Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, dünyanın dengesini muhafaza etmenin İslam ile mümkün olduğunu söyledi.
Atatürk Üniversitesi yerleşkesindeki 15 Temmuz Milli İrade Salonunda düzenlenen "İslam'ın rehberliğinde bilgiden bilime" adlı söyleşi programı, Kur'an-ı Kerim tilaveti, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.
Ali Erbaş, burada yaptığı konuşmada, İslam'ın insanlığın nimeti olduğunu söyledi.
"İslam demek denge dini demektir" ifadesini kullanan Erbaş, "Ben buna çok dikkat çekmeye çalışıyorum. Dünyanın dengesini muhafaza etmek İslam ile mümkündür. İslamsız dünyanın dengesini muhafaza etmek imkansızdır. Bütün Peygamberler dengesizlikten kurtarmak için gönderilmiştir. Onun için İslam dünyanın ve insanlığın nimetidir." diye konuştu.
Erbaş, insanların bilgi ile aydınlığa çıkacağına dikkati çekerek, şunları dile getirdi:
"İslam, Yahudilik ve Hristiyanlığın tam ortasında yer alıyor. Yahudilik'te dünyevilik varken Hristiyanlık'ta ahiret inancı var mı yok mu tartışılır. İslam, işte burada Yahudulik ve Hristiyanlığın tam ortasında iki anlayışı da reddeden, dünya ve ahiret dengesini muhafaza eden bir dindir. İslam amelleri değerlendirir ve o yüzden iyi ki Müslümanız ama bunun nimetinden bütün insanlığın istifade etmesini sağlama görevi de bizimdir. Bilenlerle cehalet ortadan kalkar ve insanların birbirleriyle kavgası, didişmesi, zulmetmesi, sömürmesi ortadan kalkar. Yeter ki Kur'an-ı ve sünnete uygun bir dil olsun. Yolumuzu sapıtmamamız için emanete sahip çıkmak lazım."
İslam medeniyetinin köklü olduğuna işaret eden Erbaş, şunları kaydetti:
"İslam toplumu, bilimin bütün alanlarında insanlığın ufkunu aydınlatmış, teorik ve pratik boyutta ilmin öncüsü olmuştur. Bununla ne kadar iftihar etsek azdır. İnsanlık tarihinin en görkemli dönemi olan İslam medeniyetini anlamak önemli bir husustur. Orta Asya'da atalarımızın doğup büyüdüğü topraklar İslam medeniyetinin geliştiği yerlerdir. Bizim atalarımız teorik ve pratik boyutta ilmin öncüsü olmuştur. Batı Orta Çağ içinde adeta debelenirken Biruni kimya ile ilgili öyle çalışmalar yapmış ki bugün en gelişmiş laboratuvarlarda, en gelişmiş teknolojik aletlerle yapılan deneylerle Biruni'nin yaptığı deneyler birbirine çok yakın. Batı bizim 1000 sene önce başladığımız noktaya bundan 30 sene önce geldi. Bütün bu bilimlerin aslı Müslümanlar tarafından bulunmuştur."
Erbaş, bilgi çağında yaşandığını ve doğru bilgiye ulaşmak için okumanın önemine işaret ederek, "İçinde yaşadığımız bilgi çağında bilgiye ulaşmak oldukça kolaylaşmakla beraber doğru bilgiye ulaşmak alabildiğine zorlaşmaktadır. Bilgiler dolaşıyor ama doğru mu değil mi bunu tespit etmek bize düşüyor. Doğru bilginin peşinden koşacağız. Bilginin ve hakikatin alabildiğine manipülasyona maruz kaldığına şahit oluyoruz. Biz sahih doğru bilginin peşinden koşacağız." ifadelerini kullandı.
"İslam dini şefkat ve merhamet dinidir"
Erbaş, bilginin ahlakla ilişkisine de dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bilginin ahlakla irtibatı yok sayılamayacağı gibi sorumlulukla ilişkisi de görmezden gelinemez. Yaşadığımız çağı doğru anlamak için doğru okumalar yapmalıyız. Günümüzün en büyük sorunlarından olan radikalizmin tahammül edemediği şey sorgulayan insan modelidir. Radikalizm bundan hiç mutlu olmaz çünkü o düşünmeyen insan ister. Yüce dinimiz İslam, insanın kendisiyle, rabbiyle, çevreyle, toplumla ve bütün varlık alemiyle ilişkisini en ideal düzeyde belirleyen ilkeleri açıklayarak onun dünya ve ahiret huzurunu temin eden ilahi bir nizamdır. Bu esasında İslam'ın bir tür tanımıdır. İslam bütün insanlar için can, mal gibi şeyleri temin eden, barış ve merhamet dinidir. İnsanların dini ne olursa olsun onların da inançları canı malı korunması lazım. İslam sadece Müslümanların değil evrensel bir din olduğu için herkesin farklılıklarını dikkate alarak özgürlüklerin korunmasın ister. İslam dini şefkat ve merhamet dinidir. Zalimin karşısında mazlumun yanında yer alır."
Programda, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Erbaş'a hediye verdi.