- IŞIL ÖZ
T.C. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın (TYDTA) internet sayfasında Türkiye’de yatırım yapmak için on neden sıralandı. Sitede yer alan nedenlerde Türkiye’nin Avrupa ülkelerine göre en uzun çalışma süresine sahip olduğuyla övünülürken; Türk işçilerin hastalık izninin de az olduğu dile getirildi.
TYDTA’nın internet sitesinde ‘Nitelikli ve Rekabetçi iş gücü’ başlığı altında beliren maddelerin üçüncüsünde şöyle diyor:
“Haftada 53,9 çalışma saati ve çalışan başına yıllık ortalama 4,6 gün hastalık izni ile Avrupa'daki en uzun çalışma süreleri ve çalışan başına ortalama hastalık izninde en düşük oran (2008, Mercer)”Tamamını okumak için tıklayın...
Uzun çalışma saatlerinin ülkenin çalışkan olduğunu gösterdiğini düşünmüş olmalılar.
Bu hususta görüş almak için Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu’na ulaştım bakın ne dedi:
“Türkiye, küresel rekabet içerisinde ucuz işgücü maliyetleri üzerinden var olmayı benimsemiş bir ülkedir. Bu nedenle de sürekli olarak işgücü maliyetlerini düşürecek politikalar izler. İşgücü piyasalarının esnekleştirilmesi, sendikalaşmayı engelleyen ve toplu pazarlık sürecini işlevsizleştiren politikalar bunların başlıcalarıdır. Ayrıca yine aynı amaçla yani yatırımları çekmek için işgücü maliyetini düşürmek için kayıtdışı ekonomiye kayıtdışı istihdama da göz yumulur. Hal böyle olunca ortaya yasal çalışma süresi 45 saatken, “işçiler 52-53 saat çalışıyor” diye övünen bir devlet karşımıza çıkar. Öte yandan Türkiye ekonomisi rekor büyüme oranlarını yakalarken reel ücretlerdeki azalma da yine sermaye çekmek için övünç konusu haline getirilebilinir.
Uzun çalışma, düşük ücret ve güvencesiz (esnek) çalışma koşullarıyla övünen devletten örneğin iş kazalarını önleyecek düzenlemeler konusunda da samimi olmasını bekleyemeyiz. Yine emekçiler aleyhine tüm bu düzenlemelerle övünen devletin, hükümetin emekçilerin bu koşullara karşı mücadele etmesini sağlayacak demokratik bir ortamı hazırlaması da beklenemez tabiatıyla…”