-DÜNYA BANKASI: EKONOMİ BÜYÜME AŞAMASINA GEÇİYOR ANKARA (A.A) - 21.01.2011 - Dünya Bankası, dünya ekonomisinin bu yıl ve önümüzdeki yıl toparlanmanın, kriz sonrası sıçrama aşamasından daha yavaş ancak yine de sağlam bir büyüme aşamasına geçtiğini belirtti. Dünya Bankası'ndan yapılan açıklamada, son ''Küresel Ekonomik Beklentiler 2011'' Raporunda, dünya ekonomisinin bu yıl ve önümüzdeki yıl toparlanmanın, kriz sonrası sıçrama aşamasından daha yavaş ancak yine de sağlam bir büyüme aşamasına geçtiğine ve küresel büyümenin neredeyse yarısına gelişmekte olan ülkelerin katkıda bulunduğuna işaret edildiği belirtildi. Açıklamaya göre Dünya Bankası, 2010 yılında yüzde 3,9 büyüyen küresel gayri safi yurtiçi hasılanın 2011 yılında yavaşlayarak yüzde 3,3, 2012 yılında ise yüzde 3,6 büyüyeceğini tahmin ediyor. Gelişmekte olan ülkelerin 2010 yılında yüzde 7, 2011 yılında yüzde 6 ve 2012 yılında yüzde 6,1 büyümesi bekleniyor. Gelişmekte olan ülkeler, 2010 yılında yüzde 2,2, 2011 yılında yüzde 2,4 ve 2012 yılında yüzde 2,7 büyümesi beklenen yüksek gelirli ülkelerden daha iyi bir büyüme performansı sergilemeye devam edecek. Açıklamaya göre Türkiye, 2008-2009 küresel krizinin etkilerinden güçlü bir şekilde kurtulurken, 2010 yılında yaklaşık yüzde 8'lik bir reel GSYH artışı kaydetti. Türkiye'de üretim, kriz öncesi düzeyi rahat bir marjla geçti, bu başarıyı gösteren birkaç Avrupa ülkesinden biri oldu. Bu güçlü ekonomik toparlanmanın altında 2001 yılından bu yana yapılan ve kriz sırasında kararlı politikaların uygulanmasına olanak tanıyan reformların yattığı ifade edilen açıklamada, Türkiye'de açık işsizliğin mutlak bazda yüksek seyretmesine Ekim 2010 itibariyle (yüzde 11,3) ve hem sosyal refah hem de üretkenlik bakımından bir zorluk teşkil etmesine rağmen kadınların işgücüne katılımında kaydedilen önemli artışlarla birlikte istihdamın kriz öncesi düzeyleri aştığı belirtildi. Türkiye ekonomisinin, yüksek hacimli kısa vadeli sermaye girişlerinin durumu karmaşıklaştırsa da enflasyon hedeflemesinde iyi bir performans sergilediği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''2010 sonu itibariyle enflasyon yüzde 6,4'tür ve üst üste ikinci yıl yüzde 6,5'lik hedef içinde kalmıştır. Gevşek küresel para politikasının ve Türkiye ekonomisine duyulan güvenin bir sonucu olarak 2010 yılında kaydedilen yüksek kısa vadeli sermaye girişleri, ekonomik faaliyeti desteklemiştir ve kriz öncesi düzeylere gelen ve keskin bir şekilde yükselen cari açığı finanse etmiştir. Yetkililer, kısa süre önce sermaye girişlerinin yönetimine yönelik daha agresif bir yaklaşımla enflasyon hedeflemesini uyumlaştırmaya yönelik önlemleri uygulamaya koymuştur. Geleceğe baktığımızda hükümetin göstermiş olduğu performans, küresel resesyona karşı aldığı önlemlerle güçlenmiştir. Vergilerin ve harcamaların bileşimi hala uzun vadeli zorluklar ortaya koymasına rağmen 2011-2013 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program kamu sektörü dengelerinde kademeli bir iyileşme öngörmektedir. Başlıca makroekonomik risk, yüksek cari açık gözönüne alındığında sermaye girişlerinde tersine bir seyrin büyümede önemli bir yavaşlamaya yol açması olasılığıdır. Uzun vadede, daha yüksek üretkenlik, daha çeşitli pazarlara daha yüksek ihracat, daha yüksek yurtiçi tasarruf ve daha fazla enerji verimliliği ve çeşitlendirme, Türkiye'nin dış finansmana olan bağımlılığına azaltmak bakımında kilit rol oynayacaktır. Bu alanlarda iyileştirmeler sağlayabilmek için işgücü ve ürün piyasalarında yapısal reformların yapılması gerekecektir. Bu, sadece cari hesaplar dengesi üzerinde değil aynı zamanda Türkiye'nin büyüme potansiyeli üzerinde olumlu bir etkiye sahip olacaktır.''