Doğum sonrası annenin ruh hali bebeğinkini de etkiliyor. Böylece bebeğin ilerleyen yıllardaki sağlığı olumsuz yönde etkileniyor. Uzmanlar bunun anneyle bebeğin hücreleri arasındaki sıra dışı bir bağın, doğumdan sonra iki yıl boyunca varlığını sürdürmesinden kaynaklandığını söylüyor.
Doğumdan sonra annelerin artan depresif ruh hallerinin bebeklerinin stres seviyesine ve hücre sağlığına etkileri araştırıldı. 18 aylık bebeklerde stresin varlığına işaret eden biyolojik özellikler tespit edildi. Yapılan çalışmalarda annelerinde depresyon belirtileri görülen bebeklerin gelecek yaşantılarında, sosyal ilişkilerde sıkıntı yaşayıp negatif duygulara maruz kalmalarının daha muhtemel olduğu saptandı. Araştırmanın sonucunda bunun, hücreler arasındaki sıra dışı bir bağdan kaynaklanıyor olabileceği anlaşıldı.
Her 9 kadından 1’inde doğum sonrası depresyonun semptomları görülüyor. Dengesiz ruh hali annelerin yeni doğan bebekleriyle bağ kurmalarını zorlaştırabiliyor. Bu da uzun vadede bebeklerin sağlıklarını iyi ya da kötü yönde etkileyebiliyor. ABD’deki Oregon Üniversitesi’nde yapılan araştırmanın sonucunda bu sorunun, hücreler arasındaki sıra dışı bir bağdan kaynaklanıyor olduğu tespit edildi.
Stresin hücreleri nasıl etkilediği araştırılırken DNA’ların ucunda bulunan ve kromozomları koruyan kapakçıklar olan ‘telomerler’e odaklanıldı. Telomerlerin uzunlukları, genetik özellikler ve yaşımıza bağlı olduğu için zaman zaman hücrelerin yaşına işaret eden ‘biyolojik saat’in bir parçası olarak görülüyor. Stres altındayken daha hızlı bozulan telomerler zaman içinde kısaldığı için kalp yetmezliği, bunama, diyabet, kanser, obezite gibi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Zira stresli olunduğunda vücut ‘kortizol’ adı verilen; metabolizmayı, öğrenme beceresini ve hafızayı etkileyen bir hormon salgılıyor. Kortizole maruz kalan hücreler daha kısa telomerlere sahip oluyor. Gerçekten de depresyon teşhisi konmuş annelerin ve ergenlik çağındaki gençlerin (depresyonda olmasalar bile) diğerlerine göre daha yüksek kortizol oranlarına ve daha kısa telomerlere sahip olduğu gözlemlendi.
Yapılan çalışmada 3 aylık bebeği olan 48 anne, bebekleri 18 aylık olana kadar incelendi. 6-12 ay arasında bebekler onları stres altına sokacak bazı görevler verilmek üzere laboratuvar ortamında izlendi. Örneğin ‘durgun surat’ adlı bir deneyde anneler bebekleriyle oynayanlar ve hiçbir hareketine tepki vermeyen olmak üzere ikiye ayrıldı. Her gözlemde bebeklerden salya örneği alınarak kortizol seviyelerindeki değişim incelendi. Aynı zamanda annelerden de depresyon semptomlarından kaçını hissettiklerine dair bilgi alındı. Son olarak, bebekler 18 aylık olduklarında salya örnekleri tekrar incelenerek telomer uzunlukları ölçüldü. Daha fazla depresyon belirtisi gösteren annelerin 6-12 aylık bebeklerinde kortizol oranlarının daha yüksek olduğu tespit edildi. Ek olarak, kortizol oranı daha yüksek olan bebeklerin daha kısa telomer ve yıpranmış hücrelere sahip oldukları da anlaşıldı.