T24- Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in “İbretlik tespitler var” dediği Dünya Bankası eğitim raporundan eğitime dair çarpıcı sonuçlar çıktı. Raporda, Macaristan ve Türkiye’de ortaöğretime 4 bin dolar harcandığı ifade edilen raporda, “Ancak Türkiye’de 15 yaşındaki öğrenciler matematik becerilerinde Macaristan’daki akranlarından 2 okul yılı geride” deniliyor.
Vatan gazetesinin haberine göre, raporda Türkiye’deki eğitim ve sınav sistemiyle ilgili çarpıklıklar şu çarpıcı tesbitlerle anlatılıyor:
BUNALIM SEBEBİ: Türkiye’de sınav odaklı eğitim sistemi dershane ve özel derslere ihtiyacı da körüklemektedir. Gelir dağılımındaki eşitsizlik eğitime erişimi de kısıtlamaktadır. Sınav, okul, dershane üçgeninde giriş sınavlarının halk sağlığı gibi başka yaşam alanlarında da, yüksek bunalım oranları gibi ciddi sonuçları bulunmaktadır.
PARALEL EĞİTİM SİSTEMİ: Anadolu Liseleri ve Fen Liseleri “elit devlet okulları” olarak biliniyor. Bu liselere giden bir öğrenci genel liseye giden bir öğrenciden okuma olarak 2, matematik olarak 3 okul yılı ileride. Bu ortaöğretim kurumlarına girişte giriş sınavları birincil önemde olduğundan, veliler çocuklarının daha iyi şartlarda yaşaması ve iyi bir mesleğe sahip olması için sınavı önemli görüyor ve çocuklarına baskı yapıyor. Bu durum aynı zamanda kapsamlı bir özel dershane ve özel ders yapısını oluşturuyor. Dershane sayısı ülkedeki genel lise sayısına neredeyse eşit olduğu görülüyor. Özel dershanelerin başını çektiği paralel bir eğitim sistemi oluşmuş durumda.
1 MİLYAR DOLAR: Dershanelerin öğrenci başına yıllık harcamaları 400 - 10 bin ABD doları arasındadır. Dershaneler 50 binden fazla öğretmene resmi istihdam sağlamakta ve gayri safi gelirin yıllık yaklaşık 1 milyar dolarlık bölümünü oluşturmaktadır.
10 YAŞINDAN İTİBAREN ÖZEL DERS: Öğrenciler 10 yaşından itibaren özel dersler almaya başlıyor. Özel ders aldırmak ailenin geliriyle yakından alakalı olduğundan bu durum farklı ekonomik seviyedeki ailelerin çocukları arasında eğitim eşitsizliğini artırıyor.
ZENGİN-YOKSUL FARKI: Fen Lisesi öğrencilerinin üçte ikisi ve Anadolu Lisesi öğrencilerinin yarısı nüfusun en zengin yüzde 20’lik diliminden geliyor. Buna karşın, her 30 Fen Lisesi öğrencisinden biri ve her 17 Anadolu Lisesi öğrencisinden 1’i en yoksul yüzde 20’lik dilimden geliyor.
SINAVLAR KALDIRILMALI: Günümüz giriş sınavları sistemi öğrencilerin erken takibini içermekte ve sistemi ağırlıklı olarak özel derslere bağımlı kılmaktadır. Üzerinde düşünülecek seçeneklerden biri, her iki sınavın da kaldırılmasıdır. Özellikle orta eğitim giriş sınavı, yaygın olmasa da özel dershanelere devam eden tüm öğrencilerin üçte birini kapsamaktadır ve erken takip sistemini gerekli kılarak, 11 yaşındaki öğrenciyi (6. sınıf) ülkedeki en başarılı devlet liselerine girme fırsatını arttırmak amacıyla özel ders almak zorunda bırakmaktadır. İkinci bir seçenek ise bu sınavların ciddi bir şekilde iyileştirilmesidir.
DÖNEM SONU SINAVI YAPILMALI: YGS (Yükseköğretime Geçiş Sınavı) ve LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı) örneğinde olduğu gibi, Türkiye başka ülkelerde uygulanan dönem-sonu sınavlarının (Uluslararası Bakalorya, Alman Abitur gibi) aynısını başarıyla uygulayabilir. Mevcut politikaları aynen devam ettirmenin bedeli yüksektir.
14 KAT FARK: Türkiye’deki aileler çocuklarının eğitimi için ortalama bir OECD ailesine göre gelirleriyle kıyaslandığında iki kat daha fazla para harcamaktadır. Macaristan ve Türkiye ortaöğretime 4 bin dolar veriyor ama Macaristan ’daki öğrencinin iki okul yılı gerisindedir. En zengin yüzde 20 ile en fakir yüzde 20 ’nin arasında eğitim harcamaları bakımından 14 kat fark var. Aileler gelirlerinin yüzde 1 ile yüzde 1.5’ini eğitim harcamalarına ayırmak zorunda kalmaktadır.
PARA BOŞA GİDİYOR: Seviye temelli giriş sınavları orantısız bir şekilde gelişen dershane ağıyla birleşmiş durumda. Sadece dershaneye devam etmek de yetmiyor. Dershaneler, üniversiteye giriş şansını ancak özel derslere yılda 1.250 dolar gibi yüksek bir tutar harcanmasıyla artırabilmektedir. 1.250 dolar dershane ya da özel derse verilmezse ailenin kaynakları boşa harcanmaktadır. Okula giden 15 yaş grubunun yüzde 16’’sı OECD ortalaması olan 500 puan ve üzerinde fen, matematik ve okuma puanına sahiptir.
Öğretmen kaliteniz düşük düzeyde
ÖĞRETMENLER VASIFSIZ: Öğretmen ihtiyacı da zorunlu olarak düşük vasıflı öğretmenlerle karşılandı. Öğretmenler ortalama bir OECD ülkesine göre genç, deneyimsiz ve az etkin. Düşük öğretmen kalitesi, Türkiye’de öğretmenlik kariyerine yönelik güçlü bir profesyonel yaklaşımın olmaması ile de ilgilidir.
İŞE GELMİYORLAR: Öğretmenlerin işe geç gelme oranı bir OECD ülkesindeki öğretmenden iki kat fazla. Gelmeme oranları da çok yüksek. Kalifiye öğrenciler öğretmenliği tercih etmiyor.
Üniversite ya da liselere hazırlanan öğrencilerin en büyük sorunu dershane ya da özel ders. Dünya Bankası’nın eğitim raporunda Türkiye’nin sınav sistemi yüzünden zorunlu hale geldiğini tespit ettiği özel ders sektörü başlı başına bir endüstri haline geldi. Dersanelerden daha popüler olan özel derslerin bir saati 300 liraya kadar çıkıyor.
İnternet üstünden özel ders için öğretmen servisi yapan bir sitenin yetkilisi B. U. sektörde yaşananları şöyle anlatıyor, “Öğretmenlerin bir kısmı kendisine gelen çocuğu sınava sokup 100 soruluk deneme testi yapıyor. Öğrenci bu teste 80’yakın doğru yaparsa o zaman öğretmen üniversite ya da Robert Kolej gibi bir okul için garanti veriyor. Zaten Robert Kolej’e 97-98 netle giriliyor. Böyle öğrenci seçen çok öğretmen var. Eskisi kadar isim yapan ya da marka olan öğretmen yok. Çünkü artık öğretmen sayısı çok fazla. Her ilçenin kendine göre yıldız öğretmenleri var.”
Ders başına 300 lira
“Üst gelir grubuna ders veren, yıllık en az 40 bin TL kazanan öğretmenler de var. Tek çocuk için ayda 5 bin lira özel derse para veren çok aile tanıyorum. İstanbul’da Koç, Sabancı dışında ödeme gücü yüksek o kadar çok aile var ki. Özellikle Bahçeşehir, Kemerburgaz, Göktürk, Kemer Country, Ataşehir gibi bölgelerde bu potansiyel var. Bu aileler öğretmene ders başı 300 TL ödüyor.”
“İsim yapmış öğretmenler internetten çok referansla bulunuyor. Böyle öğretmenlerin ders saatleri çok yoğundur. Bu gelir seviyesinde kişilere ödenen paralar sorun değil. SBS’ye girecek çocuğu için Türkçe, matematik, fen, sosyal olmak üzere 4 ders için öğretmenlerle anlaşıyor. Eve her gün bir öğretmen geliyor. Haftada bir 250 liraya öğretmen alsa bir haftada özel derse bin lira ödüyor. 4 ders ayda 4 bin lira, bir de İngilizce alsa 5 bin lirayı bile geçiyor. Ama çocuk sene sonunda istenilen yeri kazanıyor.”
İTÜ’lü 20, Robert Kolejli 210
İnternette bir çok özel ders sitesi bulunuyor. Üniversite öğrencisinden öğretmene, mühendisten tercümana kadar bir çok kişi ders veriyor. Dil dersi veren yabancılar da var. Bir öğrenci için ödenecek saat fiyatı 20 TL’den başlayıp, 300 TL’ye kadar çıkıyor. Lise seviyesinde YGS, LYS hazırlık öğrencisi için matematik dersini İTÜ’lü öğrenci saatte 25 TL’ye, Robert Kolej’in matematik öğretmeni ise 210 TL’ye veriyor. Öğretmenleri il ve ilçe bazında seçmek mümkün. Dersler öğretmen ya da öğrencinin evi, çalışanın ofisi ya da bir kafede verilebiliyor. Özel ders en çok matematik, fizik, geometri, İngilizce ve Fransızca için talep ediliyor. Bir ders 45 dakikalık iki devreden oluşuyor.