Gündem

Doğan: 2 partiden teklif aldım; siyaset yapacağım, ama bugün değil

Nihat Doğan, "İdris Naim Şahin gibi bir facianın bakan olduğu yerde, benim kendimi nerede konumlandıracağımın bir seviyesi yok" ifadelerini kullandı

08 Haziran 2013 12:49

Türkücü Nihat Doğan, iki partiden teklif aldığını söyledi. Doğan, "2 partiden teklif aldım. Hem yerel seçimler, hem de genel seçimler için birlikte siyaset yapmak istiyorlar. Şimdilik yerel seçimlerle ilgili olarak belediye başkanlığı gibi bir düşüncem yok. Siyaset yapacağım, ama bugün değil. Yarın ne gösterir bilmiyorum" dedi.

"Ben vekil olmak isteseydim zaten olurdum" diyen Doğan, "İdris Naim Şahin gibi bir facianın bakan olduğu yerde, benim kendimi nerede konumlandıracağımın bir seviyesi yok" ifadelerini kullandı.

Akşam gazetesinden Alaz Kuseyri'nin "2 partiden teklif aldım" başlığıyla yayımlanan söyleşisi şöyle:

 

2 partiden teklif aldım

 

- Geçmişte sizinle alay edenler, şimdi destek mesajları atıyor. Bu nasıl oldu?

Samimiyetimden kaynaklanıyor. Türkiye'de bir değişim yaşanıyor ve bu süreçte söylemler de değişiyor. Dün mağdurun yanında olanlar, bugün farklı konuşuyorlar. Geçmişte bana karşı küçümseyici ifadeler kullananlarla da artık daha farklı bir iletişimimiz var. Oysa ben açın arşivlere bakın; 2003'te ne söylüyorsam, bugün de aynı şekilde düşüncelerimi ifade ediyorum. Bir söz vardır; Her zaman doğruları söyle ki, ileride ne dediğini hatırlamak zorunda kalmayasın. İnsanlar da samimiyetimi görüyorlar.

 

- Eskiden neleri savunuyordunuz?

AK Parti'nin kapatılmasının konuşulduğu, illegal girişimlerin yapıldığı zamanlarda çıkıp düşüncelerimi haykırdım. Şu an ise geçmişte partisi kapatılmaya çalışılanların daha güçlü konuma gelip sistemi ele geçirme noktasına erişerek takındıkları demokratik olmayan tutumlara karşı çıkıyorum. Kendimi her zaman demokrasiye ve özgürlüklere aşık bir insan olarak görüyorum. Dün yanımızda olanlar bugün alay ediyor, geçmişte alay edenler de şimdi düşüncelerimize sahip çıkıyor. 2003'te demokrasi ve özgürlüklerin gelmesi adına, cuntacı-tek tipçi zihniyetin bitmesi için mücadele ettim. Proletaryayla burjuvazinin aralarına uçlar konulmaması gerektiğini, kimsenin ötekileştirilmemesini istediğimi söyledim. O günden bugüne de dilimde tüy bitti. Bende değişen bir şey olmadı yani. 

 

Onu gördüm, ayrıldım

 

- AK Parti üyesiydiniz, o günleri anlatır mısınız?

AK Parti yüzde 35'e yakın bir oranla iktidara gelmişti. Sonraki seçimde yüzde 47 ile tekrar kazandı. Böyle bir siyasi oluşumun kaderinin, maaşlarını halkın vergilerinden alan 11 kişinin ellerine bırakılması son derece anti demokratikti. Bunlar ancak 3. dünya ülkelerinde olabilirdi. Geçmişte Refah-Fazilet kapatılmıştı, 28 Şubat sürecini biliyorduk. Ben de yaşananlara tepki gösteriyordum, mazlumların yanında olduk. O zaman partiye çağırdılar, üye oldum. Beşiktaş İlçesi'nde başkan yardımcılığı yaptım. Partinin kapatılmama kararı çıkınca, yeni bir ilçe başkanı geldi. 'Vatandaşların değil, iş adamlarının sorunlarını nasıl çözeriz' düşüncesine sahip biri olunca, ben de ilçe başkanlığı yardımcılığını bıraktım. O zaman beni dinlemeyen arkadaşlar, bu kişiyi 2 ay önce görevden aldılar.

 

‘Söylediklerim yüzünden işlerim durdu’

 

- Sizin bu ayrılığınız ve söylemleriniz 'Nihat Doğan döndü' şeklinde yorumlanıyor...

Hayır ben dönmedim. Ben en ağır eleştirilerimi KCK operasyonlarında 80 yaşında Siti Ana tutuklandığında yaptım, Uludere'de çıkıp yaşananları sertçe eleştirdim. Parasız eğitim istiyoruz diye pankart açan üniversiteli kardeşlerimiz 8.5 yıla mahkum edildiğinde neler söyledim? Kürtaj meselesinde, içki yasağında, 3. köprünün adının Yavuz Sultan Selim konulmasında, THY'de grev yapan kardeşlerimiz işten atıldıklarında konuştum da konuştum. 

 

‘Mavi Marmara için Venezuela’ya gittim’

 

- Daha ne yapayım diyorsunuz?

Aynen öyle diyorum, daha ne yapayım? Yalan, riya yok. Menfaat peşinde koşmuyoruz. Doğru söyleyenler her partiye yaranamaz. Ben bunları söyleyince işlerim durdu. BDP, CHP, MHP, AK Parti ile söylediklerimiz yüzünden kötü olduk. Somali'ye gidince de rant elde etmedim. Sayın Başbakan çağırdı, gittim. Oradaki mazlumlara bir nebze yardım olsun diye gittim. Nevruz'da Diyarbakır'a barışa katkı için gittim. 

 

- Chavez'in cenazesine neden katıldınız?

Mavi Marmara saldırısında insanlara destek olduğu için vefamı göstermek adına Venezuela'ya gittim. İHH aktivisti olarak oradaydım. Gezi Parkı'na giderken de orada birkaç oyuncu-tiyatrocu arkadaş vardı, popüler isimler oraya gelmiyordu henüz. Allah diyor ki; 'O ağaçlar ve bitkiler bize secde ederler'. Yani Allah'ın kelamı için, 'Kıyametin kopacağını bilseniz bile, elinizdeki fidanı dikin' diyen Peygamber Efendimiz için parka gittim. Oradaki insanların yanında olmak gerekiyordu, destek olmamız lazımdı. Referandumla ilgili şarkılar söylerken de, 30 yıllık savaş-inkar-asimilasyon sürecinin karşısında durmak amacıyla 1071 şarkısını yaparken de insanları düşündüm. Nefesi kesilenlere, yüreği kurumuşlara bir damla su taşımak istedim. Alevi, Sünni, genç, yaşlı, antikapitalist Müslüman oraya ağacı korumaya geldi. Herkes yanlış da bir siz mi doğrusunuz? 

 

Sırrı Bey’e, Çarşı’ya teşekkür

 

- Son 1 haftada 'Çarşı, Sırrı Süreyya Önder, Nihat Doğan parti kursun, yüzde 30 oy alırlar' diyorlar, ne düşünüyorsunuz?

(Gülerek) Ben de duyuyorum, çok sayıda mesaj geliyor. Mevcut partilerden daha iyi muhalefet yapıyorsunuz diyorlar. Sağ olsunlar. Sırrı Bey'e, Çarşı'ya teşekkürü bir borç biliyorum. Orada polisin karşısında direndikleri ve sistemin karşısında durdukları için. Siyaset de, halk isterse, bizlere ihtiyaç duyulursa yapılabilir. 

 

O bizim ufkumuzu açtı

 

- Şu an var mı böyle bir düşünceniz?

Öncelikle bu siyaset konusunda AK Parti'den vekil olmak istediğimi söyleyenler var, ona açıklık getirmek istiyorum. Ben vekil olmak isteseydim zaten olurdum. İdris Naim Şahin gibi bir facianın bakan olduğu yerde, benim kendimi nerede konumlandıracağımın bir seviyesi yok. O bizlerin ufkunu açtı. Apolitik gençliği politize etti. Sevgili kardeşim Hamza Yerlikaya'nın vekillik yaptığı yerde ben de isteseydim vekil olurdum. 

 

Aşirette 200 bin üyemiz var

 

- Sizin bir de aşiretiniz var, o nüfusu kullanarak da vekil olabileceğinizi ifade etmiştiniz.

Badıkan aşiretindenim. 200 bin üyemiz var, Muş'un yarısı bizim. İlle de milletvekiliği yapayım gibi bir amacım olsaydı zaten bağımsız aday olur ve seçilirdim. Orada oy verenleri, siyaset yapanları küçümsemiyorum, ben oradaki halkın özgür iradesinin üstünde değilim, fakat amacım olsa gider çalışmasını yapardım. 

 

‘2 partiden teklif aldım’

 

-Şu an teklif alıyor musunuz?

Parlamentoda liderin el-kol kaldır, otur-kalk komutu verdiği bir oluşumda kölelik yapmam. Biz o indir-kaldır işlerini ilkokulda bıraktık. Mecliste bulunan ve vardığımız mutabakat sonucu adını söylememin doğru olmayacağı 2 partiden teklif aldım. Hem yerel seçimler, hem de genel seçimler için birlikte siyaset yapmak istiyorlar. Şimdilik yerel seçimlerle ilgili olarak belediye başkanlığı gibi bir düşüncem yok. Siyaset yapacağım, ama bugün değil. Yarın ne gösterir bilmiyorum. 

 

- Başbakanla da yakınlığı olan bir kişiydiniz. AK Parti'de de yer aldınız. Siyaseti ve gidişatı nasıl görüyorsunuz?

Siyaset sonu olmayan bir yol, partiler ise bu yolu giden ömrü bitmeye mahkum araçlardır. Maalesef her parti gibi AK Parti de bir şekilde misyonunu tamamlayacak. Merkez sağı hedefleyen, bu noktada vizyonunu farklı görüş, köken, yüzlerle oluşturan AK Parti artık kendisiyle çelişmeye başlamıştır. 

 

‘İktidar sarhoşluğu tehlikeli’

 

- Nasıl çelişiyor?

Oy veren liberal, sosyal demokrat, cuntadan illallah demiş solcular, Aleviler ile merkezde konumlanmıştı AK Parti. Şu an söylenebilecek şeyler ortada. Bu memleketin içkiyle, zemzemle, Alevi'yle, Hıristiyanla sorunu yoktur ve bu insanlar küstürülmüştür. 'Türkiye'de bir polis devletine mi gidiliyor' algısı yaratılmıştır. 

Günümüzde insanlar demokrasi, özgürlük, sivil anayasa istiyor.  İnsanlara düşünce ve inanç özgürlüğü sağlanmalı. Dindarların sorunlarını önemsiyorsan kamuda çalışamayan türbanlıların derdini çöz. Parasız eğitim isteyenlerin sorunu var. 650 öğrenci kardeşimiz cezaevinde, onların özgürlüğe kavuşması noktasında yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan Hıristiyan'ın, Yahudi'nin de bizler kadar yaşamaya hakkı var. Bu ülkenin kışla, AVM sorunu yoktur. AK Parti'ye oy vermişlerin de böyle bir sorunu yok.

 

Demokrasiye evet, şiddete hayır

 

- Çözüm için öneriniz nedir?

Eşleri türbanlı diye işten atılan binlerce asker ve bürokrata iade-i itibar sağlansın. Barışı bekleyen insanların hayalleri gerçekleştirilsin. Seçim barajı kaldırılsın. Bunlar gerçekleştirilirse başkalarının vagonu olan bir ülke olmaktan çıkarız ve şaha kalkarız. Ülke insanının demokrasi ve özgürlük algısı, mevcut siyasi liderlerin çok ötesinde. Gün gelir yaptığınız köprüler, havaalanları, duble yollar size karşılık vermez. Ben gökdelenlerin, büyük köprülerin olduğu bir şehirde özgürce yaşayamayan bir diken olacağıma, uçsuz bucaksız bir köyde özgürce yaşayan gül olmayı tercih ederim.   

 

- Gezi Parkı'nda başlayan ve birçok yere yayılan eylemlerde yaşananlar hakkında ne söylemek istersiniz?

Demokratik tepkiye sonuna kadar evet diyorum. İllegal çatışmalara ise sonuna kadar karşı çıkıyorum. Polisi aşırı güç kullanmasından dolayı kınıyor, polise taş atan arkadaşların da bu işi bırakmasını istiyor ve diliyorum. Arkadaşları sağduyuya, itidalli olmaya çağırıyorum.