Gündem

'Devrimci Karargah'a 4 müebbet hapis istemi

"Devrimci Karargah" üyesi oldukları iddiasıyla yakalanan kişiler hakkında 7.5 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları isteniyor.

01 Ekim 2009 03:00

Bostancı'da bir teröristin ölü ele geçirildiği, bir emniyet amirinin şehit olduğu ve 7'si polis 9 kişinin yaralandığı operasyon sonrası terör örgütü "Devrimci Karargah" üyesi oldukları iddiasıyla yakalanan kişiler hakkında hazırlanan iddianamede, 17 sanığın çeşitli suçlardan 7.5 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezalarına çarptırılması istendi.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık'ın 27 Nisan 2009'da Bostancı Emanet Sokak'ta "Devrimci Karargah" terör örgütüne yönelik operasyonla ilgili yürüttüğü soruşturma sonunda hazırladığı ve İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede, Pınar Apartmanı'ndaki bir evde uygulamaya katılan güvenlik güçlerine yönelik bombalı ve silahlı saldırı anlatıldı.

İddianamede, olayda öğle saatlerine kadar çatışmanın devam ettiği, örgüt evi olarak kullanılan yerde şüpheli Orhan Yılmazkaya adlı örgüt mensubunun ölü ele geçirildiği, çatışmada Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde görevli Emniyet Amiri Semih Balaban'ın, Yılmazkaya tarafından açılan ateş sonucu şehit olduğu, yoldan geçen vatandaşlardan Mazlum Şeker'in başından vurularak hayatını kaybettiği, 8 polis memurunun ve 2 vatandaşın yaralandığı belirtilerek, çatışmanın detaylarına yer verildi.

Çatışmada, içeride bulunan Orhan Yılmazkaya'nın, polis telsizi kanalından, "Yerimi iyi tespit etmişsiniz, tebrikler. İsmim Orhan Yılmazkaya. Devrimci Karargah savaşçısıyım. Hiçbir şekilde teslim olmayı düşünmüyorum. Kanımın son damlasına kadar savaşacağım. Mahir Çayan'ların, İbrahim Kaypakkaya'ların, Deniz Gezmiş'lerin üzerlerine layık olmaya çalışacağım" şeklinde anonslar geçtiği, görevlilerin "teslim ol" çağrılarını ise reddettiği aktarıldı.

İddianamede, çatışmadan sonra söz konusu evde yapılan aramalarda, 2 uzun namlulu tüfek, 2 tabanca, 2 şarjör, 9 uzun namlulu silah şarjörü, 34 elektrikli kapsül, rulolar halinde A4 patlayıcı olduğu değerlendirilen kimyevi madde, çok sayıda dolu fişek, 1 el telsizi ve 2 el bombası pimi ile çok sayıda dokümanın ele geçirildiği belirtilerek, diğer şüphelilere yönelik adreslerde eş zamanlı yapılan aramalarda da suç unsurları ve dokümanların elde edildiği kaydedildi.

Ergenekon sanıklarıyla bağlantılar

İddianamede, sanıklardan Necdet Öztürk, Selim Öztürk, Ergin Öncü, Muhammet Çetin, Özgür Dinçer, Melek Seven, Mustafa Aşula, Abdülselam Sultan, Nail Arıkan, Ceren Sütlaş ve ölü olarak ele geçirilen Orhan Yılmazkaya'nın, "Ergenekon" soruşturması kapsamında haklarında işlem yapılan şahıslarla irtibatlarına dair tespit tutanağının savcılığa gönderildiği anlatıldı.

Sanık Aylin Duruoğlu'nun, 1 Mayıs 1989'da, 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı kutlamak amacıyla gittiği Beyoğlu'nda izinsiz gösteri ve güvenlik güçlerine mukavemetten yakalanan 232 kişi arasında adının geçtiği ve adli merciler tarafından serbest bırakıldığı belirtilen iddianamede, Duruoğlu'nun, "Devrimci Karargah" terör örgütü üyeleriyle irtibatları nedeniyle örgüte yapılan operasyonlar kapsamında teknik takibe alındığı dile getirildi.

İddianamede, Duruoğlu'nun evindeki aramada ele geçirilen cep telefonu hafıza kartında yapılan incelemede, yüzlük desteler halinde, özel bir banka etiketli, yaklaşık 250 bin dolar olduğu değerlendirilen paranın önünde çekilmiş fotoğraflarının bulunduğu anlatılarak, resimlerin oluşturulma tarihinin 4 Şubat 2008 olduğu belirtildi.

Fotoğraftaki paraya ilişkin sanık Duruoğlu'nun bankada herhangi bir hesap akışıyla ilgili kayda rastlanmadığı aktarılan iddianamede, bankada seri numaraları tespit edilen fotoğraftaki paraların kimlere teslim edildiğine dair herhangi bir kaydın bulunmadığı, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nce düzenlenen 21 Mayıs 2009 tarihli tespit tutanağında ise Duruoğlu'nun kullandığı sabit ve cep telefonu numaralarının görüşme dökümlerinde "Ergenekon" soruşturması kapsamında haklarında işlem yapılan şahıslarla dolaylı irtibatlarının bulunduğu dile getirildi.

İddianamede, Duruoğlu'nun 24 Nisan 2009'da, Bostancı'da polisle girdiği çatışmada öldürülen maktul şüpheli Orhan Yılmazkaya ile değişik tarihlerdeki fiziki takiplerde birlikte görüldüğü, bu görüşmelerde Yılmazkaya'nın gizliliğe riayet ettiği, takibe karşı önlem aldığı, buluşmaların önceden randevulu olup, telefon kullanılmadığı anlatıldı.

Ayrıca, "Nisan Bülteni' adlı bir sayfadan oluşan ve "Başkanımızdan" başlıklı belge içeriğinde, "Doğu Perinçek başkanımızın emirleri" alt başlığıyla devam eden maddeler arasında, Aylin Duruoğlu'nun tahliye edilmesine ilişkin kampanyalara genç teğmenlerin destek vermesinin istendiği belirtildi.

Aynı belgenin içeriğinde, "Başkan'dan gelen emirler doğrultusunda yapılan görevlendirmeler" başlığı altında, "Devrimci Karargah" terör örgütüne yönelik çalışma ve belgelerin bulunduğunun belirlendiği kaydedilen iddianamede, hususların birlikte değerlendirilmesi sonucunda Aylin Duruoğlu'nun Orhan Yılmazkaya ile irtibatlı olarak "Devrimci Karargah" terör örgütü adına faaliyet yürüttüğü kanaatine varıldığı dile getirildi.

Örgüt eylemleri

İddianamede, 7 Ağustos 2008'de Üsküdar Belediyesi ek hizmet binası arkasından Selimiye Kışlası istikametine doğru, Karacaahmet Mezarlığı içinde kurulmuş bir düzenek vasıtasıyla 60'lık havan mermileriyle yapılan saldırı sonrasında, ek hizmet binasının alt tarafındaki alanda hasar meydana geldiği, belediye çalışanları ile vatandaşların da aralarında bulunduğu 4 kişinin hafif yaralandığı belirtildi.

Yapılan incelemelerde, mezarlıkta kurulan basit el yapımı bir düzeneğin havan rampası olarak kullanıldığı ve havan mermilerinin ateşlendiği belirtilerek, internette, eylemin "Devrimci Karargah'a bağlı Şehit Ongan Müfrezesi" olarak üstlenildiği ve "Ongan" isimli kişinin, "16 Haziran Hareketi" örgütü mensubu olan ve 23 Ocak 1990'da İstanbul İMKB binasına bomba koyarken ölen Bülent Ramazan Ongan olduğunun tespit edildiği, olay yerinde elde edilen materyallerin incelenmesinde, şüpheliler Cemal Bozkurt, Fatih Aydın ve Özgür Dinçer'in parmak izlerinin tespit edildiği kaydedildi.

İddianamede, yine aynı mezarlığa bazı şahıslar tarafından 23 Ağustos 2008'de 2 şüpheli paket bırakıldığı, fünyeyle patlatılan bir paketten çıkan termosta zaman ayarlı bomba bulunduğu, patlamasına 22 dakika kala etkisiz hale getirildiği ve üzerinde şüpheli Fatih Aydın'ın parmak izine rastlandığı ve 1 Eylül 2008'de Beyoğlu Sütlüce'deki AK Parti İstanbul İl binasının girişinde, kurye şüpheli İbrahim Şimşik tarafından getirilen bombanın patlaması sonucu 5 polis memuru ile 7 vatandaşın yaralandığı ve patlamada ağır yaralanan polis memuru Hüsnü Uyan'ın 29 Aralık 2008'de şehit olduğu belirtilerek, ayrıca 12 Ocak gecesi Beşiktaş'taki bir bankanın girişine bırakılan bombanın patlamasıyla maddi hasar oluştuğu ve tüm bu eylemlerin "www.devrimcikarargah.com" adlı internet sitesinden üstlenildiği dile getirildi.

Şüpheli Cemal Bozkurt'tan elde edilen telefon numaralarının incelenmesiyle, farklı isim kullanan Özgür Dinçer, Cemal Bozkurt ve Fatih Aydın'ın, 2008'de Fatih'te bir dükkanı kiraladıkları, dükkanı kiraya veren kişinin, dükkanda bulunan Orhan Yılmazkaya'yı dükkanda gördüğü kişi olarak tespit ettiği belirtilen iddianamede, söz konusu eylemlerin ardından 27 Nisan 2009'da İstanbul'da eş zamanlı yapılan operasyonlarda, Kadıköy Bostancı Mahallesi Emanet Sokak'ta bulunan Pınar Apartmanı'ndaki örgüt evinde çatışma çıktığı, şüpheli Orhan Yılmazkaya'nın ölü ele geçirildiği, Emniyet Amiri Semih Balaban'ın şehit olduğu, yoldan geçen bir kişinin hayatını kaybettiği ve 8 polis memuru ile 2 vatandaşın da yaralandığı anlatıldı.

Bekaa Vadisi ve ZAP kampında eğitim

Söz konusu eylemlerin "Devrimci Karargah" terör örgütü tarafından gerçekleştirildiği ve şüpheliler Fatih Aydın, Cem Bozkurt, Özgür Dinçer ve Orhan Yılmazkaya'nın eylemlere katılmış olduklarının belirlendiği aktarılan iddianamede, örgütün, Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın görüşleri doğrultusunda şekillenen ve faaliyetlerini büyük ölçüde yurt dışında sürdüren bir grup iken, Vatan Partisi'nden ideolojik farklılıklar nedeniyle ayrılan Sarp Kuray ve arkadaşlarınca 1988'de "16 Haziran Hareketi" adını aldığı vurgulandı.

Örgüt tarafından daha sonra Lübnan'ın Bekaa Vadisi'ndeki bir kampta deşifre olmamış kadroların eğitilip, özellikle İstanbul başta olmak üzere birçok bombalama ve karakol baskını eylemlerinin gerçekleştirildiği kaydedilen iddianamede, 1990'da yapılan operasyon sonrası darbe yiyen örgütten hizipleşme ve tartışmalar sonrası Sarp Kuray ve arkadaşlarının ayrılarak, yurt dışında faaliyet göstermeye başladıkları anlatıldı.

İddianamede, örgütün 2005'te "Bedreddini Hareketi" ve "16 Haziran Hareketi" ile birleşerek eski kadroların bir araya geldiği, bu birleşmeden sonra PKK/KONGRA-GEL terör örgütü mensubu bir kişinin Van'da Orhan Yılmazkaya ve diğer örgüt mensuplarını karşılayarak sınırı geçtikleri, önce İran'daki Kelareş kampına, oradan da Kuzey Irak'taki Zap kampına gittikleri, burada askeri ve teorik eğitim aldıklarının tespit edildiği kaydedildi.

İddianamede, 2008'de Türkiye'ye giriş yapan örgüt mensuplarının İstanbul'da hücre evlerinde faaliyetlerine başladıkları, 7 Ağustos 2008'de Selimiye Kışlası'na yönelik eylemi gerçekleştirdikleri ve "Bedreddini Hareketi" ile birleşen örgütün, eylem günü olan 7 Ağustos 2008'de "Devrimci Karargah" ismini aldığı, "Devrimci Sol" örgütünün bu örgütle birleştiği ve bu oluşumla birlikte örgütün ses getirecek eylemler gerçekleştirme hedefiyle Sütlüce'deki AK Parti İstanbul İl Başkanlığı ve Beşiktaş'taki banka şubesine yönelik bombalı paket saldırısı gerçekleştirdiği aktarıldı.

"Devrimci Karargah" örgütünün oluşumu ve hedeflerinin anlatıldığı iddianamede, örgütün "16 Haziran Hareketi" adıyla İstanbul'da 12 Ağustos 1987'den 30 Nisan 1989'a kadar gerçekleştirdiği bombalı saldırı ve çeşitli eylemleri sıralanırken, çatışmada ölen Orhan Yılmazkaya'nın bilgisayarından kurtarılan ve Yılmazkaya'nın "Türkiye devrimci hareketini ileriye taşıma" gibi hedeflerini yazdığı 2 sayfalık belgeye de yer verildi.

Sahte SSK denetmeni olarak para topladılar

"Yılmazkaya'dan ele geçirilen belgelere göre, 'Devrimci Karargah' terör örgütünün Sosyalist Demokrasi Partisi ile doğrudan ve dolaylı yönden bağı olduğunun anlaşıldığı" öne sürülen iddianamede, dijital incelemeler sırasında Orhan Yılmazkaya ve Fatih Aydın'ın bilgisayarlarında sahte nüfus cüzdan örnekleri ile photoshop programı uzantılı çok sayıda dolu nüfus cüzdanı örneği, diplomalar, SSK tutanak ve denetleme örneklerinin tespit edildiği kaydedildi. Ayrıca, örgüte gelir elde etmek amacıyla sahte SSK denetmeni olarak önceden belirlenen iş yerlerinden sahte ceza makbuzu karşılığında para toplandığına yönelik bilgilere rastlandığı anlatılan iddianamede, incelemelerde bu amaç için kullanıldığı değerlendirilen çok sayıda belgeye ulaşıldığı vurgulandı.

Fatih Aydın ve Orhan Yılmazkaya'nın bilgisayarlarından ele geçirilen dijital malzemelerin incelendiği belirtilen iddianamede, bomba yapımıyla ilgili çok sayıda belge, bombaların özellikleri, kullanım yerleri ve çeşitleri, düzenekler, düzenek çeşitleri, düzenek hazırlama şekilleri, elektronik devreler, gübre bombalar, bomba malzemelerinin nerelerden temin edileceği bilgileri, füzeler, füze sistemleri, roketatarlar, havan topu kullanımı ve sistemleri, askeri eğitim notları, mayınlar, el bombaları, el yapımı füzeler, telsizler, telsiz frekansları, kimyasal bombalar, silahlar, silah çeşitleri, susturucular, susturucu yapımı gibi çok sayıda belge, resim ve kullanım kılavuzuna rastlandığı kaydedildi.

İstenen cezalar

İddianamede, sanıklar Fatih Aydın, Cemal Bozkurt, Özgür Dinçer ve İbrahim Şimşek hakkında, "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" ile "kasten öldürmek" suçlarından ikişer kez "ağırlaştırılmış müebbet", diğer suçlardan da 9 ay ile 300 yıl arasında değişen hapis cezaları istendi. Sanıklar Mehmet Yeşiltepe, Ergin Öncü, Abdülselam Sultan, Muhammet Çetin, Süleyman Gürkan Anıl, Mustafa Aşula, Nail Arıkan, Necdet Öztürk, Sevim Öztürk, Melek Seven, Ceren Sütlaş ve Metin Akdemir hakkında da 7.5 ile 36 yıl arasında değişen hapis cezalarının istendiği iddianamede, sanıklardan Vatan Gazetesi internet sitesi yayın yönetmeni Aylin Duruoğlu'nun "örgüt üyeliği" suçundan 7.5 ile 15 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması talep edildi.