Gündem

Dilipak: Evinde Kur’an-ı Kerim olmayan yüzde 33'lük kesim büyük ölçüde sol-sosyalist, kendini Laik-Atatürkçü diye tanımlayanlar

31 Ekim 2019 07:35

Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, "bazı şeyleri yeniden düşünmenin vakti geldiğini" söyleyerek bir takım eleştirilerde bulundu. Türkiye'de evinde Kur’a-ı Kerim olup da düzenli okuyan insan sayısının yüzde 25, zaman zaman okuyanların yüzde 32, evinde Kur’an-ı Kerim olmayanların yüzde 33 olduğunu ifade eden Dilipak, "Yüzde 33’lük kesim büyük ölçüde sol-sosyalist, kendini Laik-Atatürkçü diye tanımlayan kesim. Ateist, agnostik, fuhuş, uyuşturucu, kriminal risk grubu kesimler bir de" dedi.

Dilipak'ın, "Yeniden düşünmek başlığıyla" (31 Ekim 2019) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:

Kur’an’ın meali, hacim olarak “Çalıkuşu” romanı kadar, ama çoğu kimse zahmet edip, zaman ayırıp okumuyor. Evinde, işyerinde Kur’an-ı Kerim olmayanların oranı % 33. Üç evden birinde Kur’an-ı Kerim yok, bırakın meali.. Yokluğu da boşluk oluşturmuyor zihinlerde(!?). Hiç meal yüzü görmemiş yurttaş sayısı % 60+ bir de cevapsız: % 23. Meal okuyan sayısı % 17, Kur’an kursuna giden, İmam-Hatiplisi, ilahiyatçısı, cami cemaati, meraklısı dahil.

Bakın, memleketimizde evinde Kur’a-ı Kerim olup da okuyan düzenli okuyan insan sayısı % 25, zaman zaman okuyan % 32, evinde Kur’an-ı Kerim olmayan % 33, % 10’da cevapsız.

% 33’lük kesim büyük ölçüde sol-sosyalist, kendini Laik-Atatürkçü diye tanımlayan kesim. Ateist, agnostik, fuhuş, uyuşturucu, kriminal risk grubu kesimler bir de.

Bu insanlara ulaşamıyoruz ve hayatımızla onlara güzel örnek olamıyoruz bir de. İdeolojik-politik tartışmalarla sürekli uzaklaşıyoruz birbirimizden. Tehditkâr, aşağılayıcı, dışlayıcı bir dil, sadece siyaset ve ideoloji ile sınırlı kalmıyor, futbola kadar gidiyor. Etnik, mezhebi, hemşericilik gibi alt başlıklara kadar gidiyor bu iş. Bir türlü Taif’e giden peygamber gibi olamıyoruz. Güzel söz ve hikmetle hakkı tebliğ konusunda ciddi sorunumuz var. Bu dili akraba ve komşuluk ilişkilerinin de ötesi aile içinde bile belli bir seviyede tutamıyoruz. Şimdi, siyaset, bürokrasi, iş dünyası, medya ortamında da bol bol herkes karşısındakilere haddini bildiriyor. Gücü yeten yetene. Ya bendensin ya da düşmanımsın. Zaten Allah’ın emrine uymazsan haram işlemiş olursunuz. Peygamberin sünnetine uymazsanız mekruh olur. Birileri gibi düşünmezseniz dinden çıkarsınız ya da kelle koparırlar. Bu âlemde herkes sahip olduğu imkân ve güçle birbirini yola getirmeye, satın almaya boyun eğdirmeye çalışıyorlar. Her biri modern bir put sanki. Aslında İlahlık ve Rab’lik taslıyorlar. Firavun da öyle yapıyordu.