Gündem

Dilipak: Umarım Gül’ün sonu Sezer gibi olmaz!

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Abdullah Gül'ün gelecekte İslam Konferansı ya da BM Genel Sekreterliği’ne aday olabileceğini söyledi

23 Mayıs 2014 12:54

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olacağını öne sürerek, mevcut Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e İslam Ülkelerine yönelik çalışmaların yer alacağı bir vakıf kurmasını tavsiye etti. "Gül gelecekte İslam Konferansı Genel Sekreterliği’ne aday olabilir. Hatta BM Genel Sekreterliği için lobi yapılabilir" diyen Dilipak, "Dilerim Gül; 'yoruldum, dinlenmek istiyorum, torunlarımla ilgilenmek için bol bol vaktim olacak' gibi bir açıklama yapmaz. Yani yeni bir Sezer vakası yaşamayız" ifadelerini kullandı.

Abdurrahman Dilipak’ın Yeni Akit gazetesinin bugünkü (23 Mayıs 2014) nüshasında yayımlanan "Gül’ün yol haritası" başlıklı yazısı şöyle:

Umarım Gül’ün sonu Sezer gibi olmaz..

Yeni bir Sezer vakası olmamalı..

Erdoğan Cumhurbaşkanı olacak. Gül de, daha önce yazdığım gibi, bana kalırsa Gül Vakfını kurup, İslam ülkelerine dönük çalışmalar yapmalı.. Logo önerisi benden. GÜL derken ortadaki Ü harfi, tebessüm eden bir dudak ve üzerinde iki nokta. Yanda stilize edilmiş bir gül!

Belki ilk proje İslam Ülkeleri Barış Gücü oluşturma yönünde olmalı...

İslam ülkeleri arasında ekonomik, sosyal, kültürel birliğin sağlanması yönünde girişimler bu vakfın ilgi alanı olabilir.

İslam ülkeleri arasındaki sorunların çözümü için çalışmalar yapılabilir..

Yapmak istedikten sonra yapacak iş çok. Bunun ille de siyasi olması gerekmiyor.

Mesela İslam ülkeleri arasında ortak bir yatırım fonu oluşturulabilir.. Neden hâlâ bir global sigorta şirketimiz yok. Uluslararası reasürans şirketimiz neden olmasın.. İslam ülkeleri arasında geçerli ribasız bir banka kartımız, kredi kartımız neden olmasın..

İslam ülkelerinde bir sürü politik araştırma merkezleri kuruldu. Bunlar arasında bir birlik oluşturulabilir.. Değişik ülkelerde değişik konularda uluslararası konferanslar, ortak çalışma toplantıları oluşturulabilir..

Dışişleri Bakanlığı yapmış, Başbakanlık yapmış, Cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişi olarak Gül bu şekilde daha etkin ve saygın bir rol üstlenebilir..

İslam ülkelerinin ABD, AB, BM, Çin ve Hindistan’da lobisi için özel bir çalışma yapılabilir..

Afrika ülkeleri için yapılacak birçok çalışma var.

İnsan hakları, yoksulluk, çevre konuları ile ilgilenecek beynel müslimin bir global inisiyatifin İslam dünyasının imajının güçlendirilmesi açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Böyle bir inisiyatif de Gül’e yakışır..

Eğitim, bilim, kültür, sanat, mesleki örgütler, STK’lar arası işbirliği konusu da bu vakfın ajandasında yer alabilir.

Neden bizim bir FOREX’imiz olmasın ki.. BİTCOİN konusunda bir girişim başlatılmasın..

Uluslararası bir ödül ya da yarışma programı hayata geçirilebilir mesela..

Gül gelecekte İslam Konferansı Genel Sekreterliği’ne aday olabilir.. Hatta BM Genel Sekreterliği için lobi yapılabilir..

Gül’ün kamu diplomasisi, sivil diplomasi açısından da peace maker/barış yapıcı olarak önemli roller üstlenebileceğini düşünüyorum..

Dilerim Gül; “yoruldum, dinlenmek istiyorum, torunlarımla ilgilenmek için bol bol vaktim olacak” gibi bir açıklama yapmaz.. Yani yeni bir Sezer vakası yaşamayız..

Belki bütün bu koşuşturmacalar arasında anılarını yazacak bir zaman bulmalı..

Kayseri lobisinin arıbeyi olmak değil, Türkiye’den çıkarak İslam dünyasını kucaklayacak bir vizyonla, belki Ankara’dan ayrılıp, İstanbul’a taşınmalı.. Hedef büyütmeli yani..

Hariçten gazel okuyan biri olarak bu düşüncelerimi daha önce de yazdım.

Gül siyasete girmeden önce de, Türkiye’ye geldiğinde, Sami Kılıç’ın hatırlatması ile, siyasete girmesi konusunda yine bir gazeteci olarak onun lehine şeyler yapmış, tanıtımına destek vermiştim.. Refahyol hükümetinde biz SPAG’ı kurduğumuzda, Gül ve arkadaşları henüz PAM’ı kurmadan önce yakın temasımız vardı.. İlk MTTB’de yollarımız kesişmişti..

Ben “kendi kendime gelin güven oluyorum” gibi bir anlam çıkabilir bu tekliften. Olsun! Bu benim duam, temennim..

Hani biz yaptıklarımızdan ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızından hesaba çekileceğiz ya, onun için yazıyorum bunları. Bizler alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmetiyiz. Herkes her şeyi yapamaz. Bazı sorumluluklar bazı insanlara vacip olur. Tarih size bir rol yükler. Bunu reddedemezsiniz.. Bugün İslam dünyasının böyle bir yapıya ihtiyacı var. İslam dünyasının kendi ayakları üzerinde doğrulması, dünya barışı açısından da önemli. Bu sürecin doğru bir şekilde şekillenmesi için tecrübeli insanlardan oluşan bir önderliğe ihtiyacı var. Bilgili, kararlı, cesur ve tecrübeli..

Yarın Mevlana projesi hayata geçirildiğinde, İslam dünyası açısından bu önderlik daha büyük bir önem kazanacak..

İslam dünyasındaki benzer çabaların oryantasyonu, senkranizasyonu ve optimizasyonu açısından bu rol önemli..

Türkiye’nin gelecek vizyonu açısından da birinin bu rolü üstlenmesi gerek..

Bizim boşa harcayacak bir kuruş paramız, boşa geçirecek bir saniye zamanımız ve feda edecek bir tek insanımız yok..

Tekrar söylemek gerekirse, yaptıklarımızdan ve söylediklerimizden, yapmamız gerekirken yapmadıklarımız ve söylememiz gerekirken söylemediklerimizden hesaba çekileceğiz..

Hiç kimse hiçbir şeyi ihtirasla istememeli. Allah (cc) onu o işle imtihan eder.. İhtirasla istenen iş, bir bakarsınız dua ile istenen belaya dönmüş..

Şüphesiz ki, bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde Allah hayır murat etmiş olabilir.. Allahım! Bize hakkı hak, batılı batıl göster ve hakta toplanmayı nasib et.