28 Şubat sürecinde Sultanbeyli’de Belediye Başkanı olan ve 2. Zırhlı Tugay Komutanı Doğu Silahçıoğlu hakkında Savcılığı'na suç duyurusunda bulunan Ali Nabi Koçak, Silahçıoğlu’nun belediye başkanlığı döneminde Recep Tayyip Erdoğan’ın elini sıkmadığını söyledi. Koçak, “Aydos yangınında Tayyip Bey’in elini sıkmamak için sırtını dönmüştü” dedi.
A Haber’de yayınlanan Selin Ongun’un sunduğu "Bi Sormak Lazım" adlı programa katılan Ali Nabi Koçak 28 Şubat süreciyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Sürecin Sincan’dan önce Sultanbeyli'de Atatürk büstü tartışması ile başlatılmak istendiğini söyleyen ve bu konuda emekli Tümgeneral Doğu Silahçıoğlu'nu suçlayan Koçak, "Amaçları heykel dikmek değildi. Biz heykele değil dikilmek istenen yere karşıydı. İlk olarak fiberden Atatürk heykeli diktiler. Biz de yakmasınlar diye başında 15 gün nöbet tuttuk." dedi. Ali Nabi Koçak sürecin öncesinde de pek çok sıkıntı yaşandığını ifade etti.
'Silahçıoğlu, şeriatçı olarak gördüğü kaymakamın elini sıkmamıştı'
“Ben kaymakamın odasındaydım. Doğu Silahçıoğlu gelmiş, odaya girmiyor. Kaymakam’ı dışarı çağırıyor. Ben dışarı çıkmadan içeri girmedi. Bu nezakate aykırı. Ondan evvelki kaymakam Sayın Ahmet Arabacı, “Hoş geldin Paşam” diye elini uzatıyor, “ben hayatta hiçbir şeriatçının elini sıkmadım” diyor. Devletin kaymakamı. Nereden şeriatçı yaptı onu? “Sen imam hatiplisin seni biliyorum diyor ve kaymakamın elini sıkmıyor. Biz de sıkmayacağını bildiğimiz için elimizi hiç uzatmadık.”
'Tayyip Bey'in elini sıkmamak için sırtını dönmüştü'
“Bir Aydos’ta yangın vardı. Harpte, yangında, sel baskınında, afetlerde insan ayrım gözetmez, hepsi bu vatanın hizmetine koşar. Düşünün Tayyip Bey belediye başkanı olarak yangını kontrol etmeye gelmiş gecenin saat 10’u, 11’i. Bütün belediyeler araçlarıyla beraber orada. Süratle yangını söndürmeye çalışıyoruz. Hendek’e bakan taraftan başlamış yangın. Tayyip Bey orada yürürken bir subayla karşılaşıyor, o hemen sırtını dönüyor. Bir bakıyor acaba Ali Nabi hocayla sürtüşen kişi olmasın diye. Bir bakıyor Doğu Silahçıoğlu. Tayyip Bey’in elini sıkmamak için sırtını dönüyor. Karşısındakini düşman olarak görüyor, elini sıkmıyor.”
'23 Nisan'da cami görmemek için bez afiş astırmıştı'
“23 Nisan Bayramı’nda hep beraber oturuyorduk. Resmi geçit yapılıyordu. Resmi geçit yapılıyor. O sırada Doğu Silahçıoğlu, bir emir eriymiş gibi Milli İl eğitim Müdürüne “Hasan, Hasan” diye bağırıyor, “Çabuk bez getir şuraya koyun” diyor. Neden mi? Çünkü oturduğunda karşısında camiyi görmüş. Cami görmek istemiyormuş. Camiyi görmemek için bez afiş astırdı.”
'Her bayram bize sıkıntı oluyordu'
“Her milli bayram bize sıkıntı oluyordu. Gerçek mermilerle başka bir ülkeye gelmişler gibi geliyorlardı. Halk bile artık bayramlara gelmiyordu. İmam hatip öğrencileri ayrıca büyük sıkıntılar yaşıyorlardı.”
'Doğu Silahçıoğlu Sultanbeyli'deki camiyi yıktırmak istiyordu'
“Aradan bir ay geçmedi oturduğu zaman görmeye tahammül edemediği camiyi, İzmit Tümen Komutanlığı’na gittiğinde artık neler demişse bize bir yazı geliyor. “Derhal o camiyi yıkacaksınız. Enkazını kaldıracaksınız. Fotoğraflayıp bize göndereceksiniz. Ben müftülük, vaizlik yapmış, o caminin temelinde çalışmış biri olarak nasıl cami yıkarım? Bizi mahkemeye verdiler. Sonrasında Rahşan affıyla o davadan kurtulduk.”
'28 Şubat sürecinde bize sakıncalı adam gibi bakıyorlardı'
“Henüz soruşturmada benim içimi soğutan bir şey yok. Doğu Silahçıoğlu içeride değil, Adaletin var olduğuna inanıyoruz. Ben çocuklarımı avludan dışarıya bırakamıyordum. Bir yere gittiğimizde 28 Şubat’tan sonra bize acayip bakıyorlardı, sakıncalı adam gibi görünüyorduk. Bizim askerlik şubesi başkanımız atılmıştı. Tayinim çıktı demişti o dönem. Aradan yıllar geçti bir gün bir baktım peynircilik yapıyor. Emekli oldu sandım. Dedi ki ben size o zaman söyleyemedim, “namaz kılıyorsun diyerek o zaman beni atmışlardı”. Bu insanlar çok çektiler.”
'Özür dilenirse helalleşirim'
“Özür dilerse helalleşiriz. Ama özür dilemediği sürece ben hakkımı helal etmiyorum. Ben belediye başkanlığından sonra bir firmada iş istedim bana çekingen davrandı iş vermedi. Çünkü “askerle aran kötü” dediler.”