Kürşat Bumin
(Yeni Şafak, 26 Haziran 2012)
GEBLİZ: Bilgiye aç bir devlet
Aslında –son iki yazıda olduğu gibi- bugünkü yazının başlığı da Genelkurmay Başkanı'nın açıklamasına ilişkin olacaktı. Böyle olacağını dünkü yazının son satırında da belirtmiştim...
Ancak söz konusu "Açıklama"yı takipten vazgeçmiş bulunuyorum, çünkü gördüğüm kadarıyla konuyla benden başka ilgilenen yok. Demek ki bu açıklama hiç de sandığım gibi önemli değilmiş... Neyse, sağlık olsun...
Bugün kısa adı "GEBLİZ" olan "Gebe, bebek, loğusa izleme sistemi"nden söz edeceğim.
Sağlık Bakanlığı'nın İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü nezdinde 2008'de devreye soktuğu bu sistem annelerin ve çocukların sağlığını hamileliğin başından bebeklerin beş yaşına girmesine kadar kontrol altına almak gibi son derece olumlu bir amaçla geliştirilmiş. Bu sistemin uygulanmaya konmasından sonra bebek ölümleri oranındaki gerilemenin ve bebeklerin aşılarının aksatılmadan yapılmasının sağlanmış olması akla gelen ilk olumlu gelişmelerden sadece ikisi.
Ancak Sağlık Bakanlığı'nın giderek genişletmeye çalıştığı bu sisteme ilişkin eleştiriler de eksik değil. Bu eleştirilerin başında da sistemin kadınları gebelik testi sonucunun olumlu çıkmasından itibaren kayıt altına alması geliyor. Bakanlık bu kayıt almanın yolunu da bütün sağlık kuruluşlarına, olumlu çıkan gebelik testi sonuçlarını merkeze bildirmeleri zorunluluğu getirerek çözmeye çalışmış. Yani bu durumda sadece gebe kadının ve testin yapıldığı laboratuar gibi bir sağlık kuruluşunun bilgisinde olan bir gelişme artık GEBLİZ kanalıyla devletin de bilgisi dahilindedir... Son derece "bilgiye aç bir devlet" doğrusu... Durumdan belki ne müstakbel baba ne de gebe annenin yakınları haberdar; ama devlet ilgili sağlık kuruluşu sayesinde hangi vatandaşının gebe olduğunu biliyor..."Ütopyalar"ı çağrıştıran bir sistem doğrusu...
Devletin bu "bilgi ve bilgilendirme açlığı"nın ne türden "kazalar"a neden olduğunu mutlaka siz de duymuşsunudur. Mesela evli olmayan bir genç kız sevgilisinden hamile kalmış; bir müddet sonra ev ziyaretine giden GEBLİZ görevlileri gebelik testinin sonucuna ulaşmış olarak evin kapısını açan anneye-babaya evde bir hamile olduğunu ve onu kontrole geldiklerini söylüyor...Hikayenin gerisini artık siz tahayyül edin...
Benzer bir olayı bir köşe yazarı dünkü yazısında bu naklediyordu:
"İsmi ben de saklı bir genç kız aradı; sosyal güvencesi babası üzerinden sağlanıyormuş ve geçen hafta hamilelik testine gitmiş. 3 gün sonra babasının cebine, 'Tebrikler, hamilelik testiniz pozitif çıktı, en kısa zamanda aile hekimine gidiniz' mesajı gelmiş."
İşin "Tebrikler" faslı güzel ama siz bir de aileyi kızlarının gebe olduğunu dair şu karşılaşılmadık bilgilendirme tarzına bakın...
Devletin bu bilgilenme-bilgilendirme tarzı epeyce eleştiri almış olacak ki, GEBLİZ bünyesinde bu konuda yeni bir düzenlemeye gidilmiş. Bu yeni düzenleme sisteme "mahremiyet butonu" adıyla dahil edilmiş. Dolayısıyla mahremiyet isteyen gebe kadının kaydı yine alınıyor ama takibi yapılmıyormuş. Ama dikkat ederseniz devlet "takip"i bıraksa da "kayıt"ın peşini yine bırakmıyor... Konuyu ilişkin bir değerlendirmede işin bu faslı da –haklı olarak- şöyle eleştiriliyordu: "Fakat bu da çözüm değil. Çünkü bu kadınların kimlik ve adres bilgileri İl Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı'na gönderiliyor. Gizli kalması gereken bilgilere de sağlık görevlileri ulaşabiliyor."
Anlaşılır gibi değil doğrusu... Devletin kimlerin gebe olduğunu bilmek gibi bir "bilgi açlığı" içine düşmesi gerçekten şaşırtıcı... GEBLİZ'in amacı açılımında belirtildiği gibi "Gebe, bebek, loğusa izleme sistemi" ise bu sistem gebelik ve lohusa dönemi için kendisinden yardım isteyen kadınların hizmetine koşmakla niçin yetinmiyor? Bebek ve beş yaşına kadarki çocuklar için de verilen ve verilmesi son derece yerinde olan bir sağlık hizmetini verebilmek için ülkedeki her gebelik testi sonucuna ulaşmayı amaçlamak ne derece akılcı bir seçimdir... Devlet niçin bu sonuçların peşinde acaba?
Kötü niyetli olsam "Yoksa bu merak kürtaj meselesinden mi kaynaklanıyor?" derdim ama demedim ve demeyeceğim. Ama bu "yersiz merak"ı bir yetkilinin de bize açıklaması gerekmiyor mu? Yoksa devlet biraz önce aktardığım örnekte ki gibi, "Müjdemi isterim!" diyerek gebelik müjdesini vermeyi de mi sahiplenmek istiyor?
Biliyorsunuz, şahitsiniz; vatandaşlara ilişkin her türlü kayıtın artık bilgisayar ortamında yapılıyor olması tabii ki işleri çok rahatlatan bir uygulama oldu. Bilmiyorum, gebelik testi sonucu depolamaya başlamak da belki bu teknolojinin göz kamaştıran gelişmişliğine kapılmanın örneklerinden birisidir. Yani her şeyi, var olan ve olması muhtemel her gelişmeyi bilgisayar ortamında kayıt altına almak gibi bir iştah yani. Bana sorarsanız, "Gebelik testi sonuçlarını izlemeyi ve kayıt altına almaktan vazgeçin; bırakın test sonucunu eline alan kadınlar sonucu kiminle-kimlerle paylaşacağına kendileri karar versinler" derim. Devletin bu paydaşlar arasında tabi ki yeri yok... "Devlet Baba" dediysek bu kadar da değil herhalde!