"Aynı insanın evi, işyeri, arabası yok bir de eşi, dostu, kardeşi, ablası, dayısı, halası ölmüş. Bu dramatik öyküye sahip üç beş kişi yok, binlerce kişi var..." Bu sözler Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin'e ait.
Çinçin, DW'ye açıklamasında, "Küçük sanayi sitemiz 2 bin 500 iş yerinin neredeyse bin 500 - bin 700'ü yıkılmış durumda. Orada bir çöküş öyküsü var. Küçük sanayi sitesini acilen ayağa kaldırmamız lazım" diyor.
Güneydoğu'da etkili olan 6 Şubat depremleri, birçok fabrika ve küçük işletmenin yıkılmasına yol açarken bu bölgede çalışan işçileri de göçe zorluyor.
20 Mart'ta yapılacak Avrupa Birliği (AB) Donörler Toplantısı öncesinde, bölgedeki iş dünyası temsilcileri DW'ye açıklamalarında deprem bölgesinde yaşayan birçok kişinin özellikle barınma sorunları nedeniyle bölgeyi terk ettiğine ve bunun ciddi bir iş gücü açığına yol açtığına dikkat çekiyor.
48 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği depremlerden etkilenen 11 il arasında özellikle depremin merkez üssü olan Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay'da büyük bir yıkım yaşanmıştı.
Nitelikli iş gücü nasıl geri döndürülebilir?
Depremin ardından bazı iş yerleri düşük kapasiteyle üretime başladı. Ancak, depremden sağ kurtulmayı başaran yetişmiş iş gücü büyük oranda komşu bölgelere ya da kentlere göç ediyor.
Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Buluntu, "Kahramanmaraş'ta üretime geçilemedi. Nitelikli iş gücünü kaybetti. Birinci önceliğimiz tekrar çalışan insanlarımızı buraya getirmek, barınma sorununun kısa sürede çözülmesi" diyor.
Buluntu, 1 milyon 100 bin nüfuslu Kahramanmaraş nüfusunun depremin ardından 20çmesine karşın kentte barınma sorunu henüz çözülmüş değil.
Resmi verilere göre, depremler sonucu bölgede 600 binden fazla bina yıkıldı, çok sayıda bina da ağır veya orta hasarlı durumda. Hükümet bir yıl içinde en az 250 bin yeni konutun inşa edilmesini planlıyor. Ancak bölgedeki iş insanlarına göre çok daha farklı öncelikler bulunuyor.
Hikmet Çinçin, "Akşam nerede barınacağını, çadırının üstü uçmasın diye düşünen veya sıcak suyla bir duş almayı düşünen kişiye 1 yıl, 1,5 yıl sonra sana kalıcı konut vereceğim demek sorunu çözmez. O, akşam yiyeceği yemeği, hijyenini temizliğini düşünürken, o gerçeklik ona birşey ifade etmez" diyor. Çinçin 1 milyon 900 bin nüfuslu Antakya'da deprem sonrası nüfusun 700 bin'e gerilediğini tahmin ediyor.
Sanayicilerden süper teşvik çağrısı
Sanayiciler, hükümetten bölgedeki barınma sorununa acilen çözüm bulunmasını ve kentlerin süper teşvik paketi kapsamına alınmasını talep ediyor. Türkiye'de 2016 yılında hayata geçirilen süper teşvik paketi, sanayi üretimi ve ihracatın artırılması ile ekonomik büyümenin sağlanması ilkesine dayanıyor. 135 milyar liralık paketten yüksek teknolojili ürünlerin üretimi ile Ar-Ge faaliyetleri, savunma sanayii, bilişim teknolojileri, sağlık teknolojileri, enerji, çevre ve temiz teknolojiler gibi alanlardaki yatırımlar faydalanabiliyor.
Adıyaman Sanayi ve Ticaret Odası Meclis Başkanı Gani Bereket, "Göçü önlemek için çok fazla teşviklerin oluşması gerekiyor. Teşvikler yetersiz. Adıyaman'ın süper teşvik bölgesi ilan edilmesi lazım" diyor. Bereket "Ekonomi boyutuna gelince en büyük sorunumuz göç. İnsanlar kaygı ve korkuyla ister istemez şehirden gitmeye başladılar. Oturacakları bir tane ev yok, hijyen şartları belli, tuvalet yok" şeklinde konuşuyor.
Çinçin ve Buluntu da depremde ağır yıkıma uğrayan bölgelerin süper teşvik kapsamına alınmasını istiyor.
Depremin getirdiği mali yük
Türkiye'de depremin ardından hükümet deprem bölgesinde çalışanlara kısa çalışma ödeneği ödenmesi, depremden etkilenen firmalara kredi kolaylığı ve deprem bölgesindeki işletmelerin KOSGEB'e borçlarının silinmesi gibi önlemleri hayata geçirdi. Ancak mali sorunlar sanayicilere yük olmaya devam ediyor.
Mustafa Buluntu, "Esas olan finansal sorunlar. Çok büyük firmalar, çok borçlu firmalar vardı. Önlem alınmazsa bu firmalar 1-2 ay sonra çok ciddi yıkılır" diyor.
Türkiye'de deprem bölgesindeki kentler, özellikle tarım ve tekstil üretimi ile öne çıkıyordu. Deprem bölgesindeki illerin GSYH içindeki payı 2021 yılı itibarıyla yüzde 10'a yakın. Bölgenin toplam ülke istihdamdaki payı yüzde 16 civarında iken sanayi üretimindeki payı ise yüzde 11 dolayında.
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nın internet sitesinde yayımlanan raporunda depremin yol açtığı felaketin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükünün yaklaşık 2 trilyon lira (103,6 milyar dolar) düzeyinde olduğunun tahmin edildiği açıklandı. Bu büyüklüğün 2023 yılı milli gelirinin yaklaşık yüzde 9'una ulaşabileceği öngörüldüğü belirtildi.
Hikmet Çinçin, "Mesela benim yönetim kurulu üyem var, 20 tane marketi vardı, 13'ü çökmüş, 7'si yağmalanmış. Sen depremin 3. günü arıyorsun; gel yapılandırma yap ödemen var ödeyecek misin diye" serzenişinde bulunuyor.
Teşvik programlarının zamanında hayata geçirilmemesi durumunda, sanayici ve iş insanlarının da bölgeden göç edebileceği endişesi yaşanıyor.
Bölgenin yeniden inşası ve ekonomik faaliyetlerin tesisi için uluslararası çabalar da var. Türk sanayicileri, deprem bölgesindeki ihtiyaçların karşılanabilmesi için bir yardım kampanyası başlattı.
DW'nin konuştuğu her üç sanayici de bölgenin normale dönmesinin yıllar alabileceğini söylerken, ekonomik faaliyetlerin sürebilmesi için ellerinden gelen gayreti göstereceklerini belirtiyor.