Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genişletilmiş Olağanüstü Genel Kurulu, hendekler, sokağa çıkma yasakları, operasyonlar ve çatışmaların gölgesinde Diyarbakır'da toplandı. “Öz yönetim modeli” etrafında yürüyen tartışmalara açıklık getirecek olan kongre, yarın sona erecek.
Kayapınar Belediyesi Kapalı Spor Salonu'nda bu sabah saat 10.00'da başlayan kongreye ilgi hayli yüksek oldu. DTK Eşbaşkanları Hatip Dicle ve Selma Irmak, DBP Eş Genel Başkanları Emine Ayna ve Kamuran Yüksek, HDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, HDK Eşsözcüleri Ertuğrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, çok sayıda sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcisi katıldı. Basının yoğun ilgi gösterdiği salonda Abdullah Öcalan'ın dev posteri dikkat çekti.
Irmak: Özyönetmiden vazgeçmeyiz
İlk konuşmayı DTK Eşbaşkanı Selma Irmak, Kürtçe yaptı. Irmak, öz yönetim modelinden vazgeçmeyeceklerini ifade ederek, "Bugün tarihi bir gündür. Yüz yıllık saldırı ve zulüm karşısında büyük bir direniş var. Kürdistan alanlarında tarih yeniden yazılıyor. Annelerin gözyaşı değil, onların kanı aktığı bir dönem yaşıyoruz. Özyönetim ve yeni yaşamı örmek için ne gerekiyorsa yapacağız. Tek Kürt kalırsa bile özyönetimden vazgeçmeyeceğiz. Diyalog yoluyla isteklerimizi söyledik. Dilimiz, kültürümüz tanınsın istiyoruz. İsteğimiz sözlerimizin sonudur. Gelin siyasi yollarla, müzakere yollarıyla Kürt halkının isteklerini tartışalım. Kürt artık statüsüz yaşamak istemiyor. Dilinin dışında eğitim görmek istemiyor. Varlığını ortaya koymak istiyor. Müzakere hazırız. Bu yol olmada önümüzde başka yollar da var. Bugün de bunu tartışacağız. Bugün bu yönlü tartışmalarımız olacak. Biz müzakere yolunu bırakmıyoruz. Son kez elimizi uzatıyoruz."
Dicle: Elimizi son kez uzatıyoruz
Daha sonra konuşan DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, özyönetimlerin devletler olmadan önce de var olduğunu ifade etti. Tarihsel süreçten örnekler veren Dicle, son aylarda yaşanan gerilimlere de dikkat çekerek, "Bu kritik sürece bir son vermek istiyoruz. Kürt siyasetçileri halkımıza duyduğumuz sorumluluğumuzu yerine getirmek istiyoruz. Belki bu son kez olur. Aklıselim hareket edilmezse, hükümet ve devlet tarafından müzakereye çevrilmezse bu olaylar Ortadoğu'nun geneline yayılır. Türkiye'nin metropollerine sıçrar. Bunu ön görüyoruz, içimiz öfkeli, yapılanlar kabul edilemez. Bu vahşet karşısında isyan duygularımızın olduğunu biliyorum. Biz aynı zamanda aklımızla hareket etmek zorundayız. Çözüm var diyoruz. Türkiye halklarına özyönetimle ilgili siyasi çözüm deklerasyonumuzu sunacağız" diye konuştu.
"Gelin ortak bir çözüm bulalım"
DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, "Kürtlerin tarih sahnesine gelmesi engellenmek isteniyor. Kürtlere, Araplara, Türkmenlere şunu ifade etmek istiyorum. Hepimizi ilgilendiren bir durumdur bu. Gelin hep beraber bunlara çözüm bulalım" derken, HDK Eş Başkanı Sebahat Tuncel ise, "Demokratik Türkiye ve demokratik cumhuriyet istiyoruz. Türkiye'yi yönetenlere sesleniyorum, Türkiye'yi yönetmek ve krizden çıkarmak istiyorsanız, bir birlik oluşturmalısınız. Kürtlere imha dayatılırsa Kürtler de direnecektir" diye konuştu.
"Özyönetim ele alınacak"
501 delegesinin yanı sıra çok sayıda STK ve siyasi parti temsilcisinin katıldığı Genel Kurul, öğleden sonra basına kapalı devam edecek. Kulislere göre “öz yönetim modeli” üzerinden gündeme gelen hendekler, sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar ana gündem maddesi olacak. “Öz yönetimin” demokratik bir hak olduğuna ve bu kararın mahalle meclislerinden doğrudan yerel yönetimlere gelen bir talep olduğuna dikkat çeken Kürt siyaseti, meselenin hendeklere hapsedilmesinden oldukça rahatsız. Sürecin bu noktaya gelmesinden hükümeti sorumlu tutan Kürt siyaseti, “hendeklerin bir neden değil sonuç olduğu” konusunda hem fikir. Ancak yine de büyük bir kesim bu sürecin hem Kürt hem de Türkiye kamuoyuna iyi anlatılamadığı konusunda özeleştiri bekliyor.