Gündem

Dışişleri'nden Avrupa Konseyi'nin Kavala kararı hakkında açıklama

"AİHS'nin siyasi mülahazalar üzerinden belirli ülkeler aleyhinde işletilmesi her şeyden önce Avrupa Konseyinin kendi itibarını zedelemektedir"

02 Aralık 2021 21:00

Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) iş insanı Osman Kavala kararını yerine getirmediği için Türkiye hakkında ihlal süresi başlatmasına tepki gösterirken, Avrupa Konseyinin bağımsız ve tarafsız mahkemelerce yürütülen yargı sürecine saygı ve güven duyması gerektiğini bildirdi.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin, AİHM'in Kavala kararını uygulayıp uygulamadığının tespiti hususunu AİHM'e havale etme niyetini içeren bildirimde bulunduğu hatırlatıldı.

Açıklamada, "Ülkemizde devam eden yargı sürecine saygı ilkesi uyarınca, AK’yi bağımsız yargıya müdahale niteliği taşıyacak bu kararın devamını getirmekten kaçınmaya davet ediyoruz. Başta AK Bakanlar Komitesi olmak üzere herkes, bağımsız ve tarafsız mahkemelerce yürütülen yargı sürecine saygı ve güven duymalıdır" ifadelerine yer verildi.

Konseyin kurucu üyesi olan Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden kaynaklanan sorumluluklarının bilincinde olduğu vurgulanan açıklamada, Türkiye tarafından bu yıl içinde 128, bugüne kadar ise 3 bin 674 AİHM kararının uygulandığı belirtildi.

AİHM kararlarının icrasını denetleyen Bakanlar Komitesinin gündeminde halen çok sayıda kararın bulunduğuna dikkati çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Kavala kararından daha eski olan ve başka ülkeler hakkında ve konularda da uygulanmayan kararlar varken, özellikle Kavala kararının sürekli olarak gündemde tutulmasını tutarsız bir yaklaşım olarak görüyoruz. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi sistemindeki mevcut mekanizmaların hukuki ve adil bir anlayışa göre değil de, siyasi mülahazalar üzerinden belirli ülkeler aleyhinde işletilmesi her şeyden önce Avrupa Konseyinin kendi itibarını zedelemektedir.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, insan hakları sisteminin etkinliğini sürdürmek istiyorsa tarafgir ve seçici tutumunu bırakıp, AİHM kararlarının uygulanmasını tüm üye ülkeler yönünden tarafsız bir yaklaşımla ele almalıdır."