24 Ekim 2016 15:02
Dünya gazetesi yazarı Jülide Yiğittürk, dolardaki en kötü yıl senaryosunun 3.20 lira olduğunu söyledi. "Uzmanların tahminlerinde, yıl sonu dolar kuru tahmini 3.10 TL olarak şekillendi" diye yazan Yiğittürk, doların 3.50'nin üzerine çıkmayacağı yönünde fikirler olduğunu ifade etti.
Jülide Yiğittürk'tün Dünya gazetesinde yayımlanan (24 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Dolarda en kötü yıl sonu senaryosu 3.20 lira. Uzmanların tahminlerinde, yıl sonu dolar kuru tahmini 3.10 TL olarak şekillendi. Piyasanın önde gelen uzmanları arasında, gelecek yıl sonunda ABD Doları-TL kurunun 3.50’nin üzerine çıkmayacağı yönünde fikir birliği var. Son dönemde, dolarda yaşanan dalgalanmalar sırasında reel sektörde ortaya çıkan ‘Dolar 4 lira olacak’ söylentilerine ilişkin uzmanların yanıtı ise net: “Kesinlikle beklemiyoruz!”
Dolar, 3.1140 TL ile zirve seviyesini yeniledi. Merkez Bankası’nın faiz indiriminde ekim ayını pas geçmesi tam ateşi söndürdü derken bu defa kuru küresel dolara yöneliş sürükledi. Dolar TL, yılbaşından itibaren yüzde 7, 15 Temmuz’dan itibaren ise yüzde 8 yükselmiş oldu.
Kurdaki yükselişin sebepleri…
Türkiye’nin önde gelen finansal stratejistlerine, iş dünyasını yakından ilgilendiren doların lira karşısındaki seyrine ilişkin öngörülerini sorduk. İlk sorumuz, doların son dönemde hızla yükselmesine ilişkin nedenler oldu. Yanıtları büyük ölçüde ortaktı:
Fed’in ABD Başkanlık seçimlerinin ardından aralık ayında faiz artırımı olasılığı yüzde 70 olarak görülüyor. Dolayısıyla piyasalarda her Fed haberi küresel olarak tüm gelişmekte olan ülkelerden çıkış hareketinin yaşanmasına neden oluyor.
İç sebepler ise birkaç tane. Merkez Bankası’nın faiz indirim süreci, 2 kredi derecelendirme kuruluşundan gelen not indirimi, terör, OHAL ve Suriye- Musul operasyonu.
Masa üstünde görünmeyen riskler…
Öte yandan, şimdiye kadar Brexit’in etkisi piyasalara çok kısa vadeli oldu. Gündemi değiştiren yeni konular geldikçe arka plana atıldı. Ama önümüzdeki dönemde Brexit ve AB’nin geleceği yeni sancılara neden olabilir.
İçeride ise Fitch’in de bir not indirimi yapabileceği beklentisi çok dile getirilmese de her cuma akşamı piyasa açısından önemli bir tedirginlik sebebi. Ayrıca Başkanlık tartışmalarının sonucunda bir referandum ya da erken seçim de piyasa açısından önemli bir eşik. Fatih Keresteci, Fitch’ten olası bir not düşüşünü ise 2017 başında geleceğini düşünüyor.
2017 yılında referandum olasılığı
Görüştüğümüz uzmanlar 2017 yılında bir referandum yaşanacağına kesin gözle bakıyorlar. Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Murat Sağman da, “2017 yılında bir seçim bekliyorum. Ya referandum ya da bir genel seçim” ifadelerini kullandı.
DenizBank Özel ve Yatırım Grubu Yönetmeni Orkun Gödek ise “Görünen o ki 2017’nin ilk çeyreğinde -Nisan ayına sarkabilir- başkanlık sistemi ve/veya anayasa referandumuna gitmemiz söz konusu” yorumunu yaparken DNG Danışmanlık stratejisti Fatih Keresteci, “AK Parti cephesinden gelen açıklamalar 2017 yılı bahar aylarında başkanlık sisteminin oylanacağı bir referandumun olacağını gösteriyor” dedi.
Keresteci, “Referandumda teklifin kabul edilmesi durumunda yeni yönetim sistemi için genel seçime gidilmesi kaçınılmaz olabilir. Aksi durumda da erken bir seçim ihtimali oldukça yüksek. Onun da tarihi muhtemelen yaz başı olacaktır. Bu süreçler yaratacağı siyasal belirsizlikler nedeniyle ekonomi ve piyasalar açısından olumlu olmayacaktır” ifadelerini kullandı.
Beklenen haberlere piyasa tepkisi
Fatih Keresteci, Fitch’in not indirmesinin, özellikle bankacılık sektörü üzerinden, net bir maliyet artışı getirebileceğini belirtti. Keresteci, “Musul hususunda piyasaları rahatsız eden unsur Türkiye’nin koalisyon kuvvetlerinin dışında kalıp kendi başına müdahalede bulunmasıydı. Bu ihtimal azaldığından dolayı mali piyasalar üzerindeki etkisi de hafifledi. Ancak, önümüzdeki dönemde, bu riski yakından izlemekte yarar var. Fed’in Aralık ayında faiz artırma ihtimali fiyatlandı. Karar öncesi ve sonrasında bir miktar baskı şüphesiz yaratacaktır ancak asıl önemli nokta Fed’in 2017 ve sonrasına ilişkin faiz beklentileri olacak. Bu tarafta bir değişim olması durumunda piyasa etkisi de sert olabilir. Fed halihazırda 2017’de 2 adet faiz artırımı öngörüyor. Kur cephesinde bir de iç siyasal belirsizlikler ön plana çıkmaya başladı: Referandum ve sonrasında belki de erken seçim. Bu risk bugünlerde göz ardı ediliyor olabilir ama tarih yaklaştıkça etkili olacaktır” dedi.
MB politikalarının kur üzerine etkisi
Merkez Bankası, ekim ayında faizlerde herhangi bir değişiklik yapmadı. Fakat açıklanan PPK metninin satır arası ekonomistlere faiz indirim kapısı kapanmadı mesajı verdi. PPK metnini yorumlayan analistler “Bankanın hala faiz indirimi için fırsat kolladığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde TL’nin izin verdiği ölçüde parasal sadeleşme adına faiz indirimleri devam edebilir” yorumunu yaptı.
Fakat Merkez Bankası’nın elini bağlayacak çok önemli bir unsur var. O da Fed. Küresel ölçekte güçlenen doların, iç piyasaya yansıması TCMB’ye uzun bir mola verdirebilir. Eğer bu mola verilmezse de bu defa yükselen kur, enflasyona etkisi nedeniyle de TCMB açısından başka bir büyüyen risk faktörü olacak.
DenizBank Özel ve Yatırım Grubu Yönetmeni Orkun Gödek, “Bana göre Merkez Bankası sadeleşme sürecini olabildiğince hızlı bir şekilde sonlandırmalı ve piyasalarda güven tazelemeli. Bir dönem indirimlerin piyasa nezdinde olumlu karşılık bulmuş olması çalkantılı dönemden geçtiğimiz bugünlerde de aynı karşılığı bulacağı anlamına gelmiyor. Enflasyon Raporu sunumu ile birlikte sürecin tamamlanması ve kamuoyuna tatmin edici açıklamalar yapılabilir. Bu takvim banka için büyük bir şans. Zira süreci tamamladığını belirtmeden indirimlere ara verdiği izlenimi oluşursa yerel para birimi üzerinde satış baskısının devam ettiğini görebiliriz” açıklamasını yaptı.
Piyasadan çıkan para
Yaşanan para çıkışını sorduğumuzda ise Saxo Capital Stratejisti Cüneyt Paksoy’a göre, ilk piyasa refleksi sonrası kamunun proaktif davranması yabancı yatırımcı nezdinde karşılık buldu. Bunların para çıkışını dengeleyen unsurlar olduğunu düşünen Paksoy, “TCMB rezervlerine bakacak olursak, 15 Temmuz günü brüt rezervler 103.1 milyar dolar, toplam rezervler ise 122.7 milyar dolardı. 7 Ekim tarihinde ise brüt rezervler 99.9 milyar dolar, toplam rezervler ise 118.4 milyar dolara gelmiş durumda. Şimdilik sınırlı bir çıkışın yaşandığını düşünebiliriz” dedi.
DNG Danışmanlık Stratejist Fatih Keresteci ise “Endeks fonlardan edindiğimiz izlenim bu etkinin 31 Ekim tarihine kadar devam edeceğini gösteriyor” dedi ve ekledi: “TCMB tarafından yayımlanan resmi hisse senedi ve tahvil verilerine baktığımızda net olarak yarım milyar doların dahi altında bir çıkış görülüyor. Ancak, piyasa yansımasına baktığımızda döviz tevdiat hesaplarında yaşanan yaklaşık 12 milyar dolarlık bozulmaya rağmen döviz kuru hala yukarıdaysa çıkış rakamının da yüksek olduğunu gösteriyor. Moody’s not indirimi sonrasında endeks fonlardan gelen raporlara baktığımızda sadece not indirimi kaynaklı hisse senedi ve tahvil çıkışının toplamda 7-8 milyar dolar olması gerekiyor. Şüphesiz bu sürede yüksek getiri arayan bazı fonlardan da giriş olmuştur. Nette şahsi kanaatim 15-16 Temmuz sonrasında yaklaşık 10 milyar dolarlık bir fon çıkışı yaşandı ve bu bir miktar daha devam edebilir.”
Ağırlıklı beklenti yıl sonu için 3.10 TL
Uzun vadeli tahminlerin olası sürpriz haberler karşısında değişebileceğine dikkat çekseler de stratejistler yıl sonu için en kötü senaryoda 3.20 gelecek sene için ise 3.50 tahminlerini yaptı.
Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Murat Sağman ise “2016 sonunda doların 3.15-3.20, 2017 sonunda ise 3.30-3.40 aralığında bir kapanış yapmasını bekliyorum” dedi.
DenizBank Özel ve Yatırım Grubu Yönetmeni Orkun Gödek, fiyatlarda denge arayışının süreceğini kaydederek “Dolar/TL için kısa vadede 3.00 seviyesinin aşağısında kalıcı hareket olması çok fazla beklenmemeli. Bunun için tahvil faizlerinde de aşağı yönlü destek olması gerek” yorumunu yaparken Saxo Capital Stratejisti Cüneyt Paksoy “Pozitif senaryoda 3.00- 3.05 aralığı, nötr senaryoda 3.05- 3.10 aralığı riskli senaryoda 3.10- 3.20 aralığı hedef olacaktır. 2017 senesi bir çok belirsizliğe gebe olacaktır. Bu sebeple önceden tahmin vermek zor olacak. Ama yine de 2016 kapanışına da bağlı olarak normal şartlarda 3.30 -3.50 aralığı içinde bir kapanış mümkün olabilir. Pozitif senaryoda 3.10-3.30 aralığı nötr senaryoda 3.30-3.50 aralığı riskli senaryoda 3.50 -3.80 aralığı hedef olabilir” dedi.
DNG Danışmanlık Stratejist Fatih Keresteci de kurun yılı 3.10’dan; 2017’yi ise 3.15 TL’den tamamlayacağını tahmin ediyor.
"Uç tahminler artarsa, satın!''
Reel sektörden gazetemize gelen ‘dolar 4 TL olur mu?’ sorusunu biz de uzmanlara yönlendirdik. Saxo Capital Stratejisti Cüneyt Paksoy, “Beklemiyoruz” yorumunu yaptı. Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Murat Sağman ise “Doların 4 TL olması ile ilgili beklentileri tam felaket senaryosu olarak görüyorum. Olacağını düşünmüyorum” dedi. DNG Danışmanlık’tan Stratejist Fatih Keresteci ise “Bu söylentilere kesinlikle katılmıyorum. Hatta art niyetli olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin makro ekonomik temellerine bakıp da bu tarz yorumlar yapılmasını pek sağlıklı da bulmuyorum. Hele ki, küresel anlamda likidite koşullarının olumlu olmayı sürdürdüğü bir ortamda... Tecrübem der ki, bu tarz uç örnekler ve tahminler çoğalırsa, ABD Doları almak yerine satmak daha verimli bir strateji olabilir” diye konuştu.
Verilerden öne çıkanlar
• Merkez Bankası verilerine baktığımızda özellikle Moody’s’in not düşüşünün ardından yabancı yatırımcı tarafında hisse senedi tarafında çok da anlamlı bir hareket görünmüyor. 24 Eylül’ü izleyen ilk hafta 30 Eylül itibariyle 127.6 milyon dolarlık alım yapan yabancı 7 Ekim haftasında sadece 15.2 milyon dolarlık satış 14 Ekim haftasında ise 16.6 milyon dolarlık alış yapmış. Tahvil tarafındaki hareket ise satış yönünde. Moody’s’in kararı sonrası 30 Eylül haftası 490.9 milyon dolarlık alım yerini son 2 haftada satışa bırakmış ve toplamda 1.1 milyar dolarlık bir satış var.
• İş yurt içi yerleşiklerin DTH hesaplarına geldiğinde ise 3.0 TL’yi gören satıyor yorumlarını destekliyor. Yurtiçi yerleşiklerin döviz bazında tutulan hesaplarının nominal bazdaki hareketleri incelendiğinde yıllık 16 milyar dolar, yılbaşından bu yana ise 11.1 milyar dolarlık azalış var. Vatandaş yıllık bazda 6.5 milyar şirketler ise 7.5 milyar dolarlık döviz bozdurmuş. Buraya hemen bir parantez açalım ve TL mevduatında da son 1 yıllık dönemde artışın 128.8 milyar TL olduğunu da belirtelim.
• Yerli satıyor ama kur, yeni zirveler deniyor. Bu defa daha yüksekten satmak için beklemek isteyen yatırımcı sayısı artıyor. Bu arada beklenti anketleri de yıl sonu dolar kuru beklentilerinin hızla yükseldiğini ortaya koyuyor. MB’nin son Beklenti Anketi’ne baktığımızda cari ay sonu kur beklentisi bir anda 2.9695 TL’den 3.0804 TL’ye çıktı. Cari yıl sonu beklentisi ise 3.0662’den 3.1203’e. 12 ay sonrası için beklentiler artık 3.2559 TL düzeyinde.
Borsa ve faiz daha sakin çünkü...
Son bir ay içerisinde döviz piyasası ile diğer piyasalar arasında net bir ayrışma var. Sadece hisse senedi piyasası değil, CDS’ler ve bono&tahvil piyasası da güçlü kaldı. Bu ayrışmayı değerlendirmelerini istediğimizde ise Keresteci, “Dolardaki değerlenme sanki, sene sonu nedeniyle fonların pozisyonlarını kapamalarından ileri geliyor. Mantık olarak dünyadaki fonlamanın ana para birimi dolardır. Fonlamayı kullanıp finansal yatırım yaptığınızda başka bir para birimine geçmiş olabilirsiniz. Tam tersi olarak da pozisyonunuzu kapattığınızda başka para biriminden dolara geri dönmüş olmanız gerekir. Bu bağlamda, yıl sonu nedeniyle pozisyonların kapatılıyor olması doların değerlenmesine yol açıyor. Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Murat Sağman da piyasalar arası ayrışmayı “Borsa hem kendi değerleri bazında hem de benzer ülkelerin sepetine göre yüzde 25-30 civarında ucuz kalması olarak değerlendiriyorum.
Dünyada likidite devam ettiği için getiri arayan kısa vadeli fonların bir kısmının Türkiye’ye geldiğini görüyoruz” sözleriyle değerlendirdi. Saxo Capital Stratejisti Cüneyt Paksoy da 2.5 cent civarına gerileyen Borsa’nın rakiplerine göre görece ucuz olduğuna değinerek “Düşen faizlerle birlikte artış gösteren banka karları ve BİST’in lokomotifi konumunda bulunan bankacılık sektörüne dair beklentiler ve hikayesi olan diğer büyük hisselerin varlığı BIST’in direnişi ve yükseliş denemelerinin temelini oluşturuyor” dedi.
© Tüm hakları saklıdır.