Gündem

Dündar: Devlet Baskın Oran'a tehdidi nasıl seyrediyor?

Can Dündar, Prof. Dr. Baskın Oran'a yönelik ölüm tehditlerine karşı devletin hiç bir önlem almadığını yazdı.

09 Temmuz 2011 03:00

T24- Can Dündar, Prof. Dr. Baskın Oran'a yönelik ölüm tehditlerine karşı devletin hiç bir önlem almadığını yazdı. Sadece bir dosyanın 2 yılda 2 bin 784 kilometre kat ettikten sonra adresine ancak ulaşabildiğini belirten Dündar, Hrant Dink cinayetindeki gafletin tekrarlanmaması için devleti uyardı.

Dündar'ın Milliyet'teki köşesinde yayımlanan (9 Temmuz 2011) yazısı şöyle:


Hiç mi ders almadınız!


Bu, bir uyarı yazısıdır! “Geliyorum” diyen bir tehlikeyi haykırmak, Hrant Dink’teki gafletin tekrarlanmaması için devleti uyarmak, “Ağır vebal altında kalırsınız” demek için yazılmıştır.


* * *


Prof. Dr. Baskın Oran benim hocam...
Ders aldığım, sıkça danışıp tartıştığım, ailece görüştüğüm bir aydın...
Geçen gün ziyaretine gittik. Anlattı yaşadıklarını...
Bir süredir yoğun ölüm tehditleri alıyor Baskın Hoca...
“Ergenekon tutuklanmaları başlayınca kesilmişti. Ergenekon sulanınca yeniden başladı” diyor.
Herkes tehdit alabilir. Önemli olan tehdit karşısında devletin ne yaptığı...
Bakın ne yapmış devlet:


* * *


İlk tehdit 2008 Mayıs’ında gelmiş. Sonra giderek artmış.
Agos’a gönderilen ilk mesajda “Hrant’tan sonraki hedefimiz Baskın Oran’dır” yazıyormuş.
Suç duyurusu sonucu mesajın yollandığı internet kafe bulunmuş. Ve dosyanın uzun yolculuğu başlamış:
Ankara savcısı “Kafe İstanbul’da” diye dosyayı İstanbul’a postalamış.
İstanbul’daki savcı, tehdidi gönderen kişi Mersin’de yaşıyor diye dosyayı Adana’ya yollamış.
Adana savcısı tehditçinin bağlı olduğu örgütü Emniyet’e sormuş. Cevapta, örgütün İHD Başkanı Akın Birdal’a yaptığı silahlı saldırı dahil 40 eylemi sayılmış. Bunun üzerine savcı, Ağır Ceza’da dava açmış. Ama mahkeme ilk celsede, tehdit mesajının ulaştığı yer İstanbul diye, dosyayı İstanbul’a postalamış.
İstanbul Ağır Ceza “İyi ama Baskın Oran Ankara’da yaşıyor” diyerek dosyayı yeniden Ankara’ya yollamış.
Dosya böylece 2 yılda 2 bin 784 kilometre kat ettikten sonra adresine ulaşabilmiş.
Tehditçi hâlâ serbestmiş.


* * *

Sonrası daha da korkunç:
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, “Örgütün rumuzu kullanılmış, ama basit bir tehdit olabilir” diyerek dosyayı ağır cezadan, sulh cezaya indirmiş. Böylece verilecek muhtemel ceza da “maksimum 6 ay”a indirilmiş. O da “ertelenebilir”miş.
Daha da fecisi, bütün bu süreçte ısrarla sorduğu halde Oran’a dosya hakkında hiçbir bilgi verilmemiş. Yazışmalar, duruşmalar hep gıyabında yapılmış. Eldeki bilgileri de avukatının çabasıyla edinebilmiş.


* * *


“Peki hiç saptanan, yargılanan olmadı mı” diye sordum.
“Oldu tabii” dedi Hoca...
Bir tehdit mesajının, Emniyet Organize Suçlar’daki bir polisin adresinden yollandığı saptanmış. Ama bu tür durumlarda dosya bilirkişiye yollanıyormuş; o da genellikle “Herkes bir başkasının hattına girerek mail gönderebilir” diye rapor veriyormuş. Dosya kapanıyormuş.
“Baskın Oran’ı öldüreceğim” diyen bir mail, Bolu’dan Ankara Emniyeti’ne yollanmış. (Rahatlığa bakar mısınız?)
Polis adamı yakalamış.
İfadesinde “Evet, öldüreceğim” demiş.
Bolu’da dava açılmış.
Adam mahkemeye bile gitmemiş.
Bolu Sulh Ceza’nın kararı:
“Sanığın mahkemedeki iyi hali ve saygılı tutumu dikkate alınarak 5 ay hapsine... Kişilik özellikleri ve bir daha suç işlemeyeceği kanaati nedeniyle de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına...”
“Türk yargısı böyle işlemeye devam ederse memleketin hali dumandır” diyor Baskın Hoca...
Dua edelim de tetikçiler biraz ağırdan alıp şu yargı reformu ile “demokratik yeni anayasa”yı görmemize izin versinler.