Gündem

Dilipak: Başbakan'ın 'organik aydın' isimlendirmesi sorunlu; yaban domuzu da tam organik bir hayvan!

"'Aydın' toplumu dönüştürmek isteyen egemenlerin Truva atıdır"

18 Nisan 2016 15:00

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kullandığı 'organik aydın' tanımlamasına ilişkin, "Benim açımdan “Organik” de “Aydın” da sorunlu isimlendirmeler, hatta bu ikisinin bir araya getirilmesi daha da sorunlu. Mesela 'yaban domuzu' tam organik bir hayvan. Hem yabani, hem domuz" dedi. "Manevi korumasından bağımsız hale gelen aydının, fıtratına yabancılaşması sürpriz olmayacaktır" diyen Dilipak, "Bana göre 'organik aydın', iyi niyetli bir temenniyi ifade etse de, işin mahiyeti itibarı ile bu beklentiyi karşılamaktan uzak bir vakıayı ifade eder"  ifadesini kullandı.

Dilipak’ın Yeni Akit’te “Organik aydın!” başlığıyla bugün (18.04.2016) yayımlanan yazısı şöyle:

Organik, “bitki veya hayvan kökenli”, bazen de “karbon içeren” anlamında kullanılan bir sıfat. Sanırım “Aydın”lar için ilk “Organik” sıfatını kullanan kişi Davudoğlu oldu.

Başbakan bunu popüler anlamda kullanmış olsa gerek, yani “zararlılardan arındırılmış” gibi bir anlam yüklese gerek. Tarımda, organik kelimesi “gübre ve böcek ilacı ile ilgilidir, bunların kesinlikle hayvan veya bitki kökenli olması” anlamında kullanılır. Organik gıda, “fıtratı bozulmamış ürünlerle beslenmede kullanılan çeşitli gıdalar” için kullanılır.

Organik “gıda etiketi” olarak aslında imaja yönelik bir markete yönelik reklam-PR anlamına geliyor. Kimileri doğal ve organik yaşam biçiminden söz ediyor. Organik kozmetik - Organik tarım ile elde edilen sertifikalı organik bitkilerin özsuları (organik hidrosol) kullanılarak üretilen kozmetik veya dermo kozmetik ürünler için kullanılıyor. Organik yapım eşya, petrokimyasal ve insan yapımı malzemelerin (kontrplak, vinil, camelyaf (fiberglas)) kullanılmadığı anlamında gelir.

Aydın denen kişilik bana göre “Marazi” bir tip. Aydın yozlaşması, Aydın sapması, Julien Benda’nın “Hakikat yoksunu aydın”ın ihaneti aslında İdris Küçükömer’in “Türkiye’de sol sağ, sağ da soldur” tesbiti ile ayrı bir anlam kazanır. “Aydın” toplumu dönüştürmek isteyen egemenlerin Truva atıdır çoğu zaman. Hormonlu-zehirli, “besleme” karakterlidir. Muhalifliği halkın temel değerlerine, inancı, tarihi, kültür ve geleneğine yabancılığından kaynaklanır. Bütün pırıltılarına rağmen cahilliği eğitiminden kaynaklanır. Zira “bu kadar cehalet ancak eğitimle mümkündür”.

Efendilerinin aydını, mazlumların haini, ajanıdır. Darvin kimdir mesela. Aborjinlerin “insanlaşma aşamasını tamamlamamış maymunlar olduğu”nu söyleyen bu adam bir katliam fetvacısıdır aslında.

Benim açımdan “Organik” de “Aydın” da sorunlu isimlendirmeler, hatta bu ikisinin bir araya getirilmesi daha da sorunlu. Ama Davudoğlu’nun maksadını biliyorum, “bozulmamış aydın” demeye getiriyor ama, “bitki” ve “hayvan” kökenli olmak pek de yüceltici bir muhteva ifade etmez. “Ot” ya da “hayvan” kökenli bir aydın.. Mesela “yaban domuzu” tam organik bir hayvan. Hem yabani, hem domuz. Domuzcu aydınlarımız da vardı. Mesela Cumhuriyet yazarı Mustafa Ekmekçi, kartvizitinde kırmızı bir domuz resmi vardı. Nuriye Akman’ın domuzuna bir röportajından giriş bölümü şöyle: “Mustafa Ekmekçi ile geçenlerde kitap fuarında karşılaştık. Cumhuriyet gazetesinde yıllardır yazdığı “domuz konulu” yazıları bir kitapta toplamıştı. “Domuzuna Yazılar” adlı kitabını imzalıyordu. Ekmekçi, basının konuya yeterince ilgi göstermediğinden yakınırdı hep. Fikri Nebil Özgentürk verdi. “Domuzuna sohbet yapsanıza” dedi. İkimiz de kabul ettik. Ama “Ben domuzuna sorarım, biraz zart zurt sorarım, var mısınız?” dedim Ekmekçi’ye. “Olsun” dedi, “Ben de dangul dungul yazıyorum.” Zaten yazılar domuzuna oluyorsa, soruların da domuzuna olması kaçınılmazdı.”

Mesela su organik değil inorganiktik. Ama çok değerlidir. Mesela su gibi aziz olan inorganik bir aydın desem. Tuz da inorganik bu arada demir de, altın, elmas da.

Aydın her kalıba girer. Aydınlanmış, aydınlanma felsefesinin çocuğu, Promete’nin varisi, Pandora’nın kutusunu açan kişi. Beş duyusu ve aklı ile hümanist bir adam.

Hakikatin bilgisine sahip değilse bizim gözümüzde “cehaletin babası” olabilir, ya da “kitap yüklü eşek”, “Bel’am” da olabilir. Bilgi çok önemli bir şey, ama her şey değil.

Mesela elmas gibi bir adam, su gibi adam, altın adam demek bana daha makul geliyor.

“Doğal”, “Naturel” derken aslında daha kapsayıcı olmak mümkün. Ama doğa “tabiatta olan her şey”i ifade eder. İyi de kötü de vardır. “Fıtri” olmak başka bir şey.

Milli Eğitimin meşalesi aslında Promete’ye bir göndermedir. Promete Tanrıdan ateşi çalar.. Mecusilerin ateşe, Sabiilerin, Şintoistlerin güneşe tapmaları boşuna değil. Aydın güneş ya da ışıkla, akıl ve 5 duyuyu kullanarak gerçeği görür, taşı eritir, hayvanları korkutur. Batı bu anlamda ateş medeniyetidir.. 4 medeniyet karakteri vardır. Hava, su, toprak ve ateş. Ateş batı medeniyetini, doğu medeniyetini toprak, moda akımları hava ve İslam medeniyetini su temsil eder. Su katı, sıvı, buhar şeklinde bulunur. İnorganiktir ama organiklerin yani hayatın temel ihtiyacıdır. Yanıcı ve yakıcı unsurları içinde barındırır ama söndürücüdür de. Bu karakterin adı Münevverdir. Aydın “aydınlanmış”, Münevver “Nurlandırılmış” demektir. Hakikatin bilgisi Vehbi olarak verilmiştir, o gerçeğin bilgisi ile kesbi olarak tekamül ederek hakikate ulaşır. Aydın kesbi bir süreçle kendisi hakikatten bağımsız bir şekilde kendini gerçekleştirir. Hakikatten bağımsız olunca nefsi, aklı, Hannas’ın vesvesesi ve Şeytanın iğvasına açık ve korumasız hale gelmiştir.

Aydın karakteri bu anlamda sıkıntılı bir karakterdir. Manevi korumasından bağımsız hale gelen aydının, fıtratına yabancılaşması sürpriz olmayacaktır.

Bana göre “organik aydın”, iyi niyetli bir temenniyi ifade etse de, işin mahiyeti itibarı ile bu beklentiyi karşılamaktan uzak bir vakıayı ifade eder. Mesela “su” misali bir aydın inorganik de olabilir. Organik olacaksa Bülbül gibi olsun! Ya da Ebabil gibi.

 

Selâm ve dua ile.