Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Fethullah Gülen cemaati mensuplarına seslenerek, "Himmet işine bulaşanları uyarıyorum, böyle bir yapılanmaya yardım ve yataklık etmekten suçlu bulunabilirsiniz. Bu iş sadece kayıt dışı mali bir operasyon olarak bile ciddi anlamda suç oluşturur" dedi. "Elbette yapanın yanına kâr kalmamalı ama bir topluluğa olan öfkemiz bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemeli" diyen Dilipak, "Bana kalırsa bu paralel yapı mensupları hakkında da “etkin pişmanlık” kuralı uygulanabilir" ifadesini kullandı.
Abdurrahman Dilipak'ın Yeni Akit gazetesinde "Son 'Gülen' kim olacak?" başlığıyla yayımlanan (21 Nisan 2014) yazısı şöyle:
Gülen örgütünün çökertilmesi için önce Haziran ortalarının beklenilmesi gerek. Sonra Ağustos ortasını..
Önce okullar tatil olsun. Herkesi evine dönsün.. Yurtlar boşalsın. Üniversiteler tatil olsun. Üniversite sınavları tamamlansın, çocuklar finallerini tamamlasın, herkes karnesini alsın, sonra..
Meclis tatile girsin. Milletvekilleri, seçim bölgelerine gitsin..
Cumhurbaşkanlığı adaylık tartışmaları bitsin, herkes eteğindeki taşı döksün. Hatta seçim sonuçlarını görelim.
Askeri şura yapılsın, sonra..
Himmet işine bulaşanları uyarıyorum, böyle bir yapılanmaya yardım ve yataklık etmekten suçlu bulunabilirsiniz.. Bu iş sadece kayıt dışı mali bir operasyon olarak bile ciddi anlamda suç oluşturur.. Abiler, ablalar, çok masum bir iş yaptıklarını düşünüyor olabilirler ama, aslında bu karanlık ve kirli oyunun bir parçası olduklarının farkına varmaları gerek..
Bütün “imam”lar, “mütevelliler” açısından da durum aynı! Bu yapı, kendinden saydığı herkesi, müşterek ve müteselsilen, ama izole bir şekilde birbiri ile ilişkilendirmiş.. Opus Dei örgütlenmesi. Masonik bir yapı. Komünistlerin hücre yapılanmasına da benzetilebilir..
Bu zincirin hakları durumunda vakıf ve derneklerin yöneticileri, üzerlerinde bu mali fonların hesapları, tapuları olan herkes aslında bir anda kendini sanık sandalyesinde bulabilir..
Diğer bir önemli konu da, himmetle toplanan paraları kullanan iş adamları var. Ya da kamudan, dış ülkelerden aldıkları ihaleler konusunda himmete ödeme yapan şirketler var.. Onların durumu da kritik.. Kendi öz malları bile paralel yapının örtülü işletmesi gibi görülerek el konulabilir.. Çünkü aynı durumda olan işletmeler var.. En azından muhasebe / kayıt dışı bir para aktarımı var.. Kayıt dışı bir para kullanımı var. MASAK’ın ilgi alanındaki suçlar bunlar.
Para ve mallarına el konulmasa bile, birileri bu durumda çok ağır cezalar ödemek zorunda kalabilir..
Çok ciddi anlamda, özellikle de son 5-10 yıl içinde bu kişilere ciddi anlamda arazi ve bina tahsisleri yapıldı.. Teşvikler uygulandı.. Bunların neden ve nasıl yapıldığına bir bakmak gerek..
Bütün bunlar olurken, çocuğunu bu okullara, dersanelere gönderiyor, onların yurdunda kalıyor diye, herkesin suçlanmaması da gerekir.. Zaman okuyor diye her esnafın karşısına dikilmemek gerek.. Sapla samanı ayırmak gerek.. Ya da Asya Finans’ta hesabı var diye de herkes suçlanmamalı. NT’ye mal veren, alımını paralel şirketlerden yapanların da suçlanması doğru olmaz..
Himmete düzenli ödeme yapan kamu görevlilerinin ve iş adamlarının takibe alınması gerek bana göre.. Bunlar arasında sahte diploma ile, sınav sonuçları ellerine tutuşturularak işe alınanlar, önlerindeki kişilerin sicilleri ile oynanarak yerinden edilen kişilerin yerine gelenler, kamu kaynaklarını paralel yapıya aktaranlar, bunu engellemeye çalışanlara baskı uygulayarak yerinden edenlerin de yaptıkları yanlarına kâr kalmamalı elbette..
Bunların birden fazla yerli ve yabancı kimliği, pasaportu olabileceğini de hesaba katmak gerek.. Takiyeci olduklarını da unutmamak gerek..
Sanırım asıl kripto kişiler ve profesyoneller üzerinde yoğunlaşmak daha doğru olur.. Hatta sempatizanların büyük bir bölümünün bu işler hakkında bilgi sahibi olmaları da beklenmez.. Onlar din etiketi ile etiketlenmiş bir fantezi, hayal dünyasında yaşıyor olabilirler..
Sanırım hükümet, hem okul-dersane, yurt konusunda erken bir operasyonla öğrencilerin paniklemesini istemiyor, hem de cemaat denilen yapının gevşek halkalarının zincirden kopmasını bekliyor..
Tabi bu arada dikkat etmek gerek, cemaat, zaten sanal kişilikler ve sahte kimlikler üzerinden yürütüyor bazı işlerini. Banka hesapları bile sanal kimliklerle ilişkilendirilmiş durumda.. Bu süreçte asıl sorumluluklar geri çekilip, yedekler öne çıkartılmak istenebilir.. Bu süreçteki gelişmelerin yakın ve sıcak bir şekilde takibi ve bunların içerideki ve dışarıdaki bağlantılarının takip edilmesi gerekir..
Daha önce de yazdım. Tek bir paralel yapı olmadığı gibi, paralelcilerin paralel yapılanmaları olduğu da unutulmamalı..
Ergenekoncuların paralelcilerden intikam almak için, paralelcilerin Ergenekonculara yaptığı haksızlıklar, bu kez Ergenekoncular eli ile paralelcilere de yapılmamalı..
Yani, “düşmanımın düşmanı, her zaman benim dostum olmayabilir.”
Elbette yapanın yanına kâr kalmamalı ama bir topluluğa olan öfkemiz bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemeli..
Bana kalırsa bu paralel yapı mensupları hakkında da “etkin pişmanlık” kuralı uygulanabilir..
“Cemaat” artık şunu anlamalı. Deşifre oldular. Oyun bitti. Yaralı ata kimse oynamaz.. Zararın neresinden dönülürse kârdır.. Dünya ve ahiretinizi daha fazla riske sokmayın.. Yol yakınken dönün. Bu saatten sonra bu işin geri dönüşü yok. Bu projenin ne içeride ve ne de dışarıda hiç bir uygulama şansı kalmadı.. Benden söylemesi yine de siz bilirsiniz..