22 Nisan 2018 15:33
Başbakan Yardımcısı Işık: İttifak yapacaklarsa bunu millete önceden duyurmak zorundalar
Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, MHP ile ittifak yapmalarının herkesin gözü önünde olduğunu, diğer partilerin de ittifak arayışı içerisinde olduğunu belirterek, \"Bir ittifak yapacaklarsa bunu millete önceden duyurmak zorundalar\" dedi.
Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Ak Parti Kocaeli İl Başkanlığı tarafından düzenlenen 4. Teşkilat Akademisi\'ne katıldı. Körfez ve Derince İlçe Başkanlığı üyelerinin seçim takvimi ile ilgili eğitim aldığı toplantıda konuşan Başbakan Yardımcısı Işık, \"Artık referandum sürecinde de ifade ettiğimiz gibi istikrar sandıkta sağlanacak. 24 Haziran akşamı ülkeyi kimin yöneteceğini, ülkeyi yönetme sorumluluğunu kimin üstleneceğini bileceğiz. Sandıklar açıldı, Recep Tayyip Erdoğan ülkenin inşallah Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olacak. Halk oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanıydı. Şimdi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile seçilen ilk cumhurbaşkanı olacak inşallah. Biz halkımızın desteğine inanıyoruz\" dedi.Partilerinin ittifak yapmaları konusuna da değinen Başbakan Yardımcısı Işık, \"Tabii ki temsilde adalet de demokrasinin önemli bir kavramı. O da nasıl gerçekleşecek? Yeni bir imkan geldi. O da ittifak. Yüzde 10 barajını aşma endişesi olan partiler veya mecliste daha güçlü bir gruba sahip olmak isteyen partiler de kendi aralarında ittifak yapacaklar. Ak Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ile ittifak yapacağını açıkladı. Burada bir sürpriz yok. Hiçbir Milliyetçi Hareket Partili vatandaşımız, \'Benim Ak Parti ile ittifak yapacağımızdan haberim yoktu. Bilsem oy vermezdim\' diyemez. Aynı şekilde hiçbir Ak Partili de bunun tam tersini söyleyemez. Her şey halkın gözü önünde açık ve net. Şimdi diğer partiler de, yüzde 10 barajını aşmak isteyen partiler de gidecekler, kendi aralarında oturup konuşacaklar, müzakere edecekler ve bir ittifak yapıp, yapmamaya karar verecekler. Bu her şeyiyle halkın gözünün önünde cereyan edecek. Şu anda bu süreci yaşıyoruz. Şu anda her ne kadar bir cumhurbaşkanı adayı bolluğu varsa, Sayın Kılıçdaroğlu dışında neredeyse herkesin aday olduğu bir süreç varsa da, onlar da bir takım ittifak arayışında olduklarını ifade ediyorlar. Geçsinler, konuşsunlar, baksınlar ve bir ittifak yapacaklarsa bunu millete önceden duyurmak zorundalar. Bu demokratik açıdan çok daha iyi. Cumhuriyet Halk Partisi seçmeni de, diğer partilerin seçmenleri de artık oy verirken \'Benim partim şununla ittifak yaptı. Ben oyumu buna göre kullanacağım\' diyecek. Bu demokrasinin Türkiye\'de daha da oturmasının bir vesilesi olacak\" diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
-----------------------
-Salondan görüntü
-Fikri Işık\'ın konuşması
Haber:Dinçer AKBİR-Nabi YAZICI/KÖRFEZ(Kocaeli),(DHA)
===========================================
Parmakta sıkışan yüzüğü itfaiye çıkardı
Adıyaman\'da Doğan G.\'nin parmağına takıp çıkaramadığı yüzük, itfaiye ekipleri tarafından çıkartıldı.
Doğan G, sol el yüzük parmağında takılı olan yüzüğü çıkaramayınca yakınları tarafından Adıyaman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi\'nde götürüldü. Burada yüzük çıkarılamayınca Doğan G., yakınlarınca itfaiyeye götürüldü. İtfaiye erleri, ip sardıkları Doğan G.\'nin parmağındaki yüzüğü çıkardı. Parmağı moraran genç, itfaiye erlerine teşekkür etti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------------------
- İtfaiye Müdürlüğü
- Parmağa sıkışan yüzük
- İtfaiye ekiplerinin yüzüğü çıkarması
- Genel ve detay görüntüler
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 20 MB
Haber-Kamera: Mahir ALAN/ADIYAMAN,(DHA)
===========================================
Yolda yürürken silahlı saldırıya uğradı
Karaman\'da bir bisküvi fabrikasında çalışan Engin Millidere, yolda yürürken kimliği belirsiz bir kişinin av tüfeğiyle ateş açması sonucu bacaklarından yaralandı. Yaralı Millidere, hastaneye kaldırılırken, polis şüphelinin kimliğini belirlemek için çalışma başladı.
Olay, bugün 09.30 sıralarında Seki Çeşme Mahallesi Mehmet Armutlu Caddesi\'nde meydana geldi. Engin Millidere, yola yürürken kimliği belirsiz bir kişinin, belirlenemeyen nedenle av tüfeğiyle ateş açması sonucu bacaklarından yaralandı. Kanlar içinde kalan Millidere, yaklaşık 300 metre ilerideki bulunan bir akrabasının evine sığınıp, yardım istedi. Millidere, çağrılan ambulansla Karaman Devlet Hastanesi\'ne kaldırıldı. Sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Olay yerinde inceleme yapan polis, Millidere\'nin verdiği eşkal doğrultusunda şüphelinin kimliğini belirlemek için çalışma başlattı.
Görüntü Dökümü:
------------------------
-Evin önündeki polis ve sağlık ekipleri
- Olay yeri inceleme ekiplerinin inceleme yapması
Haber- Kamera: Muammer ŞEN KARAMAN,(DHA)
==============================================
(Özel) - \'Kalp Tamir Kiti\' geliştirdi, seri üretime başlıyor
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Dr. Mahmut Tokur, bıçak ve ateşli silahla kalp yaralanmalarında kan kaybından kaynaklı ölümleri minimuma indirmek için geliştirdiği ve uluslararası patentlerini de aldığı \'Kalp Tamir Kiti\'nin seri üretimine başlıyor. Geliştirdiği kitin dünyada bir örneği olmadığını, \'Kalp Tamir Kiti\' dışında diğer tıbbi sondaların üretimini de yapacağını ifade eden Dr. Tokur, işletme ve yatırım giderleriyle maliyeti 10 milyon lirayı bulacak tesiste ilk yıl 10 milyon dolarlık bir ciro hedeflediklerini söyledi.
Göğüs cerrahisi uzmanı olduğu için icapçı usulü çalıştıklarını ve 2006\'da Kahramanmaraş Devlet Hastanesi\'nde görev yaparken çağrıldığı kalp yaralanmaları vakalarının çoğunda yaralının hastaneye geldiğinde ölmüş olduğunu belirten Dr. Mahmut Tokur, bu durumun basit bir müdahaleyle çözülebileceğine inanarak kolları sıvadığını söyledi. Bu konudaki düşüncelerini karakalem çalışması ile kağıda dökerek çalışmalarının temelini atan Dr. Tokur, 12 yıllık bir sürecin sonunda fikrin çizime, çizimin ürüne dönüştüğünü belirtti.
\'HASTANE YOLUNDA ÖLENLERİN HAYATTA KALMASINI SAĞLAYACAK\'
Göğüs yaralanmalarının çoğunun kalp yaralanması olduğunu ve acil müdahale edilmediği taktirde bu yaralanmaların tamamına yakınının ölümle sonuçlandığını ifade eden Dr. Mahmut Tokur, \"Kalp yaralanmaların kalp atmaya, çalışmaya devam ettiği için her çalıştığında, her kontraksiyon yaptığında kanı damarlar yerine vücut boşluğuna atar. Bu da hastaların kan kaybına, tabiri caizse iç kanamadan ölmesine neden olur. Bu tür yaralanmalardan tam bir istatistiki bir veri olmamasına rağmen yüzde 50\'ye yakını sağlık ekiplerinin olay yerinde hastaya ulaşmadan ölmesiyle sonuçlanır. Kalan yüzde 50\'nin ise büyük bir çoğunluğu hastaneye ulaştırma sürecinde hayatını kaybeder. Yüzde 5\'lik gibi çok küçük bir rakam ameliyathaneye canlı olarak ulaşır ve kalpteki yaralanma onarılarak hayata dönebilir. Bizim bu projeyi geliştirmedeki amacımız aradaki canlı yakalanmış ancak değişik nedenlerle yolda hayatını kaybeden insanların kalmasını temin etmek üzere ortaya çıkarıldı\" diye konuştu.
\'SAĞLIK EĞİTİMİ ALMAMIŞ İNSANLAR DA KULLANABİLİR\'
İdrar sondasından esinlenerek geliştirdiği kitin kullanımının da çok basit olduğunu belirten Dr. Mahmut Tokur, kitin özelliklerini ve nasıl kullanılacağını şöyle anlattı: \"Bu aparat temel de bir sonda. Ucunda bir balon var ve kalp yaralanmalı vakalarda yaralanmanın olduğu bölgede uyguladığımızda ucundaki balonu şişirdiğimizde kanayan bölgeyi tıkayarak kanamayı engelliyor. Arka tarafında 3 tane yolu var bir tanesi balonu şişirmesini sağlıyor, diğeri sondanın kılavuzu, diğeri de bu hastayı şoktan ölümünü engellemek için direkt serim ya da kan verebildiğimiz bir kanal. Genellikle göğüs ön kafesi üzerindeki yaralanmalar kalp yaralanması yüksek olan yaralanmalardır. Giriş deliği olan yerden kiti göğüs boşluğuna ilerletiyoruz gidebildiği yere kadar. Bu hastaya herhangi bir tıbbi bir alet kullanmadan uygulanabilen bir kateter. Arka tarafından kan gelmeye başladığında ucundaki balonu bir enjektör yardımıyla hava vererek şişiriyoruz. Şişirdikten sonra göğüs kafesine oturmasını sağlıyoruz. Dış sisteminde bulunan vantuz ve klips sistemiyle sabitleyerek içeriden ve dışarıdan hareket etmesini önlemiş oluyoruz. Böylelikle deliğin tekrardan açılması engellenmiş oluyor. İstersek bu şekilde hastaneye götürebildiğimiz gibi eğer hasta çok kan kaybetmişse arkasındaki kılavuz kanaldan kan ya da serum vererek bu kaybettiği sıvıyı geri yerine koyabiliyoruz, hastayı şoktan çıkarabiliyoruz ve hastayı canlı bir şekilde hastaneye, ameliyathaneye ulaştırabiliyoruz. Bu sonda, sağlıkçılar tarafından hastalara uygulanabildiği gibi temel sağlık eğitimi almamış insanlar tarafından da uygulanabilir. Örneği bir savaş halinde yanında arkadaşı yaralanmış olan bir diğer asker bunu yanındaki asker arkadaşına uygulayabilir. Böylelikle savaş alanında hayatta kalmasını sağlıklı şekilde hastaneye ulaşmasını temin edebilir. Yani savaş cerrahisinde önemli bir enstrüman olarak kullanılabilecek bir sonda.\"
\'DENEYLERDE BAŞARI ORANI YÜZDE 90\'NIN ÜZERİNDE\'
\'Kalp Tamir Kiti\'ni geliştirdikten sonra birçok deneyler yaptıklarını da kaydeden Dr. Tokur, \"Geliştirdiğimiz bu ürün, patenti bize ait olan bir ürün. Uluslararası patent süreci tamamlandı ve tüm dünyada bizim adımıza, şirketimiz adına patenti, tescili gerçekleştirildi. Dünyada bir muadili yok. nasip olur da bu ürünü bu tesiste üretmiş olursak tüm dünyaya bizim tarafımızdan bir Türk ürünü olarak satılabilecek bir ürün. 2014\'te projemizi tamamladık ve ortaya çıkan prototipin denemelerini yaptık. Domuzlar üzerinde yapmış olduğumuz deneylerin yüzde 90\'nın üzerinde başarısı ortaya çıktı\" dedi.
\'YIL SONUNDA ÜRETİME BAŞLIYORUZ\'
Tüm bu çalışmaları 2011\'e kadar kendi imkanlarıyla yaptığını ancak 2011\'den sonra imkanların yetersiz kalmaya başlamasıyla KOSGEB\'den Ar-Ge İnovasyon desteği alarak Bebiller Limited Şirketi\'ni kurduklarını kaydeden Dr. Tokur, 2015 sonunda da Bilim ve Sanayi Bakanlığı\'ndan destek aldıklarını belirtti. Tüm bu aşamadan sonra kitin üretimi için başlangıç yatırımı 5 milyon lira olan ve devletin yüzde 50 hibe desteği verdiği tesisin inşaatına başladıklarını kaydeden Tokur, işletme ve yatırım giderleriyle maliyeti 10 milyon lirayı bulacak tesiste ilk yıl 10 milyon dolarlık bir ciro hedeflediklerini söyledi. Tesisten patentini aldığı kitin diğer tıbbi sondaların üretimini de yapacağını ifade eden Dr. Tokur şöyle devam etti:\"Şu anda içerisinde bulunduğumuz tesiste bu hibe desteği sayesinde hayata geçmiş oldu. Şu anda tesisin kaba inşaatı bitti, makine ekipmanının gelmesi bekleniyor. nasip olursa yıl sonunda ilk ürünümüzü ticari olarak ortaya çıkarmayı hedefliyoruz. \'Kalp Tamir Kiti\'ni üretmek için kurduğumuz bu tesisin altyapısı şu anda diğer birçok sondayı da üretmeye müsait, çünkü temel makine ve ekipman aynı. Sadece kalıp değişimiyle yeni ürünler üretebilecek durumdayız. Bu anlamda tesisin içerisine bir kalıphane kuruyoruz. Bu şekilde \'Kalp Tamir Kiti\'nin kaç tane hastaya uygulanabileceği formülünden değil de kaç tane merkezde bulundurulacağı formülü üzerinden gittiğimizde ülkemizde şu an yılda 130 bin adet ihtiyaç olduğunu tespit ettik. Bu kapsamda yıllık 130 bin adet \'Kalp Tamir Kiti üretmeyi, diğer sondalardan ise, yani mevcutta var olan çoğunu dışarıdan aldığımız sondalardan ise yıllık 3 milyon adet üretmeyi hedefliyoruz.\"
\'YABANCI ÜLKELERDEN TEKLİF GELDİ\'
Sağlık sektörünün 2 trilyon dolarlık bir pazarla silah sektöründen daha büyük bir değer olduğunu belirten Dr. Tokur, sondaların dünyadaki pazar değerinin 10 milyar dolar, Türkiye pazar değerinin ise 700 milyon dolara ulaştığını belirtti. Yıllık yüzde 12 civarında büyüyen bu pazarın yüzde 15\'ni yerli üretimle karşılarken, yüzde 85\'inde ülke olarak dışa bağımlı olduğumuza dikkat çeken Dr. Mahmut Tokur, \"2015\'te uluslararası patent başvurumuzu yaptıktan sonra başvuru sayesinde dünyadaki birçok bu işlerle uğraşan kurum, kuruluş ve sektörler haberdar oldu projemizden. Bu anlamda bize geri dönüşler oldu daha başvuru aşamasındayken. Bu ürünü üretmeyle ilgili teklifler geldi İsviçre\'den, Hindistan\'dan, Pakistan\'dan. Bizi en çok arayan yerler buralar oldu. Biz bunu ülkemizde üretmek istedik. Ülkemizde de özellikle Kahramanmaraş\'ta üretmek istedik. Bizim için artık dışarıdan ürün alan değil ürün satan, ihraç eden, bilgi üreten bir konuma gelmek önemliydi. Lokale indirgediğimizde de Kahramanmaraş\'ın medikal sektöre yatkın olduğunu düşündüğümden dolayı Kahramanmaraş\'ta bu projeyi hayata geçirmek istedim\" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
- Kalp Tamir Kiti
- Mahmut Tokur ile röp.
- Tokur\'un kitin nasıl kullanıldığını anlatması
- İnşaat halindeki tesisten detaylar
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 459 MB
Haber-Kamera: Ömer KOÇ-KAHRAMANMARAŞ,(DHA)
===========================================
Prof. Dr. Uyar: Türkiye bir travma ülkesi
Türk Yoğun Bakım Derneği (TYBD) Başkanı Prof. Dr. Mehmet Uyar, yoğun bakım hizmetlerine ihtiyacın her geçen gün arttığını belirterek, afetler, trafik kazaları, ateşli- ateşsiz silah yaralanmaları, ev ve iş kazalarının sıklıkla yaşanmasından dolayı Türkiye\'nin bir travma ülkesi olduğunu söyledi.
TYBD\'nin bu yıl \'Yoğun Bakım Hayata Bağlar\' temasıyla düzenlediği \'Ulusal Yoğun Bakım Kongresi\', Antalya\'nın Belek bölgesindeki bir otelde yapıldı. 40\'ıncı yılını kutlayan TYBD\'nin Ulusal Yoğun Bakım Kongresi, 1000\'in üzerinde sağlık profesyonelinin katılımı ile gerçekleştirildi. \'Yoğun Bakım Hayata Bağlar\' temasıyla düzenlenen kongrede, son gelişmeler ve yenilikler uzman isimler tarafından aktarıldı. Kongre kapsamında gerçekleştirilen basın toplantısına; TYBD Başkanı Prof. Dr. Mehmet Uyar, 2. Başkan Prof. Dr. Necmettin Ünal, Gen. Sekreter Prof. Dr. Işıl Özkoçak Turan, Sayman Doç. Dr. Tuğhan Utku, Yönetim Kurulu üyeleri Prof. Dr. İsmail Cinel, Dr. Zafer Çukurova, Prof. Dr. Yavuz Demiraran ve Avrupa Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Jozef Kesecioğlu katıldı. Katılımcılar, yoğun bakım ünitelerinin, uzmanların gözetiminde 24 saat kesintisiz izlem ve sağlık bakım hizmeti ile yaşamın sürdürülmesi, fiziksel, psikolojik, sosyolojik anlamda hayata bağlılığın sağlanması, hastanın normal fonksiyonel hayata döndürülmesi hedeflenerek hizmet veren bir birim olduğuna dikkat çekti. Ayrıca, tüm işleyişi sürdüren sağlık çalışanlarının, zaman zaman tükenmişlik yaşayacak kadar özveri ve fedakârlıkla tüm süreci yönettiğine işaret edildi.
TRAVMA ÜLKESİNDE YAŞIYORUZ
TYBD Başkanı Prof. Dr. Mehmet Uyar, yoğun bakım hizmetlerine ihtiyacın her geçen gün arttığını belirterek, afetler, trafik kazaları, ateşli-ateşsiz silah yaralanmaları, ev ve iş kazalarının sıklıkla yaşanmasından dolayı Türkiye\'nin bir travma ülkesi olduğunu söyledi. Ülkemizde tüm yaş grupları için 42 bin yoğun bakım yatağı bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Uyar, “Bu yatakların 10 bin tanesi yeni doğan yoğun bakım, 4 bini çocuk yoğun bakım, geri kalanı da erişkin yoğun bakım olarak çalışıyor. Yoğun bakım yatakları sayıca yeterli olmasına karşın akılcı ve etkin kullanımları son derece önemli. Etkin kullanımdan kast ettiğimiz şudur. Yoğun bakımda, özellikle tedaviden fayda görebilecek hastaların yatırılması, bunun dışında hasta yattığı sürece hastanenin diğer birimleri süreci hızlandıracak şekilde optimal destek vermeleri ve yine hastanın tedavisi sonlandığında taburculuk sürecinin hızlandırılması gerekmektedir. Ayrıca hastanın aile bireylerine yeterli eğitimi verebilmeliyiz. Hasta yakınlarını her gün kontrollü olarak yoğun bakıma alarak onların eğitim süreçlerini tamamlamalıyız. Bizim bu konuda son derece güzel örneklerimiz de var. Yakın zamanda 10 yıl boyunca yoğun bakımda birlikte olduğumuz hastamız oldu. Ancak son 4 yıldır suni solunum cihazına bağlı olarak, tamamen anne babasının denetiminde, yaşam kalitesi en üst düzeyde tutularak, çok emin, güvenli ve iyi bir şekilde tamamen ailesi tarafından bakımı yapılıyor. Bunu daha önce gündeme getirmiştik. Bunun bir çok örneği de var\" diye konuştu.
30 BİN KİŞİ ORGAN BEKLEME SIRASINDA
Doç. Dr. Tuğhan Utku ise Türkiye\'de organ bekleme listesinde 30 bin kişi bulunduğunu söyledi. Tüm hastanelerde 1 yılda 2 bin beyin ölümü tespit edildiğini vurgulayan Doç. Dr. Tuğhan Utku, “Eğer bu 2 bin beyin ölümü, organ nakline dönüşebilse yılda 10 bin organ eder. Bu hesapla biz 3 senede mevcut bekleme listesini sıfırlama şansımız olur. Ama ülkemizde şu anda bağış oranı sadece yüzde 25. Dolayısıyla 4\'te 3\'ünü organ nakline dönüştüremiyoruz. Bu hesapla baktığımızda 500 çarpı 5 desek 2 bin 500 eder ki listeyi eritme konusunda oldukça yetersiz bir sayı\" dedi. Ülkemizde canlı bağışçıların yaş ortalamasının 25-35 arasında değiştiğini aktaran Doç. Dr. Tuğhan Utku, şunları söyledi:“Bu organları alıp hayata tutunanların yaş ortalaması ise 45-55. Organ bağışı sisteminde vatandaşlar yanında bir şahit olmak kaydıyla bağışçı olabiliyor. İstediği zaman organ bağışını geri çekebiliyor. Maalesef bizim birinci derece yakınımız organ bağışındaki niyetimizi bilmiyor. Bunun için kişi ailesine organlarını bağışladığını ve öldüğünde organlarının verilmesini söyleyebilir. Bu aynı zamanda bir vasiyettir. Aileler kişinin bu bağışını bilmediği için çoğunlukla olumsuz yanıt veriyor. Bunun için de bir kanun çıkarılması lazım. Kişi organlarını bağışladığı zaman ailenin buna müdahil olmaması gerekiyor. Ama bu dünyada da çok uygulanmıyor. Bu konuda dünyanın en başarılı ülkelerinden biri İspanya ama onlarda da bize çok benzer yapı var. Ailelerinden onay alıyorlar ama orada kabul oranları yüzde 80. Burada yapılması gereken en doğru yöntem. Kişi organlarını bağışladığını ailesine söylemesidir.\"
\'SAĞLIĞINIZ ELİNİZDE\'
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorlarından Prof. Dr. İsmail Cinel de hareketsizliğin bağışıklık sistemini otomatik olarak negatif yönde etkilediğini söyledi. Yoğun bakımların hastaların uzun süre hareketsiz yatmak zorunda kaldıkları, hastanelerin en gelişmiş teknolojiyle donatılmış bel kemiği yerler olduğunu belirten Prof. Dr. İsmail Cinel, “Biz hastalarımızı yoğun bakımda hayata bağlıyoruz. Ama karşımızda olan hasta grubu, en komplike hasta grubu. Burada şunu kast ediyorum. Organ fonksiyonlarını yerine yerleştirmeye, yerine koymaya, onlara verdiğimiz küçük desteklerle daha iyi fonksiyonlar görmelerine yol açıyoruz. Biz bu işi yaparken, yoğun bakımdaki hasta enfeksiyon açısından dışarıdan en fazla tehdit alan hasta grubudur. Enfeksiyona karşı vücut cevap verirken, ortaya sepsis çıkıyor. Sepsis, enfeksiyona karşı vücudun verdiği cevabın organlara zarar vermesiyle ortaya çıkar. Sepsisin bir yıl önce tanımı değişti ve bu hastalar çok ciddi risk altında. O zaman tek çıkış yolumuz el hijyeni ile ilgili farkındalığı dünya ile birlikte ülkemizde gerçekleştirmek zorundayız. El Hijyeni Günü 5 Mayıs. Sizlerden özel yardım istiyoruz. Manşetlerinize \'Sepsis\'ten korunmak elinizde\' adıyla kampanyalar düzenleyin. Gerçekten sağlığınız sizin elinizde. Elinizde, dokunmamanızda. Biz Akdeniz ülkesiyiz. Dokunmayı seven bir milletiz. Sağlamken birbirimize dokunmamızda hiçbir mahsur yok. Fakat maalesef yoğun bakıma düştüğümüzde, ya da hastanede enfeksiyon nedeniyle yatıyorsak veya organ yetmezliği nedeniyle bir serviste yatıyorsak. Hasta yakını olarak hastalarımıza asla dokunmamalıyız. Çünkü oradan oraya bütün enfeksiyon geçmektedir\" diye konuştu.
\'EN ULVİ GÖREVİ YOĞUN BAKIM DOKTORLARI YAPIYOR\'
Bağışıklık sisteminin düşmesiyle ile ilgili bir vurgu daha yapmak istediğini söyleyen Prof. Dr. Cinel, “Biz vücudumuzda çok ciddi bir mikrop deposu taşıyoruz. Rezervuarımız var. Mikroplarla ilişkili, dengeli bir yaşam sürdürüyoruz. Eğer bağışıklık sistemimiz düşerse, bu mikropların kendi doğalarının değişmesi bizim için ciddi anlamda tehdit olmaları söz konusudur. Yoğun bakımlarda hekimler, hemşire arkadaşlar ve sağlık personeli çalışıyor. Bu personelin eğitimi de çok çok önemli. Hemşirelerin değişim hızları çok önemli. Bir restoran düşünün. Kalitenizi düşürmüyorsunuz ama garsonlar 2 ayda bir, yılda bir değişiyor. Siz aynı kaliteyi tutturabilir misiniz? Mümkün değil. En önemli olan yoğun bakımlardaki kalitenin sürdürülebilmesi için yatak başına düşen hemşire oranı kadar, o hemşirelerin değişim hızı da çok çok önemli. Hekimlerin ciddi bir tükenmişlik sendromu yaşama riski var. Çünkü en ağır hasta grubu ile ilginenler yoğun bakım hekimleridir. Bu konuda medyadan da yardım istiyorları. En ulvi görevi aslında yoğun bakım doktorları yapıyor. Bizim kıymetimizi sizlerin desteğini arkamızda hissedebiliriz\" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
- Basın açıklamasına gelenlerin görüntüsü
- Ellerinde pankart bulunanlardan detay
- Hakan Şimşek’in konuşması
- Pankartların yakın plan görüntüsü
- Adliye tabelasından görüntü
- Adliye binasından protestoculara pan
- Hakan Şimşek ve protestocuların görüntüsü
1.05 GB /// 09.42ö
Haber-Kamera: Süleyman EKİN/ANTALYA, (DHA)
===========================================
Yusufeli’nde boğa güreşleri heyecanı
Artvin\'in Yusufeli ilçesinde düzenlenen geleneksel Derekapı Boğa Güreşleri sürüyor. Yoğun ilginin olduğu güreşler kıran kırana mücadelelere de sahne oluyor.
Yusufeli Belediye Başkanlığı, ilçe kaymakamlığı ile Yusufeli Geleneksel Boğa Güreşlerini ve Boğalarını Tanıtma ve Geliştirme Derneği tarafından düzenlenen geleneksel Derekapı Boğa Güreşleri devam ediyor. Etkinlikte, 6 kategoride 170\'e yakın boğa mücadele ediyor. 50 bin lira ödülün dağıtıldığı boğa güreşleri festivalİ kıran kırana mücadelelere de sahne oluyor. Yoğun ilginin olduğu festivalde güreşleri bölgeye gelen 15 bine yakın boğa sever de heyecanla izledi. Bu yıl 24’üncüsü organize edilen Derekapı Boğa Güreşleri için çevre şehir ve köylerden gelen izleyicilerin de güreş alanını doldurduğu ve buralarda çadır kurdukları da dikkat çekti.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
------------------------------
-Boğa güreşleri
-İzleyicilerden görüntüler
HABER KAMERA: Nusret DURUR/ARTVİN,(DHA)
© Tüm hakları saklıdır.