Tempo24-
Transferde bir dönem Balkan ülkeleriyle sıkı ilişkiler kuran Türk futbolu, son yıllarda rotayı İspanya'ya çevirdi. La Liga'yı mesken tutan kulüpler Hagi'nin ardından Roberto Carlos, Güiza ve Sanctis gibi La Liga patentli yıldızları aldı. Buna karşılık Baliç ile Nihat'ın başlattığı İspanya çıkarmasını İbrahim Kaş ve Aurelio devam ettirdi.
Süper Lig'de son yıllarda kulüpler dış transferde rotayı dünyanın en pahalı oyuncularının top koşturduğu İspanya'ya çevirdi. Özellikle 3 büyükler La Liga'ya hem futbolcu ihraç ederek hem de oradaki yıldızlara imza attırarak bol bol transfer yaptılar. 1990'lı yılların sonunda Galatasaray'ın Hagi ve Popescu'yu Barcelona'dan alarak başlattığı La Liga akımı John Benjamin Toshack'ın Beşiktaş'tan Real Madrid'in başına geçmesiyle hızını artırdı.
Uzun bir dönem dış transfer politikasını Balkan ülkeleri üzerine kuran kulüpler 2000'li yılların başıyla birlikte Avrupa'ya açıldı. Ekonomik bakımdan büyüyen ve sponsorların desteğini arkasına alan yönetimler yabancı oyuncu seçimlerinde starları tercih ettiler. Ses getiren ilk büyük transferi 1996 yılında Galatasaray gerçekleştirdi.
Sarı-Kırmızılılar, İspanya'nın ve dünyanın en popüler kulübünde forma giyen 'Karpatların Maradonası' Hagi'yi renklerine bağladı. Hagi'nin ardından Barca'da kaptanlık yapan vatandaşı Popescu da soluğu Florya'da aldı. Sahalarımızdaki La Liga rüzgârı Beşiktaş'a Deportivo'dan gelen ünlü teknik adam John Toshack'la birlikte etkisini sürdürdü.
Ancak bu kez rüzgâr tersten esmeye başladı. Çünkü artık Türkiye'den İspanya'ya gidişler başlamıştı. Önce Fenerbahçeli Elvir Baliç ve G.Birliği'nden Geremi, Real Madrid'in, ardından Beşiktaş'ın genç yeteneği Nihat Kahveci, Real Sociedad'ın yolunu tuttu.
İspanyollar, Nihat'ı çok sevdi
Baliç'in şanssız bir şekilde sakatlanması İspanyol sevdamıza biraz gölge düşürse de Nihat Kahveci'nin başarısı yüreklere su serpti. Böylelikle Süper Lig ile La Liga arasındaki transfer ilişkileri daha da ilerledi. Nihat'tan güç alan futbolcular neredeyse peş peşe İspanya'nın yolunu tutuyordu.
Tayfun Korkut, Arif Erdem, Fatih Akyel, Elvir Boliç, Oktay Derelioğlu gibi futbolcular şansını La Liga'da denedi. Fakat bu gidişlerden en flaşı hiç şüphesiz 2003 yılında yankı buldu. Zira, F.Bahçe'nin ve Milli Takım'ın tecrübeli file bekçisi Rüştü Reçber, Barcelona'nın kalesini korumak için 'matador' olmuştu. Ancak milli kaleci tıpkı birçok arkadaşı gibi kısa sürede Türkiye'ye geri döndü.
Türk-İspanyol transfer hattı 2004-2005 yılında bu kez teknik anlamda kullanıldı. Beşiktaş, Real Madrid'in ünlü hocası Del Bosque ile Celta Vigolu futbolcu Juanfran'ı büyük umutlarla transfer etti. Fakat Siyah-Beyazlıların İspanya macerası tatsız bitse de son üç yılda kulüplerimiz La Liga'yı yine mesken tuttu.
F.Bahçe, önce Atletico Madrid'den Kezman'ı, daha sonra da dünyanın en çok reyting yapan oyuncularından Brezilyalı Roberto Carlos'u kadrosuna dahil etti. Sarı Kanaryaların kısa zamanda özümsediği La Liga sevdası bu sezon ise adeta tavan yaptı. İspanya'yı Avrupa şampiyonu yapan Luis Aragones'i takımın başına getirmeyi başaran F.Bahçe yönetimi, ayrıca Boğaların gol kralı Daniel Güiza'yı da transfer etmekten geri kalmadı.
Mehmet Aurelio'yu İspanyol Real Betis'e kaptıran Sarı-Lacivertliler, bu oyuncunun boşluğunu yine La Liga'dan doldurmayı planlarken G.Saray da kalesini Sevilla'dan kiraladığı Sanctis'e emanet etti. Beşiktaş ise Nihat'tan sonra bir başka genç yeteneği İbrahim Kaş'ı Getafe'ye uğurladı. Son olarak Nihat'a AB statüsü verilmesiyle Türk futbolcusuna İspanya yolu iyice açıldı.