Habertürk yazarı Serdar Turgut, ABD'nin İran'a yönelik ambargo uygulamasını deldiği iddiasıyla 20 ay önce Miami'de tutuklanan Reza Zarrab'ın, "tanık" statüsüne geçtiği davayı değerlendirdi. Duruşma sırasında salonda bulunan gazetecilerden biri olan Turgut, Zarrab'ın, davanın tutuklu tek sanığı ve eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'dan daha tedirgin olduğunu yazdı.
Serdar Turgut'un "Davadan notlar" başlığıyla yayımlanan (30 Kasım 2017) yazısı şöyle:
- ABD’nin baş tanığının Reza Zarrab olduğu, “ABD Hakan Atilla’ya karşı” resmi adı verilen davanın jürili duruşması, dün Manhattan’ın güneyinde, savcılığın yanı başındaki binada, 17B sayılı mahkeme salonunda yapıldı.
- Yargıç Richard Berman’ın da dediği gibi bina etrafında çok sıkı güvenlik tedbirleri vardı.
- FBI, Brooklyn’de ev hapsinde değil ama kendi gözetiminde bir yerde tuttuğu Zarrab’ın hayatına yönelik bir teşebbüs olacağından korkuyor. Bu yüzden tanık olduktan sonra bile ev hapsine geçirilmesinde acele edilmiyor. Zarrab, FBI’ın 24 saat gözetimi altında bir yerde tutuluyor.
- Yargıç Berman, cübbesini giymeden önce takım elbiseliyken salonda dolaştı ve etrafı inceledi. Duruşmadan önce savcılarla ve avukatlarla bir süre sohbet etti.
- O sohbetini sürdürürken, salona bizim girdiğimiz yönün hemen sağında bulunan kapı açıldı ve sivil polislerin gözetiminde Hakan Atilla elinde dosyalarla içeri girdi. Ben önce avukat timinden bir kişi sandım onu. Salona alışmış, sinirleri daha yatışmış gibiydi, hatta gülümsedi ve avukatlarla tek tek el sıkıştı. Yerine otururken de arka sağ tarafa, ağırlıkla Amerikan adliye yazarlarının oturduğu bölüme döndü ve gülümseyerek baş parmağıyla “Her şey yolunda” işareti yaptı.
- Açıkça söyleyeyim, ben Amerikan mahkemelerinde hâkim salona girerken ayağa kalkıldığını sanıyordum ama böyle değilmiş. Jüri içeriye alınırken ayağa kalkıldı. Yargıç Berman da o an ayaktaydı.
- Atilla, gri takım elbisesi ve koyu kırmızı renkli kravatıyla bir yönetim kurulu toplantısına girmiş kadar rahattı salonda. Savunma ekibinin ona güven verdiği belliydi.
- Herkes ayakta sohbet ederken, odaya jürinin girdiği kapıdan büyük bir alışveriş arabasına yığılmış dosyalar getirildi. İran’daki bağlantıların fotoğraflarının da bulunduğu ve jürinin önüne asılan büyük karton da burada yer alıyordu. Seyirciler bölümünün en ön sırasında ressamlar oturuyordu. Amerikan davalarında fotoğraf çekmek yasak olduğundan sürekli resim çiziyorlardı. Başta New York Times olmak üzere Amerikan basınının ilgisi hayli fazlaydı bu celseye. New York Times’ın deneyimli adliye yazarı Benjamin Weiser, tam önümde oturuyordu.
- ABD saatiyle sabah 09.15’te yargıç duruşmanın başlamasını istedi. Ve ilk olarak FBI’ın dil uzmanı, ajan Bülent Bulut tanık olarak çağrıldı.
- Bulut’a savcının sorularından sonra, savunma stratejisinin önemli bir yanını ortaya çıkaran bir gelişme oldu. Savunma, bazı dinlemelerin, tapelerin çevirisinde yanlışlar olabileceği, dilin kulanımında bir kelimenin, bir cümlenin farklı anlamları olabileceğini ifade etti ve Bulut da bunu reddetmedi. Daha sonra Farsi uzmanı bir FBI çalışanı da tanık oldu.
- Zarrab’ın salona girme zamanı geldiğinde heyecan artmıştı. Yargıç Berman 2 dakika mola verdi. Mola sırasında herkes ayaktayken, FBI ajanları Zarrab’ı saat 10.20’de ayakları kelepçeli olarak getirdi. Salona girmeden kelepçe çıkarıldı. Biraz sonra aleyhine tanıklık yapacağı Atilla’nın tam arkasından geçirilerek yerine oturtuldu.
- FBI, davadan önce ona çok titiz bir berber de getirtmiş olmalıydı. Çünkü sakalları son derece itinalıydı ve saç tıraşı da moderndi. Ama Atilla’dan çok daha tedirgin olduğunu gördüm.
- Duruşma resmen başlamadan önce Yargıç Berman, Zarrab’a duyamadığımız bir şey sordu, o da “Evet” diye İngilizce cevap verdi. “Rahat mısın?” diye sormuş olabilir. Ama resmi dava başladığında Zarrab Türkçe konuştu; yanında devamlı tercümanlar bulundu.
- “Neden itirafçı oldun”? sorusunu Zarrab, “Yaptıklarımla hesaplaşmak ve hapishaneden hızla çıkmanın en kısa yolu bu olacak” diye yanıtladı.
- “Sana ceza indirimi sözü verildi mi veya ne zaman çıkacağın söylendi mi?” sorularına ise Zarrab, “Kesinlikle hayır” yanıtını verdi.
- Savcı yardımcısının anlattığına göre süreç şöyle işliyor: Zarrab, Amerikan devletine tamamen yardımcı olduğuna, bildiği her şeyi doğru anlattığına ve bir daha suç işlemeyeceğine savcıyı ikna ettiğinde, savcılık kendisine 5K1 adı verilen bir mektup veriyor. Yargıç bu mektubu alırsa, ceza indirimi veya salma kararı alıyor.
- Anlayacağınız, şu anda Zarrab’ın aklında sadece bir an önce bu mektubu savcıdan alabilmek var.