görevden alınıp yerine kayyım atanmasının ardından tutuklanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı’nın “terör örgütü üyesi olmak” iddiasıyla 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davanın 2’nci duruşmasında Mızraklı hakkında tutukluluğun devamı kararı verildi. Mızraklı, siyasi saikle açılan davanın duruşmasına bir daha SEGBİS ile katılmayacağını belirtirken, avukatları mahkeme heyetine “Bu suça ortak olmayın" çağrısı yaptı.
Duruşmaya Almanya Büyükelçiliğinden Siyasi İşler Dairesi Başkatibi Paul Amann, Avrupa Birliği Delegasyonu üyeleri, ABD Adana Siyasi İşler Konsolosu Rebacca Daffing, İnsan Hakları İzleme Örgütü temsilcileri, Düşünce Suçuna Karşı Girişim, Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi, Barış Akademisyeni Onur Hamzaoğlu, Halkların Demokratik Kongresi (HDP) milletvekilleri Remziye Tosun, Dersim Dağ ve Musa Farisoğulları, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDP Diyarbakır İl Yöneticileri, TTB Merkez Konseyi Genel Sekreteri Bülent Nazım Yılmaz’ın yanı sıra birçok sendika, meslek odası, insan hakları örgütleri temsilcileri katıldı. Duruşma öncesi katılmak isteyenler üst aramasından geçerek duruşma salonuna alındı.
Duruşmaya Adnan Selçuk Mızraklı Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanırken avukatları Cihan Aydın, Mehmet Emin Aktar, Zülal Erdoğan ve Muhsin Bilal hazır bulundu.
"Savcı 13 sayfalık klasörden, 2 sayfalık mütalaa hazırladı"
Avukat Mehmet Emin Aktar, savcının celse arasında verdiği esasa ilişkin mütalaasına dair konuşarak, "Önceki ara kararların yerine getirilmesi beklenilmeden, toplanan delillerin hüküm vermeye yeterli olduğuna karar verilerek, 27 Ocak'ta dosya esas hakkında mütalaayı hazırlamak üzere savcıya gönderildi. Savcı 13 sayfalık klasörden, 2 sayfalık mütalaa hazırladı. Mütalaada müvekkile ilişkin DTK faaliyetleri yer alıyor. Bir de itirafçının beyanları var. İddiaların temeli olan ses kayıtlarının müvekkille ait olup olmadığı araştırılması için ara karar kuruldu. Ses kaydı araştırmaya gönderilmiş. Ancak ne bizden ne de savcıdan görüş alınmadan bu ara karardan vazgeçilmiş. Bu ses kayıtları şu an FETÖ'den yargılanan savcılar tarafından alındı. Şüpheli olmadığı bir dosyada hukuka aykırı bir dinleme yapılmış. Bu delilin dosyadan çıkarılmasını istiyoruz. Ya da ATK' da bulunan ses kaydının müvekkille ait olup olmadığı araştırılması ara kararı yerine getirilsin. İtirafçı Hicran Berna Ayverdi'nin beyanları kimin tarafından alındığı belli değil. İfade tutanağı hukuka uygun hazırlanmamış, dosya korsan bir beyan üzerine kuruldu. Mahkeme ifadenin hukuka uygun alınıp alınmadığını araştırmadı. Kim bakarsa baksın Hicran Berna Ayverdi’nin beyanlarını hazırlanmış kurgu olduğunu anlar. Milletvekili döneminde yaptığı konuşmalara dair Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan soruşturmanın sorulmasını istiyoruz. Bu nedenle öncelikle tevsi tahkikat taleplerimizin değerlendirilmesini istiyoruz" diye konuştu.
Talepler reddedildi
Mahkeme önceki celse alınan ara kararların ve tevsi tahkikat taleplerinin dosyaya yeni bir yenilik katmayacağını belirterek, talepleri reddetti.
İddia makamı, Mızraklı’nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. Mızraklı ve avukatları, mütalaaya karşı savunma için süre talebinde bulundu.
"Bu suça ortak olmayın"
Savcının tutukluluk halinin devamını istemine karşı söz alan Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, dosyanın “oluşturulan deliller” üzerine kurulduğunu vurguladı. Aydın, "Bu dava üretilmiş bir davadır. Kim belediye başkanı seçilseydi bu hukuksuzlukla karşılaşacaktı. Hukuku tartışmayız burada. İddianame karar oluşturuyorsa, mahkeme başkanı neden o koltukta oturuyor? Biz neden savunma yapıyoruz şu anda? Siz yargılamanın yolunu açmalısınız? Bir an önce Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı tahliye edilsin. Sizin tabirinizle tüm deliller toplanmışsa niye tutuklu tutuyorsunuz. Tutuklama için hiçbir gerekçe yok. Bu suça ortak olmayın. Burada bir suç var. Yasadışı elde edilmiş deliller var ve müvekkil tutukludur. Adli kontrol tedbiriyle de olsa tahliye edilmesi talebinde bulunuyorum" dedi.
"Bir daha SEGBİS ile katılmayacağım"
Savcının tutukluluk talebine karşı Selçuk Mızraklı ise, şunları söyledi: "Soruşturmanın başından bu yana baktığımda, önceden verilmiş bir kararla karşı karşıya olduğumu anladım. Duruşmaya SEGBİS'le katılmam hukuka aykırıdır. Bir daha SEGBİS'le katılmayacağımı belirterek, tutukluluk halime dair son sözlerimi söylüyorum. Van ve Elazığ'da yaşanan afetler karşısında yüreğimiz buz tuttu. Yaşamını yitirenlerin ailesine başsağlığı diliyorum. Geçen mahkemede davanın siyasi saiklerle açıldığı iddiam, bu duruşmada doğrulandı. Bizler defalarca siyasi saiklerle açılan davalarla karşılaştık. Birçok ülkede siyasi saiklerle açılan davalar, ülkenin tarihine kara leke olarak geçti. Bu vakaların karşısında siyasi iktidarın verdiği karara uyarak kolaycılığa kaçılmamalı. Herkes bu durumdan sorumludur. ‘Ben yanıltıldım aldatıldım’la olmaz. Biz daha zor olanı, çatılmalı ortamda barışı ve yaşamı koruma peşine düştük” dedi.
"Haklıyız, inançlıyız, zulümde de esenlikle büyürüz
Son 5 yılda HDP’nin "kum torbasına" dönüştürmek istendiğini kaydeden Mızraklı, şöyle devam etti: “Medyanın yalan ve iftira süreçleri devam ediyor. Defalarca tekzip etmemize rağmen yargı bunları görmezden geldi. Kandil'e para gönderme iftirası ve diğerleri sonucunda tutuklandım. Seçme ve seçilme hakkım gasp edildi. Hukuk devlete ait bir kavram değildir. Toplum da kendi hukukunu yaratabilir. Demokratik siyasete 1993'te ilk büyük darbe vuruldu. 2013 ile 2015 arası süren çözüm süreci toplumda büyük bir ilgiyle karşılaşırken, AKP ile FETÖ boşanmasına döndü. Dolmabahçe mutabakatından vazgeçildi. Bin odalı sarayın inşasıyla tek adam rejimine geçildi. Toplumun her kesimi gözaltılarla korkutulmaya çalışılıyor. İdlib meselesi ekonomiyi, savaş ekonomisine dönüştürecektir. 2002'deki iktidarın 3Y'sini 33Y'ye çıkarabiliriz. Yoksulluk had safhaya ulaştı. Ülkemizdeki kötü gidişat Kürt bahtiyar olmasın politikasında saklı. Kürt özgür olmasa, Türk özgür olmaz. Uzlaşı ve barış politikası olmalı. Selefi gruplarla hareket edilmesi ağır sonuçları oluşturur. Irkçılığa, polis devletine, kayırmaya ve daha nice benzer kavrama son verilsin. Ya hep birlikte kazanacak ya da ateşte yürümeye devam edeceğiz. 'Taş üstünde taş bırakmayız' diyen zamane barbarlarla işimiz olmaz. Bizim işimiz yurtseverlerle olur. Haklıyız, inançlıyız, zulümde de esenlikle büyürüz. Bu mütalaa, tam bir torba yasa gibi, savcı ne duyduysa içine atmış. Hakikat araştırılmamış. Defalarca DTK çalışmalarında bulunduğumu ifade ettim. Sağlık komisyonunda çalışmadığımı söyledim. Yoksullukla mücadele eden dernekte çalıştım. İtirafçılarla hukuk cinayeti işleniyor. 3 yıldır itirafçılık yapan, 72 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılanırken bizim hakkımızda verdiği ifadelerin karşılığını alıyor. Kısa sürede beraat ettirilebilir."
Tahliye edilmedi
Mahkeme, verilen aranın ardından, Mızraklı’nın tutukluluk halinin devamına karar karar verdi. Duruşma 9 Mart’a ertelendi.
Öte yandan, Mahkeme başkanı duruşma tutanağının gazetecilere verilmesini istemediği için avukatlara zabıt verilmedi.
Açıklama yapılması engellendi
Duruşmaya katılan siyasetçiler, aydınlar, yazarlar ve yabancı gözlemciler, duruşmanın ardından adliye önünde açıklama yapmak istedi. Yoğun güvenlik önlemleri alan polis, açıklamaya Diyarbakır Valiliği’nin “yasak kararı”nı gerekçe göstererek izin vermedi. Sadece milletvekillerin açıklama yapabileceği belirtilirken, adliye önünde toplanan DTK Eşbaşkanı ve HDP Milletvekili Leyla Güven, DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, HDP milletvekilleri Hişyar Özsoy, Musa Farisoğulları, Semra Güzel, Dêrsim Dağ, Necdet İpekyüz ve Ebru Günay, kalkanlarla ablukaya alındı. Kalkanlarla gazetecilerin görüntü alınması engellenince, milletvekilleri polisin bu tutumuna tepki göstererek, açıklama yapmadı. (MA)