23 Ağustos 2017 11:57
1)(yeniden)
KAÇIRILAN 11 YAŞINDAKİ ÇOCUK REHİN ALINDIĞI EVDE KURTARILDI
AKSARAY\'da akaryakıt istasyonuna yapılan silahlı saldırıda maskeli 2 kişi tarafından kaçırılan işyeri sahibi Galip Dinç\'in 11 yaşındaki oğlu Egemen Samet Dinç, jandarma tarafından rehin olarak tutulduğu eve yapılan operasyonla kurtarıldı. Operasyon sırasında çıkan çatışmada ise çocuğu kaçıran Ferhat Koçak (21) bacağından vurularak, diğer şüpheli Bera Batuhan Kolukısa (18) ise yaralanmadan yakalandı. Aksaray\'ın Ortaköy İlçesi Balca Köyü yakınlarında Galip Dinç\'e ait akaryakıt istasyonuna geçen 21 Ağustos günü otomobille gelen maskeli 2 kişi, istasyonda pompacı olarak görev yapan Hasan E.\'yi (23) bacağından tabancayla yaraladı. Ardından da Galip Dinç\'in market bölümündeki oğlu Egemen Samet Dinç\'i, zorla kaçırdı. Saldırganların kullandığı otomobil o gün sabaha karşı bir dağ yamacında terk edilmiş olarak bulundu. Bunun üzerine Aksaray\'daki polis ve jandarma geniş çaplı arama yaptı. Egemen Samet Dinç\'i, kaçıranlara yardım ettiği ileri sürülen 16 yaşındaki H.D., dün akşam saatlerinde gözaltına alındı. Çalışmasını sürdüren jandarma kaçırılan Egemen Samet\'in. Borucu Köyü yakınlarında terk edilmiş bir evde rehin tutulduğunu belirledi. Ardından bugün şafak vakti eve operasyon düzenledi. Çatışmada çıkan çatışmada şüphelilerden Ferhat Kocak, bacağından vurularak yaralandı. Berat Batuhan K. de yaralanmadan gözaltına alındı. Kaçırılan Egemen Samet Dinç de sağ olarak rehin tutulduğu evden kurtarıldı. Ardından sağlık kontrolünden geçirilmek için Ortaköy Devlet Hastanesi\'ne getirildi. Anne Gülfidan ve baba Galip Dinç ise çocuklarının sağ olarak kurtulmasına sevindi.
Aksaray Valisi Aykut Pekmez ve İl Emniyet Müdürü Ali Karabağ çocuğu hastanede ve evinde ziyaret ederek aileye geçmiş olsun dileklerini iletti. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Görüntü Dökümü
---------------------
- Egemen Samet\'in hastanedeki görüntüsü
- Anne ve babasının detay
- Rehin tutulduğu operasyon düzenlenen evden detay
- Egemen\'in kendi evlerine getirilmesi
- Annesi ve babası röp
(Haber- Kamera: Hasan BÖLÜKBAŞ AKSARAY DHA)
==============================================================
2)ERKEN HASAT EDİYOR FİYATI KATLIYOR
MANİSA\'nın Saruhanlı İlçesi Çakmaklı Mahallesi\'nde sezonun ilk erkenci zeytin hasadı yapıldı. 350 dönümlük arazisinde Uslu cinsi yeşil zeytin yetiştiren üretici Veli Kayhan, sezonda kilosu 3 buçuk, 4 lira olan zeytini 1 buçuk ay önce hasat ederek 6 buçuk 7 liraya satabildiğini söyledi. Ülke genelinde ekim ayında başlayan zeytin hasadı, Saruhanlı\'da yaklaşık 1 buçuk ay önce başladı. Saruhanlı İlçesi Çakmaklı Mahallesi\'nde 350 dönüm arazide Uslu cinsi yeşil zeytin üreten Veli Kayhan, erkenci zeytinin daha çok kazandırdığı için hasada başladığını anlattı. 1991 yılından bu yana zeytincilik yaptığını ve işletmesini de kurduğunu dile getiren Kayhan, \"Sofralık kırma zeytin olarak satıyoruz. Her sene Ağustos\'un 20\'si ile 25\'i arasında toplamaya başlıyoruz. Hasadımızı yapıyoruz. Başka hiçbir bölgede zeytin hasadı başlamadı. Zeytinlerimizi kendimiz üretiyoruz, hasadını yapıyoruz ve 10 gün içinde de satışına başlarız. Erken hasat etmenin bize büyük faydası var. Daha yüksek fiyatlara satıyoruz. Piyasada zeytin 3 buçuk, 4 lira olursa bizim erkenci zeytinlerimizin kilosunu 7 liradan satabiliyoruz. Büyük ilgi görüyor. İzmir, Bursa, Balıkesir bölgesine satıyoruz\" dedi.
BU YIL REKOLTE DAHA DÜŞÜK
Zeytin tarlasında kadınlar tarafından toplanan zeytinler, önce elemeden geçip, ardından kırma işlemi yapılıyor. Toplanan ve işlemden geçen zeytinlerin 10 gün suda bekletildiğini söyleyen Veli Kayhan, 10 gün sonra zeytinlerin sofralık hale geleceğini ve satışa başlayacağını belirtti. Kayhan, \"Geçen yıl sezon açılmadan hasat yaptığımız için kilosunu 5 liraya satmıştık. Bu yıl rekolte daha düşük olduğu için 7 liradan satacağımızı düşünüyoruz. Piyasada daha yüksek satma şansımız olduğu için erken başlıyoruz\" diye konuştu.
ZEYTİNLER KUYULARDA SAKLANIYOR
Manisa\'da yetişen sofralık zeytinin Türkiye\'de iyi bir imajı olduğunu ve kaliteli olduğunu dile getiren Kayhan, \"Balıkesir, Bursa ve Aydın\'dan rekoltemiz daha yüksek. Türkiye\'nin birçok yerine Manisa zeytini gidiyor, sofralarda tüketiliyor\" dedi. Genellikle siyah zeytinlerin kuyulara basıldığını ve 7-8 ton zeytinin bir kuyuda saklanabildiğini anlatan Kayhan, kış aylarında da ihtiyaca göre daha iyi fiyatlara satıldığını söyledi. Kayhan, verimi artırmak için zeytine çok iyi bakılması gerektiğini belirterek, kış gübresi atmanın önemli olduğunu ifade etti.
ERKENCİ ZEYTİNİ TOPLAYAN İŞÇİLER DE ŞAŞIRDI
Akhisar\'dan Saruhanlı ilçesine zeytin toplamaya gelen işçiler de, ekim ayında toplanan zeytinin ağustosta toplandığını görünce şaşırdı. Saat 07.30\'da zeytin toplamaya başladıklarını anlatan Türkan Gülfidan, \"Bu sene erken başlamasına biz de şaşırdık. Genelde kışın gelirdik zeytin toplamaya. Narin bir zeytin, dallarını kırmamak gerekiyor\" dedi.
Görüntü Dökümü
---------------------
-Zeytin tarlasından genel görüntü,
-Kadınların zeytin toplamasından genel ve detay görüntü,
-Zeytinlerden görüntü,
-Üretici Veli Kayhan\'ın konuşmasından görüntü.
Haber - Kamera: Nermin UÇTU/MANİSA,(DHA)
=====================================================
3)MANİSA\'DA 500 YILLIK \'ŞİFAHANE\' İLGİ TOPLUYOR
17\'İNCİ YÜZYILDAN KALMA RIZA SENEDİ İLGİ GÖRÜYOR
MANİSA\'da 500 yıllık Şifahane, Tıp Tarihi Müzesi olarak hizmet vermeye başladıktan sonra her yıl yaklaşık 100 bin ziyaretçiyi ağırlıyor. 1600\'lü yıllardan kalma birçok tıp aletinin sergilendiği müzede, 1656 yılında imzalanan rıza senedi dikkat çekti. Günümüzde de ameliyatlara girmeden önce hastalardan alınan onayın o dönemde rıza senetleri ile meşrulaştırıldığı öğrenildi. Ayrıca Tıp Tarihi Müzesi\'ni ziyaret eden bazı ziyaretçilerin objelere verdiği zararlara dikkat çekmek amacıyla \'ziyaretçi hasarları\' isimli bir bölme de yapılarak, ziyarete açıldı.
Osmanlı döneminde Manisa\'da şifahane olarak kullanılan tarihi yapı, 2013\'ün sonunda Celal Bayar Üniversitesi (CBÜ) tarafından Hafsa Sultan Hastanesi Tıp Tarihi Müzesi olarak tekrar hayat buldu. Yılda yaklaşık 100 bin kişinin ziyaret ettiği müzenin Osmanlı döneminde hem bedensel hem de ruhsal hastalıkları tedavi etmek için kullanıldığı öğrenildi. Müze içinde yazma eserler, 1600\'lü yıllarda kullanılan tıp aletleri, dağlama ve göz ameliyatının canlandırıldığı heykeller, mesir macunu yapımının canlandırılması gibi birçok değer yer alıyor. Müzenin Kurucu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Ahmet Yeşil, müze hakkında verdiği bilgide, Osmanlı döneminin tıp tarihine de dikkat çekti. Sadece bedenin değil ruhun da iyileştirildiğini anlatan Ahmet Yeşil, yazma eserlerden Osmanlı döneminin tıp bilimi ve Manisa\'da şifahane hakkında birçok bilgiyi elde ettiklerini söyledi. Yeşil, \"Osmanlı tıbbına ait 14 ve 15\'inci yüzyılda kullanılan tüm cerrahi aletleri buradaki müzemizde sergiliyoruz. Kadın doğum, kulak burun boğaz, diş cerrahisi gibi birçok alet var. Bu aletlerin fonksiyonları, özellikleri müzemizde anlatılıyor\" dedi.
ŞİFA TASLARI, ŞİFA MÜHÜRLERİ
Tıp Tarihi Müzesi\'nde yer alan şifa tasları ve mühürler de dikkat çekti. Tasların üstünde ayetler, hadisler olduğunu aktaran Yeşil, \"Bu taslarla banyo eden, su içen kişiler, bir süre sonra şifa buldukları için bunlara şifa tasları denmiş. Bu sihirbazlık değil. Bu beyinle ilgili bir noktanın uyarılması ile ilgilidir. Kişinin kendi enzimlerini oluşturarak tedavisini bizzat kendisinin yapmasını tetikleyen araçlardan birisidir. Mühürler hastalıklı alanların üzerine sürülüyordu, iyileştirdiğine inanılıyordu. Bu mühürlerin 14-15\'inci yüzyıldan kaldığını düşünüyoruz\" diye konuştu.
YAKLAŞIK 400 YILLIK RIZA SENEDİ
Müze içinde dikkat çeken objelerden birisi de 17\'inci yüzyıldan imzalanan rıza senedi oldu. Günümüzde de ameliyatlara girmeden önce hastalardan onay alınırken, o dönemde de aynı uygulamanın kullanıldığı görüldü. Ahmet Yeşil, mesanede taş düşürme ile ilgili bir rıza senedi örneğini göstererek, \"En ilginç olanlardan birisi rıza senedi. Doktorlar yanlış da yapabiliyorlar, hasar verebiliyorlar. Hastalar Kadıya gidip, doktordan şikayetçi olabiliyor. Doktorlar bunun önüne geçebilmek için bugün de uygulanan, daha tedaviye başlamadan önce hastaya rıza senedi imzalatılıyordu. 1656 yılında imzalanmış bir rıza senedi. Doktorlar bir şekilde kendilerini emniyete almak, uygulamalarını daha rahat yapmak için bu belgeyi hastadan istemişler\" diye konuştu.
MÜZEDE ZİYARETÇİ HASARLARI DA SERGİLENİYOR
Tıp Tarihi Müzesi\'nde birçok obje dikkat çekerken, eskiden açık olarak sergilenen alanların camla kapatılması dikkat çekti. Camekan içine müze içinde yer alan heykellerin ziyaretçiler tarafından koparılan parmak ve elleri koyuldu. Müze Kurucu Müdürü Ahmet Yeşil, \"Camekan içinde sergilediğimiz eller buradaki mankenlerin bir uzvuydu. Bir zamanlar bu camekanlarla koruma durumumuz yoktu, ziyaretçiler fazla dokundukça ciddi hasarlar meydana geldi. Biz de müzede sergilenen objelerin önemine dikkat çekmek ve daha dikkatli olunmasını sağlamak için ziyaretçi hasarları adlı bir bölüm yaptık\" dedi.
CUMHURİYET DÖNEMİ DOKTORLARI DA ANILIYOR
Tıp Tarihi Müzesi\'nde Cumhuriyet döneminde Manisa\'da görev yapan doktorların da anılması için bir bölüm yapıldı. 1916 yılından sonra kapatılan şifahanede görev yapan doktorların da anıldığı müzede, Manisalı doktorların kullandığı aletler de sergilendi. Doktorlar yaklaşık 100 yıllık ameliyat aletlerini, ilaçlarını müzeye bağışladı. Müze Kurucu Müdürü Ahmet Yeşil, Manisalılardan ellerinde bulunan tıp tarihi ile ilgili eserleri bağışlamalarını istedi.
Müzenin haftanın her günü açık olduğunu belirten Ahmet Yeşil, rehberler eşliğinde Tıp Tarihi Müzesi\'nin ücretsiz şekilde gezilebileceğini ifade etti.
Görüntü Dökümü
--------------------
- Tıp Tarihi Müzesi\'nden görüntü
- Tıp Tarihi Müzesi\'nde sergilenen aletlerden görüntü
- Müze Kurucu Müdürü Ahmet Yeşil\'in konuşması
- Rıza senedinden görüntü
- Şifa tasları ve şifa mühürlerinden görüntü
- Ziyaretçi hasarları isimli bölümden görüntü
- Genel ve Detay görüntü
( Haber- Kamera: Nermin UÇTU / MANİSA, (DHA)
==========================================================
4)MARMARİS\'TE TURİZMCİLERİN YÜZÜ ORTADOĞULU TURİSTLERLE GÜLDÜ
MUĞLA\'nın Marmaris İlçesi\'nde her hafta 2 bin 500 Ortadoğulu turistin gelmesi, esnaf ve turizmcilerin yüzlerini güldürdü. Turizm sözcüleri, Ekim ayı sonuna kadar 45 bin Ortadoğulu turistin gelmesi beklendiği vurguladı.
Temmuz başından bugüne kadar Marmaris\'e Lübnan, İran, Tel Aviv, Beyrut, Katar ve Ürdün\'den gelen Ortadoğulu zengin turistler, esnaf ile turizmcilerin yüzünü güldürdü. Gündüz otel havuzu, günübirlik teknelerle koy gezisi ve çeşitli kültür turlarına katılan turistler, akşam ise Kapalı Çarşı içinde bulunan giyim, çanta, ayakkabı ve tekstil ürünleri satan mağazalarda alışveriş yapıyor. Kimi Arap turistler, otellerin gözlerden uzak plajlarında bazıları halk plajlarında denize giriyor. Sürekli cip ve at safarilerine katılan Ortadoğulu turistler, kent merkeziyle kırsalındaki turistik mahallelerdeki tarihi yerleri sıklıkla ziyaret ediyor. Ortadoğulu zengin turistleri getiren acentelerle anlaşma sağlayan restoran, günübirlik gezi tekneleri ve birçok alışveriş mağazası ise Arapça bilen personel çalıştırarak hizmet sunuyor. Ortadoğulu turistler en çok, Türk yemeklerini tercih ediyor.
HER HAFTA 2 BİN 500 ORTADOĞULU TURİST GELİYOR
Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Marmaris Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Ali Kırlı, \"Marmaris ve çevresinde geçmiş yıllara göre Ortadoğulu turistlerde yüzde 30 artış var. İranlı turistler Marmaris\'e gelmeye başlamıştı. Fakat çift havalimanı kullanarak geliyorlar. İzmir, Bodrum ve Çardak\'tan kentimize geliyorlar. Marmaris\'e her hafta ortalama 2 bin ile 2 bin 500 Ortadoğulu turist uçakla geliyor. Şu anda her hafta Tel Aviv\'den 5, Ürdün 7 ve Lübnan\'dan 8 uçak turist Marmaris\'e geliyor. Bu yıl, Avrupalı turist kaybımız yüzde 40 civarında idi. Bu açığı Rusya, Ukrayna ve Ortadoğulu turist ile kapattık. Ekim sonuna kadar ilçemize 35-45 bin civarında İranlı, İsrailli, Lübnanlı ve Ürdünlü turist bekliyoruz. Öğrendiğimiz kadarıyla zengin Ortadoğulu turist sayesinde esnafımızın yüzü bir nebze olsun gülüyor\" dedi.
Bir tur acentesinin Arapça bilen satış temsilcisi Harun Meyda, \"Arap turistler bu yıl Marmaris esnafının yüzünü güldürdü. Yerli ile Arap turistlerin zamanında gelmeleri için gerekli özenli göstermiş olsaydık, bu yıl çektiğimiz ekonomik sorunları yaşamazdık. Marmaris\'e gelen 18 yaş ve üstü Ortadoğulu bir turistin ortalama harcadığı para 2 bin dolar. Cip, at safari ve birçok kültürel aktivitelere katılıyorlar. Bir Türk vatandaşı olarak Araplara teşekkür ediyor ve daha sık gelmeleri için yetkililerin özen göstermesini istiyorum\" dedi.
Günübirlik gezi tekneleri ve Berk Turizm Şirketi sahibi Ali Berk, \"Haftada iki defa gündüz ve akşam bin Ortadoğulu turisti günübirlik gezi teknelerimizle cennet koylarımızı gezdiriyoruz. Son iki yıldır Avrupalı turistte düşüş söz konusu. Bu açığı Arap turistlerle kapattık. Temmuz, Ağustos ve Eylül 20 tarihine kadar Ortadoğulu turistler sayesinde ekonomik olarak rahatlayacağız\" dedi.
Görüntü Dökümü
--------------------------------------------:
- Hakim bir tepeden Marmaris sahili görüntü
- Günübirlik gezi teknesiyle tur atan Ortadoğulu turistlerden görüntü
- Otobüslerle Kapalı Çarşı\'ya gelen Ortadoğulu turistlerden görüntü
- Su sporları yapan kapalı Ortadoğulu turistlerden görüntü
- Kent merkezinde dolaşan, alışveriş yapan Ortadoğulu turistler
- Bir tur acentesinin Arapça bilen satış temsilcisi Harun Meyda röp.
- TÜRSAB Marmaris Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Ali Kırlı röp.
Haber- Kamera: Ali GÜNDOĞAN / MARMARİS (Muğla), (DHA)
(Toplam: 7 dakika 18 saniye-527 MB görüntü)
=======================================================
5)BALIN PARMAK İZİ BELİRLENECEK
MUĞLA\'da hayata geçirilen proje kapsamında balların kimlikleri, kaliteleri, kimyasal içerikleri ve tıbbi etkileri araştırılarak parmak izleri belirlenecek.
Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) tarafından hazırlanan proje kapsamında monofloral balların parmak izleri belirlenerek kimyasal içerikleri ile tıbbi aktiviteleri araştırılacak. Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü\'nün (TAGEM) kabul ettiği projeye Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2 milyon 428 bin liralık hibe desteği verdi. Muğla Sıtkı Koçman, Uludağ, Kayseri Erciyes ve Ege Üniversiteleri\'nden akademisyenler, Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, Konya Gıda Kontrol Laboratuar Merkezi ile Ordu Arıcılık Araştırma Enstitüsü\'nden görevli 38 kişilik ekip çalışma yürütecek. 3 yıl sürecek çalışmalar kapsamında, her bir yıla ait kestane, ayçiçeği, geven, narenciye ve pamuk ballarının kimlikleri, kaliteleri, kimyasal içerikleri ve tıbbi etkileri araştırılacak. MSKÜ Gıda Analizleri Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Mehmet Emin Duru, iyi tarım uygulamalarıyla üretilen monofloral balların üreticiye ve ülke ekonomisine önemli katma değer sağlayacağını söyledi.
PAZARDAKİ DEĞERİ ARTACAK
Prof. Dr. Duru, monofloral balların üretildiği yerlerdeki bitkisel çeşitliliğin, balın kalitesine sağladığı katkının ortaya çıkarılacağını dile getirdi. İyi tarım uygulamalarıyla üretilen monofloral balların yeni kullanım alanlarının öğrenilebileceğini kaydeden Duru, \"Projedeki en temel amacımız, ülkemizde ticarete konu olan monofloral bal çeşitlerinin kendi spesifik özellikleri ile Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği\'nde yer bulmasının sağlanması ve pazardaki değerinin artırılmasıdır\" dedi. Türkiye\'de bugüne kadar birçok hastalık açısından balların etkilerinin araştırılmadığını ileri süren MSKÜ Gıda Analizleri Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Duru, \"Balların bir taraftan kalitesini ve kimliklerini belirlerken, diğer taraftan da onların çok çeşitli tıbbi etkilerini ortaya çıkarmak projedeki en büyük hedefimizdir. Bugüne kadar, ülkemizde bin bir emekle üretilen ballarımızın bakteri kovucu özelliği, ağrı kesici etkileri, glisemik indeksi, şeker hastalarının hangi dozajda tüketilebileceği, kanser hastalığı açısından koruyucu yönü ve Alzheimer\'e karşı etkisi araştırılmamıştır. Bu proje sayesinde balların parmak izi belirlenecek\" dedi.
TAĞŞİŞİN ÖNÜNE GEÇİLECEK
Prof. Dr. Duru, projede hedeflenen çalışmalar tamamlandığında, elde edilecek verilerle tağşişin kontrolü ve önlenmesine yönelik çok önemli kazanımın sağlanacağını ifade ederek, şöyle konuştu:
\"Pazardaki hak ettiği değeri kazanamayan monofloral ballarımızın ulusal ve uluslar arası pazarlarda gerçek değerlerine ulaşmasına fırsat sağlayacağı gibi, yeni kontrol yöntemleriyle tağşişli balların pazara sunulmasının engellenmesi suretiyle pazarda üreticimizin aleyhine oluşan haksız rekabetinde önüne geçilecek. Bu durumun, ülkemizdeki arıcılık tarımı ve bal ticareti noktasında, yüksek katma değer sağlaması bekleniyor. Tescillerinin yapılması ballarımızın pazarlanmasında üreticilerimize büyük avantaj sağlayacak\"
\"PROJENİN EN TEMEL ARGÜMANI KİMLİKLENDİRME\"
Türkiye Arı Yetiştiricileri Birliği ve aynı zamanda Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı olan Ziya Şahin ise, \"Çam balımızı bugüne kadar Avrupalıların kriterleriyle satıyorduk. Önümüzdeki yıldan itibaren kendi kriterlerimizi koymuş olacağız. Diğer ballarımız ise ticarete konu olan ballarımız. Özellikle kestane balımız her derde deva olarak satılıyor. Bunu araştırmacılar bilir. Projenin en temel argümanı kimliklendirme. Ballarımızın insan sağlığında hangi yönde kullanılacağı ortaya konulacak\" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-MSKÜ Gıda Analizleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Laboratuarı\'ndan görüntü,
-Müdür Prof. Dr. Mehmet Emin Duru\'nun balı analiz çalışmasından görüntü,
-Laboratuardaki görevlilerin bilgisayar ortamında çalışmasından görüntü,
-Müdür Prof. Dr. Mehmet Emin Duru ile röp,
-Türkiye Arı Yetiştiricileri Başkanı Ziya Şahin ile röp.
: Haber - Kamera: Cavit AKGÜN / MUĞLA, (DHA)
=================================================
6)BAYRAMİÇ\'TE 4 METRE 25 SANTİMETRE BOYUNDAKİ GÜNEBAKAN
ÇANAKKALE\'nin Bayramiç İlçesi\'ne bağlı Türkmenli Köyü\'nde yaşayan 32 yaşındaki Onur Güneri\'nin evinin bahçesinde yetişen 4 metre 25 santimetre uzunluğundaki günebakan (ayçiçeği), görenleri şaşırtı.
Bayramiç İlçesi\'ne 12 kilometre mesafedeti Türkmenli Köyü\'nde, Onur Güneri\'nin evinin bahçesinde çıkan 4 metre 25 santimetre uzunluğundaki ve üzerinde 15 adet çiçek açan günebakan, yöre halkının ilgi odağı oldu. Günebakan\'ın uzunluğunu duyan köy halkı, bitkinin bulunduğu bahçeye giderek inceleyince gözlerine inanamadı.
Günebakanın yetiştiren Onur Güneri, bu türün 1 ile 1 metre 50 santimetre uzunluğunda olduğunu söyledi. Evinin bahçesindeki bu kadar büyük bir günebakana ise özel bir gübre vermediklerini belirten Onur Güneri, \"Bahçedeki bir tuğlanın içinde büyüyüp, gelişti ve bu boya ulaştı. Günebakan\'ın büyüklüğünü görünce bende şaşırdım. Kendiliğinden çıktı\" dedi.
Günebakanın uzunluğu ve büyüklüğünü değerlendiren Yüksek Ziraat Mühendisi Salih Bozkurt ise, bu tür bitkilerdeki aşırı büyümesinin gen bozukluklarından kaynaklandığını belirtti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
- Günebakan bitkisinden görüntü
- Onur Güneri\'yle röp.
- Ziraat Mühendisi Salih Bozkurt ile röp.
Haber- Kamera:Fatih DALDAL / BAYRAMİÇ (Çanakkale), (DHA)
© Tüm hakları saklıdır.