Polis Akademisi Ceza Adaleti Bölüm Başkanı Prof. Vahit Bıçak: Danıştay'ın son kararı, Ergenekon davasındaki dinlemeye dayalı delillerin yok sayılmasına neden olabilir
Danıştay: Adalet Bakanlığı dinletemez
Adalet Bakanlığı: Dinlenen hakim-savcı yok
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, ‘telekulak’ konusunda önemli bir karar verdi. Bu kararla, Adalet Bakanlığı müfettişlerine dinleme yetkisi veren uygulamanın yürütmesi durduruldu.
Adalet Bakanlığı'nın karara ilişkin tepkisi 'bugün itibarıyla dinlenen hakim ve savcı olmadığı' şeklindeydi. Karar, dinleme kayıtlarının önemli rol oynadığı Ergenekon davasını nasıl etkileyecek, bu kararın anlamı ne, bundan sonra ne olacak, sürmekte olan davaları nasıl etkileyecek?
Tüm bu soruları, Polis Akademisi Ceza Adaleti Bölüm Başkanı Prof. Vahit Bıçak, NTV’de cevapladı. Bıçak, Danıştay'ın kararını şöyle değerlendirdi:
'Tek denetleyici yargı kaldı'"Danıştay'ın kararı, güçler ayrılığına ilişkin. Demokrasi ve hukuk devletinin özü yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrı olması, birbirlerini dengelemesi ve denetlemesidir. Türkiye'nin genel problemlerinden bir tanesi bu klasik ayrımın hala yerleşmemesidir. Yasama ve yürütme içiçe geçmiştir. Dolayısıyla dengeleyici ve denetleyici tek organ olarak yargı kalmıştır.
Danıştay, 'Güçler ayrılığı önemlidir. Yürütmenin, yargının alanına müdahale etmemesi gerekir' diyor. Çünkü ceza yargılması iki evreden oluşuyor; soruşturma ve kovuşturma evreleri. Bu adli bir süreçtir ve bu sürece ilişkin parlamento yasa yapabilir. Bu yasaların yorumu yargıya aittir. Nasıl yorumlanacağı konusunda yürütme yani Adalet Bakanlığı, yönetmelik yoluyla yargıya, fikir empoze edemez.
'Bile bile yasalara aykırı yönetmelikler yapılıyor'Türkiye'de maalesef şöyle bir gelenek var: bile bile, kanunlara aykırı yönetmelikler yapılıyor. Yönetmeliklerin fonksiyonu kanunları açık hale getirmektir. Bu yönetmeliklerle kanuna aykırı düzenleme yapılarak, 'iptal edilene kadar 1 veya 2 yıl istifade edebiliriz' gibi bir düşünce var. Bu yanlış ve hukuk devleti açısından sakıncalıdır.
Telefon dinlemeleri, iki farklı şekilde yapılabilir: Önleyici ya da istihbarat amaçlı. Bu karar bununla ilgili değil ve bunun altı çizilmeli. Ortaya çıkan karar, adli amaçlı dinlemeyle ilgili ve nihayi bir karar da değil. Bu neticede yürütmenin durdurulması kararı. Hukuk realitesine bakıldığında, yürütmenin durdurulması kararıyla bir kanaat açıklaması yapılmıştır. Bu sonuca ilişkin bir işarettir. Yürütmeyi durdurmanın paralelinde bir son karar çıkması mümkün. Danıştay 10. İdare Mahkemesi bu konuyu inceleyip son kararını verecektir.
Aslında buna benzer bir kararı kısa süre önce Anayasa Mahkemesi verdi. Bu iki karar birbirini tamamlıyor. Dinlemelerle ilgili bir kurum var, telekominikasyon kurumu, 'bu kurumun başına atanacak kişi Başbakan tarafından atanır' şeklinde bir kanun hükmü vardı. Anayasa Mahkemesi bu kanun hükmünü iptal etti: 'burası yürütmenin atama yapabileceği bir yer değildir. Daha fazla güvenceye sahip atama şekli olması lazım' dedi. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi'nin kararının ardından Danıştay'ın da böyle bir karar vermiş olması, güçler ayrılığının oluşturulması yönünde umut verici ışıklardır.
'Avukatların ev ve konut telefonları dinlenemez'Bu gelişme Ergenekon Davası'nın seyrini etkileyebilir. Telefon dinlemeleri Ergenekon'da önemli delillerden birisi. Delillerin mahkemedeki son kararda kullanılabilmesi için hukuka uygun elde edilmesi lazım. Eğer deliller hukuka aykırı olarak elde edilmiş ise, bu durumda son karar verilirken, bunların mahkelemelerde kullanılabilmesi hukuken mümkün değil.
Burada yürütmeyi durdurma kararında önemli nokta şu: avukatların konutları, işyerlerinde kullandıkları telefonları, dinlemenin kapsamı dışına çıkarıyor. Ergenekon soruşturmasında avukatlık sıfatına sahip çeşitli kişilerin telefon kayıtlarından elde edilen deliller yeniden revize edilmek durumundadır.
Yani avukat savunmasını yaparken Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın kararını gösterecek ve 'bunları suç delili olarak gösteremezsiniz' diyecek. Bu şekilde son karar çıkarsa, avukat büroları ve konutlardaki telefonların hiçbir şekilde dinlemeye konu olamayacağı gibi bir sonuç çıkacak. Dolayısıyla bu telefonlardan elde edilen beyan delilleri hukuken önemini kaybedecek.
Diğer bir konu da, tanıklıktan çekilme hakkı olanlarla ilgili. Yine Ceza Muhakemesi Kanunu'nda uzunca bir liste vardır. Bir takım kişiler akrabalık bağı ya da özel konumları gereği tanıklıktan çekilme hakkına sahiptirler. Bu karar doğrultusunda, bu hakka sahip kişiler arasındaki iletişim de, dinlenmişse delil olma özelliğini kaybedecektir.
Dolayısıyla, Ergenekon kapsamındaki dosyanın tek tek bu şekilde taranıp bu kapsama girenlerin değerlendirme dışı bırakılmasını talep etmek gerekecek.