T24 - Diyarbakır’da BDP, DTK, KADEP, HAKPAR ve sivil toplum örgütleri biraraya gelerek, artan terör olayları ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın kuzeyindeki PKK kamplarına hava operasyonuyla ilgili görüşlerini açıkladı.
Ortak açıklamayı okuyan Şerafettin Elçi, Başbakan Erdoğan’ın son operasyonlarla öç aldığını ileri sürdü. Elçi, "Barış için devlet operasyonları sonlandırmalı, PKK’da silahları susturmalıdır" dedi. BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş ise İmralı’da Abdullah Öcalan’la görüşmelerine izin verilmesinin siyasal bir gelişme olacağını savundu.
Bölgede artın terör olayları ve Türkiye’nin PKK’nın Kuzey Irak’taki kamplarına yönelik hava operasyonlarının düzenlemesinin ardından Diyarbakır’da BDP Grup Başkanı ve Hakkari Milletvekili Selahattin Demirtaş, DTK Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi, Hak ve Özgürlükler Genel Partisi (HAK-PAR) Genel Başkanı Bayram Bozyel, aralarında siyasi partiler, 21 sivil toplum örgütü temsilcileriyle basın toplantısı düzenledi.
"Amaç Kürtleri statüsüz bırakmak"
Ortak basın açıklamasını okuyan KADEP Genel Başkanı ve Diyarbakır Miletvekili Şerafettin Elçi, siyasal iktidarın Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrarı sonucu son günlerde tırmandırılan şiddet dalgasının, can kayıplarına yol açmakla kalmadığını ayrıca demokratik çözüm seçeneğini ve barış ortamını da tehdit ettiğini söyledi. Elçi, şunları söyledi:
"Başta Kürt sorununu çözümü olmak üzere, demokratikleşme ve temel insan haklarının korunması göreviyle yüzyüze bulunan hükümet yetkililerinin bugünlerde meydana gelen olaylar karşısındaki tutumu endişe verici boyutlara ulaşmıştır. İran ve Türkiye’nin Kandil ve dolayısıyla Güney Kürdistan’a eş zamanlı olarak operasyonlar düzenlemeleri ve kimi uluslararası güçlerin de bu saldırılara destek vermeleri, yeniden dizayn edilmekte olan Ortaddoğu’da, mevcut Kürt kazanımlarını ortadan kaldırarak, Kürtleri bir kez daha statüsüz bırakma amaçlıdır."
"Başbakan Erdoğan öç alıyor"
Şerafettin Elçi, kamuoyunun özellikle Başbakan’ın öç alma duygusuyla haraket ettiğini, aynı konseptin 1990’lı yıllarda topyekün savaş adı altında denendiğini ileri süren Elçi,
"Kamuoyu Türküyle, Kürdüyle iyi biliyorki şiddet ve onu besleyen her türlü güvenlik tedbiri daha çok gözyaşının dökülmesine, kanın akıtılmasına, derin acıların yaşanmasına ve hakların kısıtlanmasına yol açmıştır. Bu gerçeğin görülerek şiddet yöntemlerinden vazgeçilmesi için yeterli deney ve sebep mevcuttur" dedi.
Yapılması gerekenin ısrarla ve kararlı bir biçimde gerçek bir demokratikleşme süreci başlatarak, şiddet döngüsü içinde devinen Kürt sorununu çözecek adımlar atılması olduğunu belirten Şerafettin Elçi, "Bunun yolu ise, toplumun geleceğini karartan savaşın durdurulmasından, karşılıklı diyalogdan, Kürt halkının haklarının tanınmasından, halkların eşitliği ve özgürlüğü temelinde yeni demokratik bir anayasanın yapılmasından geçer" diye konuştu.
Şerafettin Elçe, Başbakan Erdoğan’ın "Bir ölür bin doğarız" demesini eleştirerek, "Duyguların siyaseti esir aldığı bu dönemde, herkesin daha çok sorumluluk taşıması, akla, mantığa ve kardeşlik duygularına uygun hareket etmesi gerekir. Başta hükümet olmak üzere, her kesim sabır ve kararlılıkla barış seçeneğini öncelikli gündem haline getirmeli, toplumu geren açıklama ve tavırlardan uzak durmalı" dedi.
"Devlet de, PKK da silahları susturmalı"
"Devlet operasyonları durdurmalı, PKK da silahları susturmalı" diyen Şerafettin Elçi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizler sivil toplum kuruluşları ve Kürt siyasal parti ve hareketleri olarak, bir daha belirtmek istiyoruz ki, Kürt sorununun çözümü, şiddet politikalarıyla değil, demokratik ve barışçıl adımların atılmasıyla mümkündür. İki toplumun da yararına olan barışçıl demokratik ortamın oluşması ve kalıcı barış için adil, somut ve gerçekçi adımların atılmasını talep ediyoruz. Bunun ilk adımı devletin operasyonlarını durdurması, PKK’nın da silahları susturmasıdır" dedi.
Şerafettin Elçi, sınır ötesi hava operasyonunda sivil hedeflerin de vurulduğunu ileri sürerek, Türkiye’nin uyarılmasını istedi. Elçi, "PKK’ya operasyon yapıyoruz bahanesiyle PKK ile uzaktan yakından ilgisi olmayan sivil bir aile normal bir yoldan hareket ederken jetlerden atılan bombayla hunharca, bütün insanlık vijdanını rencide eden, insanlık vijdanını isyana getirebilen çok vahşiyane bir olay yaşanmıştır" diye konuştu.
Demirtaş: Başbakan Meclis'e gitme zeminimizi tahirp ediyor
BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş basın açıklamasının ardından gazetecilerle konuştu. Meclis boykotunun sürüp sürmeyeceğine ilişkin soruya Demirtaş, "Biz Meclis’ten çekilmiş değiliz. Sayın Başbakan özellikle bizi Meclis’e her defa davet ettiğinde biz her seferinde Başbakan’a hatırlatıyoruz. Biz Meclis’i terk etmiş değiliz. Şuanda genel kurul çalışmalarına katılmıyoruz. Boykotumuzun tavrı genel kurul çalışmalarına katılamama şeklindedir" dedi.
BDP’nin resmi olarak Meclis’te bir grubu olduğunu belirten Demirtaş, "Olayı Başbakan çarpıtarak ve özellikle de Meclis’e gelme zeminimizi tahrip etmek üzere provokatif bir dil kullanıyorlar. Kararımızın hangi koşullar altında gözden geçirileceğini bu kararı alan blok bileşenleri olarak her zaman oturup tartışırız. Bu kararı kendimiz veririz" diye konuştu.
İmralı'ya gidişimize izin verilmesi siyasal bir gelişme olur
Demirtaş, oluşturacakları heyetin İmralı’ya gidişine resmi olarak izin verilmesinin başlı başına siyasal bir gelişme olacağı görüşünü savunarak, şuhları söyledi:
"Biz bu nedenle gidişi çok önemsiyoruz. Tabi eğer gidiş gerçekleşirse bizler gerek DTK, BDP gerek blok bileşenleri olarak sürece nasıl baktığımızı nasıl siyasal bir yaklaşım içerisinde olduğumuzu ve içinde bulunan bu çatışmalı sürecin bir an önce diyalog barış müzakere sürecine evrilmesi için neler yapabileceğimizi ve nelere yapılması gerektiğini paylaşacağız ve kendisinin de bu konuda görüşlerini alacağız. Tabi ki sonuçta diyalog, görüşme hiç kimseye zarar vermez. Adalet Bakanlığı ve devletin diğer kurumları bu talebimizi ciddiyetle ele almalıdır. Kestirmeci bir yaklaşımla ret edilmesini biz doğrusu sıkıntılı eksik bir yaklaşım olarak değerlendiririz. Umut ediyorum ki devlet aklı, ortak aklı böyle bir süreçte bu gidişin önünü açarlar ve bizlerde katkı sunmak için çabalarımızı daha fazla artırabiliriz."
Selahattin Demirtaş da Başbakan Erdoğan’ın "Bir ölür bin diriliriz" demesine tepki göstererek, "Bir yandan anaların göz yaşlarını durduracağız diyeceksiniz. Öbür taraftan ’bir ölür bin geliriz’ diyeceksiniz. Bu ikisi birbiriyle tezattır. Başbakan askeri ve siyasi operasyonları derinleştirerek hani kendisinin kazanacağını düşünüyorsa burdan yanılır. Türkiye kaybederse hep birlikte kaybederiz" dedi.