Diyanet İşleri Başkanlığınca Antalya'nın Alanya ilçesinde düzenlenen ve üç gün süren 37. İl Müftüleri İstişare Toplantısı'nın sonuç bildirgesi, kapanış oturumunda açıklandı. Erbaş, okuduğu sonuç bildirgesinde, Başkanlığın, tüm faaliyetlerinde her türlü etnik, mezhebi, siyasi, kültürel ve ideolojik tartışmaların dışında kalarak, İslam'ın temel ilkeleri ve milletin ortak değerleri ekseninde hizmete devam edeceğini söyledi.
İlgi ve algıların sürekli değiştiğine değinen Erbaş, küresel ölçekte insanlığın maruz kaldığı krizlerin en temel nedeninin, anlam ve ahlak konusunda yaşanan savrulmalar olduğunu belirtti.
Hayatın manasının ve gayesinin kaybedilmeye yüz tuttuğunu, varlığı anlamlı, insanı ahlaklı kılan değerlerin hayatın dışına itildiğini ifade eden Erbaş, küresel boyutta bir kimlik, şuur ve istikamet sorununun hayatı kuşattığını, yeryüzü insanoğlunun hizmetine amade kılınmışken, insanın eşyanın esiri olduğunu dile getirdi.
Erbaş, bütün insanlık için daha güzel bir gelecek adına atılması gereken en önemli adımın, bireysel, toplumsal ve küresel boyutta bir ahlak inşası olduğunu kaydetti.
Her müminin, insanlık için huzurlu, adil ve yaşanabilir bir dünya oluşturma yolunda gayret göstermesi gerektiğini vurgulayan Erbaş, şöyle devam etti:
"Günümüzde inancın, maneviyatın, dini ve ahlaki değerlerin hayatla bağının koparılması neticesinde, sadece maddeyi önemseyip, manayı ihmal eden ya da yalnızca kendini düşünüp çevresine karşı alabildiğine duyarsızlaşan bir anlayış öne çıkmıştır. Zararlı alışkanlık ve bağımlılıklar, dijital ortamların olumsuz etkileri, bilhassa gençlerin yalnızlığını, çaresizliğini istismar eden yapıların faaliyetleri, yaşanan krizleri içinden çıkılamaz hale getirmektedir. Dolayısıyla bu durum hepimizin insani ve vicdani sorumluluklarını gözden geçirmesini gerektirmektedir. Çağımızı kuşatan bunalımdan çıkmanın yolu ise inancımızın ve medeniyetimizin bize öğrettiği şekilde yardımlaşma, paylaşma, dert ortağı ve duygudaş olma gibi değerleri güçlü tutmaktan, sorunları hep beraber ortadan kaldırmaktan geçmektedir."
"Her mümin kötülükle mücadele etmekle mükelleftir"
Şiddetle mücadele çalışmalarını bir merhamet projesi olarak yürüttüklerini belirten Erbaş, kimden gelirse gelsin ve kime karşı yapılırsa yapılsın şiddetin her türlüsüne karşı topyekun mücadele anlayışının benimsendiğini bildirdi.
Hiçbir müminin, dünyadaki zulüm ve kötülüklere, çevresinde yaşanan olumsuz hadiselere karşı kayıtsız ve duyarsız kalamayacağına işaret eden Erbaş, "Her mümin, eliyle, diliyle ve kalbiyle kararlı şekilde kötülükle mücadele etmekle mükelleftir. Diyanet İşleri Başkanlığımızın bütün mensupları, iyiliğin egemen kılınıp kötülüğün ortadan kaldırılması adına milletimize en güzel biçimde örnek olma ve rehberlik yapma sorumluluklarını hakkıyla yerine getirmenin gayreti içindedir" dedi.
"Sorumsuz içerikler ciddi tahribatlara sebep oluyor"
Erbaş, dijital platformlarda ve sanal ortamlarda her yaştan insanın zaman harcamaya başladığını, bu anlamda da medya mecralarının yayın politikaları ve içeriklerinin oldukça stratejik hale geldiğini söyledi.
Bu alanda sorumluluk bilinciyle yürütülen nitelikli çalışmaların önemi ve etkisinin tartışılamayacağını vurgulayan Erbaş, şunları kaydetti:
"Ahlaki ve kültürel değerlerimizi, çocukların ve gençlerin duygu dünyalarını ve gelişimsel özelliklerini dikkate almayan, şiddet, nefret ve kavgayı özendiren sorumsuz içerikler, bireysel ve toplumsal yapıda ciddi tahribatlara sebep olmaktadır. Dolayısıyla medya mecralarında yayın ve paylaşım yapanların ahlaki ilkelere büyük titizlikle bağlı kalması, medyayı takip eden herkesin de azami dikkat ve duyarlılıkla hareket etmesi hayati önemi haizdir.
Ancak medya aracılığıyla ortaya konan yazı, haber ve yorumların bir kısmının yanlış bilgilere dayandığını görmek üzüntü vericidir. Aziz milletimizin ve Başkanlığımız mensuplarının doğru bilgiye ve gerçek habere ulaşma hususundaki duyarlılığı ve feraseti ise memnuniyet sebebidir. Bu bağlamda Diyanet İşleri Başkanlığı, kurumsal yapısı, hizmet alanları, fetvaları ve görüşleriyle ilgili merak edilen bütün hususları açık ve şeffaf şekilde kamuoyuyla ve talep eden herkesle paylaşmaktadır. Buna rağmen araştırmadan, doğru bilgi edinme ihtiyacı duymadan, algı ve manipülasyona dayalı, zan ve vehimlerden beslenen bilgi ve yorumları paylaşarak itibar suikastı yapmak hiçbir insani ve hukuki ilkeyle bağdaşmamaktadır."