Cumhuriyet yazarı Ahmet İnsel, Norveçli gazeteci Mikal Hem’in “Siz de bir diktatör olabilirsiniz” başlığıyla yayımlanan el kitabını değerlendirdi. İnsel, diktatörlerin ortak özelliklerini sayarak, " Diktatörlük mutlak bir iktidar bağımlılığı yaratır çünkü sabık diktatörün hiçbir güvencesi olmadığını ve ondan hesap sorulacağını en iyi diktatörün kendisi bilir. " dedi.
İnsel'in "Diktatörlük el kitabı" başlığıyla (6 Ocak 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Norveçli gazeteci Mikal Hem’in “Siz de bir diktatör olabilirsiniz” başlığıyla Türkçeye çevrilen el kitabı (Paloma Yayınları, 2013), çeşitli diktatörlük rejimleri altında yaşayan insanları okurken acı acı gülümsetecek on öneri içeriyor. Günümüz diktatörlerinin hemen hepsi bu önerilerin büyük bölümünü harfiyen yerine getiriyor. Hem’in kitabı, bir kara mizah eseri görünümü altında, aslında gayet yerinde siyaset sosyolojisi tespitleri içeren bir çalışma.
Mikal Hem, diktatör olmak için ailecek ülkeyi soyup soğana çevirmek, hiç tereddüt etmeden muhalefeti ezip yok etmek, bariz biçimde yalan söylemek, kimsenin kendisiyle doğru dürüst rekabet edemediği serbest seçimle iktidarda kaldığını iddia etmek gibi hasletlere sahip olmak gerektiğini belirtiyor. Bütün bunları büyük bir soğukkanlılıkla yapma, dünyanın en tartışılmaz doğrularını ifade edermiş gibi, gözünü kırpmadan dile getirme yeteneğine sahip olmak lazım.
Verdiği örnekler arasında günümüzde önemli bir ortak paydayı, iktidarın haşmetini göstermek için çok büyük paralar harcamak ama genellikle gösterişçilik, taklitçilik ve vasatlığın hâkim olduğu bir zevki, bir estetik anlayışı yansıtmak oluşturuyor. Söz konusu olan vasatın diktatörlüğü aynı zamanda. Diğer ortak payda, muhalefeti düşman, rakiplerini hain, kendi iktidarını ise milletin, halkın iradesini olduğu gibi ve eksiksiz yansıtan güç olarak tanımlamak.
Hem’in diktatör olma heveslilerine, günümüz diktatörlerinin yaptıklarından örnekler vererek verdiği öğütler arasında, en dikkat çekici olan, diktatörlüğün ayırıcı niteliğinin keyfilik olması. Türkmenbaşı Saparmurat Niyazov’un sigara içmeyi bırakınca bütün kamu alanlarında tütün kullanımını yasaklaması, opera, bale ve sirki yasaklaması, ülkenin parasına kendi adını ve ocak ayına annesinin adını vermesi gibi örnekler insanı güldürüyor elbette. Ama keyfiliğin bu aşırı ucuna varmadan, “ben dedim, olacak ve oldu” anlayışıyla bütün kamu yönetiminin yönlendirilmesi diktatörlüğün somut göstergelerinden biri. Bütün bu keyfi kararların ülkenin huzuru için alındığı ilan edilirken yargının diktatörün iki dudağı arasından çıkana tabi olması işin esasını oluşturuyor.
Diktatörler kendilerinden genellikle üçüncü şahıs olarak bahsediyor. Onlara atfedilen olağanüstü yetenekleri ifade eden sıfatların eklenmesi, Allah’ın seçilmiş kulu, peygamberin vekili, dünyada gelmiş geçmiş en büyük dâhi olarak tanımlanmaları bunu tamamlıyor. Uganda’nın ünlü diktatörü İdi AminDada’nın kendini “Karadaki hayvanların ve okyanuslardaki balıkların efendisi”olarak tanımladığını hatırlatıyor Hem. Uganda’nın denize kıyısı olmamasının bir önemi yok bu gerçeklik seviyesinde.
Seçimler de önemli bir kriter diktatörlük için. Muhalifleri hapsederek, seçime katılmalarını yasaklayarak yapılan seçimlerin yanında, seçim sonucunun diktatörün istediği gibi ilan edilmesi önemli. Belarusya diktatörü Lukaşenko başkanlık seçiminde kendisine oyların yüzde 93’ünün verildiğini ilan ettikten sonra, bunu fazla bulup oranı yüzde 83’e indirmişti 2006’da. Kitapta, Putin’e verilen oyların bazı bölgelerde yüzde yüzün üstünde ilan edildiği hatırlatılıyor.
Hem’in diktatörlük el kitabının onuncu ve son bölümü, “Gitmesini bilmek”üzerine. Diktatörlerin diğer yaygın ortak özellikleri, iktidarı terk etmeyi bilmemeleri. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde kendini imparator ilan eden Bokassa’nın bir zihin berraklığı anında şöyle dediği söylenir: “Herhangi bir budala, diktatör olabilir. Ama bu meslekte en zor olanı iş güvencesi elde etmek ve korumaktır.” Diktatörlük mutlak bir iktidar bağımlılığı yaratır çünkü sabık diktatörün hiçbir güvencesi olmadığını ve ondan hesap sorulacağını en iyi diktatörün kendisi bilir.
Hem’in kitabı diktatörlük olgusuna kara mizah içinde çiğ bir ışık tutuyor. Diktatörleri nasıl alkışlarız, neden başımızda diktatör isteriz sorularına benzer bir kara mizah içinde verilecek yanıtları içeren bir el kitabına da ihtiyacımız var. Belki çok daha fazla...