Gündem

Depremzedenin 'Umut Evleri' Birleşmiş Milletler Habitat Ödülleri'ne aday

"Bizler önce sağlıklı, güvenli ve ucuz konut yapılabileceğini hayal ettik"

21 Aralık 2017 10:44

Düzce depreminde evsiz kalan düşük gelirli 234 ailenin 15 yıllık mücadelesi ödüllü bir konut projesine dönüştü. 'Umut Evleri' projesi, sosyal konut projelerinin Oscar’ı sayılan Birleşmiş Milletler Habitat Ödülleri’nin 10 finalistinden biri oldu.

Hürriyet'ten İsmail Saymaz'ın izlenim haberi şöyle:

“Bizler önce sağlıklı, güvenli ve ucuz konut yapılabileceğini hayal ettik. Sonra haklarımızı öğrendik. Ankara’ya yürüdük. Emeğimize değdi mi? Bugüne kadar dar gelirlilere nasıl bir konutta ve mahallede oturmak istediğini kimse sormamıştı. Fikrimizin alındığı, içindeki malzeme dahil, evimizin nasıl yapılacağına dair bilgilerin verildiğini bir çalışmayı sergiledik. Evet, emeğimize değdi.”

Bu sözler, Düzce Evsiz Depremzedeler Dayanışma Konut Yapı Kooperatifi Başkanı Sami Kılıç’a ait... Düzce’de, 12 Kasım 1999’da 710 kişinin can verdiği depremde evi yıkılan 67 yaşındaki Kılıç, 234 kiracı depremzede aileyle birlikte kooperatifi kurdu. Ankara’ya yaptıkları yürüyüş, 270 günlük oturma eylemi ve 15 yıllık mücadele sonunda 3 yıl önce TOKİ’yi ikna ettiler.

Kooperatife Düzce Beyköy’deki 41 dönümlük arazi tahsis edildi. Gönüllü mimar ve mühendisler ailelerle görüşüp nasıl bir konutta, apartmanda ve hangi komşularla yan yana yaşamak istediklerini belirledi. Adını ‘Düzce Umut Evleri’ koydular. İçinde fırın, kreş, mescit ve parkın olacağı Umut Evleri’nin inşaatına 2015’te başlandı. Bu hafta inşaatı tamamlamak üzere geçen hafta kredi için başvurdukları TOKİ’den haberbeklenirken, Singapur’dan müjde geldi. Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Dünya Habitat Örgütü, sosyal konut Oscar’ı sayılan Habitat Ödülleri’nin 10 finalistinden biri olarak Düzce Umut Evleri’ni seçti.

Hayallerini legoyla anlattılar

Düzce, 19 Ağustos’taki Marmara Depremi’nden birkaç ay sonra, 12 Kasım’da yerle bir oldu. O tarihte İstanbul’da yaşayan Hukukçu Erbay Yucak ve bir grup arkadaşı deprem bölgesinde arama kurtarma ve dayanışma çalışması yürüttü. Depremzelerin katılımıyla ‘Dayanışma Gönüllüleri’ adını alan topluluk İzmit, Gölcük ve Düzce’de depremzede derneklerinin kurulmasına önayak oldu. Evi yıkılan şehirli mülk sahipleri için konut tahsis edilirken, köylülere kredi veriliyordu.

Düzceli kiracılar 2003’te Ankara’ya yaptıkları yürüyüş ve oturma eylemi ile yıllar boyu devam edecek bir mücadeleye koyuldular. Aynı yıl bir kooperatif kuran kiracılar, 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun tanıdığı hakka dayanarak, arsa istedi. TOKİ’nin verdiği arsalar usulsüz şekilde dağıtılınca aileler 2005 yılında dava açtı. Dava dokuz yıl sonra bitti ve TOKİ, kiracılara on yıl taksitle 2 milyon 250 bin TL karşılığında Beyköy’deki araziyi verdi. Aileler İstanbul Teknik, Yıldız Teknik ve Mimar Sinan üniversitelerindeki mimar ve mühendislere çağrıda bulundu. ‘Düzce Umut Atölyesi’ni kuran 85 akademisyen ve uzman Düzce’de sekiz ay çalıştı. Yedi büyük toplantıda ailelerle derinlemesine mülakat yapıldı. Aileler mülakatlar sonyucunda legolarla nasıl bir ev ve apartmanda yaşamak, hangi komşularla yan yana olmak istediğine karar verdi ve inşaat için kollar sıvandı.

Kredi beklerken ödül geldi

Düzce Umut Evleri’nin üyeleri inşaatı bitirmek için 12 bankaya başvurdu. Ancak bankalar dar gelirlilerin 12 milyon TL’lik krediyi ödemeyeceğine kanaat getirerek talebi geri çevirdi. Aileler de kredi için geçen hafta TOKİ’ye başvurdu. TOKİ’den haber beklenirken proje, BM’ye bağlı Habitat Örgütü’nün 1985 yılından beri verdiği ödülün on finalistinden biri seçildi. Diğer dokuz proje tamamlanmış olduğu halde Umut Evleri henüz inşaat aşamasında ödüle layık görüldü. Bu ödülü Türkiye’de yalnızca Ankara’daki Batıkent projesi alabilmişti.

Ayda bir gün inşaatta çalışıyorlar

Bugün, 234 aile malzeme alımından inşaat firmasının seçimine kadar her aşamada birlikte karar verip işleri denetliyor. Koperatife üye olmak için kendilerine ait ev ya da arazinin bulunmaması, yıllık gelirinin 38 bin TL’yi geçmemesi gerekiyor. Her biri ayda bir gün inşaatta çalışıyor.

Konutların yanı sıra bir sosyal merkez inşa ediliyor. Merkezde gelir getirici üretim yapılması düşünülüyor. Örneğin, şimdiden kiralanan tarlada buğday ekiliyor. Ekilen buğdayla sağlıklı ekmek üretilip satılacak. Sağlık biriminden kreşe, ahşap mescitten soğuk hava deposuna kadar her ayrıntı düşünülmüş. İnşaatta çalışan işçilerin maaş ve sigortaları ile iş sağlığı ve iş güvenliği koşulları da denetleniyor.

Safiye Alkaya: Kaç oda istediğimizi, salonun nerede, yatak odasının nerede olduğunu, karton parçalarıyla biz seçtik. Komşularımı kendimiz belirledik. Nasıl temel atıldığını gözlerimizle gördük. Ellerimizle çalıştık.

Dursun Altuntaş: 17 sene sürdü. Konut hakkımızı almak bu kadar uzun sürmemeliydi. Diyorsun ki, dar gelirli olmak zorundasın. Bu insanlar zaten kira ödüyor. Nasıl ev yapacak? TOKİ’nin artık bizi bekletmemesi lazım. Bu saatten sonra Habitat’a mahcup olmamak için bir sene içinde inşaatı bitireceğiz.

Oktay Sağ: Kâr ve rant yok. Müteahhit bir şey göstermiyor bize. Herkes kendi evinde çalışıyor. Elektrik tesisatını Dursun Altuntaş yapıyor, biz boru çekiyoruz. Ablalarımız yemeği hazırlıyor.

Bedriye Kara: Çabalarımız boşa gitmedi. Bugüne kadar ödüllendirilmedik. Bu ödülü Türkiye’den almak isterdik. Bu biraz burukluk yarattı bende. Kendi

Vatanımızda niye sahip çıkılmadı?

Sıdıka Özbakır: Depremden sonra arkadaşlara sorduk, adını ‘Ne koyalım?’ dedik. Umut Evleri oldu. Çünkü umudumuz vardı. Ama bu kadar uzun süreceğini düşünmemiştim. İki yıl sürer dedim, bugüne geldi. Pişman mıyım? Asla. Çok iyi ve çok yürekli insanların olduğunu bu sayede öğrendim.