Gündem

"Dolar, ödemeler dengesinin bozulması nedeniyle yükseliyor"

"İktidar tarafından dile getirilen dış kaynaklı operasyon söylentileri çözüme bir katkı sunmuyor"

28 Mayıs 2018 16:06

Özgürlük Araştırmaları Derneği Ekonomik Özgürlükler Merkezi son iki hafta içinde döviz kurlarında yaşanan gelişmeler üzerine bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada döviz kurlarındaki oynaklığın sadece spekülasyon ve beklentiler nedeniyle ortaya çıkmasının mümkün olmadığı, uluslararası piyasalardaki döviz hareketlerinin Türkiye ekonomisine yansımasındaki derinliğin son yıllarda yaşanan kurumsal gerilemelerden kaynaklandığı bildirildi. Türkiye’de Ekonomik Özgürlükler Raporu’nda hukuktaki olumsuz gelişmelerin de Türkiye ekonomisine zarar verdiği belirtildi.

Ekonomik Özgürlükler Merkezi’nden yapılan açıklama şu şekilde:

Türkiye’de yaşanan döviz hareketlenmelerinin esas sebebi ödemeler dengesinde yaşanan problemlerdir. Türk Lirası sene başından beri dolar karşısında yüzde 23 civarında bir değer aşınması yaşamıştır. Burada sorunun vehametini anlamak için Türkiye’nin dış borç desenine bakmamız gerekiyor. Türkiye’nin kısa vadeli borç stoğunun yüzde 52’si dolar (USD) cinsinden, yüzde 31’i ise euro cinsindendir. Bu durumda dolarda ve euroda yaşanan yükselişler Türkiye’nin kısa vadeli borç yükümlülükleri üzerinde büyük bir baskı oluşturmaktadır.

Sorunların çözümü için önce sorunların sebeplerini tespit etmek ve bu sebeplerin vuku bulduğu koşulları iyi analiz etmek önemlidir. Son zamanlarda hükümet çevrelerinden bu sorunun sebeplerine yönelik karışık mesajlar gelmektedir. Bu söylem karmaşası piyasaların geleceği ilişkin öngörüler kurmasını da zorlaştırmakta ve güven problemini derinleştirmektedir. İktidar tarafından dile getirilen dış kaynaklı operasyon söylentileri çözüme bir katkı sunmamaktadır. Doların uluslararası piyasalarda değer kazanma sürecinde olması doğal olarak TL karşısında da değer kazanması sonucu doğurmuştur. Fakat burada karşımıza çıkan sorun TL’nin diğer gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinden negatif ayrışmasıdır.

Bu konuda bir diğer husus doların euro karşısında da değer kazanmasıdır. İtalyan hükümetinin bu ay içerisinde Avrupa Merkez Bankası ile 250 milyar euroluk borcun affı talebiyle görüşmesi konusu euroyu dolar karşısında yılın en düşük seviyesine çekti. Tüm bunlara rağmen euro TL karşısında değer kazanmayı sürdürdü. Bu durum da ülkemizde dolar fiyatlarının yükselişinin sadece uluslararası piyasalardan kaynaklanmadığını ortaya koyuyor.

Özgürlük Araştırmaları Derneği olarak Kanada’daki Fraser Enstitüsü ile ortak olarak düzenlediğimiz Türkiye’de Ekonomik Özgürlükler Raporu’nda da belirttiğimiz Türkiye’nin var olan hukuki ve kurumsal sorunları, ödemeler dengesi sorunlarıyla birleşince TL’nin değeri diğer paralara göre daha fazla aşınmıştır. Bu sorunların çözümü bugünden yarına, kısa vadede çözülebilecek sorunlar değildir. Raporda da belirttiğimiz üzere  Türkiye’de devletin ekonomik büyüklüğü ve yap-işlet-devret projelerinin gelecek döneme ilişkin maliyetleri hem kamu hem özel sektör kredileri üzerinde baskıya neden olmaktadır. Türkiye, Fraser Enstitüsü tarafından her yıl açıklanan Ekonomik Özgürlükler Endeksi’nde en düşük puanlamayı hukukun üstünlüğü alanında almaktadır. Bu da Türkiye’de hukuk sorununun ekonomiyi sarsan önemli unsurlardan biri olduğunu göstermektedir.

Türkiye’nin ödemeler dengesi krizinden çıkması için yapması gerekenler kısa, orta ve uzun vadede değerlendirilmelidir. Kısa vadede yapılabilecek olanlar genellikle söylem değişikliği üzerine olmalıdır.  Orta vadede ise ekonomiyi özgürleştirici ve piyasaya güven verici icraatlar ön plana çıkmalıdır. Uzun vadede ise eğitim, anayasa yapımı gibi yapısal problemlerin çözümüne odaklanılması gerekmektedir. Uzun vadede yapılması gerekenlerin çok farklı bir boyutta ele alınması gerektiği için bu değerlendirmenin kapsamı dışındadır.

Kısa vade yapılması gerekenler şunlardır:

  1. Ekonomik problemler seçim sürecinden bağımsız ele alınmalıdır.
  2. Seçim süresince tüm adaylar devletin ekonomik büyüklüğünü, dolayısıyla devlet harcamalarını, artıracak söylemlerden vazgeçmelidir.
  3. İktidar unsurları krizin sebebinin sadece dış kaynaklı ve spekülatif olduğu söyleminden vazgeçmelidir. Çünkü Türkiye içinde farklı yatırımcılar nezdinde farklı bir söylem oluşturmak ülkemize olan güvenin azalmasına neden olmaktadır.
  4. Ucuz konut kredisi vermeleri için kamu bankalarının zorlanması, dolar artışından kaynaklanan benzin zamlarının ÖTV indirimi ile kompanse edilmesi vb. önlemler ileride daha büyük maliyetler çıkaracağı için acilen durdurulmalıdır.
  5. OHAL kaldırılmalıdır.

 


Orta vadede yapılması gerekenler:

  1. Türkiye dünyadaki parasal genişleme döneminde piyasalardan aldığı paraları katma değeri yüksek olmayan sektörler için kullandırmıştır ve hala da kullanmaktadır. Bu gibi uygulamaları son verilmeli ve ödemeler dengesinin bozan sektörler başta olmak üzere tüm sektörlerde katma değerin artırılması için çalışmalar yapılmalıdır.
  2. Hukuk sistemindeki aksaklıklar giderilmelidir. Hukukun üstünlüğünün ve bağımsızlığının sağlanması için gerekli yapısal düzenlemeler hayata geçirilmelidir.
  3. Mülkiyet hakları üzerinde baskı olduğu intibaı yabancı yatırımcı nezdinde oldukça yaygındır. Son 2 sene içinde el koyulan, kapatılan ya da kayyum atanarak yönetilen şirketlerin ekonomik performansları göz önüne alındığında bu kaygının çok da haksız olmadığı görülmektedir. Bu gibi uygulamalara son verilmesi önemlidir.
  4. OHAL’ın getirdiği yetkilerin çok geniş yorumlanması sonucu ortaya çıkan OHAL KHK’larının yarattığı olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması için yeni hukuki düzenlemeler yapılmalıdır.

 


Türkiye’de Ekonomik Özgürlükler Raporu’na ulaşmak için tıklayınız.