Türkiye ekonomisinde çalan alarm zillerinin yaklaşan 31 Mart yerel seçimlerinde sandıktan çıkacak oylara ne kadar yansıyacağı merak konusu. Vatandaşın ekonomiye olan güveninin 31 Mart seçimlerine kadar nasıl şekilleneceği, sandıktan çıkacak sonuç bakımından büyük önem taşıyor. Tüketicilerin ekonominin düzeleceğine ilişkin beklentilerinin gelecek 3 ayda artması ve azalması, AKP iktidarının sandıkta yaşaması muhtemel kan kaybını da belirleyecek önemli bir unsur olacak.
Ekonomik koşullardaki kötüleşme sonucunda AKP’nin 31 Mart’ta alacağı oyun 24 Haziran genel seçimlerindeki oy oranının gerisine düşeceğini dile getiren uzmanlara göre, kriz şartlarının oy tercihlerini ne kadar etkileyeceğini ekonomide alınan tedbirlerin gelecek 3 ayda işe yarayıp yaramayacağı belirleyecek.
Büyüme düştükçe oy da düşüyor
Eski Hazine müsteşarlarından Dr. Mahfi Eğilmez’in 2014 yerel seçimleri sırasında kaleme aldığı bir yazıda ortaya koyduğu veriler, 16 yıllık AKP iktidarı döneminde ekonomik büyüme ile AKP’nin aldığı oy arasında doğru orantılı bir ilişki olduğunu gözler önüne seriyor. Bir başka deyişle, ekonomi güçlü büyüdükçe, AKP’nin halktan aldığı destek de büyüyor; ekonomi kötüye gittikçe, AKP’nin sandıktaki oyları düşüyor.
Eğilmez’in ortaya koyduğu bu büyüme-oy ilişkisini 2015 ve 2018’deki seçimleri de içine alacak şekilde genişlettiğimizde ise tablonun değişmediği, son 3 yıldaki seçimlerde de büyüme arttıkça AKP’nin oy oranlarının da arttığı görülüyor.
Tüketici güveni dibe vuruyor”
DW Türkçe’ye konuşan siyasal iktisat uzmanı Dr. Ali Rıza Güngen, tüketici güvenindeki düşüşün önümüzdeki aylarda da sürmesinin muhtemel olduğunu belirtiyor. Türkiye’de büyüme verilerinin tüketici güven endeksi gibi öncü göstergeler gibi her ay değil, 3 ayda bir açıklandığını hatırlatan Güngen, “Son açıklanan tüketici güven endeksi, tüketici güveninin dibe vurduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bugünden öğrendiğimiz tüketici güveni veya sanayi üretimi endeksi gibi veriler, 3 ay sonra açıklanacak büyüme hakkında da bir fikir edinmemizi sağlıyor. Bugün itibariyle görünen tablo o ki, Türkiye ekonomisi 2018 4. çeyrekte ve 2019 1. çeyrekte küçülecek” diye konuşuyor.
Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, toplumun ekonominin gidişatına dönük beklentilerini ortaya koyan en önemli öncü veri kabul ediliyor. Tüketici güven endeksinin 100 puanın üzerinde olması ekonomiye olan güveni, 100 puanın altında olması ise ekonomiye olan güvensizliği gösteriyor. Buna göre, tüketici güven endeksi Aralık 2018’de bir önceki aya göre 2,3 puan gerileyerek 58,2 puan oldu. Bu sonuç, endeksin son 15 yıllık tarihinde 2008 krizi sırasında 55,7’lik sonuçtan sonraki en kötü tüketici güveni olarak kayıtlara geçti.
“AKP’nin en düşük oy aldığı seçim olabilir”
Ekonomide yaşanacak küçülmenin 31 Mart seçimlerine de yansıyacağını vurgulayan Dr. Güngen, “Ben bu seçimin AKP’nin girdiği seçimler içinde en düşük oyu alacağı seçim olabileceğini düşünüyorum” diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu tabloyu gördüğünü ve MHP ile ittifakı ayakta tutmak için büyük çaba sarf ettiğini kaydeden Güngen, “İktidar bir yandan da vergi indirimleri, enflasyonla mücadele kampanyaları, borçlu şirketlere kredi kolaylıkları gibi adımlarla krizin etkilerini sokaktan uzak tutmaya çalışıyor” değerlendirmesinde bulunuyor. Fakat alınan bu önlemlerin ekonomide başka sorunlara yol açtığını, dolaysıyla bir ikilem yarattığını kaydeden Ali Rıza Güngen, şöyle konuşuyor:
“Bir yandan yüksek enflasyon bir yandan da düşük büyüme varken, atılan bu adımlar hükümetin krize karşı aslında net bir planı olmadığını gösteriyor. Yani kriz yönetimi konusunda da bir kriz var. 31 Mart seçimlerinin geride kalmasından hemen sonra çok ciddi bir kemer sıkma politikası yürürlüğe girebilir. Hatta çok konuşulan IMF anlaşması, 31 Mart sonrası hızla gündeme gelebilir.”
“Oy kaybının miktarı ekonomiye bağlı”
Peki, AKP'nin 31 Mart öncesi asgari ücrette yüzde 26 artış, konutlarda kullanılan doğalgaza yüzde 10 indirim gibi ekonomide aldığı önlemler, sandıktaki olası kan kaybını giderebilir mi?
DW Türkçe’ye konuşan Metropoll Araştırma Şirketi sahibi Prof. Dr. Özer Sencar, AKP’nin her halükarda 24 Haziran seçimlerinde aldığı oydan daha düşük bir oy alacağı görüşünde.
Yerel seçimlerin olduğu dönemlerin daima genel seçim dönemlerine göre iktidar partileri için daha sorunlu olduğuna işaret eden Prof. Sencar, “Yerel seçim döneminde, çok büyük bir kriz ve sıkıntı olmasa bile, iktidar seçmenleri içerisinde farklı gerekçelerle rahatsızlığı olanlar bunu sandığa yansıtırlar ve böylelikle iktidar partisine bir uyarı göndermiş olurlar. Ancak bu kez, bu düşüşün ne kadar olacağı önem kazanıyor” diyor.
Türkiye’de seçim dönemlerindeki ekonomik koşulların sandığa etkisine bakıldığında, ekonomik sıkıntıların artmasının iktidarın oy potansiyelini azalttığının görülebileceğini dile getiren Prof. Sencar, 2007 genel seçimlerinde yüzde 46,6 olan AKP oyunun, 2009 yerel seçimlerinden yüzde 38,8’e düştüğüne dikkat çekiyor. Sencar, aynı dönemde ekonomideki büyümenin de yüzde 6’dan –yüzde 4,5’a gerilediğini kaydediyor. Şu anda ekonomide yaşanan sıkıntılı durumun sandığa yansımasının kaçınılmaz olduğunu ifade eden Özer Sencar, şunları söylüyor:
"İktidarın ekonomik sıkıntılara karşı alacağı tedbirler oydaki azalmanın da seviyesini belirleyecek. AKP iktidarı şu anda ekonomik sıkıntıların etkilerini minimize edecek pek çok tedbir almaya çalışıyor. İktidar, vergi indirimleri, kredi ödemelerinde yeniden yapılandırma vs. gibi adımlarla seçim öncesinde kriz koşullarının vatandaşa ağır şekilde yansımasına engel olmaya çalışıyor. Bunun ne kadar başarılı olacağını 31 Mart akşamı göreceğiz.”