Diyarbakır Newrozu’nda polis tarafından "şüpheli" göztüğü iddiasıyla vurularak öldürülen Kemal Kurkut'un, 10 Ekim 2015'te gerçekleşen canlı bomba saldırıları sırasında Ankara Gar Meydanı'ndaki Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi'nde bulunduğu ortaya çıktı. Hayatını kaybeden Kemal Kurkut’un Ankara Garı katliamı sonrası yaşadıklarını aynı adı taşıyan amcasının oğlu Kemal Kurkut anlattı. Kuzen Kurkut, "10 Ekim’de Kemal de Ankara’ya gitti. Patlama esnasında oradaydı. Fiziksel bir yara almadı, ama ruhsal olarak çöktü. İçine kapanık, donuk, kimseyle konuşmaz oldu. Ankara’dan döndükten sonra ‘Ne oldu?’ dediğimde bize sadece 'İnsanlar parçalandı, kanları sıçradı' diyordu. Onun da üzerine kan sıçramıştı" dedi.
Kemal Kurkut'un vurulma anı:
TBMM'de Kurkut'un vurulmasına ilişkin soru önergeleri verilirken Diyarbakır Barosu da olayı takip edeceklerini dile getirdi.
DİHABER'in haberine göre üniversiteden arkadaşlarıyla birlikte Ankara’ya giden Kurkut, miting alanında yaşadıkları karşısında büyük bir şoka girdi.
"Katliamdan sonra ruhsal olarak çöktü"
Kemal Kurkut’un Ankara katliamı sonrası yaşadıklarını aynı adı taşıyan amcasının oğlu Kemal Kurkut anlattı. Katliam öncesi güler yüzlü, sevecen biri olduğunu söyleyen Kurkut, “10 Ekim’de Kemal de Ankara’ya gitti. Patlama esnasında oradaydı. Fiziksel bir yara almadı, ama ruhsal olarak çöktü. İçine kapanık, donuk, kimseyle konuşmaz oldu” dedi. Kuzeninin Ankara’da yaşadıklarını unutamadığını belirten Kurkut, “Ankara’dan döndükten sonra ‘Ne oldu?’ dediğimde bize sadece ‘İnsanlar parçalandı, kanları sıçradı’ diyordu. Onun da üzerine kan sıçramıştı. Orada yaşadıklarından çok etkilendi” diye konuştu.
"Polislerce psikolojik baskı yapıldığını düşünüyorum"
"Psikolojisi bozuk genç" diye çıkan haberlere tepki gösteren Kemal Kurkut, "Kimsenin psikolojisi durup dururken bozulmuyor. Bu ülkede insanlar çok acı yaşıyor. Kimse ne yaşadın, ne yaşıyorsun diye sormuyor. Psikolojisi bozuk saldırgan deniyor. Ama Kemal’in saldırgan bir tutumu yoktu. Orada polislerce psikolojik baskı yapıldığını düşünüyorum" diye konuştu.
"Bir öğrencinin çantasından başka ne çıkar ki?"
Çantasında bomba olduğu iddialarına da değinen Kurkut, bu iddiaların asılsız olduğunu ve kimsenin inanmadığını söyleyerek, şunları kaydetti: "
Biz aile olarak Kemal’in böyle bir şeyi, ne yapacağına ne de söyleyeceğine inanıyoruz. Zaten fotoğraflar da ortada. Böyle olmadığını gösteriyor. Çantasından da kitap ile kıyafet çıkmış. Bir öğrencinin çantasından başka ne çıkar ki?"
"Araç verilmedi, morgda sular kesildi, cenaze başka bir mezarlığa defnedildi"
Malatya’nın merkez Battalgazi ilçesinde yaşayan 4 çocuklu Kurkut ailesinin en küçük çocukları olan Kemal, küçük yaşta babasını kaybetmiş. Aile tarafından el üstünde tutulmasına rağmen şımarık bir çocuk olmadığını söyleyen kuzeni, "Kemal’in en dikkat çeken özelliği saygılı olmasıydı. Konuşurken yüzümüze bakamaz, utanırdı" diye ekledi.
Cenazeyi, Malatya Adli Tıp Kurumu’na getirdiklerinde görevlilerin tutumuna ve AKP'li Battalgazi Belediyesi’nin yaptıklarına değinen Kemal Kurkut, "Kemal, babasının yanında kendine mezar yeri yaptırmıştı. Kemal’in bu zamansız vefatı sonrası babasının yanına defnetmek istedik; fakat kimi gerekçelerle izin vermediler. Mezarlığa 20 polis aracı gelmişti. Biz de Kemal’i başka bir mezarlığa defnetmek zorunda kaldık” dedi.
Cenazeyi mezarlığa götürmek için cenaze aracı vermeyen AKP'li belediyenin, cenazenin yıkanması esnasında da suları kestiğini savunan Kurkut, "Biz cenaze aracı bulamadık. Özel cenaze aracı getirdik. O araç şoförü bile cenazenin yıkandığı esnada ‘İşim çıktı’ deyip tabutu da alıp götürdü. Köyden tabut getirerek kendi arabamızla cenazemizi mezarlığa götürdük. Bir tabutu bile bize çok gördüler" diye konuştu.
Amca Kurkut: Aleviyim, Kürdüm, fakirim suçum bu
Amca Yusuf Kurkut, cenaze defni sırasında gösterilen muameleye dair konuştu. Cumhuriyet'in haberine göre amca Kurkut, “Olayın nasıl olduğunu bilmiyoruz. ‘demokrasi’ dediler hani demokrasi? ‘Eşitlik’ dediler, hani eşitlik? 20 yaşındaki bir genç vurulur mu? Suçumuz ne? Ben Aleviyim suçum bu. Ben Kürt’üm suçum bu. Ben fakirim suçum bu. Hani varsa nerede adalet?" dedi.
"Orantısız güç kullanıldı"
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma sürürken, olay yerindeki polislerin de ifadelerinin alınacağı belirtildi. Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Neşet Girasun, "Olay sonrasında basın yayın organlarında çıkan görüntüler ve fotoğraflar, valiliğin açıklamasının gerçeği yansıtmadığını gösteriyor. Bu görüntülere göre olayda tamamen bir yargısız infaz var. Kamu görevlileri bu olayda orantısız ve ölçüsüz güç kullanmışlardır."