Almanya Başbakanı Merkel uzun bir aradan sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya geldi. Suriye, Ukrayna ve Rusya'nın insan haklarına yaklaşımı konusundaki görüş ayrılıkları dikkat çekti. Suriye konusunda Merkel güvenli bölgeleri savunurken Putin, "Esad'ın geleceğine Suriyeliler karar vermeli" dedi. Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumunda şu satırları okuyoruz:
"Ukrayna’nın doğusu bölünmeye doğru hızla ilerliyor. Moskova’nın desteği ve onayı olmadan ayrılıkçı güçlerin böyle bir şeyi yapması mümkün değil. Putin suçu tabii Kiev hükümetine yüklüyor. Putin’in verdiği izlenim, Rusya’nın Ukrayna sorununu çözme konusunda oynayacağı yapıcı role beslenen ümitleri bir anda söndürür nitelikte. Ukrayna’da bir oldu bitti sonucu mevcut durum yaratıldı. Bu gelişmeden nasıl geri adım atılacağını görmek mümkün değil. Angela Merkel iki yıldan bu yana ilk kez Rusya’yı ziyaret etti. Almanya ile Rusya’nın ortak noktaları var, ama büyük anlaşmazlıklar söz konusu olduğunda arada bir görüş birliği ve ilerleme yok. Putin hem içeriye hem de dışarıya karşı Putin kalmaya devam ediyor. Batı’da bir dönem var olan ortakları da şu an yok. Kısacası ufukta karanlık görünüyor.
Aynı konuda Frankfurter Rundschau gazetesinin yorumunda Merkel’in Putin ile buluşmasının olumlu olduğuna dikkat çekiliyor:
"Almanya Başbakanı Merkel, Rusya Devlet Başkanı Putin ile rutin bir buluşma gerçekleştirdi. Suriye ve Ukrayna’daki savaşlar nedeniyle bu ziyaretin aslında normal bir buluşmadan çok uzak olması gerekir diye beklenirdi. Ama Başbakan Merkel Putin’e karşı sabırlı olunması gerektiğini, ancak bu yoldan hedefe ulaşılabileceğini biliyor. Uzun vadede konu, Rusya’da gerçekleşmesi olasılık dışı olmayan bir dönüşümün yolunu açmaktır. Bu da Kremlin ile aynı göz hizasında olmayı denemeden mümkün olmaz. Merkel bu durumu kavramış durumda. Bu nedenle Putin ile görüşmeye özen gösteriyor. Bu tavrı seçim kampanyalarında puan toplamasına belki yardımcı olmaz ama doğru olan yol budur.”
3 Mayıs Dünya Basın Özgürülüğü Günü! Almanya’nın birçok gazetesi gibi Die Welt de bugüne ilişkin bir yorum hazırlamış. Yorumda şu görüşlere yer veriliyor:
"Medya açısından karanlık günler yaşıyoruz. Meslektaşlarımız burada (Almanya'da) cezaevinde yatmasalar da endişeye mahal var! ABD’de sorular uygun gelmediğinde gazetecilerin söyleşilerini yarıda kesen bir Başkan var. Buna rağmen Amerikan toplumunun bir kısmı medyaya değil Başkan’a güveniyor. Güven bunalımı burada Almanya’da da mevcut. Toplumun radikal kenarları sosyal ağlarda medyaya tahrik edici sözlerle sataşıyor. Biz gazetecilerin güveni yeniden kazanmamız ve birleştirici olmamız gerekiyor. Gerektiğinde sert tavır almamız, çok iyi araştırma yapmamız ve sarayın tahtından korkmamamız lazım. Meslektaşımız ve dostumuz Deniz Yücel gibi olmalıyız. O cezaevinde yattığı sürece bizim için her geçen gün mahzun bir gündür.”
Hannoversche Allgemeine Zeitung'un yorumu da Dünya Basın Özgürülüğü Günü ile ilgili:
"Basın özgürlüğü, 'olmasa da olur' denebilecek bir süs değildir. Sansürsüz gazetecilik demokrasinin kardeşi konumundadır. Her ikisi de her zaman etkili olmayabilir, belki dolambaçlı yol izlerler, hatalar yaparlar. Aldıkları sonuçlar nadiren mükemmeldir. Ancak özgürlüğün ölçüsünü öyle bir gösterir ve güvence altına alırlar ki, bunun üstüne hiçbir şey çıkamaz. Paha biçilmez olan da budur.”
© Deutsche Welle Türkçe
DW/ÇA,BK