Galatasaray ile Fenerbahçe’yi şampiyon yaptı, Almanya’da adını duyurdu, A Milli Takımımız’ı çeyrek finale taşıdı, İran’da futbolun yayılmasında başrolü oynadı. Şimdi Beşiktaş’ın başında... İlklerin adamı Denizli, merak edilen soruları yanıtladı.
İşte Fanatik gazetesinde yer alan röportaj...
Bu denli yüksek puan kaybı sizin aklınızın ucundan geçirdiğiniz bir sonuç muydu?
Hesaplarım asgari bir 4 puan saptı. Biri Kayseri, biri Fenerbahçe, ikisi Bursa maçında, hatta Galatasaray maçında 1 dersek, 5 puan sapmadan bahsedebiliriz. Bursa maçı o sonuçla bitmemeliydi.
Puan hesabınız şaştı, oyundan memnun musunuz?
Tabi burada 2 önemli unsur var. Ben takımın o kadar puan kaybettiğine bakmam, takım ne yapıyor, taraftarı tatmin eden bir görüntü veriyor mu? Ona bakarım. Takım benim bu iddialı konuşmalarıma paralel bir görüntü veriyor mu? Sonuç bazındaki olayların detaylarına ben girmem, onun detayına bakacak insanlar var Beşiktaş camiasında. Oyun bazında yalnız ben görmüyorum, taraflı-tarafsız herkes herkes görüyor. Beşiktaş’ın kötü oynayıp kaybettiği maç ya da puan ne kadar? Futbol olarak beni sadece Ankaraspor maçı rahatsız etti.
Zemin de çok kötüydü o gün.
Bir takım şeyleri futbolu yaşayanlar anlar. Futbol bir elektrik oyunudur. Takım ısındıktan sonra döndü, içime bir anda kurt düştü, “Allah” dedim . Futbolcuların beden dili söylüyordu. Tabii orada saha bakımını yapan insanlarla bir iletişimsizlik oldu. Ertesi gün bizzat çalıştım, bir sonraki maç için hiç değilse sorun çözüldü.
Sürekli bahsediyorsunuz, söylüyorsunuz... 26 haftada ne olacak?
26. haftada yukarıda bu kadar çok takım olmaz dedim. Diyorum. Biz orada olacağız, diğerlerinden bazıları kopacak. Şampiyonluk lig sonu...
Beşktaş’ta İbrahimlerin kavgası gibi bir olay daha yaşanır mı?
İbrahimlerin bir daha kavgası olmaz. Yani futbol takımları dikensiz gül bahçesi olmaz, olamaz. Futbolcular belli haksızlıklar karşısında her zaman sessiz kalamaz. Sessiz kalmayanların başında ben gelirim. Türkiye’nin en centilmen oyuncusuydum. Ama 22 kırmızı kart gördüm. En centilmen ve en çok kırmızı gören futbolcu. Birbirileriyle bağdaşmayan kavramlar. Bir futbolcu 22 kırmızı kartın tamamını hakeme isyandan görebilir mi? Ben gördüm. Benim kırmızı kartım direktti. Sarı kartlık bir davranışta olmazdım. İterek çekerek olmazdı. Sonucun ne olduğunu biliyordum, ama başlarken değil sözlerimin sonunda biliyordum. Bazen futbolcuyu anlamak lazım.
Allak bullak ettiniz herkesi... Futbol yorumcuları, siz sahaya çıktığınızda sistemi bir 5 dakika çözemez oldu. ‘Zapo varken, Zapo-İbrahim oynar’ dediğiniz de söylendi. Vaz mı geçtiniz?
İnsanlar zaman zaman söylenenleri, zaman zaman okuduklarını dahi anlamıyor. ‘Gökhan ve İbrahim elinde olan bir takıma, 2 stoper transferi öncelik miydi?’.. Soruydu bu, hüküm cümlesi değildi. Üstelik Zapo ve Sivok’u bilen bir insan olarak söyledim. Ben sahaya kaset çıkartmıyorum. Kaseti ikinci kez izlerken bilirsin orada, o anda ne olacağını. Futbol takımları kaset değildir. Sonuçlar pozitif ya da negatif yaklaşımı getirecektir.
En son şampiyonluğu 7 yıl önce yaşadınız.
Türkiye’de 5,5 senedir çalışmıyorum.
Özlediniz mi?
Özledim, çok özledim...
Alacak mısınız kupayı?
O kupayı Beşiktaş’ta da alacağım. Kimsenin şüphesi olmasın. Ben hep o hedeflerin adamı olmuşum. Bu konuşmaların ucunun nereye gideceğini biliyorum. Psikolojik olarak camiayı etkilesin diye yapmıyorum. Oyuncularıma bakıp söylüyorum. Zorluk yaşanmadan zafer kazanılmaz.
Oyunun lideri Delgado olacak demiştiniz. Ancak sizinle birlikte Tello öne çıktı. Lider kim?
Delgado bu takımın en iyi top kullanan oyuncusu, belki de en iyisi. Delgado bu takımın lideri diye diğer arkadaşları kimi zaman onun önüne geçmeyecek anlamına gelmez.Delgado liderim, ama Tello, Serdar Özkan, Nobre ve Holosko ondan geri değil. Başka anlam çıkmasın.
Hakem şanssızlığı yaşadınız, kendi maçlarınızda da başka sahalarda rakiplerinizin maçlarında da. Bir şey söylemediniz.
Ben hakemlerle ilgili en azından olumsuz konuşmam. Hakemlerimizin daha iyiye gitmesi hepimizin dileği. Türk hakeminin bana ihtiyacı yok, ama benim bir Türk teknik adam olarak onların en üst düzeyde olmasına ihtiyacım var. Hakem mutlak hakim. Oyun kurallarının tamamı harfiyen uygulanırsa hiçbir oyun 11 kişi bitmez. İnisiyatifi futbolu ve futbolcuyu korumak için de kullanmak lazım.
‘EKREM MERİDYEN OLDU!’
Galatasaray maçında 5’li mi oynadınız, 3’lü mü?
Bu sıkıntılar izleyenlerin detayları görmemesinden kaynaklanıyor. Zapo’nun orta sahada oynadığını görmediler. O bölgedeki görevleri Zapo’ya verdik. Zapo’nun süratinden istifade etmek istedik. O yapıya karşı çok farklı yapacak bir şey yok. 5-6 pozisyonu sol kanatta kullanamadık. Bazı toplar auta gitseydi bile iyi olacaktı. Sayısal olarak daha iyi çıkıyorsun, yanlış bir pas, en az 3 kişiyi oyundan düşürüyor. Arda’nın penaltı pozisyonu da hücumda kaptırılan bir topla geldi.
İyi oynadığınıza samimi olarak inanıyorsunuz.
Fizik olarak 10 kişi kaldığımızı kimse göremiyor. Kimse oyundan düştü diyebilir mi? Fenerbahçe maçında 1 saat, Galatasaray maçında 45 dakika bir kişi eksik oynuyorsun. Bobo’nun 2-3 metreden dışarı giden, Zapo’nun karşı karşıya, Holosko’nun kaleciyi geçip açısını kaybettiği pozisyon... 11 kişi oynasan, Galatasaray’a kaç pozisyon yakalarsın? Bütün bunları koyduğunda kaybedince üzülüyorsun. Bu oyuna bakıp, bu futbolla Beşiktaş şampiyonluk adayı değil denebilir mi?
Fenerbahçe’de Aragones, “Bir hocanın etkisi altı ayda anlaşılır” diyor. Onu da beğenmiyoruz...
O Avrupa Şampiyonu’nun ne söylediği önemli değil, bizim medyadaki Avrupa Şampiyonları’nın (!) ne dediği daha önemli (Kahkahalar). Onlar Mustafa Denizli gibi gazeteyi alıp okuyamıyorlar, onlar sadece resimlerine bakıyorlar.
Ekrem konusunda hepimizin ön yargıları vardı. Etkileyici bir futbolcu profili çiziyor. Farklı bölgelerde gözü kapalı görev veriyorsunuz. Formayı o mu aldı, siz mi verdiniz?
İsmi kim olursa olsun futbolcular alırlar. Onlar alır, ben isimlerini listeye yazarım. Ekrem şekil değiştirdi. Dünya eksenindeki paralel çizgilerden biriydi, biz onu meridyen yaptık. Paralellikten meridyenliğe terfi etti. O kadar değişti. Değişkenliğe hazırdı.
Serdar Özkan oyuna aldığınızda eleştiriliyor, çıkartılırken yuhalanıyor. Taraftara destek çağrısı yaptı. Geleceğinden umutlu musunuz?
Serdar’da o potansiyel fazlasıyla var. Teknik açıdan çok önemli melekelere sahip. Ben yanılmam. Büyük bir ihtimalle ikinci yarıda çok önemli katkı sağlayacak, Türk futboluna ismini yazdıracak. İkinci yarıda ondan çok iyi bir görüntü bekliyorum, her futbolcumdan olduğu gibi daha fazlasını bekliyorum.
Serdar Kurtuluş, Tigana döneminde çok iyi oynadı. Önde basan, koşan, top yapan bir oyuncuydu. Şimdi bir hayli gerilemiş durumda...
Serdar uzun süre sakattı. Hem onun, hem takım için büyük kayıp. Hem fiziksel, hem psikolojik problemi var. Şu dönem itibarıyla da sakat. Serdar bir yumuşak doku sakatlığı yaşıyor. Yumuşak doku sakalıklarının nasıl oluştuğunu ve sakatlığa nasıl zemin hazırlandığını bilirim. Beğendiğim ve sevdiğim bir oyuncu. Fizik ve mental olarak belli bir çizginin altında. Onunla konuşup destek vereceğim ama o karar verecek.
Yalnız mısınız?
Bazen çok yalnız bazen gereğinden fazla kalabalık. Yaşam olarak yalnızlığı seçen, tek başına dönüşmeye alışık, ama içe dönük olmayan bir insanım. Zaman zaman bazı şeylerin analizinde yalnızlığın ne kadar iyi olduğunu görüyorum. Ortak akıl ortalama akıldır. Ben bu takımın lideriyim. Liderler çalışma arkadaşlarını dinler, kararlarını kendi düşünceleri dahilinde verir. Dinlerim, ama ben yaparım.
3 büyük rakibiniz İnönü’ye gelecek. Avantaj mı?
Biz oralara gittik, onlar bize gelmeden lig bitmez. Biz nasıl gittiysek, onlar da bize gelecekler.
Taraftarın takıma yeterince katkı sağladığını düşünüyor musunuz?
Taraftar mutlak itici güç. Ne denli etkili olduğunu da Denizlispor ve Antalyaspor maçlarıyla yaşamaya başlayacağız. Rakipler mabede geldiklerini hissedecekler. Bunu şiddet anlamında söylemiyorum, takıma itici güç olmak anlamında söylüyorum.
Bir kez daha küfürlü tezahüratta seyircisiz oynama cezası alacaksınız.
Samimi söylüyorum, Beşiktaş taraftarı işini en iyi bilen taraftarlardan biridir. Sınırın nerede olduğunu çok iyi değerlendirir ve takıma zarar vermez.
Beşiktaşlı olduğunuzu hep söylediniz. Ancak Beşiktaş taraftarı henüz sizi tribünlere davet etmedi. İnciniyor musunuz?
Ben Beşiktaşlı olduğumu söylerken, bu ülkenin iki büyük camiasını şampiyonluğa ulaştırmış bir teknik adam samimiyetiyle söyledim. Kim yapar bunu? Ben buraya şampiyonluk için geldim. Ali Sami Yen’e, Saracoğlu’na başı dik giden Denizli, İnönü’ye ondan da dik gidiyor. Bunlara takılmamak lazım. Beni taraftarın nereye koyduğunu iyi biliyorum.
Kendi hayallerimle yaşarım
Ben başkalarının hayalleriyle değil, kendi düşüncelerimle yaşarım. Galatasaray’la yarı finale giderken kimse söylemedi ben söyledim. Ben hayata pozitif baktığım için taraftarı, yönetimi, camiasıyla neler olacağını gören bilen insanım. İnsanları umuda umutsuzluğa götürecek çok şey söylenir. Futbolda bazı şeyler değişir. Biz kötü bir seriyi geride bıraktık. Benim pozitif düşünmemle hiçbir şey olmaz. Tüm ekibin aynı düşünce düzeyine çıkması.
Şampiyon, ağlar sökülünce belli olur
Derbide ‘Mustafa Denizli şampiyon yap bizi’ dediler, evet... Kızmıyorum, üzülmüyorum, hırslanmıyorum. Gülüyorum... Onlar bilmiyorlar. Çünkü onları şampiyon yaptığıma yetişememiş olabilirler. Galatasaray’ı 88’de şampiyon yaptım. Espri diye bakıyorum. Galatasaraylı olma sebeplerine bakarlarsa belki de beni görecekler. Bağıran kim olursa olsun, Beşiktaş’ı şampiyon yapacağım merak etmesinler. Kimin şampiyon olacağı yıl sonunda stadyumlardan ağlar söküldüğünde belli olur.
Nasıl sanık Delgado derim!
Zorluk dönemi yaşadık, oynamalarında mani olmayan ama yüzde yüz kapasiteyle oynayamayan futbolcular vardı. Zaten devre biter bitmez Toraman ve Delgado’yu İtalya’ya yolladık. Onun dışında doğru ya da yanlış bireysel davranışlardan görülen 3 kırmızı kart var. Denizli olarak, Cisse ve Delgado’yu sanık sandalyesine koyamam. Bu kartlara onlar muhatap oldu ama nasıl olduklarını ben de görüyorum, herkes de görüyor.