Avrupa Birliği Komisyonu, DYH’ye kesilen cezanın, Türkiye’nin AB üyeliğini olumsuz etkileyeceğini bildirdi.
Doğan Yayın Holding’e ikinci kez ve eşi benzeri görülmemiş boyutta vergi cezası kesilmesi Avrupa Birliği Komisyonu’nun sert tepkisine neden oldu. DYH’ye kesilen ilk cezanın ardından uyarı dozunu aşama aşama yükselten Komisyon bu kez daha kararlı ve net bir yaklaşım sergiledi.
Komisyon’dan yapılan açıklamada gelişmelerin “çok endişe verici olduğu” ve bu konunun 14 Ekim’de yayımlanacak İlerleme Raporu’na yansıyacağı ifade edildi.
DYH’ye kesilen vergi cezasını değerlendiren Komisyon sözcülerinden Amadeu Altafaj Tardio, “Bu olayda olduğu gibi, yaptırım bir medya grubunun tamamının varlığını tehdit eden büyüklükte olduğunda basın özgürlüğü tehlike altındadır” dedi.
Türk yetkililere bildirilecek
Türkiye’deki basın özgürlüğü konusunda duyulan endişeleri daha önce Türk yetkililere ilk elden ve en üst düzeyde ileten Komisyon, konuyu İlerleme Raporu’na yansıtacak.
Sözcü, “Komisyon, kaygılarını Türk yetkililere iletecek ve şurası açık ki bu son gelişmeyi 14 Ekim’de onaylanacak olan İlerleme Raporu’nda gerektiği gibi hesaba katacak” diye konuştu.
DYH’ye verilen ceza, hükümetin gerek Kürt açılımı gerekse Ermenistan’la ilişkiler alanında attığı adımlardan memnuniyet duyan Brüksel tarafından “keskin bir tezat” olarak değerlendiriliyor. Konuyla ilgili gelişmeleri yakından izleyen AB birimlerinde “cezanın orantısız” olduğu görüşü hâkim. Üst düzey bir AB yetkilisi, “Komisyon ilk ceza sonrasında kaygılarını iletmişti. Bu son karar çok daha endişe verici” dedi.
Kaygılar İlerleme Raporu’na yansıtılacak
AB kanadından gelen son açıklamalar Komisyon’un, DYH’ye verilen cezayla basın özgürlüğünün tehlike altında olması konusunda ilk kez doğrudan ve son derece net bir bağlantı kurması açısından önem taşıyor. AB, ilk cezanın ardından da endişe dozu giderek artan açıklamalarda bulunmuştu:
- Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raporunda yer alan ifade (12.03.2009): “AP, Türkiye’de ifade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün hâlâ tam olarak korunmamasından üzüntü duyar. AP, internet sitelerine sıklıkla getirilen yasakların, eleştiride bulunan basına yönelik baskının ve açılan davaların demokratik ve çoğulcu bir toplumda basın özgürlüğüne hizmet etmediği görüşündedir.”
- AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le yaptığı görüşme sonrasında yaptığı açıklama (26.03.2009): “Basın özgürlüğüne tam saygı bizim için çok önemli bir değer. Tabii bu temel değere saygı duymak da demokrasinin ana unsurlarından biri. Son dönemde öne çıkan özel mesele, bizim anlayışımıza göre mahkemeye sevk edilmiş ve yargı tarafından değerlendirilmekte olan bir vergi sorunu. Tabii ki bu konuda mahkemelerin egemenliğine saygı gösteriyoruz, ancak Cumhurbaşkanı’na basın özgürlüğü açısından gerekli olan çoğulculuğun sorgulanmasına neden olabilecek her türlü kararla ilgili endişelerimizi ilettik.
Cumhurbaşkanı’na, ortak değer olan demokrasiye ve özgürlüklere saygıya bağlı kalmamız gerektiğini ilettim. Basın özgürlüğü de bizim için ana ortak değerlerden biri.”
Yakından analiz ediyoruz
- AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn’in AP Dışişleri Komisyonu’ndaki açıklamaları (31.03.2009): “Yanlış anlama olmaması gereken bazı noktalar var. Birincisi, konu devletle özel bir şirket arasındaki bir sorun, dolayısıyla Komisyon buna müdahale edemez ve müdahale etme eğiliminde değil. İkincisi, uzlaşma eksikliği olması ve bağımsız bir basın grubunun ekonomik yaşayabilirliğini zorlayan bir mali yaptırımın bulunması. Bu durumun ucu, net bir şekilde, her açık toplumun temel taşı olan ifade özgürlüğüne dokunuyor. Sürmekte olan yasal bir prosedür olduğunu anlıyorum. Komisyon, orantılılık, tarafsızlık ve yargının bağımsızlığı ilkelerini aklının bir köşesinde tutarak bu süreci çok yakından izleyecektir.”
“Basın ve medya özgürlüğü konusundaki endişeleri paylaşıyorum. Durumu, üzerine dikkatle eğilerek ve yakından analiz ediyoruz. Bu yıl yayımlayacağımız İlerleme Raporu’nda medya özgürlüğüne özel olarak odaklanılacak. Bunun nedeni de bu alanda yaşanan bazı gelişmelerden duyduğumuz endişedir. Bu konuya daha dikkatli bir şekilde eğileceğim ve Komisyon tarafından da İlerleme Raporu’nda durumun analizi yapılacak.”
“Basın özgürlüğünün garanti altında olması önemli. Bu açık ve demokratik bir toplumun temeli. Herhalde Başbakan’ın ifade özgürlüğünü kısıtlayamam ancak sanırım hepimiz örnek olma konusunda önderlik etmeliyiz. Bu nedenle, eylemlerimizde medya özgürlüğüne hoşgörü ve saygı göstermeliyiz.”
- Rehn’in AP’de yaptığı konuşma (05.05.2009): Medya özgürlüğü ve bu alanda Türkiye’de yaşanan son gelişmeler konusunda endişeli olduğumu söylemeliyim. Bu konuya İlerleme Raporu’nda mutlaka özel bir bölümde değineceğiz.”
- Rehn’in bir soru önergesine verdiği cevap (08.05.2009): “Basının bağımsızlığı ve çoğulculuğu her demokraside temel değerlerdir. DYH’ye yönelik olarak başlatılan yasal girişim, uygulamada bu ilkeye saygı konusunda kaygıya neden olmaktadır.”