Diyanet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından 'Kendi Dilinden FETÖ -Örgütlü Bir Din İstismarı' başlığı altında, Fetullah Gülen'in 40 yıllık dini söylemini incelediği çalışmayı tamamladı.
Fetullah Gülen'e ait 670 saatlik bütün konuşmalarının, Türkçe basılmış olan 80 kitabının, çıkardığı dergilerin, dergilere yazdığı bütün başyazılarının incelendiği çalışmada, Gülen'in nasıl bir söylem kullandığı ve bu söylemin İslami açıdan ne tür sorunlar taşıdığı bütün yönleriyle ele alındı.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez FETÖ'yle ilgili açıklama yaptı.
Görmez şöyle konuştu:
Çocuklarını bu örgüte kaptıranlara Diyanet'in gecikmeli bir son görevi olduğunu düşünüyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı bütün dünyadaki kurumlarla da bu çalışmayı paylaşmak zorundaydı.
FETÖ örgütlü bir din istismarı hareketidir. Din İşleri Yüksek Kurulumuzun yaptığı bu çalışma artık geçmiş için değil, geleceğimiz için önem arz etmektedir. FETÖ terör örgütü bunlardan biridir. Bu sebeple konuşmalarını, kitaplarını ve dergilerini inceleyen Din İşleri Yüksek Kurulu, söz konusu hareketin sızma planını ortaya çıkarmıştır. Sızıntı dergisi bir derginin değil, bir hareketin ve metodun adıdır. Sadece kurumlara, devletlere bir sızma hareketi değil, düşüncelere, inançlara, kalplere bir sızma hareketidir.
'FETÖ elebaşının yöntemi...'
FETÖ elebaşının yöntemi o kadar karmaşık değil. Sadece bilinçli olmamız gerekiyor. Yanlış bilgileri doğru bilgilerle karıştırarak veriyor, hemen hemen her konuşmada mutlaka saptırıcı bir ifade adeta söz arasına gizlenmiştir. Birden fazla anlama gelen ifadeler kullanarak saçma sapan bir teolojinin ortaya çıkmasını sağlamak, kendini üçüncü gibi anlatmak... Bütün konuşmalarında tiyatral bir oyun sergileme, söyleyeceği şeylere zemin hazırlamak. Menfaati söz konusu olduğunda bu yöntemleri ustaca kullanmıştır. Takiye sözlerle insanların inançlarına ve değerlerine sızmıştır.
Fırsatını bulduğunda doğrudan doğruya Allah adına konuştuğunu, mensuplarının karşısında kendi şahsında Allah'ın mütecelli olduğunu söylemekten kaçınmamıştır. Bu sözleri cami kürsüsünde söylemiştir. Bu sözler onun sapkınlık derecesini göstermesi açısından önemli ama daha korkunç olan 'Allah inancını' sistematik olarak bozmaya çalışması... Kendi mensuplarına sürekli Allah'a ulaşma çabasında olmuştur. Peygamberi İzmir'e getirmesi, onunla görüştüğünü sürekli iddia etmesi içten bile değildir. Bunun çok sinsice yapıldığını görüyoruz, gözyaşları içinde yapıldığını görüyoruz.
Meleklerle görüştüğünü iddia ediyor, melekten merhaba gördüğünü, kendisine Hak'tan nida geldiğini söylemekten çekinmiyor. Sadece Allah ve peygamber değil, Kuran-ı Kerim de suistimal ediliyor. Kendine işaret eden ayetlerden söz ediliyor. Bütününde Kuran'a verdiği zarardır. FETÖ elebaşısı için ayetler sadece araç ve işarettir. Onun için hiçbir şeyin gerçekliği yoktur.
FETÖ elebaşısı kendisi için Allah'ın ulaşılabilir, peygamberlerin dokunabildiği bir dünya kuruyor.
'Hz. Muhammed, haşa Hz. Meryem'le evlenmiş, haşa Hz.İsa olmuş...'
Zihinleri yeterince bulandırdıktan sonra tüm konuşmalarında işi Mesih'e bağlıyor. Ve kendisine tabi olanları bu kurtuluşun erleri olduğuna inandırıyor. Kahramanları olduğuna iddia ediyor. Dahası Mesih meselesini müstakil bir öğretiye dönüştürüyor, buna göre Hz. Muhammed, haşa Hz. Meryem'le evlenmiş, haşa Hz.İsa olmuş...
Onun için diyalog da bir araçtır. Dünyaya yayılmanın bir aracıdır. Vatikan konsolünün diyaloğa yüklediği anlamdan çok daha öteye taşımıştır. Dinlerin izdivacını sağlama gayretine girmiştir. Kendi mensuplarına gelince onlar, onun için Allah'ın cemaatidir. Konuşmalarında kendi mensuplarını Allah cemaati ya da peygamber cemaati olarak göstermektedir. Bu da bu konuşmalar da ya Mesih olmuştur ya da peygamberin onayladığı kişi...
Işık Evleri
O bu söylemlerini yaymak için camiyi kirletmiştir. Ta ki Işık Evleri'ni kurana kadar. Ona göre mabedler kapanabilir ama ışık yayan evleri vardır. Allah'tan izin var o evler var... Bunları söylüyor. Çocuklarını bunlara teslim eden anne babalara sesleniyorum; yüzbinlerce kez bu konuşmalar gece yarılarında çocuklarınıza dinlettirilmiştir. Masum çocukların barına ihtiyaçlarını kullanarak, onların zihinlerine sızmak için gece yarıları telkine maruz kalmıştır.
Kendimize soruyoruz ya bunlar nasıl oluştu diye? O konuşmalar telkin ve propaganda aracı olarak o çocuklara o evlerde o çocukları teslim almak üzere bugün bütün yönleriyle ortaya çıkmıştır. 'Ben sizin sol meleklerinize talimat verdim günahlarınızı yazmayacak' diyor. Öyle olunca her türlü günahı ve cinayeti nasıl meşrulaştırdığını anlamış olacağız...
İnsanları dinleri konusunda duyarlı kılmak Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevidir. Şahıslardan bağımsız olarak bunu yapmalıdır. Bu kötü tecrübenin ardından şunu ifade etmeliyim; karanlık yapıların kirli emellerine karşı durmalıdır.