Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin kilit ismi, firari Adil Öksüz ile ilgili olarak "Sahi, Öksüz’ü buldunuz ne olacak? Adam diyecek ki, 'susma hakkımı kullanıyorum'. Ya da dalgasını geçecek, 'hafızamı kaybettim, hatırlamıyorum.' Ne yapacaksınız? Hatta gazeteye ilan da verebilir: 'Hafızamı kaybettim, hükümsüzdür" dedi.
Abdurrahman Dilipak'ın "Varsayalım Öksüz’ü buldunuz" başlığıyla yayımlanan (31 Temmuz 2017) yazısı şöyle:
Sahi, Öksüz’ü buldunuz ne olacak?
Adam diyecek ki, “susma hakkımı kullanıyorum”. Ya da dalgasını geçecek, “hafızamı kaybettim, hatırlamıyorum.” Ne yapacaksınız? Hatta gazeteye ilan da verebilir: “Hafızamı kaybettim, hükümsüzdür”.
Adamı öldürmüş de olabilir, ya da ele geçme, itirafçı olma ihtimali varsa öldürebilirler de..
Ya da hipnozla hafızayı resetleyebilir. “Biyonik bir robot” haline getirebilirler. Nasıl olsa sildikleri hafızayı daha sonra tekrar yükleyebiliyorlar. Adam kendini “Mehdi” de ilan edebilir, eğer öyle bir yükleme yapmışlarsa.
Öksüz giderek bir mitoloji kahramanına dönüşüyor. Yarın biri pazarda HERO yazılı T-Shirt’lü alışveriş yaparken görebilir, ya da Kâbe’de tavaf yaparken.
Mesela birileri bu kadar aradan geçen zaman zarfında adama estetik ameliyat yapıp görüntüsü tamamen değiştirilmiş de olabilir. Dövmeli, piercingli, biraz saç da ektiniz mi, uzun saçlı bir Hippi! Adama yerli-yabancı bir kimlik de bulunur. Öte yandan; hafızalara kazınan Adil Öksüz imajına uygun bir düzine adam salarsınız piyasaya, adam bir bakarsınız Almanya’da görülür, bir bakarsınız Hollanda’da, Belçika’da, Japonya’da, Amerika’da, Kanada’da, Güney Afrika’da, Çin’de, Avustralya’da.
Maksat şaşırtmaca değil mi? İnsanların neye inanacağını şaşırmasını istiyorsanız her şey mümkün, her yol mübah! Arkasında CIA, MOSSAD, MI5 ve Vatikan’ın olduğunu söylediğiniz bir örgütten söz ediyoruz. Bunlar adam kaçırmakta ustadırlar. Birkaç ayda bir Captagon tüccarından bir şeyh bile çıkartabilirler.
Almanya’yı saymıyorum, gerek yok, nasıl olsa o joker. FETÖ’nün arkasında kim varsa onların ortak kullanım alanı orası.
Varsayalım Öksüz şimdi İstanbul’da bir elçiliğin içinde, ne yapacaksınız. Hatta diplomatik plakalı araçla da sağa-sola gidip geliyor.
Bu ülkenin ille de bir batılı ülke olması gerekmiyor, bu bir Arap ya da Afrika ülkesi de olabilir.
Türkiye’den adam ve para kaçırma ve getirip-götürmede Yeşilköy’deki TARKİM kapısı kullanılıyordu. O kapı kapatıldı, ama başka kapılar bulmuşlardır. Türkiye’nin 3 tarafı denizlerle çevrili, güney hattı malum. Gitmek istedikten sonra gidersiniz, yeter ki işin içinde FETÖ’nün arkasındakiler olsun. İsterlerse terör örgütü üzerinden yaparlar bu iş, isterlerse insani yardım görüntüsü ya da ithalat - ihracat gibi göstererek. Zaten plastik cerrahi yolu kullanılmışsa, size bir kimlik, bir de pasaport uydurmuşlarsa, istediğiniz gibi gider-gelirsiniz.
Bu işin içinde NATO yok mu? NATO üsleri kullanılmış olamaz mı?
Bu işin peşini bırakalım demiyorum. Ama bulamayabiliriz!
“Almanya’da görüldü” deniyor. Ben olsam, Almanya’ya değil, Hollanda’ya giderim. Almanya burnunun dibinde, ne zaman istersen gider gelirsin. NATO ve AB merkezi Brüksel bir saatlik mesafede. Fehriye Erdal niye Brüksel’i seçti, Brüksel lahanasını sevdiği için değil herhalde. Ya da PYD, Suriye’de bir haçlı cephesi açma konusunu Vatikan’da mı konuştu, Brüksel’de mi?
Hollanda üzerinden ister ABD’ye uç, ister izini kaybettirmek için Surinam’a git.
İstersen sokakta pek kimsenin görülmediği Lüksemburg’a git, orası da BENELÜKS ülkesi değil mi? Fransa’ya geçmek de kolay, canın sıkılırsa FETÖ’nün örnek aldığı OPUS-DEI’nin merkezini ziyaret etmek için İspanya’ya git! Hollanda sadece Vatikan’a gitmek için biraz dolambaçlı, o kadar!
Siz “Gaybubet evleri”nin sadece Türkiye’de olduğunu mu sanıyorsunuz. Birçok Avrupa ülkesinde de varlar.. Ve tabi Hollanda da var.
İşin ilginç yanı, batıdaki siyasi aktörler, iktidarı- muhalefeti ile bütün bu olup bitenler karşısında derin bir sessizlik içindeler. STK’lar ve medya da öyle! Yasama, yürütme ve yargı bu işin üzerine gitmiyor. Derin bir el süreci engelliyor.
Ha, şuna da dikkat edelim. Olmadığı bir yerde var gibi gösterip, hedef şaşırtmak istiyor da olabilirler.
Karşımızda sıradan insanlar değil istihbarat örgütleri var. FETÖ onların maşası. O sıradan bir taşeron. Çok umut bağlamışlardı ama bugüne kadar sonuca götürücü hiçbir işi başaramadı, hep yüzüne gözüne bulaştırdı.
Bana kalırsa batılılar bugün FETÖ’yü kurtarmak için değil, içine yuvarlandıkları bu çukurdan nasıl kurtulacaklarının derdine düştüler.. FETÖ’cüleri ne yapacaklarını bilmiyorlar. Baader Meinhof gibi bir gece işleri bitirilecek bir yapıda değiller. İplerini bıraksalar, yapı tümü ile deşifre olursa, bu adamlar konuşacak olurlarsa batının ipi pazara çıkacak.
Hani tek bela FETÖ değil. Bunun PKK/PYD’si var, bunun DHKP-C’si var. Daha bir sürü besledikleri ajanları var ve hepsi kucaklarında.. Sağcısı, Solcusu, Alevisi, liberali, çevrecisi, LGBT’lisi, hangisi ile baş etsinler.
Evet, Öksüz’ü aramaya devam, ama daha önemlisi, o buraya nerelerden geldi. Dünden bu güne katettiği yollar, o gün kimlerle beraber oldu, nasıl kaçırıldı. Ve örgüt onunla ilgili bugün ne yapıyor. Onu ararken, ona ulaşamasak bile ulaşacağımız çok şey var geride.
Selam ve dua ile.