28 Ekim 2011 03:00
Hazal Özvarış-T24
Van’da Pazar günü yaşanan 7,2 şiddetindeki depremin ardından Yapı Denetim Kuruluşları Birliği İstanbul Şubesi’ne gittik. Şube Başkanı Tekin Saraçoğlu’na, Başkan Yardımcısı Bülent Doğan’a ve dernek üyesi yapı denetimci İsmet Ertekin’e sorduk:
Van’da bazı yapılar sapsağlam dururken bazı binalar neden yıkıldı? İnsanları öldüren afet mi müteahhit mi? Yapıların denetimini kim, nasıl sağlar? Kamu binalarını kim kontrol ediyor? Denetimciyi kim denetliyor? Yıkılan okulların sorumlusu kim? TOKİ binaları sağlam mı? İstanbul, 12 yıl sonra değişti mi? Eski yapılar sağlamlaştırıldı mı?
İşte Yapı Denetim Kuruluşları Birliği’nin T24’ün sorularına verdiği cevaplar:
‘Van’da yıkılan binaların çoğu eski bina, diğerleri ilave kat almış’
-Van'da bazı yapılar depreme dayanırken, diğer binalar neden yıkıldı?
Tekin Saraçoğlu: Sorun binaların denetimsiz ve mühendislik hizmeti almadan yapılmış olmasıdır. Van'da, Genel Başkan da dâhil olmak üzere bizim yerel merkezimiz 3 gün boyunca incelemelerde bulundu. Yıkılan binaların çoğunun 1999 depreminden önce yapılan binalar olduğu tespit edildi. Birçoğunun da ruhsatsız dediğimiz kaçak yapılar olduğu görüldü.
-Yıkılanlar arasında '99 depreminden sonra yapılan binalarda vardı.
Saraçoğlu: Bir iki tanesi daha sonra bitti, diyorlar ama ilave kat almışlar. Bu, ilave kat sorunu İstanbul’u da ilgilendiren bir sorun. Bununla birlikte, kullanılan malzeme çok kötü bir malzeme. Televizyonlardan da izliyoruz. Demirler ve donatılarda çok eksik malzeme kullanılmış. Binalar hiçbir mühendislik hizmeti almamış.
-Müteahhittin yanında bir mühendisin bulunması zorunluluk değil mi?
Saraçoğlu: Tabi ki. Ama Van ilinde yapı denetim hizmeti yoktu. Bu hizmet, 2011 yılının Ocak ayında başladı. Bu hizmet, kendini yeni yapılarda gösterdi.
-Eski yapılar ne olacak?
Saraçoğlu: Eski yapılarda yapı denetim yok. Bu yapılar belediyelerin sorumluluğunda yapıldı. Bunların incelemeden geçirilerek güçlendirmeleri yapılmalıdır.
‘Eski yapılar dâhil tüm yapıların elden geçirilmesi zorunlu kılınmalı’
-1. derece deprem bölgesinde olan yapılar kontrolden geçmiyor mu?
Saraçoğlu: 1999 Gölcük depreminden sonra 2001 yılında 4708 sayılı Yapı Denetim Yasası çıkarıldı. Bu yasa, 19 ilde pilot uygulanmaya başladı. Bu uygulamada 2-3 sene içinde eksikleri gördük ve düzeltilmesi için bakanlığa önerilerde bulunduk ve bunun bütün Türkiye genelinde yayılmasını istedik. Bu 7-8 sene önceydi. Biz birlik olarak bunu çok önerdik. Ancak 2009 yılında Bakanlık bir çalışma yaptı. Eski yapılar ile yapı denetim hizmeti almış yapıların mukayesesini yaptı. Açık olarak, iyileşme yönünde bir fark görüldü. Bunu takiben 4708 sayılı yasanın tüm Türkiye'ye yayılması yönündeki çalışmalar yapıldı ve 2011 yılının ocak ayında yapı denetimi 81 ile yayıldı. Şimdi yapı denetimi tüm Türkiye’de zorunlu hale geldi ve yeni yapılarda denetim başladı. Yapı denetim hizmetinde malzemeler de işçilik de kontrol ediliyor. Yapılar daha güvenli ve depreme dayanıklı bir hale geliyor. Eski yapılarla ilgili bir şey diyemezsiniz. Zaten ortada kaçak bina varsa, yapı denetim olsa da onu kimse kontrol edemez. Sadece belediye kontrol edebilir.
-Eski yapılar gözden çıkarıldı mı?
Ertekin: Duyarlı insanlar; ev sahipleri, yöneticiler, özel okullar, hastaneler arıyor. Öncelikle arayan gerçek veya tüzel kişilik ise bu kişilerin anlayacağı şekilde konu hakkında detaylı bilgi veriyoruz, daha sonra derneğe bağlı firmalar hakkında bilgi veriyoruz, izleyecekleri yolu anlatıyoruz. Bu işleri düzgün yapan firmalara yönlendiriyoruz. Biz yapı denetim firmaları olarak inşaatta başka hiçbir konuda faaliyet gösteremeyiz. Kanun bu şekilde olduğundan güçlendirme projelerini proje müşavirlik büroları yapıyor. İmalatı da serbest çalışan firmalar yapıyor.
Bülent Doğan: Bu konuda bir sıkıntı var. Devletin binaların elden geçirilmesini zorunlu kılması lazım. Şu an zorunlu olmadığı için çok düşük geri dönüşler oluyor. Yüzde 1 bile değil. Hukuki bir yaptırımı olmalı.
‘Yapı denetimde 2 başlı bir sistem var’
-Yıkıldığını gördüğümüz okul ve hastane gibi kamu binalarının kontrolü nasıl gerçekleşiyor?
Saraçoğlu: Onlar kamu binaları oldukları için yapı denetimi kapsamı içinde değil, kamu personeli tarafından kontrol ediliyor. Ama biz her zaman, kamu yönetimleri de yapı denetim kapsamı içine alınsın, diyoruz.
Doğan: Bir ülkede yapı denetim diye bir sistem kuruyorsunuz ve sizin binlerce mühendis ve mimarınız var, o zaman siz neden bu sistemi devlete sokmuyorsunuz? İki başlı bir sistem yaratıyorsunuz. Biz uzmanlaşmış kurumlar oluyoruz. Sektörde uzman kurumlarınız varsa kamu kurumlarında yapı denetim sistemine dâhil etmeniz lazım.
Ertekin: Bizim yaptığımız işi proje müşavirlik büroları yapamaz çünkü personeli, yetişmiş kadrosu yok. Biz İstanbul'da 11 yıldan beri uzmanlaşmış şirketleriz. Bilhassa derneğe kayıtlı firmalar bu konuda çok uzman.
-Kamu binalarında yapılan devlet denetimine iç rahatlığıyla güveniyor musunuz?
Ertekin: Kesinlikle güvenmiyorum. Çünkü durumu geriye dönük bir araştırma yaptığımızda görüyorsunuz. Ben Adapazarı ve Gölcük depreminde sivil savunmada gönüllü görevliydim. Orada bütün kamu binaları yıkılmıştı. Nedeni büyük indirimlerle yapılan ihalelerden kâr etmek isteyen müteahhitlerin kalitesiz ve eksik malzeme kullanması, denetçilerin bir şekilde müteahhit tarafından ikna edilip hak edişlerin onaylanması, kurum içindeki mesleki yeterliliğe sahip olmayan mühendislerin denetçilik görevi yapması veya yeterli kadro ve deneyime sahip olmayan proje ve denetim müşavirlik firmalarının bu yapıları denetlemesi sureti ile bu acı tablo ortaya çıkmıştır.
-Denetimciyi kim denetliyor?
Ertekin: Bu sorunuzdaki amaç kamu binalarını denetleyen kişileri veya denetim işi yapan müşavirlik firmaları ise hiçbir mercii bunları denetlemiyor. Şayet yapı denetim firmalarını kim denetliyor derseniz. Bizim şirket ve çalışan elemanlarımız, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından senede en az 2 defa şantiye ve büro denetimine tabii tutuluyoruz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından da denetleniyoruz. İl ve ilçe belediyeleri ile Çevre, Şehircilik İl Müdürlüğü müfettişlerince yaptığımız imalatlar ve evraklarımız denetlenmektedir.
Müteahhit ve denetim firması aralarında pazarlık ederek iş yapıyor
-Van'da yıkılan okulların cezası kime kesilir?
Ertekin: Alt kademeden şantiye şefi, eğer statik projede bir hata varsa proje müellifi, kontrol şefi; malzemede eksiklik varsa yapı müteahhitti. Kamu kurumlarındaki kontrolörlere bir ceza gelmez. Bunun örneğini bugüne kadar duymadık.
-Neden bu denetimin bir standardı sağlanamıyor? Denetimin reçetesi nedir?
Saraçoğlu: 4708 sayılı yasa 11 yıldır uygulanıyor. Biz yasanın bütünüyle revizyona uğramasını bekliyoruz. Bununla ilgili önerilerimiz de oldu ama yasada halen bir türlü revizyon yapılmadı. Meclis'e kadar geldi ancak çıkmadı. Yönetmeliklerle bir takım eklentiler yapılıyor. Bir tek bu sene Ağustos ayında Kanun Hükmünde Kararname ile yapı denetim hizmet bedeli %3 katsayısından bu ücretler %50 düşürülerek kat sayı %1.5 indirilmiştir. Bu ücretler ile yapı denetimin yapılması küçük ve şehir merkezine uzak binalarda yapılması şirketleri çok zor duruma düşürmüştür. Bir reçete derseniz uzun bir liste çıkar ama işin temeli işin alımı safhasında yatıyor. Biz şunu öneriyoruz: Denetim firmasıyla iş sahibi bir araya gelip pazarlık ederek iş almasın. İş, yapı denetime, gerekirse de kamu kuruluşlarına gönderilsin. Yapı denetim ücretini bilsin, görevini yapsın. Böylece, hatır gönül kaygısıyla tolerans yapılmamış olur. Esas sorun budur, bu giderilirse çoğu sorun halledilir.
Ertekin: Müteahhittin yapı denetimciyle ilişkisi çok yanlış bir şey. Size birisi bir iş veriyor siz onu denetliyorsunuz. Bu doğaya aykırı.
-Van'da yaşananların temel nedeni müteahhit ve denetim firması arasındaki ilişki mi?
Saraçoğlu: Van'da yapı denetim olmadığı ve ruhsatlı yapılar da yok denecek kadar az olduğu için oradaki asıl sorun kaçak yapılaşmadır.
-Denetimi bölgelerde aktivize edecek belediye mi?
Saraçoğlu: İlk müdahale de müsaade de belediyedir. Belediyeler bu konuda birinci derecede muhataptır.
-Eski binaları yıkmak şu an mümkün değilken, sağlamlaştırmak için 100 metrekare daireye 5 bin dolar gibi rakamlar söyleniyor.
İsmet Ertekin: Onlar asparagas fiyatlar. Bu konuda gerçekten bilgi verecek kaynak yapı denetim firmaları çünkü bu firmalar depreme dayanıklı yapıların yapılmasını sağlayan tek sistemdir. Buradaki statik proje ve yapı denetçi mühendisler daha önceki deneyimlerine 11 yıllık uzmanlık sahasını da ekleyerek bu işte duayen olmuşlardır. Bu şirketlere müteahhit tarafından getirilen projelerde müelliflerince eksik yada hatalı kısımların bulunması halinde buradaki uzmanlar tarafından düzeltilip uygulamaya ondan sonra geçilmektedir.
-Asparagas fiyat dediğinizi, Türkiye Deprem Vakfı Başkanı verdi.
Ertekin: Jeoloji mühendislerinin de demeçler verdiğini duyuyoruz ancak teknik bilgiden ziyade, onlar sadece toprakla ilgili, yani yer altı katmanları ve hareketleri hakkında bilgi verebilirler. Yaptıkları zemin etütleri ile ancak zeminin taşıma gücü gibi özelliklerini belirleyebilirler. Yapının sağlamlığını ancak inşaat mühendisleri söyleyebilir.
Depremde bizi öldürenler müteahhitler ve belediyeler
-TOKİ binaları da yapı denetim dışında. Bu binaları güvenilir buluyor musunuz?
Ertekin: TOKİ binalarının çoğu 2000 yılından sonra yapılan binalardır. Ve bunların yapı sistemleri dünyanın en güvenli sistemlerinden biri olan tünel kalıp dediğimiz sistemlerle yapılmaktadır. Üstelik bu projeler son derece iyi mühendislik ve mimarlık hizmetleri ile yapılmış olup, mevcut proje haricinde bir imalat yapılmamaktadır. Burada sadece denetim zafiyeti vardır. Bunun dışında, bir sorun olacağına inanmıyorum. 2000 yılından sonra yapı denetim kontrolüyle yapılan hiçbir binada statik yönden üst yapıda hiçbir sıkıntı olacağına inanmıyorum. Tek sıkıntı zemin etütlerinde olabilir. Kullanılan malzemelerde olabilir. Şu andaki binalar eskiye oranla çok sağlam.
2007 yılında deprem bölgelerinde yapılacak binalar hakkında yönetmelik çıktı. Bizim projecilerimiz hesaplarını bu yöntemle yapmaya başladılar. 1999 yılından sonra çıkan 595 sayılı kanun bugünkü kanuna göre çok iyi bir yapı denetim kanunuydu. Fakat daha sonra çıkan 4708 sayılı kanunda çok eksikler var.
-Nedir bu eksikler?
Ertekin: Bir defa şirketlerde köpük kadrolar oluşmasına neden oldu. Biz metrekareye göre teknik eleman atıyoruz ancak bu teknik elemanlar kamu kurumlarına emekli, yaşlı insanlar. Biz bunları rantabl çalıştıramıyoruz. Denetçi belgelerinin alınabilmesi için süre 5 yıla düşürüldü fakat 5 yıllık bir mühendis yapı denetim firmalarının verdiği düşük ücretle çalışmayacağı için genç kadro çalıştıramıyoruz. Nedeni ise büyük kırımlarla iş alan bu şirketler, ödeyecek maaşları kazanamadıkları gibi vergi ve SSK borçları yüzünden ne personel istihdam edebiliyorlar ne de borçlarını ödeyebiliyorlar. Şirketlerin tamamı borç batağındadır. Bugün için yapı denetim şirketleri emekli mühendis ve mimarların hiçbir iş yapmadan kâğıt üzerinde çalışan ve boş yere para alan köpük kadrolardan oluşması ile büyük zarar görmektedir.
-Depremlerde bizi öldüren kim? Müteahhitler midir?
Ertekin: Kesinlikle. Müteahhitler ve belediyeler. Bakın, yapı denetim sisteminde faaliyet gösteren firmaların hiçbir yetkileri yok. Bizim hiçbir yetkimiz yok. Ama bütün sorumluluk sistem tarafından bize verilmiştir. Örneğin, bir pencerenin yeri 5 cm yana kaysa bu şirket kapatılıyor ve burada çalışan kişiler işsiz kalıyor. Şirket kurucuları ve denetçiler, memur gibi görevi kötüye kullanmak ve görevi ihmalden yargılanıyor. Para ve hapis cezası alıyorlar. Müteahhit ve belediyedeki yetkililer için böyle bir ceza söz konusu değildir. İş güvenliği, malzemenin kalitesi, iş sağlığı, ölçümleme bize verilmiştir ama bütün yetki belediyeye verilmiştir. Biz mal sahibini uyardığımız zaman, "Burada hatalı imalat var, düzelt" dediğimizde, "Arkadaşım hem sana para ödüyoruz, hem de bizi zor duruma sokup sıkıntı yaratıyorsun. Ben belediye ile işimi hallettim. Sana ne oluyor?" diyorlar. Aynen bu cümleyle karşılaşıyoruz.
‘Hükümet yasayı müteahhit, kurum ve belediye baskısı yüzünden geçirmedi’
-Anlaşma, müteahhit ve belediyeler anlaşması üzerinden mi yaşanıyor?
Ertekin: Bütün mevzu bu. Müteahhit gidiyor, mesela bu sene burada inşaat yapıyorsa o belediye başkanı veya yardımcısıyla görüşüyor. Onlar da yakın bir yapı denetim firmasına gönderiyor. Orada kırımlar oluyor ve firma büyük toleranslar tanıyor. İşler bu şekilde alınıyor. Zaten İstanbul’da bu şirketlerin başında olanların benzer 10-20 tane şirketi var. Üstelik bu şirketin perde arkasındaki asıl sahipleri müteahhitler, belediye başkan yardımcıları, avukat ve işletmecilerdir. Bu şirketleri kendilerine rant elde etmek maksadı ile kurmuşlardır. Sistemde zafiyet var. Biz bu işlerin devlet tarafından bir e-sistemle dağıtılmasını istiyoruz.
-Neden hükümet bunu yasa olarak geçirmiyor?
Ertekin: Müteahhitler, kurumlar ve belediyelerin baskısı yüzünden geçirmedi.
-Müteahhit kimdir, değişmez mi?
Ertekin: 2012 yılının birinci ayından itibaren müteahhitlere yetki numarası verilecek. Bu müteahhit bu yetki belgesine göre bir inşaatta bir kusur yaptığı zaman o kusuru izale etmediği takdirde yeni bir inşaata başlayamayacak. Biz de bunu şöyle yorumlamak istiyoruz: Müteahhit olacak firmanın sahibinin mutlaka mimar veya mühendis olmalı. En azından sadece kâğıt üzerinde değil, gerçekten uhdesinde mimar veya mühendis çalıştırmalıdır.
‘Ayşe Teyze Ticaret Odası'na kayıt olsa müteahhit oluyor’
Müteahhitlik kavramı basitlikten kurtarılmalı. Devletin müteahhitlik kanunu çıkarması lazım. Ayrıca, mimarlık ve mühendislik kanununun çıkarılması gerekiyor. İnşaat mühendisleriyle ilgili kanun aşağı yukarı 54 yıldır bekliyor. Kanunlar çıkarılmamıştır.
Bülent Doğan: Bir insanın berberlik yapabilmesi için bile bir belge alması lazım. Siz eğer insanların yaşayacağı inşaat yapacaksanız ve sizde hiçbir yetkinlik aranmıyor. Ayşe Teyze gitse, Ticaret Odası'na kayıt olsa müteahhit oluyor. Müteahhittin hiçbir kısıtlaması yok. Müteahhitlik yapmak için hiçbir bilginiz olmasa da odaya kayıt olduktan sonra arsanız varsa inşaat yapabilirsiniz. Ben müteahhit olmak istiyorum, diyen olacaktır. İdeal olan mühendis olması ama şu şart konulabilir: Yanında bir mühendis, bir mimar çalıştıracaksın çünkü ekip olması lazım.
'İstanbul'u çok büyük bir felaket bekliyor'
-İstanbul, 12 sene sonra ne durumda?
Doğan: Türkiye'nin deprem bölgesinde olan bölgelerinin gözden geçirilmesi, check-up yapılmasıgerekiyor. Yıkılacak yapının tespit edilip yıkılması lazım. Van’da olanın aynısını burada bekliyoruz. Van nüfusunun ortasından geçen fay hattı burada kaç milyonun ortasından geçecek. Buna kent depremi diyoruz. Van'da yüzde 1 dediğiniz rakamla buradaki yüzde 1 arasında ciddi bir fark olacak.
Ertekin: Ben şahsen çok büyük bir zayiat bekliyorum. Deprem bölgelerinde yapılacak yapılar konusunda master yaptım, firmamda proje denetçisiyim ve bu konuda da uzun süre araştırmalar yaptım. Şunu söyleyebilirim, İstanbul’u çok büyük felaket bekliyor. Karamsar bir tablo olacak ama ben ciddi kayıplar bekliyorum. Halkımızda bu konuda hiçbir çaba göstermiyor
-Size pazar gününden sonra talep arttı mı?
Ertekin: Çok ciddi bir şekilde arttı. Derneğimize onlarca müracaat geliyor.
-Müteahhitler de arıyor mu?
Ertekin: Vatandaş geliyor. Müteahhitler kesinlikle gelmiyor. Onlar sadece rantına bakıyor.
Doğan: Müteahhitlerin gelmesi niye beklenemez? Müteahhit dairesini yapmıştır, satmıştır. Eğer müteahhit şimdi ararsa cebinden ekstradan para verecek o olacaktır. Müteahhit bu aşamada böyle bir şey yapmaz. Artık yapı sahiplerine iş kalmıştır. 1999 depremi hayatını kaybedenlerin rakamları düşünüldüğünde bundan daha büyük bir depremdi. Vatandaş, araba alırken en güzelini almaya çalışıyor, fara bakıyor, frene bakıyor. Ama içinde yaşayacağı eve bakmaya alışamadı.
-Depreme dayanıklılık raporunun bir geçerliliği var mı?
Doğan: Bir deprem raporu için bina zemin etüdünün olması lazım. 2000 yılından önce zemin etüdü yapılmıyordu. Bu, binanın tasarımını etkiliyor. Bu değerlerle tasarımı etkiliyor. Biz yapı denetim sisteminde numune alıyoruz. Bu beton istediğimiz kıvama, güce sahip mi? Değilse, yıkıyoruz. Bu mevcut betonlar olduğu için, bu bina bu seviyededir diyerek hesap yapıyoruz. Bunun, meşakkatli bir süreci ve maliyeti var.
Ertekin: Bugün Zincirlikuyu'dan aradılar. Binada 10 daire var. İki daire sahibi binanın durumunu ortaya çıkarmak için yapılması gereken çalışmayı istemiyor nedeni ise bir maliyet olması. Biz de binada rahat yaşamak için insanların mutlaka binalarının performansını belirlenmesinden yanayız. Bu şahıslara gerekli bilgileri verdik, denetim istiyoruz, dediler. Bu konuda deneyimli proje firmasına yönlendirdim.
-Nedir bu rakam söyler misiniz?
Ertekin: Değişiyor.
-Ortalama bir rakam verebilir misiniz?
Doğan: Şimdi binanın metrekaresine göre numune sayısı artıyor. Böylece maliyet de artıyor. Sanayi yapıları da farklı oluyor. Net bir şey söylersek yanlış bilgi söylemiş oluruz.
‘İstanbul’da hastaneler çok kötü durumda. Sadece askeri tesisler yenilendi’
-11 yıllık bir kurumsunuz. Buna rağmen sağlamlaştırma kanunu nasıl geçmedi?
Ertekin: Binaların güçlendirilmesi ile ilgili bir sorun yok fakat vatandaşımız durumun farkında değil. Biz bu binaların yıkılması veya güçlendirilmesi yönünde kanuni bir mecburiyetin olmasını çok istedik ama olmadı. Yeni Bakanımız bu konularda çok deneyimli, umuyoruz ki en kısa zamanda bu konuların tamamını kapsayacak kanunların çıkmasına önayak olacaktır.
-Şimdiye kadar talepleriniz hangi gerekçeyle geri çevrildi?
Ertekin: Hiç öyle bir geri dönüş olmuyor. İstanbul'da hastaneler çok kötü durumda. Okullar sözde yenilenenler oldu ama ne kadarı? Viyadüklerin bir kısmı yenilendi, bir kısmı yenilenmedi. Ben İstanbul'da bir tek askeri tesis ve lojmanların yenilendiğini biliyorum. Onun dışında kamu binalarının hiçbiri yenilenmedi.
Doğan: Kamu binalarında en azından bir hareketlenme oldu. Özel sektörde hiç bir şey yok.
-Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı'na bağlı çalışıyorsunuz. Depremin ardından geri dönüş oldu mu?
Ertekin: Depremden önce bizden bir rapor istemişlerdi. Bülent Bey, o raporu hazırladı. Raporu sunacağız ama maalesef biz dernek olarak hep bu raporları sunuyoruz ama bugüne kadar bir netice alamadık.
© Tüm hakları saklıdır.