Gündem

Doğu Perinçek: ABD vatandaşı diye Brunson'ı en ağır cezaya çarptırmak milliyetçilik değildir

"Yargıda Milliyetçilik, Türk Hukukunu uygulamaktır"

17 Ekim 2018 11:06

Vatan Partisi Genel Başkanı ve Aydınlık yazarı Doğu Perinçek, Türkiye ile ABD arasında karşılıklı yaptırıma neden olan rahip Andrew Brunson'ın tahliyesini değerlenirdi. Perinçek "Milliyetçilik yarışına girdiler" diyerek siyasileri eleştirdi. "Rahip Brunson davasına baktığımız zaman Savcılık ve Mahkeme, casusluk suçunun işlendiği yönündeki kanıtları suçun oluşması açısından yeterli görmemiştir" ifadesini kullanan Perinçek, "İşte Milliyetçilik, bu hukukî değerlendirmeyi bağımsız olarak yapabilmektir, yoksa ABD vatandaşı diye Brunson’ı en ağır cezaya çarptırmak değildir" diye yazdı.

Perinçek Aydınlık'taki bugünkü yazısında şunları kaydetti:

Brunson yargılaması, Milliyetçilik yarışını bir kez daha gündeme getirdi. Öyle bir kamuoyu oluşturuluyor ki, kim Brunson’a daha ağır cezadan yana ise, Milliyetçilik şampiyonu olacak!

Milliyetçilik nedir?

Önce Milliyetçilik nedir?

Tarihsel olarak bakarsak, Milliyetçilik dünyada Fransız Büyük Devrimi’nin, Türkiye’de ise Türk Devrimi’nin ideolojisi ve değerleridir. Atatürk olsun, Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp olsun, Türk Milliyetçileri, bize Milliyetçiliğin Batı’dan geldiğini saptamışlardır. Doğrudur, çünkü Milliyetçilik Batı’da krallıkları ve derebeyliğini yıkan burjuva demokratik devrimlerle dünya sahnesine çıktı ve oradan yedi iklime yayıldı. 20. yüzyılda Milliyetçiliğin odağı artık Ezilen Dünyadaydı, Doğu’daydı.

Milliyetçilik de, bütün ideolojiler gibi belli sınıfsal, toplumsal-ekonomik ilişkiler zemininde yükseldi. Özetleyecek olursak Milliyetçilik, krallığın ve padişahlığın, senyörlüğün, ağalığın, beyliğin, ruhbanlığın ve şeyhliğin bütün toplumsal ve ekonomik temelleriyle temizlenmesidir. Millet, ancak feodalizmin tasfiyesiyle oluşabilirdi. Fransız Devrimi’nin “Hürriyet, Eşitlik, Kardeşlik” sloganı, Milliyetçiliğin sloganıdır. Milliyetçilik, feodal bağımlılıklara son verdi, demokrasi ve özgürlük getirdi.

Milliyetçilik, aynı zamanda yabancılara karşı milletin ve ülkenin bağımsızlığıdır ve egemenliğidir. Emperyalizm döneminde, Milliyetçiliğin bu yönü öne çıktı. Demokrasi ve Hürriyet, artık ancak emperyalizme karşı mücadelenin ürünü olabilirdi. Milletin bağımsızlığı, demokrasinin ve vatandaş özgürlüğünün koşulu oldu.

Türk Milliyetçiliği

Türk Devriminin Altı Ok’la özetlenen programında Milliyetçilik, Cumhuriyetçilikten sonra ikinci Ok’tur. Atatürk’ün CHP Programlarında ve Vatan Partisi Programında yazılıdır. Aslında Cumhuriyet de Milliyetçiliğin ürünüdür. Çünkü Padişahlığı yıkmadan özgür bir millet oluşturulamazdı.

Türk Devriminde Milliyetçiliğin tanımını en güzel Atatürk yaptı, kendi eliyle Cumhuriyet Halk Partisi Programı’na yazdı. CHP’nin 10-17 Mayıs 1931 günlerinde toplanan 3. Büyük Kurultayında kabul edilen ve 9-16 1935 Mayıs tarihindeki 4. Büyük Kurultayında Türkçeleştirilen Milliyetçilik maddesi şöyledir:

“Parti, ilerleme ve gelişme yolunda ve arsıulusal değetlerde [milletlerarası temaslarda] ve ilgilerde [ilişkilerde], Türk sosyetesinin çağdaş uluslarla yan yana ve bir uyumda yürümekle beraber, ikinci maddede izah olunduğu üzere kendine özgü ıralarını [karakterini] ve erkin benliğini [bağımsız kimliğini] korumayı esas sayar.” (Bkz. Doğu Perinçek, Kemalist Devrim-3 Altı Ok,5. Basım, Kaynak Yayınları, İstanbul, Kasım 2014, s.38 vd. Yine bkz. Doğu Perinçek, Kemalist Devrim-6 Atatürk’ün CHP Program ve Tüzükleri, 3. Basım, Kaynak Yayınları, İstanbul, Kasım 2014, s.128, 173 vd, elyazısıyla s.208)

Türk Devriminin Milliyetçiliği, özetle bağımsızlık ve Çağdaş milletlerle uyum halinde ilerlemektir.

Türkiye'nin egemenliği ve hukuku

Türkiye’nin bağımsızlık ve egemenliği, hukuk düzleminde Türkiye topraklarında Türkiye Cumhuriyeti Hukukunun geçerli olmasıdır. Bu hukuk, Padişah tarafından değil, Milletin egemenliğine dayanan Millet Meclisi tarafından kararlaştırılır. Türk Hukuku, yine devlet egemenliğinin organlarından olan bağımsız Yargı tarafından uygulanır. Hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı, bu açıdan Milliyetçiliğin temel kurumları içindedir.

Bağımsızlık mücadelesinin hukuki içeriği

Emperyalizme karşı mücadele, hukuk düzleminde, vatan toprağında Türk Hukukunun üstünlüğü için mücadeledir. Bu açıdan emperyalizme karşı mücadele, Türk Hukukundan ve Yargı bağımsızlığından vazgeçilerek yürütülemez.

Brunson olayında Türk Hukuku ve Yargı Bağımsızlığı unutuldu. Öyle bir Milliyetçilik yarışı sahneleniyor ki, kim “Brunson’ı hapisanelerde çürütelim, asalım, keselim” derse o en Milliyetçi olduğunu sanıyor.

Oysa Türk Hukuku, ABD emperyalizmi ile bağlantılı olan veya bağlantılı olduğu kabul edilen kişileri asmak ve kesmek değildir. Türk Hukuku, herkese eşit olarak uygulanır ve adalet de herkese hakkı olanı vermektir. Bu açıdan Rahip Brunson ile Fatma veya Ahmet arasında bir fark yoktur.

Rahip Brunson davasına baktığımız zaman Mahkeme kararına da yansıdığı üzere, sanığın PKK terör örgütüne yardım ve yataklık suçunu işlediğini gösteren kanıtların öne çıktığını görüyoruz. Savcılık ve Mahkeme, casusluk suçunun işlendiği yönündeki kanıtları suçun oluşması açısından yeterli görmemiştir. İşte Milliyetçilik, bu hukukî değerlendirmeyi bağımsız olarak yapabilmektir, yoksa ABD vatandaşı diye Brunson’ı en ağır cezaya çarptırmak değildir.

Emperyalizme karşı mücadele şampiyonu olmak için Türk Hukukundan vazgeçmek, Milliyetçilik değildir.

Yargıda Milliyetçilik, Türk Hukukunu uygulamaktır.

Türkiye’nin bağımsızlığı ve çağdaşlığa ilerlemek, bunu gerektirir.