Gündem

Dışişleri'nde yeni uygulamalar kadrolaşma endişesini artırdı

Türkiye basınının önde gelen diplomasi gazetecilerinden Barçın Yinanç, mevzuatta yapılan değişiklikler ve yeni uygulamalar nedeniyle Dışişleri Bakanlığı'nda "

13 Aralık 2011 02:00


T24 - Türkiye basınının önde gelen diplomasi gazetecilerinden Barçın Yinanç, mevzuatta yapılan değişiklikler ve yeni uygulamalar nedeniyle Dışişleri Bakanlığı'nda "kadrolaşma" endişelerinin arttığını yazdı. Yapılan değişikliklerle büyükelçi olmanın kolaylaştırıldığını hatırlatan Yinanç, Dışişleri Bakanlığı içinde meslek memurlarının özgeçmişini yayımlama uygulamasına son verilmesinin de tartışma yarattığını belirtti. 

Barçın Yinanç'ın, Hürriyet Daily News'da yayımlanan yazısı şöyle: 

Dışişleri Bakanlığı’nın yapısı ve işleyişine radikal değişiklikler getiren teşkilat yasası ile ilgili endişeleri yaklaşık bir yıl önce yazmış ve şöyle sonuçlandırmıştım: Bir grup, yasanın terfi ve tayinlerle ilgili bölümünün gerekli olduğunu ve bakanlıktaki en parlak ve yetenekli diplomatların bürokrasinin ağır çarklarına takılmadan yükselmesi için fırsat oluşturacağını düşünüyor; değişikliklerin kadrolaşma ve eşitsizlik yaratma riski taşıdığını savunanlar  ise, kesin bir yargıya varmadan önce “uygulamaya bakmak” istiyor.

Aradan geçen bir yıllık süre zarfında endişelerin giderilmediğini söylemek mümkün.


Büyükelçi olmak kolaylaştırıldı


Teşkilat yasası iki konuda radikal değişiklik getirdi. Eskiden büyükelçi olmak için en az 20 yıl görev yapmak gerekiyordu. Teşkilat yasasının hemen ardından yayımlanan tayin terfi yönetmeliği ile bu süre yaklaşık 12-15 yıla indirildi.

Ayrıca, eskiden ağırlıklı olarak siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler bölümü mezunları alınırken, ekonomi, işletme,  tarih, sosyoloji, psikoloji gibi bölümlerin mezunlarının da bakanlık sınavına girmelerinin önü açıldı.

Yasa ve bağlı yönetmeliklerin yürürlüğe girmesinden bu yana terfi/tayinlerle ilgili iki-üç tur  karar çıktı. Yeni  memur alımı için de bir yılda iki kez sınav yapıldı. Kasım 2010'da yapılan sınavın ardından,  ikinci sınavın sonuçları da geçen kasım ayında açıklandı.

Dışarıdan bakan ve diplomatların sicil bilgilerine sahip olmayan biri olarak terfi/tayin kararlarında, gerçekten hak edenlerin mi terfi ettiği, terfi alamayanlara haksızlık yapılıp yapılmadığı konusunda görüş beyan etmem  doğru olmaz.

Ancak kuşaklar  arasında büyük bir gedik açılır, bazıları sürekli yerinde sayarken, bazıları üst kademelere hızla çıkar ve diyelim ki bir müddet sonra, örneğin,  10 yıllık memurların altında görev yapan 15 yıllık memurların sayısında büyük bir artış olursa, bunun bakanlıktaki çalışma huzurunu ve uyumunu ciddi şekilde bozma riski var.

Yeni memur alımlarına gelirsek;  eskiden bakanlıktaki ciddi personel açığına karşın, sınavlara girişte kriterler yüksek tutulur, 200, 300 kişi arasından 20 – 30 – 40 kişi alınırdı. Geçen yıl yapılan sınavla 1400 kişi arasından 100 kişi alındı. Bu yıl yapılan sınavı ise 74 kişi geçti.

Eskiden şimdiki kadar çok sayıda üniversite yoktu.  2010 ve 2011’deki sınavları geçenler, yaklaşık iki düzine üniversiteden geliyor.  Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin egemenliği zaten on, on beş yıl önce bitmişti. 24 kişiyle geçen sene en çok Boğaziçi Üniversitesi’nin mezunları bakanlığa girdi. Bu sene ise  9 kişi ile Marmara Üniversitesi birinci konumda.  Bölüm dağılımına bakarsak, geçen sene 33 kişi ile uluslarararıs  ilişkiler bölümü birinci sırada, bu sene ise 14 kişi ile üçüncü sıraya düşmüş. Bu seneki en büyük grubu işletme mezunları oluşturuyor.

Geçen sene bakanlığa girip çalışmaya başlayanlar üstlerinde hayal kırıklığı yaratmış durumdalar. Bakanlıktaki orta kademeler,  sınavı geçme kriterlerinin fazlaca düşürüldüğü görüşünde. Aslına bakarsanız, Türkiye’nin pro-aktif dış politikası, pek çok ülkede açtığı yeni temsilcilikleri göz önüne alırsak, kriterlerin esnetilmesini doğal karşılamak gerekiyor.

Ancak herkes bu durumu böyle yorumlamıyor. Şimdiye kadar neredeyse askeriyeye yakın hiyerarşik yapısı nedeniyle siyasi kadrolaşmaya oldukça kapalı kalan Dışişleri’nde yapılan yeni değişikliklerle kadrolaşmaya açık yeni bir dönemin başladığı görüşünü savunanlar var.


Özgeçmişler iç yayından kaldırıldı


Bakanlığın bazı uygulamaları da bu görüşü destekler bir algılama yaratmış. Eskiden bakanlığın kendi iç yazışma sistemi olan intranet’te herkesin özgeçmişi tüm eğitim geçmişini kapsayacak şekilde yer alırken, yeni bir kararla özgeçmişlerin kaldırılması kararlaştırıldı. Türkiye’de bazı grup ve cemaatlerin desteklediği okulların tartışma konusu olduğunu hatırlatmaya gerek yok.  Bu arada , hangi memurun hangi tarihte girdiği de saklı kalacağı için, kimin hangi hızla yükseldiğini tespit etmek  de zor olacak deniyor. Bakanlık ise özgeçmişlerin geçmişte yaşanan bazı sıkıntılı durumlar da gözönüne alınarak,  güvenlik nedeniyle kaldırıldığını savunuyor.  

Kısaca özetlemek gerekirse, ara kademelerde, şimdilerde girenlerin, hızla yükselip, 10 - 15 yıl  içinde bakanlıkta kritik mevkilere geleceği endişesi var.

Gelecek 10 yıl içinde çok farklı bir Dışişleri Bakanlığı personel yapısı ile karşılaşacağız. Bunun iyi mi, kötü mü olacağı hakkında ciddi şekilde kafa yormak gerekiyor.