Gündem

Dink soruşturması tutuklusu eski jandarma komutanı: İhbar dişe dokunur olsa kayıtlara girerdi!

"Hadi ben atladım, ‘sonra bakarız’ dedim. Şube müdürü, kısım amiri, haberi temin eden personel var"

03 Temmuz 2017 16:20

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin kamu görevlileri ile tetikçi ve azmettiricilerın yargılandığı dava bugün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edilecek. Dink Davası'na 3'üncü iddianemenin eklenmesiyle sanık sayısı 86'ya yükseldi.Tutuklu bulunan eski Trabzon Jandarma Komutanı Ali Öz, iddianamede geçen ifadesinde Ogün Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel, Coşkun İğci ile ilgili istihbari çalışma yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine de “Trabzon İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün herhangi bir çalışmasının olup olmadığını bilmiyorum. Dişe dokunur, anlamı olan bir bilgi elde etmiş olsalar kayıtlara girer ve uygun şekilde de değerlendirilir. Bunlarla alakalı bana gelen herhangi bir bilgi yok” dedi.                

Cumhuriyet Gazetesi'nden Canan Coşkun'un haberine göre, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlileri ile tetikçi ve azmettiricilerin yargılandığı ana davaya Jandarma görevlilerinin 3’üncü iddianamenin eklenmesiyle sanık sayısı 86’ya yükseldi. Bugün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edilecek duruşmada Fethullah Gülen ve Jandarma görevlisi sanıkların yer aldığı iddianamenin okunması bekleniyor. İddianamede sanıklara yöneltilen suçlama darbeye teşebbüs ve FETÖ üyeliği. Dink dosyası henüz cemaatçi savcılar tasfiye edilmeden önce yine darbeye teşebbüs iddiasıyla yürütülen Ergenekon soruşturması torbasına atılmaya çalışılmıştı. Cemaat kadrolarının tasfiyesiyle başlayan geniş hacimli FETÖ soruşturması çuvalına atılan dosyanın 3’üncü iddianamesi suçlamalar yönünden delillendirmenin yeterli olmadığı gerekçesiyle savcılığa iade edilmişti.

3’üncü iddianame ile sanık olan jandarma görevlileri Trabzon Jandarma İstihbarat, İstanbul Jandarma İstihbarat, Samsun Emniyet ve Jandarma görevlileri ve o dönem Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı Analiz Merkez Amiri olan Hamza Celepoğlu olmak üzere 4 gruba ayrılıyor. Fox TV Haber Müdürü Ercan Gün, İhlas Haber Ajansı muhabiri Muammer Ay ve geçmişte ulusalcı çizgideki kitaplar yayınlamasıyla bilinen IQ Kültür Sanat Yayıncılık’ın sahibi Adem Sarıgöl’ün eklendiği dosyada, eski savcı Zekeriya Öz, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, gazeteciler Faruk Mercan, Adem Yavuz Arslan, avukat Halil İbrahim Koca da firari sanıklar arasında yer alıyor.

İlk temas

Davanın Trabzon grubu sanıkları arasında öne çıkan isim Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz. Trabzon grubu cinayet tasarısından Temmuz 2006’da azmettirici Yasin Hayal’in eniştesi Coşkun İğci aracılığıyla haberdar oldu. Jandarma istihbarat görevlileri Veysel Şahin ve Okan Şimşek ihbarı üstleri Metin Yıldız’a, Yıldız da Ali Öz’e iletti. Ancak Öz’ün sumen altı etmesi nedeniyle ihbarla ilgili çalışma yapılmadı. İğci, Veysel Şahin ve Okan Şimşek tarafından sağda solda konuşmaması için uyarıldı. Cinayet işlendikten sonra 20 Ocak 2007’de Trabzon Jandarma İstihbarat görevlileri Metin Yıldız ve Gazi Günay tarafından hazırlanarak Ali Öz’ün imzaladığı haber bildirim formu düzenlendi. Formda, “İstanbul’a giden 4 kişi tarafından Hrant Dink’in evi ile Agos gazetesi arasındaki güzergâhın keşfinin yapılarak krokilerin hazırlandığı, olayda kullanılan silahın temin edilebilmesi için Yasin Hayal’e 500 YTL para gönderildiği ve Ardeşen el yapımı silahın temin edildiği” bilgisi yer alıyordu. Formun hazırlandığı 20 Ocak 2007’de silah bilgisi henüz duyulmamıştı.

‘Müfettiş’ çekincesi

Cinayet tasarısını İğci’den öğrenenlerden Okan Şimşek ifadesinde, cinayetten sonra Metin Yıldız’ın emriyle İğci ile görüşerek, tasarı bilgisini sağda solda anlatmaması konusunda uyardıklarını belirtti. Bunu İl Jandarma komutanı Ali Öz’ün izniyle yaptıklarını söyledi. Öz bu konu ile ilgili de “Ben ne kimseye gidin ne de birini tehdit edin şeklinde bir şey söylemedim. Söylemem de mümkün değil zaten” dedi. İğci’nin uyarılması ile ilgili emir verdiği iddiası ile ilgili de, “Karargâhta toplantılardan birinde ya da ayaküstü ‘bu konuyu konuşmayın, dedikodu malzemesi yapmayın’ demiş olabilirim. Bunun sebebi de konunun araştırılması için ilgili makamlarca müfettiş gönderilebileceğinden yanlış bilgi ya da bilgi kirliliğine sebep olmaması amacını taşır” ifadelerini kullandı.

‘Öz’e hatırlattım’

‘Öz’e hatırlattım’ Öz’den önce ihbarın iletildiği Metin Yıldız ise ifadesinde, “Alınan bilgiyi istihbarat şubede günlük olarak yapılan sabah toplantısında toplantıya katılanların huzurunda İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz’e bildirdim. Ertesi gün de başka bir konu ile ilgili Ali Öz’ün odasına girdiğimde konuyu tekrar hatırlattım. Her ikisinde de konuyla ilgili yapılacak çalışmayla ilgili veya üst makamlara bildirilmesi ile ilgili emir vermedi. Sonrasında Okan Şimşek ve Veysel Şahin’e konu ile ilgili araştırma yapın diye talimat verdim” dedi. Yıldız, cinayet günü Trabzon Emniyet İstihbarat Şube Müdürü Engin Dinç’le olan görüşmelerinin ise Dink ile ilgili olmadığını, kendisini önceden tanıdığı için yapılan görüşmeler olduğunu iddia etti.

Dink’in adını cinayetten sonra duymuş

Temmuz ayındaki darbe girişiminin ardından tutuklanan Trabzon Jandarma Komutanı Ali Öz, kendine yöneltilen suçlamalarla ilgili Emniyet ifadesinde, “Dink adını öldürme olayından sonra öğrendim. Daha önceden ne adını, ne gazetesini, ne evini, ne de yayın kuruluşunu isim ve adres olarak bilmiyorum” dedi. Samast, Hayal ve Erhan Tuncel, Coşkun İğci ile ilgili istihbari çalışma yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine de “Trabzon İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün herhangi bir çalışmasının olup olmadığını bilmiyorum. Dişe dokunur, anlamı olan bir bilgi elde etmiş olsalar kayıtlara girer ve uygun şekilde de değerlendirilir. Bunlarla alakalı bana gelen herhangi bir bilgi yok” dedi.

Öz, ihbarın her sabah yapılan toplantıda kendisine bildirilmesi ile ilgili de, “Bu konunun toplantıda gündeme geldiğini bilmiyorum. Eğer bu konu ciddi olarak bana aktarılacak hale gelmiş ise bunu mutlaka elde eden kişinin elde ettiği bilgi ile ilgili görev sonuç belgesi düzenlemesi ve bunun kayda girmesi lazım. Böyle bir kayıt yok, bilgiyi aktardığını söyleyen kişi acaba bu bilgiye inanmadı veya güvenmedi de kayda almadı. Her şeyi komutan yapacaksa o zaman şubede bu kadar personele gerek yok” ifadelerini kullandı ve şunları söyledi:

“Hadi ben atladım, ‘sonra bakarız’ dedim. Şube müdürü, kısım amiri, haberi temin eden personel var. Bunların hiçbiri neden kayıt tutmadı da komutanın kayıt tutmasını bekledi? Komutanın bütün işinin gücünün arasında sadece ‘söyledim’ denen haberi kayıt mı etmesi gerekir? Eğer elde edilen haber bu kadar önemli ise benim bir şey söylememe, ‘sonra bakarız’ dememe veya umursamamama bakmadan öncelikle haberi elde eden personel daha sonra kısım amiri, daha sonra şube müdürünün gerekli kayıtlarını yapıp bana tekrar getirmeleri gerekir. Ben o an başka bir şey düşünüyor olabilirim.”