile kendi parti rozetli antetli kağıtla yazmışlar. Terörle mücadelede öldürüldüğünü söylüyorlar. CD ile bu cesetlerin durumunun insanlık suçu olduğunu, bunun karşısında ne düşündüğümüzü soruyorlar. Genel başkan soruyor. AB üyesi ülkelerin büyük bir kısmının, BM'nin terör örgütü olarak ilan ettiği bir şeyin avuklatlığını yapmak BDP sana mı kaldı? Böyle bir yazıyı yazarken vatandaşlar ve güvenlik güçlerimiz olarak 10 bin şehidimiz var. Onlara uygulananları biz size mi göndereceğiz? GATA'daki özürlü hale gelmiş kardeşlerimizin halleri bu konudaki duruşu açıkça ortaya koyuyor. Kolları, ayakları olmayan, sağır, ama olan gazilerimiz var. Bunlar terörle mücadelede oldu. Sen siyasi bir partisin. Senin terör örgütüyle arana mesafe koyman şart. Bu çatının altında bunu yapamazsın. Hakkari Şemdinli ilçe teşkilatımın büro malzemeleri dışarı çıkarıldı. Oradaki teşkilatım hep tehdit altında. Bingöl il teşkilatıma roketatar attılar.
Söyle başkanına siyasetten çekilsin dediler. BDP sonra çıkıyor, "Barış yanlısıyız" diyor. Böyle barış yanlısı olur mu? Köşe yazarları "Görüş" diyor. O kadar meraklıysanız siz görüşün. Bizim bu noktada görüşecek bir şeyimiz yok. BDP kendi dilini oluşturmaktan uzak. Adres olarak İmralı'yı gösteren bir siyasi partiyle neyi, nasıl görüşebiliriz? Bunlar terörden nemalanıyorlar. Bize göre milletten her oy alan her parti katkı yapmalıdır. Terör karşısında ortak duruş sergilemek hukukun da gereğidir. BDP'nin oy oranı bellidir. Bu oranı bir etnik grubun temsilcisi olarak görmek yanlıştır. Terör örgütü temsil gücüne sahip değilse, BDP'yi de Kürt kökenli vatandaşlarımın temsilcisi olarak görmüyorum. AK Parti ile BDP'nin oyları karşılaşınca bu tablo daha net görülecektir. Benim grubumda BDP'den daha fazla Kürt kökenli arkadaşım var. Bizim ayrımcılığımız yok. Biz Türkiye'nin tğm etnik unsurlarından kişilerle oluşmuş bir partiyiz. Biz demokrasiyi görüyoruz sorun çözümünde. Terörün avukatlığına soyunmak demokratik bir tavır değil. Teröre karşı ortak mücadeleye yanaşmayan bir anlayışla görüşmek nasıl bir fayda sağlayabilir? Çözümü sabote eden yaklaşımları milletimiz görüyor. MHP ve BDP terörle ortak mücadeleye varız, terörün son bulmasına varız diyorlarsa görüşmek benim için anlam taşır. Elini yumruk yapanla tokalaşılmaz. Gözünü, kulağını kapayanla konuşulmaz.
CHP, DSP, BBP ve SP ile görüştük. Terörle mücadele konusunda attığımız adımları kendilerine aktardık. Belli bir çerçevede 45 dakikada kendilerine süreci özetledik. Kendi kanaatlerini almak istedik. Çok kısa, basına yaptıkları gibi beyanları oldu. Yaptıkları çalışmalarını kitapçık şeklinde verenler de oldu. "Çok daha detay bilgiler arzu ederseniz, arkadaşlarımızı görevlendiririz, sizler de kimi görevlendirirseniz onlar gelir, arkadaşlarımız A'dan Z'ye bilgi verir" dedik. Derdimiz her şey bilinsin, görülsün.
Bizim AK Parti hükümetlerinin Doğu ev Güneydoğu illerine tahsis ettiği 7,5 yılda harcadığımız tüm yatırımlar 25 milyar TL. GAP da bunun içinde. Eğitim, sağlık, emniyet, enerji, ulaşım, KÖYDES, BELDES de bunun içinde. Eğitimde 40 bin yeni derslik tamamladık.
'Özel ordu değil, özel hudut birliği'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörle mücadele konusunda özel bir ordu kurulmadığını, kurulacak birliklerin özel hudut birlikleri olacağını belirterek, ''Mevcut bünye içinde, farklı statüde, 5 yıl veya daha uzun süre görev yapacak uzmanlaşmış personel olacak'' dedi. Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada, terörle mücadelenin kısa süreli olmadığını belirterek, terörle mücadeleyi yürüten güvenlik güçlerinin eğitimlerinin artırılması ve uzmanlaşmaya geçilmesi için çalışmaların yapıldığını bildirdi. Terörle mücadelede hiçbir eksiğin olmadığını, her şeyin temin edildiğini ifade eden Erdoğan, şu anda tamamen yerli olan 150 civarında mini insansız hava aracının görev yaptığını, bugün öğleden sonra da yapılacak törenle tamamen yerli üretim, ilk insansız hava aracının hangar çıkış merasiminin gerçekleştirileceğini belirtti. Bu araçların, heronların sahip olduğu özellikleri taşıdığını ve daha yüksek irtifaya çıkabildiğini kaydeden Erdoğan, 2012 yılında da ilk Türk istihbarat uydusunun fırlatılacağını bildirdi.
Terörle mücadelede uluslararası iş birliğinin önemine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti: ''2 yıl önce çatışma riski yüksek olan bölgelerde iyi eğitimli, uzman personelin değerlendirilmesine karar verdik. Şu an önemli sayıda uzman personel görevlendirilmiş durumda. Amacımız hudut bölgesinde tamamen profesyonel personelin görev yapmasıdır. Arazi şartlarını bilen, terör örgütünün taktik hamlelerine karşılık verebilecek donanıma sahip personel ile bu mücadelenin verilmesi, en iyi neticenin alınması ve en az kaybın verilmesi açısından yararlı olacaktır. Dönemimizde bu bölgede görev yapan personelin eğitimin önemli ölçüde geliştirmiştir. Ancak yaşanan olaylar gösterdi ki er ve erbaş yerine tamamen profesyonel ekiplerle mücadele edilmesi büyük önem taşıyor. İstiyoruz ki sınır boylarında ve riskli bölgelerde tamamen profesyonel personelden oluşan ekipler görev yapsın. Bunlar ayrı bir ordu, özel bir ordu değil. Özel bir ordu kurmuyoruz. Özel bir ordu değil, bunlar hudut birlikleri olacaktır. Özel hudut birlikleri. Mevcut bünye içinde, farklı statüde 5 yıl veya daha uzun süre görev yapacak uzmanlaşmış personel olacak. Bu 5+1 olur, 5+4 olur... Bunların değerlendirmeleri yapılıyor, karar verildikten sonra yasal düzenlemesi neyse bunu da süratle yaparak, adımı atacağız. Kritik ve hassas bölgelerde belli bir süre ile sınırlı olarak profesyonel güvenlik gücü şeklinde terörle mücadele edecekler.''
-''ADETA KANSER MİKROBU GİBİDİR''-
Erdoğan, kırsal bölge ile meskun bölgenin güvenlik ekiplerinin farklı donanıma sahip olmalarının gerekliliğine dikkati çekti. Bu konuda Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu, Milli İstihbarat Teşkilatının çalışma yapacağını ve karar verileceğini bildiren Erdoğan, ''Sınır güvenliğiyle ilgili ilave tedbirleri de hayata geçiriyoruz. Hudut birlikleri karakollarını daha iyi şekilde yeniden inşa ediyoruz. TOKİ 150 adet iç güvenlik ve hudut karakol tesisi ile 141 adet müstakil gözetleme kulesi, 662 kilometre hudut yolu yapıyor'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, terörle mücadele konusunda tüm imkanları seferber ettiklerini, diplomatik boyutta da kendisi ve hükümet mensuplarının AB, Irak, İran, Suriye, Rusya, ABD ile görüşmeler yapıldığını ve yapılmaya devam edildiğini söyledi. Erdoğan, ''Çünkü, diplomatik noktada bu temaslar... Eğer dışarıdan kuşatmanın önünü kesmezsek, bu perdelemeyi kesmezsek, oradan gelen destekler ortadan kaldırılmazsa bu sıkıntı yine devam edecektir. Bu adeta kanser mikrobu gibidir. İnşallah bunu vücuttan çıkarmanın gayreti içerisinde olacağız. Demokrasi güvenlik dengesinden asla taviz vermedik. Ne güvenliği demokratik haklara ne de demokratik hakları güvenliğe çiğnetmedik'' diye konuştu.
© Tüm hakları saklıdır.