Ezgi Başaran
(Radikal, 10 Mayıs)
Diyelim ki Roboski'yi ben yaptım, n'olacak?
Hayat aynen devam ediyor. Etmesin, bir ara versin, düşünsün diye hatırlatma ihtiyacı hissediyorum. Hayata, kendime, size...
Roboski katliamının üstünden 135 gün geçti. 34 insanı kim düşman belledi, kim bombalama emrini verdi, hâlâ bilmiyoruz.
Adalet cephesinde hiçbir şey ol-mu-yor!
Haksızlıklar mı? Sıralayayım.
***
Kerem Enç iki gün önce Uludere’deki savcılığa gitti. Çünkü oğlu Ahmet hakkında (birçok başka Roboskili gibi) soruşturma açılmıştı. Katliamdan birkaç gün sonra köye gelen Uludere Kaymakamı’nı tartaklamaktan. Pardon, savcılığa göre ‘kasten adam öldürmeye teşebbüsten’. Kerem Bey, savcıya saldırının bir videosu olduğunu işittiği için gitmiş. Köy meydanında güvenlik kameralı dükkân ya da MOBESE olmadığından kastedilen video hepimizin televizyonda izlediği videodur. Savcı, “Önce oğlunu ifadeye getir, sonra sana videoyu gösteririm” diye yanıtlamış.
Kerem Bey diyor ki, “Götürmem oğlumu. Geçen hafta aynı şeyi söyledi, bizim Cabbar ifade vermeye gitti, tutukladılar. Bırakmam oğlumu.”
Kerem Enç, kardeşini Roboski katliamında kaybetti. Yetmedi, şimdi de oğlunu devletin nefesinden korumaya çalışmakla uğraşıyor.
“Savcıya dedim ki, ‘Siz 34 insanımızın katilini bulacağınıza, bizim üstümüze geliyorsunuz’. Hiçbir şey demedi savcı. Onlar hep haklı, biz hep suçlu.”
***
Roboski katliamında bir yakınını yitirenlerin büyük bölümü korucuydu. O gün bugündür, çalışmıyorlar.
5 gün önce Roboski Alay Komutanı tarafından çağrıldılar: Hüseyin Encü’nün babası İslam, Cemel Encü’nün babası Süleyman, Bedran Encü’nün babası Şehmi, Fadıl Encü’nün babası Sait, Selahattin Encü’nün babası Nezmi ve Selem Encü’nün babası Ahmet..
Neler olduğunu Süleyman Bey anlatsın: “Komutan, yani Abdullah Paşa bizi çağırdı. Biz 20 senedir korucuyuz. Yani 20 senedir devletle beraberiz ama o günden beri göreve çıkmıyoruz. Komutan bize ‘Ya göreve çıkın ya da silah bırakın’ dedi. Biz de önce Roboski katilleri ortaya çıksın, sonra görev dedik.”
Komutan, cevap olarak devletin 135 gündür yaptığını kelimelere dökmüş.
“Bunu unutun. Kazaydı. Devlet kaza yaptı. Kapatın. Diyelim ki ben yaptım, n’olcak? Siz devlete karşı ne yapabilirsiniz ki?”
***
Siz ne yapabilirsiniz ki?
Gerçekten böyle bir devlete karşı ne yapabilirler ki?
Sait Bey’in bir cevabı var: “Biz bırakacağız bu işi, koruculuğu. 19 yaşında evladımı kaybetmişim, bana ‘unutun’ diyor komutan. ‘Unut, göreve çık’ diyor. Çıkmam.”
Ahmet Bey’i de dinleyin: “Tazminatı alın, kapatın diyorlar. Oğlum gitmiş ne tazminatı. 22 bin lira mı bizim hakkımız. Bu işin sorumlusu kimse bulun, bize gösterin.”
***
Her gün önümüze başka başka konuları Mikado çöpleri atıp gidiyorlar. Tinimini uğraşıyoruz biz de ne dedi, ne manaya geldi, neler olacak.
Uygar insan olmanın gereği olan soruyu unutuyoruz: Roboski katliamını kim yaptı, emri kim, neden verdi?
Yine cevap yok.
Çünkü, ‘Diyelim ki ben yaptım n’olcak devleti’nde değişen hiçbir şey yok.
NOT 1: Söz konusu komutana ulaşmak için büyük gayret göstermeme, konuyu emir erine anlatmama rağmen maalesef başarılı olamadım. Kendisi benimle görüşmek için müsait olamadı.
NOT 2: Roboskililerin davalarını takip edecek zeki, çevik ve vicdanlı avukatlara, hukuki manada ciddi yardıma ihtiyaç var. Bilgilerinize...