Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “paralel yapı” dediği Gülen cemaatini eleştiren Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, “Çaresiz ve umutsuz bir şekilde gizli bir elin gelip kendilerini kurtaracakları günü bekliyorlar.. Bu yola çıkarken deruni ve kozmik bir gücün takdir ettiği bilinen bir sonuca doğru yürüyorlardı. İlahi bir rehberlik yönetiyordu onları. Ama hayaller bir anda suya düştü” dedi.
Dilipak yazısında “Ne kadar çok direnirlerse o kadar acı çekecekler, o kadar ağır bir bedel ödeyecekler ve bu iş o kadar uzayacak ve trajik bir hal alacak.. Kendilerini kurtarmasını bekledikleri o gizli bir güç yok.. Bütün bu olanlar bir illüzyondu.. Kafanızı kiraya vermeyecektiniz” ifadelerine yer verdi.
Dilipak’ın Yeni Akit gazetesinin bugünkü (20 Ağustos 2014) nüshasında yayımlanan “Paralel yapı ve kuşatma” başlıklı yazısı şöyle:
‘Paralel yapı ve kuşatma’
Hep söylüyorum ya, tek bir “cemaat” yok bu işin içinde..
Çete sadece bürokrasi içinde örgütlenmemiş. Kayıtdışı ekonomi ve kayıtdışı siyaset içinde de etkin bir şekilde var.. Zaten nihayeti de derin devlete entegre edilmesi sözkonusu olan bir yapı olduğu için, media, mafia, sermaye, siyaset, STK, bürokrasi içinde de var. Ayrıca bir de geniş bir uluslararası yapıya sahipler. Laiklik diye bir dertleri yok aslında. Laik devletin Diyaneti ve Hilafeti kendine bağlaması gibi burada da paralel din ve paralel devlet ikisi de cemaatin içinde mündemiç.
Bugünlerde yine İslami terör diye bir şey ısıtılmaya çalışılıyor ya, yarın Hıristiyan askerler gelip barışı sağlayacaklar.. Bugünki din adına işleniyormuş gibi gösterdikleri cinayetlerle kendi cinayetlerini, tarihteki kanlı saltanatlarını, Sisi gibi işbirlikçilerinin vahşetlerini perdelemeye çalışıyorlar..
Bugün hâlâ AK Parti hükümeti, parti örgütü ve yerel yönetimlerde hâlâ paralelciler mevcut.. Bakanları da var, milletvekilleri de, genel merkezden il ve ilçe teşkilatına, kadın kollarından gençlik örgütüne kadar her yerde varlar. Belediye başkanları da var, partiye yakın gözüken, hatta kraldan fazla kralcı bürokratları da.. Diyanet’te de varlar, ilahiyatta da. Yargıda, poliste, MİT’de, sporda, orduda, velhasıl her yerde. 23 yıllık bir teşkilat bu..
Cemaat şimdi öncelikle belgeleri ve paralarını kurtarma derdinde.. Birtakım elektronik dosyalar, Türkiye dışında ABD, Avrupa, İsrail ve bir iki yerde daha tutuluyor.. Türkiye’deki bazı arşivleri, iddia o ki, savcılar, polis şefleri, bazı holdinglerin özel sanal arşivleri de, hatta kamu serverlerinde gizli sektörlerde tutuluyor. İstanbul’da, Ankara’da, Bursa’da, İzmir’de arşivleri var..
Ama, o bilgiye sahip olanlar, artık neyin ne olduğunu anlamaya başladıkları, uluslararası şeytan üçgeninin farkına varmaya başladıkları için, bir de yarın lazım olabilir diye, kendilerini korumak için bu arşivlerı klonlamaya başlamışlar.
Şimdi paralarını kurtarmak acil ve önemli bir iş. Eskisi kadar para girişi olmuyor. Para hareketleri takipte. Çalışanların paralarının ödenmesi ve muhasebeleştirilmesinde sorunlar yaşanıyor. Özel şirketlerdeki kripto elemanların durumu da belirsizliğini koruyor.
Cemaatin içinde CIA, MOSSAD, MI5 Tapınakçılar, olmayan yok ki. SISDE, EYP, BND, CSIS, CNI, UAEI, AIVD, AMAN, GIB, GID... Zaten CIA, MOSSAD ve Tapınakçılar kanka. Fransız istihbaratı ile de ileri derecede yakınlık kurmuşlar. Türkiye’deki bilgiler gitmiş, yetmemiş sipariş alıp, iltisaklı personeli kullanarak temin ettikleri bilgileri yabancı ülkelere servis etmişler. Dinleme yapmışlar. Dahası da var. İlişki kurdukları istihbaratçılar üzerinden temin ettikleri bilgileri başka ülkelere servis etmişler.. Hatta ilişki kurdukları istihbaratçıları da dinlemişler.. Almanlar, Amerikalılar, kendileri de dinlemişler, paralel yapı üzerinden de dinleme yapmışlar.. Borsa manipülasyonları yapmışlar.
Bu ekip petrol ve enerji işine özel bir ilgi duyuyor.. Altın ve değerli taşlar, inşaat sektörü de ilgi alanları içinde.. İşin suyu çıkmış anlayacağınız. Asya Finans’tan bazı enerji firmalarına aktarılan milyarlarca liralık kredi böyle bir operasyonun parçası olabilir mi?
Gülerce’nin, Akşit’in açıklamalarını okudunuz mu? Yolsuzluk iddiaları demek ki yolsuzluklara mani olma çabasının ürünü değilmiş. Cemaat öyle çok hoşgörülü de değilmiş. Tehdit de ediyorlarmış, komplo da..
Göreceksiniz bu olay, P2 olayı gibi, İrangate gibi patlayacak yakında. ABD’de, İsrail’de ve Vatikan’da, Almanya, İngiltere ve Fransa’da siyasi skandallara sebeb olacak. Bugün ya da yarın, patlayacak bu olay. Bekleyelim ve görelim.
AK Parti bu iş patlamadan kendi içini temizlemeli. Bu iş CHP, MHP ve çatıya bulaşan herkesi vuracak..
Cemaat yokuşaşağı koşar gibi gidiyor.. Bazıları hâlâ uyanmadı. Birileri artık bu gidişin geri dönüşü olmadığını nihayet fark etmeye başladı.
Birileri şeytan üçgeninin yenilmez olduğunu düşünüyordu. ABD, İsrail ve Vatikan, Almanya, İngiltere ve Fransa’nın destekledikleri bir projenin başarısız olmasını hayal bile edemiyorlardı. Sonunda olmaz dedikleri şey oldu. Korktukları başlarına geldi. Bu onlar için tarihin sonu.
Bugün yaşananlar ise sonun başlangıcı..
Çaresiz ve umutsuz bir şekilde gizli bir elin gelip kendilerini kurtaracakları günü bekliyorlar.. Bu yola çıkarken deruni ve kozmik bir gücün takdir ettiği bilinen bir sonuca doğru yürüyorlardı. İlahi bir rehberlik yönetiyordu onları. Ama hayaller bir anda suya düştü..
Ne kadar çok direnirlerse o kadar acı çekecekler, o kadar ağır bir bedel ödeyecekler ve bu iş o kadar uzayacak ve trajik bir hal alacak..
Kendilerini kurtarmasını bekledikleri o gizli bir güç yok.. Bütün bu olanlar bir illüzyondu.. Kafanızı kiraya vermeyecektiniz..
Selâm ve dua ile..