09 Mart 2016 10:53
İçişleri Bakanı Efkan Ala, 2 Aralık'tan bu yana sokağa çıkma yasağının devam ettiği Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki operasyonlara ilişkin olarak, "Şu anda yüzde 70’i bitmiş durumda. 21 Mart’a kadar Sur’da biter diye düşünüyorum" dedi. Kritik ilçeler başta olmak üzere birçok kentteki mahallelerde vatandaşların kendini güvende hissedebileceği mesafede polis merkezleri oluşturacaklarını söyleyen Bakan Ala, "Sokaklar polise zimmetlenecek" ifadesini kullandı..
Milliyet'ten Abdullah Karakuş'un sorularını yanıtlayan Ala'nın açıklamaları şöyle:
(Sur, İdil, Cizre’deki operasyonlar) Sur’u çok hassasiyetle korumak zorundayız. Sur’un tamamında değil, 6 mahallede operasyonlar yapılıyor. 53 mahalle var. Vatandaşlarımızın can güvenliğini, vatandaşla terörist ayrımını kesin bir biçimde yaptığımız için uzun sürüyor. Sur diğerlerine göre daha büyük, daha karmaşık ve tarihi kimliği var. Öbürlerine göre biraz daha uzun sürdü. İdil’de o kadar uzun sürmedi. Şu anda yüzde 70’i bitmiş durumda. 21 Mart’a kadar Sur’da biter diye düşünüyorum. Ama öngörülemeyen durumlar ortaya çıkabiliyor. Çok az kaldı. Yüzde 99’u tamamlandı yüzde 1’lik kısmı kaldı.
(İdil’le birlikte operasyonlar bitiyor mu?) Hayır, daha önce söyledik. Yüksekova’da Nusaybin’deŞırnak’ın merkezinde bazı mahallelerde yine bu çukurlar var. Yine barikatlar konulmuş durumda. Şimdi buralar da temizlenecek. Belli bir planlama ile yapılıyor. HDP’den seçilmiş belediyeler. Dargeçit’te belediyenin traktöründen bir cephanelik çıkıyor. Belediyenin iş makinesi gidip oraları kazıyor. Demokrasi içinde, vatandaşı yanınıza alarak mücadele yürütüyorsunuz. Bu uzun sürebilir zaman alabilir. Ama doğru olanı yapmak durumundayız.
(Buralarda yeni güvenlik konsepti ne olacak, ne düşünülüyor?) Bir daha tekrar etmemesini sağlayacak güvenlik hizmetlerinin gözden geçirilmesi söz konusu. Mahallelerde yeniden polis merkezleri, önleyici güvenlik hizmetinin daha fazla sunulacağı polis merkezleri, bazı yerlerde korucular bazı yerlerde jandarmanın bulunma şeklini ve noktasını artırıyoruz. Bazı mahallelere yeni merkezler kurulacak. Sorun çıkmadan, kendini güvende hissedebilecekleri, örgüte karşı daha kolay ulaşabilecekleri, kendilerini daha emniyetli hissedecekleri mesafede konuşlandıracağız polis merkezlerini.
Belli polis noktaları asayiş hizmeti sunacak, belli polis noktalarını da mahalleleri dikkate alarak serpiştireceğiz. Mahallerde bir olay çıkmadan, çıktıktan sonra da anında müdahaleyi mümkün kılacak yeni bir konsept.
İkincisi gece de hizmeti sadece devriye şeklinde değil, vatandaşın, daha görünür, hissedeceği güvenlik sağlayacak mekanizmaları oluşturuyoruz. Şimdi eskiden bekçiler vardı. Yine sokak sokak, mahalle mahalle kimin sorumlu olduğu belli olacak, görevlisi kim sorumlusu kim, böyle bir anlayışa geçiyoruz. Yani sokak sokak, mahalle mahalle güvenlik ve asayiş hizmetini sunacak olan ve oranın düzenini sağlayacak olan mekanizma ve kişiler belli olacak. Taşrada korucu. Jandarma bölgesinde jandarma. Bekçiler hâlâ var. Ve gece sorumluluğu üstlenecek olanlar.
Bekçilik sistemi gibi aslında. Gece daha görünür olacak. Vatandaşın sokağında emniyetini hissedeceği bir düzeni gözden geçiriyoruz. Ayrıca bütün bakanlıklar sosyal yarayı saracak tedbirleri alıyor. Cizre’de geri geldiklerinde devleti bulacaklar.
Özel güvenlik görevlileri var alışveriş merkezlerinde vs. Denetim sistemi kurduk. Ciddi denetimler yapılacak ve yeterli olmayan, işini doğru yapmayanların işine son verilecek. Herkes kendi üzerine düşeni harfiyen yerine getirmelidir. Genelgeler yayınladık, her yerde giriş çıkışlarda kontroller yapılıyor. Çok sayıda suçlu ve kullanabilecekleri madde yakalandı. Bir kısmını paylaşmıyoruz kamuoyuyla. Verdiğimiz talimatların uygulanıp uygulanmadığına yönelik de habersiz denetim ekipleri kurduk.
Bu aynı zamanda kamu, jandarma, emniyetin kendi içlerinden ve mülkiye müfettişlerinden oluşan ve habersiz gidip, verdiğimiz talimatlar yerinde uygulanıyor mu diye denetleme yapan ekipler oluşturduk. Özel güvenlikleri de kapsıyor. Sadece AVM değil, özel güvenlik nerede varsa havaalanı, stadyum vs. Her yerdeki kamu, polis, jandarma, özel güvenlik, korucu bunların tamamının habersiz denetlenmesi, önce nasıl bir tedbirler alacaklar. Rutinin dışında görevler verdik. Bunların uygulanıp uygulanmadığını oluşturduğumuz denetim ekipleriyle kontrol ediyoruz. Bunlar habersiz yapılıyor.
(17 Şubat saldırısında plakanın kopyalanması ve Göç Merkezleri’ndeki durumla ilgili neler yapılıyor) O andan itibaren bu nereden kaynaklandı bulduk zaten. İkiz plaka sistemiyle bunu yapmışlar diye. Sistemin açığını bulup oradan yararlanabiliyorlar. Onun da giderilmesi için gerekli talimat o gün daha verildi ve çalışmalar yapıldı. Onu engelleyecek birden fazla önlem varsa onlar alınıyor. 2 milyon 715 bin 789 kayıtlı Suriyeli var sistemde. Çeşitli analiz grupları oluşturduk. Belirli yaş gruplarında problemler olabilir mi diye. Bu çalışmalar sürdürülüyor.
(Belediyelere yönelik soruşturmalar konusunda) 21 belediye başkanını görevden aldık. Soruşturma açıyoruz, inceleme başlatıyoruz. Kimin ilişkisi, yardımı, irtibatı varsa onu görevden alıyoruz. 21 görevden alınan belediye başkanından 8’i tutuklu. Yüksekova, Suruç ve İpekyolu başkanları firarda. 46 belediyedeki il genel meclisi görevden alınmış. Suç işleme imtiyazı hiç kimsenin yoktur. İster devlet görevlisi olsun ister seçilmiş birisi olsun. İsterse de suçla mücadele eden birisi olsun.
(17 Şubat’taki saldırıya ilişkin inceleme başlatıldı. Ancak Ankara Valiliği, 10 Ekim’deki canlı bomba saldırısına ilişkin müfettişlerin soruşturmaya dönüştürelim teklifini reddetti) Soruşturma emri veriyoruz. Soruşturmada ne varsa çıksın diyoruz. Yapılan soruşturma yargıya açık. O süreç henüz tamamlanmış değil. Sürecin tamamlanmasını beklemek lazım. Çünkü şunu da kabul etmek lazım. Bazen sırf medya atmosferini tatmin etmek için suçlu olmayan insana suçlu demekte yanlıştır. Ama korumak için de suçu varken suçsuz demek de yanlış. Yani burada hukuku kendi haline bırakıp gerçeğin çıkmasına yardımcı olmak lazım. Prosedürler devam ediyor.
(Daha önce soruşturma açılmasına rağmen Cizre’de duvarlara, evlere yeniden yazılar yazıldığı, operasyonlarda hak ihlallerinin olduğu iddiaları konusunda) Diyelim ki bunlar münferit olaylar. Bu bir şeyi değiştirmez ki. Münferit de olsa bir kişi bir yanlışı bile yapmış olsa bize düşen o iddia gerçek midir, değil midir bakmak. Başkaları layüsel iddiada bulunabilir. Biz layüsel reddedemeyiz. Biz araştırdıktan sonra reddederiz. Biz deriz ki bakın araştırdık, böyle bir şey çıkmadı. Onun için her bir iddia ile ilgili, bununla da ilgili biz araştırmamızı, soruşturmamızı yapıyoruz. Ve sonuçta suçlu bulursak cezalandırıyoruz, bulmazsak da soruşturma tamamlanmış oluyor. Bu iddia yalan, yanlış diye tespit ediliyor. Ve devlet kayıtlarına giriyor, açıklıyoruz. Şimdi bizim yapmamız gereken bu ve biz bunu yapıyoruz.
(ABD İçişleri Bakanı’yla görüşmesi konusunda)
Teröre karşı işbirliğinde bazen farklı değerlendirmeler olabiliyor. Onları da konuştuk. Ama şunu söyleyeyim, Türkiye ve ABD, bu bölgede iki ülkenin de çıkarına olabilecek hususlarda ciddi işbirliğine her zaman açıklar, her zaman farklı değerlendirmeleri de tartışıp aynı noktaya gelme konusunda da bir iyi niyet var. PYD konusunu da konuşurken bir yere geldiler. Yeri geliyor onları da konuşuyoruz. Bu bir realite çünkü.
(Büyükşehirlerde neler yapılacak?) Vatandaşlarımız bilmelidirler ki onların gece gündüz güvenliği için çalışan bir devlet mekanizması var, bir siyasi akıl var. Terörün hedef alabileceği her yerde elimizden gelen tedbirleri alıyoruz. Eğer bir hadise olmuşsa da nerede bir eksiklik var diye hiç kimse bir şey sormadan derhal biz başlatıyoruz incelemeyi. Önleyici tedbirlerin çoğunu vatandaşlarımıza açıklamıyoruz. Yılbaşından bu tarafa bakın kaç tane olay önlenmiş. İki ayda 24. Bir günde iki tane olan da var. Canlı bombanın da olduğu olaylar. Patlayıcıların, arabaların yakalanması. Kızıltepe’de yabancı plakalı bir lüks Mercedes araç, 29’unda. İçinde bomba düzeneği yakalandı. Sonra yine bir araç. Yine yabancı marka. Başka araç içerisinde Adana’dan bu tarafa gelirken, içinde çok ciddi malzemeler. 2 günde bir neredeyse.
(Valiler ve emniyet müdürleri kararnamesinde sorun olduğu söyleniyor) Hazırlıklarımızı yaptık, kısa zamanda çıkacak. Çapı ortanın üstünde olabilir. Valiler için söylüyorum. Emniyet müdürlerine henüz vaziyet etmedim. Ortalık da bazı spekülasyonlar var, külliyen yalan. Gerçek dışı. Bizim vaktimiz yok. Biz herkesin ne olduğunu biliyoruz.
(HDP’li vekillerin dokunulmazlığı konusunda) HDP’ye oy veren, terörün çözülmesini isteyen milyonlarca insan var. Teröristlere yardım eden, teröristlerle irtibatı tespit edilmiş milletvekillerine ilişkin prosedür Meclis’e gelecek ve milletin hissiyatının Meclis’e yansıyacağı kanaatindeyim. Hiçbir milletvekili milletten sandıktan aldığı iradeyi teröristlere kol kanat gerecek politikanın aracı yapamaz. Teröristlerin gölgesinde besleneceği bir şemsiye haline getiremez o iradeyi. Millet terör çözülsün, çocukları terörist olmasın diye oy vermiştir.
Hiçbir anne baba çocuğunu terörist olmasını istemez. Milletin iradesini götürüp teröriste teslim ediyorsa o zaman tabii ki millet de hesabını sorar, Meclis de hesabını sorar. Bunu yapmayanları aynı kategoriye koymamak, toptancı yaklaşmamak lazım. Biz bu anlayış içerisindeyiz. 94’teki olaylar (DEP’lilerin Meclis’ten gözaltına alınışı) neydi, yanlıştı. Hepsi birden topyekün kaldırıldı. Biz burada ne diyoruz. Kaç kişi. 1-2-3 neyse teröristlerle irtibatı tespit edilmiş, o işleri yapmış olanlar. Politika yapanı da aynı kefeye koyarsan tabii o zaman yanlış olur.
(HDP’nin iki eşbaşkanını Meclis’ten uzaklaştırmanın böyle bir maliyeti olmaz mı?) Onlar içerisinde mi, değil mi? Onlarca fezleke var. Dosya gelir önünüze. Konu ne, iddia ne? O onu dedi, bu bunu dediyle karar verilmez. İrtibatı tamamen belirlenmişse, o kişinin konumundan bağımsız olarak terörle ilişkisi sorgulanır. Kişinin konumu sorgulanmıyor ki. Terörle ilişkisi var mı, var. Bu kişi kim, şu. O zaman yapacak bir şey olur mu? O zaman millet de görür. Belediye başkanlarını görevden alırken irtibatlarını ortaya koyarsan vatandaş arkanda durur. Türkiye bunu çok yaşadı. Somut deliller ortaya çıkmadan alırsanız orada yanlış yapmış olursunuz. 90’lı yıllarda o yanlış yapıldı. O dönem cezaevine konulanlardan bir kısmının sonradan ne kadar makul, mantıklı, temel hak ve özgürlükler için bir şeyler söyledikleri anlaşıldı. Doğruyu yapmak lazım burada. Doğru vatandaşın vicdanına ve devletin hukukuna uygun olan şeydir.
Devlet için mücadele edenler en fazla devletin kurallarına uymak zorundadırlar. Biz teröristen devletin kurallarına uymasını istiyoruz. Devletin kendi elemanı devletin kuralına en başta uyacak zaten. Çoğu da yalan çıkıyor. Mesela kendileri yazıp biranda diyelim teröristlerin fotoğrafını çekip sosyal medyaya koyup sonra siliyorlar. Bu da oluyor. Çok sayıda. Sosyal medya ile ilgili Nabi Hocanın güzel bir tabiri vardı: Enformatik cehalet diye. Bunun cahili olmamak lazım. Bunu okuyanların aldığı zaman bilgiyi ya da haberi acaba diye okumalarını tavsiye ederim. Biz de doğru olabilir o zaman inceleyelim diye bakıyoruz. 3-4 defa çıkarttık. Bazıları da doğru. Ama yüzde 90’ı yanlış çıktı. Teröristler de yapıyor, bu medyayı çok kullanıyor. Hiç Türkiye’de olmamış Suriye’deki kaç olayı Türkiye’de oluyor diye yaptılar. Fakat devletin yeterli elemanı var. Ne olursa olsun soğukkanlılıkla bunları soruşturup, inceleyip gereğini yapıyoruz.
© Tüm hakları saklıdır.